Paylaş
Başa geçirilebilir mi bu mantık çuvalı, örtbasçılar buyursun yakından bakalım.
PKK, kâh piknikti, kâh şenlikti, kâh festivaldi, türlü kılıflarla köyden, kentten halkı toplayıp kırda, bayırda militanlarıyla buluşturmuyor mu? Buluşturuyor...
Orada tiyatro çadırları kurup onlara silahların gölgesinde propaganda piyesleri oynamıyor mu? Oynuyor...
Sandıklardan kendi siyasi uzantıları dışında bir partiye oy çıkarsa yakmakla, yıkmakla tehdit etmiyor mu? Ediyor...
Metazori dağ havası aldırdığı halka, elde silah gözdağı vermiyor mu? Veriyor...
Canıyla, malıyla korkutup biçare halk üzerinde siyasi baskı kurmuyor mu? Kuruyor...
Önceki gün, bu şenlik görünümünde kurgulanmış silahlı propaganda çalışmalarından birinin görüntüleri TV’lerde yayınlanmadı mı? Yayınlandı...
Kulaklarımızla duymadık mı, gözlerimizle görmedik mi? Hem duyduk hem gördük...
Bunları ilk kez mi duyup görüyoruz? Hayır. Evvelden de çok kereler duyduk ve gördük...
Daha neyi tartışıyoruz peki!
* * *
Önce jandarma başlatmış, ilk ateşi de sivillere açmış... Helikopterler yardıma gelmemiş, yaralılar bile bile ölüme terk edilmiş... Orada 15 askerin aslında cenazesini çıkarmak planlanmış... HDP’yi barajın altında bırakmaya dönük kirli bir provokasyonmuş... Bu kanlı oyunu, askerleri kurtaran basiretli HDP’liler bozmuş filan festekiz...
İşin aslını karartmaya yeter mi bu manipülatif saptırmalar, gelsinler daha da yakından bakalım. Ağrı Diyadin’de jandarmayla 14 saat boyunca çatıştılar mı? Çatıştılar...
Kullanılan ağır silahlar, mermi stoku, roketatar ve diğer mühimmatın 14 saatlik çatışmaya dayanması, önceden sağlam yığınak yapıldığını göstermez mi? Gösterir...
15 kişilik jandarma timinin hazırlıksız yakalanması, ateş altında mahsur kalması, asıl tezgâhı hazırlıklı ve tam teçhizatlı gelmiş PKK’lıların kurduğunu söylemiyor mu bize? Söylüyor...
Yaralı taşıyacak helikopterleri çatışma alanına PKK’lıların yanaştırmadığı, delik deşik fotoğraflardaki kurşun yarıklarından belli değil mi? Belli
* * *
Roketatar cephanesi de mi, bu konuda bir fikir vermiyor? Bal gibi veriyor...
Daha neyi konuşuyoruz öyleyse?
15 askerin cenazesi planlandıysa eğer, bu kanlı provokasyonu kimin planladığı gün gibi ortada değil mi?
CHP’nin reklamcısına özür beyanım
BAŞÖRTÜLÜLERİ hamur tezgâhında, dikiş makinelerinin başında yahut tarlada gösteren reklam filmini iki şeye yormuştum: Ya Ali Taran Türkiye’nin geçirdiği değişimin farkında değil ya da o reklamı onaylayan CHP’liler, Ali Taran’da bir keramet olduğuna gözü kapalı iman ettiklerinden ortadaki tersliği göremediler...
Yanılmış olabilirim, haksızlık etmek istemem. Ali Taran başörütüsü devrimini ıskalamamış, CHP yönetimi de filmin rol dağılımındaki garipliği önyargısal körlükten atlamamış olabilir. Belki tam da vermek istedikleri mesaj budur ve ‘eski güzel günleri’ özleyen seçmen kitlesinde karşılık buluyordur.
Hedef kitle onlar çünkü, eskiyi özleyenlere sesleniyor sloganlar.
Yani başörtüsünün henüz okula, hastaneye ve adliyeye girmediği günlere duyulan özlemi anlatıyordur belki de film. ‘Ülkeyi yaşanmaz hale getirenler’den kurtulmayı vaat ederken... ‘Yaşanabilir bir ülke’de başörtüsünün olması gereken yeri tekrar hatırlatmak amaçlanmıştır belki de.
Aceleci davranıp bu bilinçli konumlandırmayı reklamcının siyasi bilinç eksikliğine bağladığım için, Ali Taran’dan özrümün kabulünü rica ediyorum.
* * *
Yalnız, yorumumun geri kalanında ısarcıyım. Karşıtlık, taraftarlıktan daha güçlü bir motivasyondur. ‘CHP gelsin’ diye değil de ‘AK Parti gitsin’ diye seçmeni oy vermeye çağırmak akıllıca.
Bu parlak buluşun bir kusuru var fakat.
“Gelin oy verin gitsinler” diyor reklam. Ama kime oy verirlerse AK Parti’den daha çok götüreceğini hesaba katmıyor.
Sırf tepki, hatta nefret oyu vermek için sandığa gidecek bir Tayyipfobik seçmen var. Ve eğer rasyonel davranacaksa, bunu kendisine soracaktır.
Ancak kime oy verirse Erdoğan’ı ve AK Parti’yi daha fazla zora sokacak?
Seçmen bu soruyu sorduğu andan itibaren de reklam, HDP’ye çalışır. Son görüşümdür, 7 Haziran’ı görmeden de revize etmem.
Paylaş