Dünyanın konuştuğu bu adamı tanımak benim için büyük bir iftihar vesilesi. Adını ve hikâyesini duyunca eminim siz de hak vereceksiniz.
Bugün size, bu adamı tanıma bahtiyarlığına nasıl erdiğimi, kuru bir gururla anlatmayacaktım.
Size kişisel albümünden hatıra fotoğrafları göstererek hava atacaktım.
Ancak kim bilir hangi çekmecede, hangi tozlu dosyada kaldılar, aradığım fotoğrafları arşivimde bulamadım.
Bu, Türkiye için başlı başına yeterince rahatsız edici bir durum.
Fakat yetmezmiş gibi, ortak operasyona katılan Amerikan askerleri, kamufle olmak için üniformalarına YPG arması takmasın mı! Üstüne tüy dikmekten farksız.
Görüntüleri ortaya çıktı.
Kamuflaj amacıyla dahi olsa yadırgatıcı. Ankara için hazmedilecek, içe sindirilecek cinsten değil. Bunu biliyor olmaları gerekirdi.
Beştepe’de, Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki ilk kabine toplantısından çıkmıştı. Toplantının ruhunu, içeridekilerin psikolojisini, söyleyeceklerinin havasından yakalayabilir miyim diye merakla bekliyordum.
Umduğumdan daha açık konuştu, detayları kurcalamama, yorum yoluyla, bin bir teville anlam çıkarmama gerek kalmadı.
***
Numan Bey; yeni hükümetlerinin önünde duran iki acil sorundan birini terör, diğerini de fiili durumun hukukileştirilmesi olarak tespit etti.
Pazar günkü kongreden sonra herhangi bir kuşkuya yer kalmadı. Sadakatsizliğe dair bütün kuruntular, vehimler, vesveseler boş çıktı.
Kabine de dün ilk toplantısını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında yaparak ‘yüksek sadakat kabinesi’ niteliğini tescilledi.
Sadakat eksikliğinden, inanç zayıflamasından duyulan şüphe, kesin bir biçimde izale edilmiş oldu.
Sadakat ispatı tamam olduğuna göre... İktidar partisinden, kendi akıbetiyle daha fazla meşgul olmayı bırakıp hepimizin akıbetini ilgilendiren meselelere konsantre olmasını beklemek hakkımız.
Yalçın Akdoğan’da bıyık, Mahir Ünal’da hem sakal hem bıyık vardı. İkisi de gitti. Demek ki şekil şemal, dış görünüş bir yere kadar, tek başına ölçü olamıyor.
Baksanıza, Ömer Çelik’te ikisi de yok ama AB Bakanlığı’nı kaptı.
Yeni kabinedeki varlığıyla bıyık teorisini çürütüyor Ömer Çelik. Aranan özellikler arasında başka meziyetler de olduğunun canlı kanıtı.
Nabi Avcı bence Kültür ve Turizm Bakanlığı’na cuk oturdu.
Cavlak surat modaydı, bıyığa itibar yoktu, ben de zamanın ruhuna uydum.
20 yıl sonra ikbal kapısı gibi kıymete bineceğini, siyasetçilerin yükselişinde aranan bir özellik olacağını o günden göremedim. Pek uzak görüşlü sayılmam yani.
Fakat yakını iyi gördüğümü kanıtlayan bir tarafı da var. 2 yıl önce bugünleri haber almış gibi, “Nerede o Stalin bıyıklarım” başlıklı bir yazıyla aziz hatıralarını yâd ettim, nasıl vedalaştığımı hasretle anlattım.
En azından bıyık hikâyelerinin epey rağbet göreceğini 2 yıl öncesinden hissetmiş olmalıyım.
Müstakbel başbakanın bu ilk vaadi karşısında derin bir oh çekip rahat duruşa geçen olmuş mudur?
Ağzından gayriihtiyari “Yapsa yapsa sen yaparsın, bizi bu terör belasından sen kurtarırsın” sözleri dökülen olmuş mudur?
Hiç sanmıyorum.
***
Yeni genel başkan adayıyla başlayalım.
Binali Bey, AK Parti açısından Davutoğlu sonrası için olabilecek en rasyonel, en akıllıca tercihti.
Adı Davutoğlu’nun yerine düşünülen potansiyel aday olarak sürekli ortalıkta dolaştırıldığı için, yadırganmayacak tek isim aynı zamanda.
Parti kamuoyu hazırlanabileceği kadar Binali Bey’in gelişine hazırlanmıştı.