- Kalleş atakların, kahpe vuruşların...
*
- Büyük yalanların, büyük hilelerin...
*
- Her türden kaset maset olaylarının...
*
- FETÖ’cü kaçak farelerin çektikleri operasyonların...
*
Gençlik dönemim Silivri’de geçtiği için, babamın mezarı Silivri’de olduğu için ve şu anda annem orada ikamet ettiği için... Ben epey Silivrili sayılırım.
O nedenle “bizim” diyorum.
*
Meclis’te AK Parti ve CHP adına sürekli karşı karşıya gelmiş iki isim: Biri AK Partili Özlem Zengin. Diğeri CHP’li Engin Altay.
Seçim bölgeleri olan Silivri’de karşılaşıyorlar.
- BİR: “Seçim” ile “darbe” arasında kurulan her türlü bağlantı çabası. Seçim sonuçlarını darbe ile ilişkilendiren yaklaşımlar.
*
- İKİ: “Aldık götürdük abi. O iş bitti. Sen git yat” türü sevimsiz sevimsiz, büyük büyük konuşmalar.
*
- ÜÇ: “Kasetler çıkacak. Sahte kaset operasyonu yapacaklar. Aman ha inanmayın” türü bik bikler.
*
- DÖRT: “Çekil Muharrem çekil. Ne olur çekil. Çekil yoksa fena olacak” türü yalvarma ve tehdit karışımı feveranlar.
BİR
HDP’NİN DESTEĞİ SORUNU
KILIÇDAROĞLU’nun kurduğu ittifak yapısının sorunlu taraflarından biri şu:
*
HDP’den destek alıyor, bu kendisi açısından tabii ki önemli bir kazanç. Ancak HDP’den aldığı desteğin getirdiği kadar götürdüğü de olabiliyor. Bu da kendisi açısından önemli bir sorun.
*
Kılıçdaroğlu’nun
*
- Erdoğan / Kılıçdaroğlu oy durumu: Erdoğan biraz daha önde gibi.
*
- Oy oranları o kadar birbirine yakın ki... Temkinli olmakta yarar var.
*
-Yurtdışı oylar, sanılandan çok daha fazla belirleyici olacak.
*
- Muharrem İnce’nin oylarında belirli bir düşüş var.
SEÇİME çok az bir süre kala taraflar, artık gitgide daha çok yankı odalarına hapsolmuş durumdalar.
*
Sadece duymak istediklerini duymayı tercih ediyorlar, sadece görmek istediklerini görmeyi tercih ediyorlar.
Her iki taraf da...
Farklı, ters, ezber bozan, “O iş tam olarak öyle değil ama” diyen, gerçekçi, soğukkanlı analizlere kulaklarını ve gözlerini kapatmış durumdalar.
*
Millet İttifakı taraftarları...
Erdoğan’ın kazanma ihtimali olduğunu söyleyen herhangi bir öngörüyü işitmek bile istemiyorlar.
ERDOĞAN KAMPANYASI
DAĞINIK AMA BOŞLUK BIRAKMIYOR
- “Doğru Zaman/Doğru Adam” sloganı, “Vay be” dedirtmese de fena değil.
*
- “Yaptıklarımız/Yapacaklarımız” mantığıyla hazırlanmış basit ve vurucu bir yaklaşım beklenebilirdi kampanyadan. Şehirlerdeki afişlerdeki en büyük eksiklik bu.
*
- Televizyon reklamları, gayet başarılı. Kampanyanın ihtiyacı olan duygusallık, orada fazlasıyla var. En son köy kahvesinde geçen bol türkülü filmi izledim, çok iyiydi.
*
Şöyle demiş:
*
“15 Temmuz, fiili bir darbe girişimiydi. 14 Mayıs ise Türkiye’yi tasfiye etmeye yönelik hazırlıkların her birini bir araya getirerek oluşturabilecek siyasi bir darbe girişimidir. Bunu biz değil bugün Amerika’nın başındaki zat, yıllar önce söyledi. Yıllar önce denedikleri bütün yöntemler berhava olunca ancak böyle bir yöntemle Türkiye’yi ele geçirebileceklerini ifade ettiler. İçeriden ele geçirmeye çalıştılar, beceremediler. Şimdi bunu kendilerinin bir Truva Atı’yla yapmaya çalışıyorlar...”
*
Süleyman Soylu, bir siyasetçi olarak şunları söyleyebilir:
*
“Hepiniz bize karşı birleştiniz. Sizi bize karşı birleştiren gücü biliyoruz. Biden’ın söylediği sözleri unutmadık. Onun amacı, 14 Mayıs’ta Türkiye’yi tasfiye etmektir.”