Paylaş
ERDOĞAN KAMPANYASI
DAĞINIK AMA BOŞLUK BIRAKMIYOR
- “Doğru Zaman/Doğru Adam” sloganı, “Vay be” dedirtmese de fena değil.
*
- “Yaptıklarımız/Yapacaklarımız” mantığıyla hazırlanmış basit ve vurucu bir yaklaşım beklenebilirdi kampanyadan. Şehirlerdeki afişlerdeki en büyük eksiklik bu.
*
- Televizyon reklamları, gayet başarılı. Kampanyanın ihtiyacı olan duygusallık, orada fazlasıyla var. En son köy kahvesinde geçen bol türkülü filmi izledim, çok iyiydi.
*
- “Yapılanlar” ile “Yapılacaklar” dengesi, çok daha iyi ayarlanabilirdi. “Yapılacaklar”, kesinlikle daha fazla öne çıkmalıydı.
*
- Belli bir disiplini, belli bir yoğunlaşması, belli bir vurgusu yok kampanyanın. Biraz dağınık gibi. Ama boşluk da bırakmıyor. Her alanda varlar.
*
- Erdoğan’ın yurtdışında yaşayan Türkler için yapacağı televizyon programı, iptal edilmişti. Onun yerine Erdoğan’ın çektiği bir video mesaj gündeme getirilebilirdi. Video mesaj yönteminde çok gerideler.
*
- Erdoğan, bir miting lideri... Mitinglere başlaması, kampanyayı ayakta tutacak yegâne unsur olabilir.
*
- AK Parti kampanyaları, genelde son hafta sürprizleri içerir. Bu seçimde de bir sürprizleri var mı? Bilmiyorum.
*
- Öne çıkan bir seçim şarkısını hâlâ duyabilmiş değiliz. Neden acaba?
*
- Doğalgaz, Togg, İMECE uydusu, Akkuyu Nükleer Santralı, hastaneler, köprüler, yollar falan... Son iki haftada gündeme gelen projeler bunlar. Bunların kampanyanın parçası haline getirilmesinde eksiklik var.
KILIÇDAROĞLU KAMPANYASI
SOSYAL MEDYAYA FAZLA ABANIYOR
- “Sana Söz” sloganı, son derece başarılı. Sloganla bağlantılı şarkı da güzel. Akılda kalıcı ve tekrar ettirici.
*
- Kemal Kılıçdaroğlu’nun videolarla mesaj verme çabası, gayet iyi. Fakat bu videoların, sadece kendi yankı odasına hapsolmak gibi bir kaderi olabilir. İşin bu kısmını aşacak çareler bulmalılar.
*
- “Sosyal medya, çok önemli. Sosyal medyadan geri durmamak lazım. Ama sadece sosyal medya yetmez.” Ben olsam CHP Genel Merkezi’nin kapısına bunu yazarım. Çünkü Twitter’la seçim kazanılmaya çalışılıyor gibi hava var.
*
- Millet İttifakı’nın 6 cumhurbaşkanı yardımcısı adayı var. Her birinin ayrı ayrı kampanya yapması, tabii ki bir avantaj. Ancak bu durum, bazen mesaj dağınıklığına yol açabiliyor.
*
- Bütün vaatlerin yurtdışından bulunacak 300 milyar dolara bağlanmış olması, bir handikap. Kampanyayı yapanların, “Parayı bulamazlarsa ne olacak?” sorusunun akıllara gelebileceğini hesaba katmaları gerekir.
*
- Kılıçdaroğlu’nun performansı, beklenenden daha iyi. Çok hata yapmıyor. Fazlasıyla etkin. “Anında müdahale” yöntemini iyi kullanıyor.
*
- HDP meselesi, Kandil’in desteğinin getirdiği sorunlar... Anadolu’da tereddüt oluşturan bu konularda kampanyanın bir mesajı yok. Bu konular, sadece Mansur Yavaş’ın sırtına yüklenmiş gibi...
*
- Çok daha etkili reklam filmleri çekebilirlerdi. Davutoğlu, Karamollaoğlu, Babacan, Uysal’ın yer aldığı liderli filmler, fazla prodüksiyon ağırlıklı ve doğallığı bozuyor.
BU SEÇİMİN EN ÇOK KONUŞULAN KELİMELERİ
GAZ/SECCADE/İKİNCİ TUR/ YİĞİTLERİM/ TOGG/ SOĞAN/ GEMİ/ KAMPANYA/ KARARSIZLAR/ YOL/ KIZILELMA/ MUHARREM/ SECDE/TEKNOFEST/ALEVİ/SÜNNİ/NÜKLEER/KÖPRÜ/
AL RESMİNİ VER RESMİMİ
DEMET Özdemir/Oğuzhan Koç’un boşanma anlaşmalarında şöyle bir husus yer alıyormuş:
*
Çift, resmen boşandıktan sonra Instagram’da yer alan ikili fotoğraflarının tümünü sileceklermiş. Ayrıca takipleşmeye bir süre daha devam edeceklermiş.
*
Gülden Karaböcek’in eskilerden seslenen şarkılarından biri şöyledir:
*
“Bitecekse böyle bitsin, hiç pişmanlık duymayayım/Al resmini ver resmimi, özlem duyup bakmayayım.”
*
Buradan çıkan sonuç şudur:
*
Gitti “al resmini ver resmimi”.
Geldi “sil resmimi, sildim resmini”.
AMAN HA AMAN
MEHMET Aslantuğ/Arzum Onan evliliğinin üzerinde karabulutlar dolaşıyormuş.
*
Bu evlilik, bu toplumun gözünde bir tür “evlilik yanlısı kamu spotu” gibidir.
*
Bu evlilik kaybedilirse...
Toplumun evliliğe olan inancı, en az yüzde 34 azalır.
DEĞİNMELER
- Ahmet Şık, sol mahalleyi fena karıştırdı. TİP ile HDP arasında büyük gerilim var. Demirtaş da işin içinde. Mahallenin dışında kalanlar konuyla pek ilgilenmiyor ama sol mahallede büyük kavga var.
*
- Herkes aynı şeyi söylüyor: “Seçime gidiyoruz, savaşa değil.” Ancak herkes, sanki seçime değil de savaşa gidiyormuşuz gibi davranmaya devam ediyor.
*
- Gazeteciler, siyasi parti aktivistine dönüşmüş durumda. Bir ölçüsü kalmadı olayın. Milletvekili adayları bile gazetecilere göre daha sakin, daha ağırbaşlı, daha anlayışlı.
*
- Seçime yaklaşıldıkça ağzından çıkanı kulağı duymayanların sayısında da artış olmaya başladı.
*
- Meral Akşener, “Biz seçimi kazandığımızda, şampanya ile kutlayacakmışız. Bunu söyleyen ahmaklar da benim kim olduğumu bilirler. Benim bulunduğum yerde o kadehler kalkmaz, be kardeşim” demiş. Konuya hiç girmese bence daha iyi ederdi.
*
- Ben onu bunu bilmem. Kılıçdaroğlu, Haluk Bayraktar’la polemiğe girmeyecekti. TEKNOFEST’e gidecekti. Oradaki atmosferin paydaşı olacaktı.
Paylaş