Bugün, dünya siyasi tarihinin en önemli olaylarından olan Tahran'da ve Orta Doğu'da büyük toplumsal değişimlere yol açan İran devriminin 42. yıldönümü. Televizyonların canlı yayınladığı görüntülere göre binlerce İranlının sokaklara koşarak kutladığı yıldönümü halka koronavirüs salgınını unutturdu; sosyal mesafe kuralları hiçe sayıldı.
#İranBir İngiliz ajanın 1980’lerde verdiği, ancak yeni yayınlanan bir mülakat, İngiltere’nin 1953’te İran Başbakanı Muhammed Musaddık’ın devrilmesi ve Şah’ın ülkeye dönmesiyle ilgili rolünü gözler önüne serdi. ABD’yi darbeye ikna eden İngilizler, Şah’ın kızkardeşine bile rüşvet vermiş.
#GazetehaberleriGünlerdir gözümüz kulağımız komşumuz İran’da ve yeni bir özgürlük arayışıyla, rejim karşıtı sloganlarla, 40’tan fazla şehirde ölüm pahasına sokağa dökülen halkında. ‘Diktatöre ölüm’ sloganlarının hedefindeki isim, İran’ı demir yumrukla yöneten dini lider Ayetullah Hamaney şaşırtmadı; protestoları dış güçlerin kışkırttığına hükmetti. Rejim yanlıları da sokağa çıktı. Giderek kötüleyen ekonomik koşulların tetiklediği ve 2009’daki Yeşil Devrim hareketinden farklı olarak taşrada yükselen yeni protesto dalgası, ülkede gerçek anlamda bir siyasal değişim sürecinin önünü açar mı tahmin etmek güç. İran’daki son eylemlerin sürprizi ise muhafazakârlığıyla bilinen şehirlerde, ülkede yıllarca Batı’nın güçlü desteğiyle modern ve laik bir yaşam tarzını empoze eden devrik İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi lehine sloganlar atılmasıydı. Öyle ki, bu teveccühten Şah Muhammed Rıza Pehlevi’nin oğlu, sürgündeki hanedanın son temsilcisi Prens Rıza Pehlevi de nasibini aldı. Prens Pehlevi, 1979 yılında babasını deviren devrimden beri hanedanın diğer üyeleri gibi sürgünde yaşıyor. Mısır, Fas, Fransa; pek çok ülke dolaştıktan sonra Amerika Birleşik Devletleri’ne yerleşmiş. Kendisini uzun yıllardır yaşadığı Washington’da buldum. Yardımcısının röportajı yapacağımız mekâna Pehlevi Hanedanı’nın bayrağını getirdiğini görünce içimden “2018 yılında hâlâ Şah rejimine övgüler düzmekten başka söyleyecek şeyi yok mu acaba?” diye hayıflandığımı itiraf etmek isterim. Oysa konuştukça ortaya çıktı ki İran için hayalini kurduğu, babasının hanedanı değil, laik parlamenter bir demokrasiymiş. Geçmişini inkâr etmeden önerdiği siyasi metotla babasıyla, dedesiyle arasına mesafe koymaya çalışan bir Pehlevi çıktı karşıma. “Bugün İran muhalefetindeki farklı grupları birleştirecek ses benim” gibi iddialı bir misyonun peşinde bir Pehlevi…
#İranİran'da ülke çapına yayılan eylemlerin, ılımlı lider Ruhani'ye karşı muhafazakar kesim tarafından başlatıldığı düşünülüyor. İddiaya göre kontrolden çıkan olaylar bumerang gibi dönüp rejime yönelmeye başladı. Yorumcular, olayların gelişiminde İran’ın dini lideri Hamaney’in belirleyici olacağını konuşuyor. Eurasia Group adlı düşünce kuruluşundan analist Cliff Kupchan, “Rejimin bekası söz konusu olursa, Hamaney’in sözü geçer. Ve elinin altında sadık ve acımasız pek çok silahlı güç bulunuyor” yorumunda bulundu.
#Ruhaniİran’da perşembe gününden beri devam eden ve hızını kesmeden 31 vilayetten 29’una yayılan eylemlerin nereye varacağı uluslararası kamuoyunun kafasındaki bir numaralı soru. Peki bu protesto süreci nasıl başladı ve nereye evrilerek devam ediyor? Bu konuyu başlıklar halinde şöyle inceleyebiliriz:
#İran11 Eylül 1961’de Irak Devlet Başkan Yardımcılığı görevini bırakarak Kuzey Irak’ta Kürt hareketini başlatan Molla Mustafa Barzani, 5 Mart 1975 tarihinde Irak ve İran yetkililerinin Cezayir’de bir araya gelip anlaşma yapması üzerine, silahlı hareket kabiliyetini tamamen kaybetti. Barzani, Kürt bağımsızlık mücadelesinin yanı sıra sağlığını da kaybetmişti. İran’a gitti. Tahran’daki doktorlar, kanser teşhisi koydu. ABD’de tedavi olmak istiyordu. Ancak Atlantik ötesinin kapıları 1947’den beri Iraklı Kürt lidere kapalıydı. Araya İran Şahı’nın gizli haber alma servisi SAVAK girdi. CIA, ikna edildi. Barzani’nin ABD’ye şartlı olarak girmesine izin verildi.
#Molla Mustafa Barzaniİran’da 1979’da kanlı bir ayaklanmayla devrilen Şah ailesinin üzerindeki ‘lanet’, bir kurban daha aldı. İslam devrimi sonrası ülkesinden sürülen Şah Pehlevi, Mısır’da kanserden öldü. Kızları Prenses Leyla, 10 yıl önce aşırı dozda ilaç aldıktan sonra can verdi. Ve kız kardeşinin ölümüne dayanamayan, Şah’ın küçük oğlu Ali Rıza Pehlevi de, ABD’deki evinde, başına sıktığı tek kurşunla ‘dayanılmaz hayatı’na veda etti.
Savarona’nın hikayesi pek bilinmiyor: İlk sahibi “Okyanus Ötesi” Pennsylvania’dan! Savarona’nın ikinci sahibi Hitler miydi? Atatürk Savarona’yı niye çok istedi? Yatta kaç gün kalabildi? Savarona hangi krallara peşkeş çekildi? Gemiyi turizm amaçlı ilk kimler kiraladı? İran Kraliçesi Süreyya’nın Savarona’ya getirdiği son umudu Fatma Bacı kimdi? Trabzonlu Mehmet Şeber Savarona’ya niye talip oldu? Savarona’yı kimler yaktı; kimler antikalarını çaldı? İşte soruların yanıtları...
Nükleer programı yüzünden yeni BM yaptırımlarının hedefi olan İran, Ortadoğu’nun elektrik santralı olarak kullanılacak ilk nükleer reaktörünü dün resmen açtı. Buşehr Santralı, 29 yıl önce Irak’ın benzer bir reaktörünü vuran İsrail’in yakın takibinde. Ahmedinejad, “Vurursanız misillememiz küresel olur” dedi.
Biraderim, şimdi söyleyeceklerimi bilhassa dikkatle dinleyip, Türk milletine anlatınız. Bizim, Türkiye aleyhine faaliyette bulunmamız için kafasız olmamız gerekir. Türkiye’nin güneyinde benim imzamla dağıtılan beyannameler Celal (Talabani) tarafından Suriye'de bastırılıyor. Masum ve mazlum Kürt milletinin hürriyet mücadelesini kötü gösteriyor. Çünkü o, komünisttir ve Araplar tarafından satın alınmıştır.