Güncelleme Tarihi:
Gösteriler muhafazakarların güçlü olduğu ve kutsal kabul edilen Meşhed kentinde patlak verdi. Eylemcilerin hedefinde rejim değil Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin ekonomik politikaları vardı. Yumurta fiyatlarının son dönemde yüzde 40 oranında zamlanması bardağı taşırdı. Yumurta ve kümes besiciliği, İran halkının öğününün önemli bir parçası. Bu açıdan Mısır’da Hüsnü Mübarek rejiminin sonunu getiren 2011’deki ayaklanma öncesi Mısır’da yapılan ekmek zammı protestolarını hatırlatıyor.
Amerikan New York Times (NYT) gazetesi, İran'ın ABD ve diğer yabancı ülkelerle vardığı nükleer anlaşmayla ambargoların kalkmasına rağmen İran Cumhurbaşkanı Ruhani'nin söz verdiği ekonomik büyümeyi sağlayamadığını yazdı. NYT'ye göre ekonominin kilit sektörleri, İran'daki güçlü yapılar olan dini kurumların ve Devrim Muhafızları'nın kontrolünde kalmaya devam etti. Devletin tüm katmanlarında kötü idare ve geniş çaplı yolsuzluklar sürdü. İşte bu tablo karşısına ülkedeki işsizliğe ve yüksek fiyatlara tepki gösteren halkın yoksul kesimleri, “Ruhani’ye Ölüm” sloganları bile atmaya başladı. İran’da zaten bir süredir ekonomik sorunlar nedeniyle zaman zaman benzer eylemler yapılıyordu. Bunlara, reformcu Ruhani’yi eleştiren muhafazakar siyasilerin de desteği vardı.
HÜKÜMET, MUHAFAZAKARLARI SUÇLADI
Meşhed’deki gösterinin arkasında da Ruhani karşıtlarının olduğu yorumları yapıldı. Hatta İran Birinci Cumhurbaşkanı Yardımcısı İshak Cihangiri, “Ülkedeki tüm ekonomik göstergeler iyi. Evet, bazı ürünlerin fiyatlarında artış var ve hükümet, yüksek fiyatlara sebebiyet veren şeyleri düzeltmek için çalışıyor. Olan şeylerin arkasındaki insanlar, hükümete zarar verebileceklerini düşünüyor. Ama sosyal hareketler ve protestolar sokakta başladığı zaman, eylemleri kışkırtanlar her zaman kontrol edemez” diyerek, hükümet karşıtı muhafazakarlara mesaj göndermişti.
EYLEMLER NASIL DEVAM ETTİ?
Cihangiri’nin bu ifadeleri eylemlerin devamında kendini gösterdi. Ruhani karşıtlığı üzerinden başlayan eylemler, zaman içinde farklı bölgelerde rejim aleyhine sloganlar doğurdu. İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney de eylemcilerin hedefine girdi. Hatta İslam Devrimi ile 1979’da devrilen Şah Muhammed Rıza Pehlevi lehine bile sloganlar atıldı. Bazı eylemciler, teokrasi yerine monarşinin geri gelmesi taleplerini ifade etti. Muhammed Rıza Pehlevi’nin ABD’de yaşayan oğlu Rıza Pehlevi de Twittter’dan eylemcilere destek mesajları attı. Zaman zaman ekonomik taleplerle siyasi mesajlar iç içe girdi. İran’ın kötü ekonomik tablosunda Tahran’ın dış politikasını sorumlu tutan eylemciler, “Filistin’i boş verin, bizi düşünün”, “Ne Gazze, ne Lübnan” şeklinde tepkilerini gösterdi. Bunlara göre İran’ın ekonomik sorunlarının sebebi bölgede dahil olduğu çatışmalara yaptığı masraflardı. Azerbaycan Türklerinin yoğun olduğu Doğu Azerbaycan vilayetinde ise eylemler Türk milliyetçisi bir ton aldı. Eylemlerde Bozkurt işaretleri yapıldı ve Türkçe sloganlar atıldı. Kürt nüfusun büyük olduğu bölgelerde de benzer bir milliyetçi tepki gösterildi, İran bayrakları yakıldı. Yani eylemler, bölgeden bölgeye farklı bir karakter göstererek, ekonomik taleplerden rejim karşıtlığına ve azınlık milliyetçiliğine kadar uzandı.
2009'DAN FARKI NE?
Son eylemlerin, 2009'da dönemin Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın kazandığı seçimlerde hile olduğu iddiasıyla düzenlenen gösterilerden belirli farkları bulunuyor. 2009'daki eylemlerde üniversite gençliği ve orta sınıf ön plandayken, bu kez halkın yoksul kesimleri sahnede. 2009'daki protestolarda eylemciler iddia ettikleri seçim hilesine karşı tepki gösterirken, bu defa eylemcilerin talepleri birbirinden bağımsız ve çeşitlilik gösteriyor. 2009'daki eylemlerin siyasi liderleri belliydi. Ancak son protestolarda eylemciler adına konuşan bir lider çıkmadı. Protestolar lidersiz olarak yayıldı.
RUHANİ'NİN TAVRI SERTLEŞTİ
Ruhani hükümeti, başlarda, eylemcilerin şiddete başvurmadığı sürece tepkilerini gösterebileceğini ifade etti. Ancak daha sonra İran Cumhurbaşkanı Ruhani, ‘azınlık’ diye nitelediği eylemcilere cevabı ‘İran halkının vereceğini söyleyerek tavrını sertleştirdi. Kimi yorumlara göre bunda Takistan kentinde bir din adamları okulunun ve bazı kamu binalarının eylemciler tarafından ateşe verilmesinin etkisi vardı.
DIŞ ETKİ
ABD Başkanı Donald Trump, eylemlerin başından beri İranlı göstericilere Twitter’dan destek mesajları attı. Trump, bu mesajlarını İran’ın bölgedeki terör örgütlerine destek verdiği iddiasıyla birleştirdi. İsrail’den de İran’daki eylemcilere sempati açıklamaları geldi. İsrail İstihbarat Bakanı Yisrael Katz, olaylara karışmadıklarını ancak göstericilerin ‘demokrasi ve özgürlük mücadelesini’ desteklediklerini ifade etti. Dış etkinin boyutu konusunda sosyal medya da önemli bir gösterge oldu. İran kaynaklı haberlere göre 31 Aralık'a kadar İranlıları sokaklara çağıran 72 bin 200 tweet’in yüzde 27’si Suudi Arabistan’dan atıldı. Bu tweetlerden sadece yüzde 26’sı İran’dandı.
SOSYAL MEDYAYA YASAK
İran devleti, Telegram ve Instagram gibi sosyal medya sitelerini göstericilerin haberleşmesini ve organize olmasını önlemek için kapattı. Twitter ve Facebook ise önceden de erişime kapalıydı. Telegram’ın CEO’su Pavel Durov, şiddet çağrısı yapan Telegram kanallarına izin vermediklerini ancak barışçıl protestoları destekleyen kanalların kendi kurallarıyla uyumlu olduğunu belirtirken, İran’ın tümden Telegram’a erişimi engellemesini eleştirdi.
BÖLGEDE YENİ BİR KRİZ Mİ?
İran’daki olaylar, Suriye’de iç savaşın büyük oranda sonuna doğru gelindiği ve terör örgütü DEAŞ’ın büyük oranda hem Irak’tan hem de Suriye’den temizlendiği bir dönemde çıkması açısından da kritik. İran konusunda Trump, Obama’ya kıyasla çok daha şahin bir çizgi izledi. Obama’nın İran’la yaptığı nükleer anlaşmayı her fırsatta eleştiren Trump, anlaşmadan onayını çekerek topu ABD Kongresi’ne attı. Trump, aynı zamanda İran’ın bölgedeki en büyük rakibi Suudi Arabistan’la da yakın ilişkiler geliştirdi. İran’a karşı ABD ile Suudi Arabistan’ın ortak pozisyonuna İsrail’den de destek gelmişti. Kasım ayında bir Suudi gazetesine konuşan İsrail Genelkurmay Başkanı Gadi Eisenkot, “İran’a karşı Suudi Arabistan ve diğer ılımlı Arap ülkeleriyle tecrübe ve istihbarat paylaşmaya hazırız” dedi. Yemen’de de İran’a yakınlığıyla bilinen Husilere karşı Suudi öncülüğündeki Arap koalisyonunun açtığı savaş devam ediyor. Husiler, zaman zaman Suudi Arabistan’a füze fırlatırken, bunların İran yapımı silahlar olduğu iddia ediliyor. ABD’nin BM Büyükelçisi Nikki Haley, Suudi Arabistan’a Yemen’den atılan bir füzenin kalıntıları önünde basın toplantısı yaparak bu füzenin İran yapımı olduğunu ileri sürmüştü.