Ancak zaman bulup, geçen hafta mavi yolculuğa çıktım. Gökova’nın cenneti andıran kimsesiz koylarında kâh balık yakaladım, kâh yüzdüm, kah güzelliklere daldım gittim. Deniz bazen çarşaf gibi dümdüz oldu, kâh rüzgârla oynaşıp dalgalandı. Gece gökyüzünde yıldızları göremedim ama, bu yolculuğun tadı damağımda kaldı.
Mavi Yolculuğa ne zaman çıkılır. Aslında ne zaman canınız isterse o zaman çıkabilirsiniz. Türkiye’nin güneyindeki cennet koylar her zaman konuklarını ağırlamaya hazırdır. Ama bu yolculuğun öncülerinden biri olan Azra Erhat’a kulak verecek olursanız, o size ekim, kasım aylarını önerecektir. Çünkü o aylarda Muğla’nın denizi “tahta” gibi dümdüz olur, oltalar balıkla dolar. Bu hafta, geçen yıl yaptığım kısa bir mavi yolculuğun izlenimlerini sizlerle paylaşacağım.
Ev sahibi olma hayalleri, inşaat sektöründe yaşanan sorunlar nedeniyle zorlaştı. Fabrikaların dış piyasadan daha pahalıya iç pazara sunduğu çimento karaborsaya düştü. Yüzde 8 olan enflasyona karşın demire son altı ayda yüzde 60 zam geldi. Bankaların, konut kredisi faizleri yükelirken, vadeler de kısalıyor.
Sevgili Serdar, 12 Şubat 1997 postmodern askeri müdahalenin balans ayarını kimin yaptığı nihayet ortaya çıktı. Eksik olmasın meslektaşımız Yener Süsoy’un pazartesi söyleşisinden anladık ki, Sincan’a tankların girişinden habersiz olan o dönemim Genelkurmay Başkanı Orgeneral Karadayı durumu öğrenmeden önce “darbe oluyor” sanmış. Üstelik darbe zannettiği için de korkmuş (!) (Sezai Bayar yazıyor Ankara’dan...)