Üst solunum yollarından geçmekte olan havanın boğazdan geçme esnasında dokunun titremesi ile ortaya çıkan sese horlama adı verilir. Uyku esnasında iken damak, dil kökü ve küçük dil ile boğazın birleştiği nokta daralma gösterir. Bu daralmaya bağlı olarak nefes alıp verme esnasında meydana gelen sesin şiddeti, kişiden kişiye farklılık gösterir. Yetişkinlerde horlama olasılığı %45 kadar bir orana denk gelmektedir. Horlamaya bağlı gelişme gösteren diğer nedenlerin neler olduğunu ve nasıl tedavi edildiğini ayrıntıları ile derledik.
#Kadınlarda HorlamaÖzel İzmir Gazi Hastanesi Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mustafa Öksüz, teknolojinin gelişmesiyle birlikte günümüzde estetik ve plastik cerrahiye ilginin her geçen gün arttığını belirterek, günümüzde sıklıkla uygulanan cerrahi yöntemler hakkında ayrıntılı bilgiler verdi.
#İzmirKBB Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ozan Seymen Sezen, toplumda çok sık görülen horlama sorununun önemli sağlık problemlerinin habercisi olabileceğini belirtti. Problemin nedenlerine değinen Seymen, “Horlamayı hafife almayın” önerisinde bulundu.
#HorlamaCİDDİ bir “uyku meselemiz” var. Problem en az “beslenme yanlışlarımız”, en az “aktivitesizlik hatamız”, en az “huzurdan uzak hayatımız” kadar önemli. Bu “üçlü çete” ne yapıyorsa “uyku sorunları” da aynı şeyleri yapıyor ve bilelim ki problemi ciddiye almazsak, canımız ciddi ölçüde yanacak. Sadece beden ve ruh dengemiz bozulmakla kalmayacak, toplumsal ilişkilerimiz ve sosyal hayatımızda da ciddi travmalar yaşanacak. Gelin, şu uyku meselesinin nelere yol açtığı çok kısa bir ufuk turu ile gözden geçirelim ve olup bitenin ne kadar önemli olduğunu yeniden fark edelim. Hazırsanız buyurun...
#YazarNöroloji Uzmanı Dr. Nurhan Şahinkaya, doktorun yazmadığı uyku ilaçlarının kullanılmaması gerektiğini belirterek, "Basit bir uyku hapının kalpte ritim bozukluğuna ve ani durmalara neden olduğunu biliyoruz. Doktorun yazmadığı, bitkisel kökenli, herkesin kullandığı, konu komşunun önerdiği ilaçlara itibar etmemek gerekir" dedi.
#SağlıkSon yılların popüler sağlık tartışmalarından biri şu: En çok “fayda” en az “zarar” için nasıl ve ne zaman güneşlenmeliyiz? Sorunun cevabı bence hala net değil. Hatta bir hayli de karışık. Bir değil, birden fazla cevabı olabilen bir soru bu. Nedenine gelince...
#Osman MüftüoğluÇalışma yaşamında kadınların erkeklerle aynı koşulları paylaşmaları günümüz kadınının anne olma planını daha ilerilere atmasına neden oluyor. İlerleyen yaşla birlikte anne adayının kafasında ister istemez soru işaretleri oluşuyor. Bunlardan ilki daha genç yaşlara göre kıyaslandığında aynı kolaylıkla gebe kalınıp kalınamayacağı. Daha sonraki kaygıları; gebeliğin sağlıklı şekilde sürüp sürmeyeceği, doğum sırasında çıkabilecek güçlükler. Kuşkusuz en büyük endişe ilerleyen anne yaşının bebeğinin sağlığını ne yönde etkileyeceği.
Bitkinlik, güçsüzlük ve kişinin kendisini tükenmiş hissetmesi durumudur. Sanki yaptığınız her şey eskisiyle kıyaslandığında daha yorucuymuş gibi gelir. Yerinizden kalkmak istemezsiniz. Parmağınızı bile kıpırdatacak haliniz yoktur. Bütün bu yakınmaların kanınızdaki kırmızı hücrelerin sayısıyla ilişkili olabileceği hiç aklınıza geldi mi?
Birçoğumuz yaşamımızın belli döneminde kilomuzdan yakınıp diyet yaparız. Bazılarımız sağlıklı beslenmeyi yaşam biçimi haline getirip aslında en doğrusunu yaparken bazılarımız ise sağlığına zarar verecek diyetler uygulayabilir. Hele hele kilo vermek için ölümcül diyetler yapıp yediklerini kusmalar başlamışsa bu oldukça ciddi bir hastalığın bulgusu olabiliyor.
Saçınızın avuç avuç dökülmesinden mi yakınıyorsunuz? Ya da saç fırçanızın üzerindeki saçları görüp kısa sürede saçsız kalacağınızı düşünüyorsanız emin olun ki bu endişeleri taşıyan tek kişi siz değilsiniz. Özellikle erkekler olmak üzere bir çok kişi saç dökülmesinden yakınıyor. Hemen belirtmeliyim ki günde 100 saç teline kadar olan dökülmeler dermatologlar tarafından normal kabul ediliyor. Ancak saçınızın dökülme miktarı bunun üzerinde ise yaşam ve beslenme biçiminizi gözden geçirmeniz yerinde olacaktır.
Birçok insanın ortak sorunu varis sadece görüntü bozukluğu oluşturduğundan değil, ciddi hastalıklara yol açabileceğinden önemsenmesi gereken bir hastalık. Üstelik sanıldığı gibi sadece erişkinlerde değil çocukluk çağında da görülebilmekte. Elbette yapısal etkenler varis oluşumunda önemli rol oynamakta. Ancak bazı önlemlerle varis oluşumunu engellemek elimizde.
Yaşlanmak yüzyıllardır insanoğlunun çare bulmaya çalıştığı ancak bir türlü engellenemeyen doğal bir süreçtir. Yaşlanma hızımızı belirleyen iki ana unsur vardır. Biri kalıtımsal özelliklerimiz, diğeri de hava kirliliği, sigara, kötü beslenme alışkanlıkları gibi dış etkenlerdir. Özellikle günlük diyet ve yaşam biçiminin doğru planlanması ve bu konudaki kozmetik ürünler hem kişinin yaşlanmasını geciktirmekte hem de daha genç görünmesini sağlamaktadır.