Yeni margarinlerin trans yağ oranı çok düşük

Doktorlar ve beslenme uzmanlarının margarinlerden hoşlanmamalarının en önemli nedeni bazı margarinlerin fazla miktarda trans yağ ihtiva etmesidir.

Trans yağların damarları tıkayıcı ve plak-pıhtı oluşturucu süreçlerde yer alan kötü LDL kolesterole dönüşmeleri bunun başlıca sebebidir. Eğer bir margarinde trans yağ miktarı yüzde 1’in altındaysa bu margarinin sağlık açısından ciddi bir tehdit oluşturmadığı kabul edilmektedir. Amerika ve Avrupa Birliği ülkelerinin çoğunluğunda yüzde 1’in altında trans yağ içeren ürünlerin pratik olarak trans yağ tehlikesi taşımadığı kabul edilmektedir.

Hafta başında bir bilgilendirme notu ve açıklama aldık. Açıklamayı Mutfak Ürünleri ve Margarin Sanayici Derneği (MÜMSAD) Başkanı, sayın Metin Yurdagül göndermiş. Metin Bey ülkemizde yağ sanayinin duayenlerindendir. Kırk yılı aşkın bir süredir yağ sanayiciliği ile uğraşan, bilgili bir yöneticidir. Metin Yurdagül’ün açıklamasında MÜMSAD üyesi olan ve trans yağ içermeyen margarinleri üreten firmaların ürün markalarıyla belirtilmiş olması da önemli bir bilgidir. Biz bu açıklamayı bir tüketici garantisi gibi algılıyoruz. Margarin satın alırken trans yağ tehdidinden uzak kalmayı düşünüyorsanız, bu yazıdan ve sayın Yurdagül’ün açıklamasından yararlanmanızın uygun olacağını düşünüyoruz.

AZI KARAR ÇOĞU ZARAR

Gereği kadar yağ içermeyen bir beslenme planının sağlıklı olması mümkün değildir. Bir günde kazanacağınız toplam enerji miktarının ortalama yüzde 30’unu yani neredeyse üçte birini yağlardan karşılamak zorundasınız. Dikkat etmeniz gereken nokta, tükettiğiniz yağın miktarını yüzde 30’un üzerine çıkarmamak, hele hele yüzde 35’i asla geçmemektir. Bu rakamı yüzde 25’in altına düşürmemekte de fayda var. İkinci önemli nokta, doymuş yağ miktarını yani hayvansal yağ ve margarin oranını yüzde 10’ların altında tutmaktır. Doymuş yağ içeren ürünleri kullanırken seçiminizi margarinden yana yapmak durumunda kaldığınızda trans yağ içeriği yüzde 1’in altında olan veya trans yağ içermeyen ürünleri tercih etmeniz uygun olacaktır.

Bu yazıyı okuyunca çoğunuzun "Hocam, biz bu oranları nasıl hesaplayacağız?" diye soracağınızı hatta "Mutfağa küçük bir yiyecek tartısı mı alsak!" diye düşünmeye başlayacağınızı biliyorum. En kolay yol satın aldığınız ürünlerin üzerindeki etiket bilgilerini dikkatlice gözden geçirmenizdir. Eğer herhangi bir yağ veya yağ ile yapılmış bir besinde trans yağ miktarı yüzde 1’in altındaysa o ürünlerin daha güvenli olduğunu düşünmelisiniz. Ülkemizde faaliyet gösteren margarin üreticilerinin önemli bir kısmının trans yağ içermeyen margarinler üretmeleri hepimiz için önemli bir şans olmalı diye düşünüyorum.

METİN YURDAGÜL’ÜN AÇIKLAMASI

"7 Ağustos 2007" tarihli Hürriyet gazetesinin Kelebek ekinde, yönetiminizdeki "Yaşam Reçeteleri" sayfasında Diyetisyen Seren Aksüs imzası ile yayınlanan "Yağ çeşitlerinin farklarını biliyor musunuz?" başlıklı yazıda margarinler trans yağ içeren besinlere örnek olarak verilmektedir. İzninizle trans yağlarla ilgili bilgileri yeniden ve son haliyle paylaşmak istiyorum. MÜMSAD üyesi firmalarımızın paket ve kase margarin ürünlerinde bilimsel analiz raporlarıyla kanıtlanmış olarak trans yağ içeriği yüzde 1’in çok altındadır. Bu orandaki içeriğin hiçbir zararı olmadığı hem AB, hem de FDA standartlarında belirtilmektedir. Ulusal Gıda Kodeks komisyonunda kabul edilen ve Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nda "Bakan" onayını bekleyen kararnameye göre, yüzde 1’in altında trans yağ içeriği bulunan ürünlerin ambalajında "Trans yağ içermez" ibaresi yazılabilecektir.

NOT: MÜMSAD üyesi firmaların trans yağ içermeyen ürün markaları: Becel, Pro-Activ, Bizim, Evin, Halk, Hüner, Kalbim, Kalbim Benecol, Luna, Luna Tereyağ Ötesi, Minerella, Orkide, Rama, Sana, Teremyağ.

Yukarıdaki açıklamalardan sonra bizim söyleyebileceğimiz şey margarin tüketirken MÜMSAD üyesi kuruluşlar tarafından üretilen ve yukarıda belirtilen ürünleri kullanmaya çalışmanız ve bu ürünleri kullanırken "trans yağ tehdidi"nden korkmamanızdır. Margarinlerin yoğun miktarda doymuş yağ içerdiğini de unutmayarak aşırıya kaçmamanızda fayda var.

Başınız hemen hergün ağrıyor mu

Çoğumuz zaman zaman baş ağrısı çekeriz. Ancak erişkinlerin yüzde 4 ile 5’lik bir bölümünde ağrılar daha sıktır, hatta hemen her gün yineler. Bu tür baş ağrılarına "süregen günlük baş ağrıları" diyoruz. Bu ağrılar hastaların günlük yaşam kalitelerini, iş performanslarını ciddi şekilde bozan ağrılardır.

Bu tür baş ağrılarında altta yatan bir başka hastalık bulunabilir. Ya da bu ağrılar yıllardır migreni ya da gerilim tipi baş ağrısı olan bireylerde altta yatan bir başka hastalık bulunmaksızın gelişebilir. Migren ya da gerilim tipi baş ağrıları giderek sıklaşırlar ve süregen günlük başağrıları şekline dönüşürler.

Neden oluşur

Günlük süregen baş ağrılarının nedenleri tam olarak anlaşılmış değildir. Migren ya da gerilim baş ağrısından dönüşenlerde olası nedenler arasında aşırı ilaç kullanımı önemli bir yer tutmaktadır. Aşırı miktarda ağrı kesici kullanımı ağrıları geçirmek yerine tetikleyen - artıran bir rol oynamaktadır.

Beyin damarlarını tutan hastalıklar, tümörler, sinir sisteminin iltihabik hastalıkları ya da uyku hastalıkları da günlük süregen baş ağrısı tablosuna yol açabilirler. Altta yatan nedenler arasında araştırılmalıdırlar.

Risk faktörleri

Günlük süregen baş ağrıları kadınlarda erkeklere göre daha sık görülmektedir. Bu hastalık için öne sürülen risk faktörleri şunlardır:

n Depresyon

n Uyku bozuklukları

n Obezite

n Horlama

n Aşırı kafein alımı

n Aşırı miktarda ağrı kesici kullanımı (ayda 15 gün ya da daha fazla basit ağrı kesici alımı ya da ayda 10 gün ya da üzerinde diğer ilaçların ağrı nedeniyle kullanılması). Önerilen dozların üzerinde ve sık alınan ağrı kesiciler bir sonraki ağrı atağının gelişini kolaylaştırıcı rol oynamakta, faydadan çok zarar vermektedirler.

Ne zaman doktora başvurmalı

n Haftada 3 kez ya da daha fazla ağrınız oluyorsa

n Hergün ağrınız için ağrı kesici ilaçlar kullanıyorsanız

n Ağrınızı geçirmek için önerilen dozların üzerinde ağrı kesiciler kullanıyorsanız

n Baş ağrınızın özellikleri değişmişse ve ağrı artmışsa

aaltintaş@yasasinhayat.org

Cilt bakımında kimyasal yöntemler

Cildi soymak (kimyasal peeling) en sık kullanılan yöntemlerden biridir. Glikolik asit veya triklorosetik asit çok sık kullanılan kimyasal peeling maddeleridir. Her ikisi de kırışıklıkları azaltır, cildi gençleştirir, cildin yaşlanmasını yavaşlatır. Glikolik asit peelingi sadece cildin yüzeyine etkili olduğundan daha güvenlidir. Her türlü ciltte rahatlıkla kullanılabilmektedir. Yüzde 20-70’lik konsantrasyonda glikolik asit ile altı peeling serisinin iki haftalık aralarla uygulanması ciltte pürüzlerin kaybolmasına nemlenme ve yumuşaklığa yol açar.

Daha yakıcı olan triklorosetik asit kullanılarak yapılan peeling ile alınan sonuçlar daha etkili ve daha uzun sürelidir.

Atıştırmalara teslim olmayın

İşten eve geldiğimde yemek hazırlama esnasında çok atıştırıyorum ve bu durum sanırım diyetimi bozuyor. Kalorisi daha az, diyetimi bozmayacak atıştırmalar var mıdır?

Akşam yemeklerinden önce atıştırma gereksinimi diyet yaparken atlanan bir ara öğünün nedeni olabilir. Diyetinizde verilen ikindi ara öğününü kaçırdığınızda o öğünde alacağınız 100-150 kalorilik seçim akşam yemeğinden önce kendini mutlaka yedirtecektir. Yemek pişirme esnasında atıştırmamak için 1 kase az yağlı yoğurt ve 1-2 küçük salatalık tercih edebilirsiniz. Atıştırmalık olarak tercih ettiğiniz yiyeceklerin de birer kalori kaynağı olduğunu unutmayın! Genellikle atıştırma kavramını diyette ara öğün tüketimine çevirmek daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Sağlıklı bir beslenme planında ara öğünler kazanılmış atıştırma alışkanlıklarını ortadan kaldırmaya yardımcıdır. Dilimlenmiş domatesler, salatalık parçaları, havuç dilimleri ve 1 çay bardağı az yağlı yoğurt işte hepsi bu!

Kilo vermenin sırrı

Diyetisyene her gittiğimde yeni bir liste veriyorlar. Biraz kalori oynuyor, biraz içerik değişiyor ama genelde aynı şeyler. Bir türlü diyete başlayamıyorum. Nerde sorun var? Bu işin mantığı nedir?

Kilo verme yönteminin mantıklı, bilimsel ve kanıtlanmış bir açıklaması var: "Yediğinden daha fazlasını yakabilmek!" Ama bu sadece kalori önemlidir anlamına gelmiyor. Zaten ayrıntılar ve diyetin kişiye özel hali burada ortaya çıkıyor. Yaptığınız her şey çok önemli. Hatta düşünceleriniz bile! Günde kaç saat uyuduğunuz, gün içinde ne kadar hareketli olduğunuz, hangi yemekleri sevdiğiniz, neleri eksik yediğiniz, neleri gereğinden fazla aldığınız, sağlık durumunuz, genetik yatkınlığınız.

Bu herkeste farklılık gösterebilir. Tıpkı hepimizin göz şeklinin farklı olması gibi. Yediğiniz yiyecekler değişebilir. Aynı yiyecekler farklı oyunlarda karşınıza çıkabilir. Yani sır şu: Günde kaç kalori yakabilecek kapasiteniz var öğrenmek ve eğer hareketsiz iseniz bunu nasıl artırabileceğinizin yolunu bulmak.
Yazarın Tüm Yazıları