Piyasalarda olumlu hava korunuyor. Mayıs ayına ait verilerin nisan ayından daha olumlu gelmesine bağlı olarak ekonomide en kötünün geride kalmış olabileceği yönündeki değerlendirmeler, ekonomilerin açılmaya başlaması, düşük faiz ve bol likidite ortamı gibi etkenler piyasalardaki iyimserliği destekleyen gelişmeler. Ancak ABD Başkanı Trump’ın Çin’e tekrar sataşması iyimserliği zayıflatmaya başladı. ABD-Çin gerginliği primli borsalar için kâr satış ve düzeltme gerekçesi olarak kullanılıyor. Veya Trump, kasım ayındaki seçim hesabı da yaparak ortamı germeye çalışıyor. Seçim hesaplarına dair değerlendirmeler daha yoğun geliyor. Hatırlanırsa Trump, geçtiğimiz yıllarda ABD-Çin arasındaki ABD aleyhine ticaret açığını gerekçe göstererek ek gümrük vergisi getirmiş, bu durum küresel ekonomi üzerinde de yavaşlatıcı yönde etki yapmıştı. ABD ekonomisi de bu durumdan olumsuz etkilenmişti. Şimdi ise önce Çin’i koronavirüsün merkezi olarak gösterdi ve yayılmasına duyarsız kalmakla suçladı. Sonra ABD borsalarında işlem gören Çinli bazı şirketler ve Hong Kong meseleleriyle gerilim tırmandı. Borsalarda kâr satışları ve altında geri çekilmenin ardından tekrar yükseliş görüldü. Dünya krizle boğuşurken şimdi sırası mıydı dedirten bu hamle ile bakalım Trump’ın attığı taş ürküttüğü kurbağaya değecek mi?
BORSA İSTANBUL'A YERLİ YATIRIMCI İLGİSİ
Küresel ekonomi çok derin bir krizi yaşarken borsaların coşması alışıldık bir durum değil elbette. Ekonomilerin küçüldüğü yıllarda da borsalar prim yaptığı bazı dönemler olmuştur. Bu yıllarda ekonomide en kötü görüldü, piyasalar bunu sattı veya realize etti, önümüzdeki yıl büyüme geliyor şeklindeki beklentiler fiyatlanmıştı. Ancak içinde bulunduğumuz dönem için bunu söylemek zor. Salgının ne zaman biteceği veya ikinci dalga gelip gelmeyeceği, aşı veya ilaç bulunması konusu, krizin yarattığı tahribatın boyutları konusundaki belirsizlik henüz ortadan kalmış değil. O zaman borsaları böyle yükselten gerekçe ne olabilir diye baktığımızda akla ilk ‘alternatifsizlik’ geliyor. Faizlerin düşmesi ve uzunca bir süre düşük kalacak olması, merkez bankaları ve hükümet teşvikleriyle adeta boca edilen likidite borsaları ve altın fiyatlarını yukarı çekebilir beklentisi öne çıkmıştı. Öyle de oldu. Bu beklentiyle Borsa İstanbul yoğun yerli yatırımcı ilgisine mazhar oldu, çok sayıda yeni hesaplar açıldı, yeni yatırımcılar geldi. Eski borsacıların “hisse fiyatı yükselecek diye alınır” sözüne atıfta bulunmak gerekecek. Bu sıralar borsada yatırım yapılan şirketlerin bir çoğu için bunu söylemek mümkün. Bu belirsizlik ortamında bu yıl için şirket bilançoları ile ilgili kâr zarar tahmini yapmak oldukça güç. O açıdan fiyatlamalar daha çok alternatifsizlikten güç alıyor desek yanlış olmayacak.
DOLAR/TL KURUNDA DENGE ARAYIŞI SÜRÜYOR
Finans piyasaları merkez bankaları ve hükümetlerin eş zamanlı teşvik paketleriyle virüse bağlı krizi çok kısa süreli hissetti ve yaralarını sararak kayıplarının önemli bir kısmını geri aldı. Borsalarda yaşanan düşüşte risk alanlar iyi de kazandı. Ancak nisan ayında gelen ekonomik veriler virüsün küresel ekonomi üzerinde yarattığı tahribatı gözler önüne serdi. İşsizlikte artış, ekonomilerde küçülme, satışlarda düşüşler görüldü. Borsalar için krizden çıkışta ‘V’ formasyonu öne çıkarken reel kesim için ise toparlanmanın oldukça zaman alacağı ‘U’ formasyonu tahminleri yapıldı. Reel kesim için yapılan tahminleri doğrulayan veriler de geliyor. Ancak son günlerde gelen veriler nisan ayından daha iyi ve ekonomi üzerindeki ilk şokun atlatılmaya başladığı izlenimi veriyor. ABD haftalık işsizlik verileri 6.8 milyon ile başladı, geçen hafta bu rakam 2.4 milyona geriledi. Almanya’da Ekonomik Güven Endeksi (ZEW), mayısta geçen aya göre 22,8 puan artarak 51 puana yükseldi. Almanya Satın Alma Müdürleri Endeksi (PMI) nisanda 17.4 iken mayısta 31.4 olarak açıklandı.
AÇILMAYA BAŞLADI
Euro Bölgesi ve İngiltere’de benzer görünümler söz konusu. Piyasalardaki volatiliteyi gösteren VIX (korku) Endeksi’ndeki gerileme de önemli. Mart ayında 85 seviyesinde iken bu günlerde 30 seviyesinin altına gerilemiş durumda. Türkiye’de ise mayıs ayın Tüketici Güven Endeksi 59.5 oldu. Nisan’da 54.9 idi. İnşaat ve hizmet başta olmak üzere sektörel güven endekslerinde de benzer görünümler var. İçeride ve dışarıda açıklanan verilere bakılınca mayıs ayı itibariyle bir toparlanma eğilimi görülüyor. En azından beklentilerde nisan ayına göre daha belirgin bir düzelme var. Bu aşamada önemli olan bu toparlanmanın sürdürülebilir olması. Ekonomiler kısmen açılmaya başlandı. Haziran ayında ekonomik faaliyetler daha fazla açılacak gibi görünüyor. Hazırlıklar o yönde. Ekonomik hayatın canlanmasıyla virüste ikinci dalga gelir mi endişesi de kaybolmuş değil. Bunun tedirginliği var. Ancak piyasalar özellikle borsalar düşük faiz ve bol likiditenin verdiği destek ile ekonomilerin açılacak olmasını bir süredir fiyatlıyor. İç ve dış borsalardaki yükseliş hareketleri sürüyor. Dipten itibaren oluşan primlere bakılınca kısa sürede hisse bazlı ciddi primlerin oluşması gelişmelerin belli ölçüde fiyatlara dahil edildiği gösteriyor. Ayrıca kâr satışları konusunda eski borsacı deyimiyle ‘kapıya yakın durma’ eğiliminin de dikkate tutulduğu izlenimi yok değil.
BORSADA ÇIKIŞ TRENDİ SÜRÜYOR
Borsada kâr satışları teknik düzeltme olarak kaldı ve çıkış trendi korundu. Çıkışın devamı için endeksin 103.500 seviyesinin üzerinde kalması önemli olacak. Bu durumda 106.800-108.700 boşluk (gap) bandı hedef haline gelebilir. İlk destekler ise 102.000 ve 100.000 seviyelerinde. 102.000 seviyesinin üzerinde çıkış hareketi gücünü koruyabilir.
DOLAR/TL KURU KÂR SATIŞLARININ ETKİSİNDE
DOLAR/TL kurunda çıkış hareketi sonrası görülen kâr satışları sürüyor. 6.70 ilk destek olarak görülürken sonraki destek noktaları 6.62 ve 6.50 seviyelerinde. İlk dirençler ise 6.76 ve 6.83-6.90 seviyelerinde. Kâr satışlarının etkisinde düşüş eğilimi devam ediyor. Destek seviyelerinde tepki alımları görülse de, satış baskısı sürüyor.
BORSADA YABANCI PAYI DÜŞÜYOR
Dış piyasalarda bir süredir ekonomik faaliyetlerin tekrar başlaması, düşük faiz ve bol likiditeye bağlı iyimserlik vardı. Bu görünüm iç piyasalara da yansıma göstermişti. Ancak salgın hastalıkta ikinci dalga olasılığının öne çıkmaya başlaması olumlu havayı zayıflatmaya başladı. ABD başta olmak üzere dış borsalara gelen kâr satışları diğer borsalarda da yaygınlık gösterdi. Virüsün seyri konusundaki belirsizlik sürüyor. Fed Başkanı Powell, ekonomide belirsizliğin ve aşağı yönlü risklerin ciddi olduğunu, toparlanmanın zaman alacağını, yavaş toparlanma nedeniyle Fed’in daha fazla adım atabileceğini, negatif faizin değerlendirdikleri bir araç olmadığını ve işsizliğin 1-2 ay boyunca artacağını söylerken, Beyaz Saray Koronavirüsle Mücadele Görev Gücü üyesi Fauci “Salgın kontrol altına alınmış değil” dedi. Bu iki açıklama durumu özetliyor bir bakıma.
ÖNEMLİ VURGU
Negatif faizin en yetkili ağızdan şimdilik gündemden kalkmış olması önemli bir vurguydu. Diğer yandan mart ve nisan verileri açıklandıkça virüse bağlı tahribatın ekonomik boyutu açığa çıkmaya devam ediyor. ABD’de son sekiz haftalık işsiz sayısı son açıklanan 2.9 milyon kişiyle birlikte 36.7 milyona ulaştı. Euro bölgesi ilk çeyrek küçülme yüzde 3.8 olurken ABD imalat sanayi üretimi yüzde 13.7 azaldı. Buna karşılık önlemler devam ediyor. ABD Merkez Bankası (Fed) bilançosu 7 trilyon dolara yaklaştı. (6.9 trilyon dolar) Dolaşımdaki parayı gösteren Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası emisyon kalemi ise geçen hafta itibarıyla 221 milyar TL seviyesine ulaştı. Merkez bankası bilançoları genişlemeye devam ediyor. Dış dünyada yaşanan durgunluk içeriye de yansıma gösteriyor. Küresel piyasalarda genel görünüm, riskler ve belirsizlikler sürüyor. Ancak borsalar ucuz ve bol paraya bağlı olarak henüz olumlu havayı da terk etmiş değil.
İÇ PİYASALARDA SWAP BEKLENTİSİ FİYATLANIYOR
Borsalarda son günlerde çıkış hareketleri ivme kaybetse de olumlu hava sürüyor. Borsaların güç aldığı gelişmeler, alternatif piyasa olması açısından düşük faiz, piyasalardaki bol likidite ve ekonomilerin açılmaya başlayacağı beklentileri. Bazı ülkede ekonomik faaliyetler kısmen başladı, bazıları ise önümüzdeki günlerde başlayacak. Türkiye için ise bayram sonrası gibi beklentiler hakim. Diğer yandan ABD Başkanı Trump, virüsün yayılması konusunda Çin’i suçlamış, bu durum acaba yeni bir ABD-Çin ticaret savaşı mı geliyor endişelerine yol açmıştı. Ancak “ABD ve Çin ticaret anlaşmasını tamamlayıp yürürlüğe koyma konusunda mutabık kaldı” haberi bir rahatlama sağladı. Daha sonra gelen piyasaların öngörülmeyen riski Trump’ın “ABD-Çin ticaret anlaşması konusunda henüz karar vermedim” açıklamasına çok itibar edilmedi. Dünya can derdinde iken bir de ticaret savaşı, olacak iş değil diye değerlendirilmiş olabilir.
İKİNCİ DALGA
Bununla birlikte Beyaz Saray Danışmanı Larry Kudlow’dan, “Trump yönetimi koronavirüsün ikinci dalgası ve olası kapatmalar için acil durum planı yapıyor” açıklaması geldi. Bir süredir bazı yerlerde kısık sesle de olsa ikinci dalgadan söz ediliyordu. Öyle bir durum gerçekleşirse onu ayrıca değerlendirmek gerekecek. Dileriz olmaz, aksi takdirde mevcut durum ile mücadele bu denli zor olurken ikinci dalganın sonuçları daha ağır olacaktır. Yine Beyaz Saray Danışmanı Hesset’in “Fed, eğer faizleri negatife çekmeye karar verirse bunu destekleriz” açıklaması kayda değer görüldü. Negatif faiz geçen Fed toplantısı öncesi tartışma konusu olmuş ancak Fed faizi sabit bırakmıştı. Bu yılın kasım ayında ABD’de seçim olduğunu dikkate alırsak bu yöndeki baskıların devam etmesi olasıdır. Fed buna karşı direnebilir mi? Geçtiğimiz yıl Trump’ın faiz düşür baskısına direnememişti. Negatif faiz söz konusu olursa olumlu etkilenecek yatırım araçları altın ve borsa olacaktır doğal olarak. Borsalarda son günlerde olumlu gelişmelerin önemli ölçüde fiyatlara dahil olduğu konusunu dikkatte tutmakta yarar var.
PETROL FİYATLARI YAKINDAN İZLENİYOR
DÜNYANIN olduğu kadar piyasaların da gündemi virüs salgını olmaya devam ediyor. Hükümetler ve merkez bankalarının aldığı tedbirler nedeniyle finans piyasaları krizi çok kısa bir süre hissetti, sonra hızlı bir toparlanma ile kayıplarının önemli bir bölümünü telafi etti. Ancak finans dışı ekonomi veya reel ekonomide mart ve nisan aylarına ait veriler açıklandıkça virüsün ekonomiler üzerindeki tahribatlarının boyutları daha belirgin bir hal almaya başladı. ABD’de haftalık işsizlik başvuruları 3.8 milyon kişi olurken son altı haftalık toplam işsiz sayısı 30 milyona ulaştı. Bir hafta önce 4.4 milyondu. Her hafta azalan bir trend olması kayda değer bir görünüm. Önümüzdeki cuma günü açıklanacak ABD tarım dışı istihdam verileri de yakından izlenecek verilerden biri olacak.
REEL EKONOMİ
Diğer yandan ABD ilk çeyrekte yüzde 4.98, Fransa 5.8 küçülürken Almanya için küçülme beklentileri yüzde 6’nın üzerinde. ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Powell, “Ekonomik faaliyet 2. çeyrekte benzeri görülmemiş hızda düşecek” derken Avrupa Merkez Bankası Başkanı Lagarde ise, “Euro Bölgesinde yüzde 5-12 arasında küçülmeden söz ederken son veriler eşi görülmemiş gerilemeye işaret ediyor” dedi. Dünyanın en büyük iki merkez bankası başkanından gelen açıklamalar bu konuda fazla söze gerek bırakmıyor. Açıklamalardan anlaşılacağı üzere uzun süre düşük faiz ve bol likidite devam edecek. Bu finans piyasaları için iyi haber olarak görülebilir. Bir çok kişinin aklında 2008 krizi sonrası düşük faiz ve piyasalarda bırakılan bol para ile borsalardaki yükseliş ve ardından ekonomilerde görülen toparlanma var. Ancak 2008 krizi finans ile başladı ve reel ekonomiye kısa sayılabilecek bir etki yaptı. Bu defa finanstan çok reel ekonomiyi etkisi altına alan bir durum söz konusu.
GÖRÜŞ BİRLİĞİ
Finans krizlerini parasal tedbirlerle aşmak daha kolaydır. Reel ekonomideki sıkıntılar ise aynı ölçüde kolay olmuyor. Hep karşılaştırılan 1929 krizine bakmak bu konuda yeterli olacaktır. Krize ilişkin ilaç 1936 yılında Keynes ile bulundu. Yaşanan son krizi 1929 benzeri olacak demek için değil daha çok kredi derecelendirme kuruluşlarından merkez bankalarına ve ünlü yatırım bankalarına kadar birçok kurum ve kuruluş 1929 kriziyle karşılaştırdığı için reel ekonomik krizlerin aşılmasının zorluğunu anlatma adına bahse konu ettim. Ekonomik aktivite zayıflayınca doğal olarak finans piyasalarının iyimserliğini koruması zorlaşacaktır. Ekonomiler açılacak beklentisi, düşük faiz ve bol likidite ile bir yere kadar. Sonrasında reel ekonominin desteği gerekecek. Finans kesimiyle reel ekonomi bir süredir ayrı değerlendiriliyor. En azından fiyatlamalar o yönde. Öncelikli konu yaşanan sıkıntının dip yapıp yapmadığı kararının verilmesi. Belirsizlik devam etmekle birlikte gerek virüsün yayılmasının pik yaptığı gerekse ekonomiye etkilerinin azalmaya başladığı konusunda genelde bir görüş birliği oluşmaya başladı. Zaten kademeli de olsa ülkelerin ekonomik faaliyetlere başlama kararları bunu gösteriyor.
BAYRAM SONRASI
Türkiye için bayram sonrası ekonominin açılması konusunda çokça dillendirilen bir beklenti mevcut. Ekonomik faaliyetlerin başlaması ve yaraların sarılması ileriye dönük projeksiyonları da olumlu yönde değiştirecektir. Tabi ki virüsün yayılmasında ivme kaybı ve aşı, ilaç konusundaki çalışmaların sonuç vermesi önemli olacak. İç gündeme dönersek pazartesi açıklanacak nisan enflasyon verileri var. Aylık yüzde 0.70-0.80, yıllıkta ise 10.50-11.00 gibi bir beklenti mevcut. Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal geçen hafta yaptığı enflasyon raporu ile ilgi sunumunda, 2020 enflasyon beklentisinin yüzde 8.2’dan 7.4’ çekildiğini açıkladı. Başlıca gerekçeler ise talep gerilemesi, petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarının düşmesi. Enflasyon düşecek ise faiz de düşecek. Merkez Bankası önden yüklemeli faiz indirimlerinin sebebi bu beklenti. Ancak kur geçişkenliği nedeniyle döviz kurlarındaki yükselişin yerini düşüşe bırakması da gerekecek. TL değer kaybederken ithalat ağırlıklı bir ekonomide enflasyon düşürmekte zorlanılabilir.
Finans piyasalarında düşük faiz ve bol likiditeye bağlı iyimserlik sürüyor. Alternatif piyasalar olması açısından özellikle borsalar bu olumlu havadan yararlanmaya devam ediyor. Finans dışı piyasalar ise durgunluğu iyice hissetmeye başladı. Bu durum verilere her gün daha belirgin şekilde yansıyor. Piyasaların gözü, küresel ölçekte en büyük ekonomi olan ABD’de ve açıklanan verilerinde. ‘Amerika hapşırsa dünya nezle olur’, sözü hala hafızalardaki yerini koruyor. ABD haftalık işsizlik verileri geçen hafta itibariyle önceki haftalara göre biraz gerileyerek 4.4 milyon olarak gerçekleşirken son beş haftalık toplam 26.5 milyona ulaştı. Fed’in üç ay içinde 47 milyon kişi işsiz kalacak tahmini vardı.
FİNANS DESTEĞİ
ABD imalat PMI ise 11 yılın en düşük seviyesi olan 36.9’a (önceki: 48.5) ve yeni konut satışları ise martta yüzde 15.4 seviyelerine geriledi. Diğer ülkelerde oranlar değişmekle birlikte bezer görünümler hakim. Virüse bağlı süreç uzadıkça tahribat devam edecek. Küresel ekonomi bu durumu daha ne kadar taşıyabilecek sorusu akla gelmiyor değil. Para bas, faiz düşür politikası nereye kadar? Şu anki eğilim Fed Başkanı Powell’in dediği gibi gerektiği kadar desteğe devam edileceği yönünde. Bu uygulamaların sonuçlarının en fazla hissedileceği yerler banka bilançoları ve devlet bütçeleri olacaktır. Merkez bankaları ve devlet bütçeleri ekonomideki durgunluğun etkilerini azaltmak için cömertçe finans desteği sağlamaya devam ediyor.
MAYISTA BAŞLAYABİLİR
ABD 484 milyar dolarlık yeni yardım paketini devreye aldı. Kriz şartlarında borç ödeme kapasitelerinin zayıflaması bankalar için potansiyel risk demek. Merkez bankaları senyoraj hakkını kullanarak piyasaya para verirken devlet bütçelerinde açıklar artıyor. ABD Merkez Bankası (Fed) bilanço büyüklüğü 6.5 trilyon doları geçti. TCMB emisyon kalemi 210 milyar TL’ye ulaştı. Geçen hafta bu rakamlar daha düşüktü. Türkiye’de martta Hazine 40 milyar TL, bütçe ise 43 milyar TL açık verdi. Bu aşamada kriz karşısında atılması gereken ilk adımlar atılıyor. Amaç sorun çözmek kadar krizin etkilerini azaltmak. Virüse karşı aşı veya ilaç tarafında şimdilik bir umut yok. Ancak sürecin pik yapması sonrası etkileri zayıflarsa ekonomilerin mayıs gibi faaliyete başlaması bekleniyor. Bazı ülkelerde kısmen başladı. Türkiye için daha çok bayram sonrası gibi bir tarih telaffuz ediliyor.
EKONOMİYE DESTEK
Diğer taraftan Merkez Bankası (TCMB) geçtiğimiz hafta politika faiz oranını 100 baz puan düşürdü. Beklentiler 50 baz puanlık indirim yönünde idi. Karar sonrası gerçekleşen enflasyon (TÜFE) yüzde 11.86 ile TCMB politika faizinin yüzde 8.75 olduğu dikkate alınırsa makasın biraz daha açıldığı görülecektir. Bu açıdan bakılınca önden yüklemeli faiz indiriminde, enflasyonda düşüş beklentisi ve dezenflasyon ile birlikte zayıflayan ekonomiye destek vermek amacı öne çıkmış görülüyor. Enflasyonun çok altında faiz vermek artan bütçe açığı ve borçlanma gereğini göz önüne alırsak ilk bakışta borçlanmalarda bir sıkıntı yaratır mı sorusunu akla getirebilir. Ama dış dünyada faizin çok düşük olduğu ve düşük kalacağını kabul edersek bu aşamada bir sıkıntı olarak karşımıza gelmesi biraz zor.
GÖRÜŞMELER SÜRÜYOR
Finans piyasalarında özellikle borsalarda yoğunluk kazanan bir iyimserlik havası var. Faiz düşüşü ve teşvik paketlerine bağlı bollaşan likidite finans piyasalarını olumlu yönde desteklemeye devam ediyor. ABD Merkez Bankası (Fed) bilanço büyüklüğü 6.4 trilyon dolara yükseldi. Bir önceki hafta 6.1 trilyon dolardı. Benzer büyüme Avrupa ve diğer merkez bankaları için de geçerli. TCMB emisyon tutarı 200 milyar TL’ye ulaştı. Geçen hafta 195 milyar TL seviyelerinde bulunuyordu. Faizler ise düşük ve Fed Başkanı Powell’in dediği gibi gerektiği kadar yani uzun bir süre düşük kalmaya devam edecek. Düşük faiz ve bol paranın ilk adresleri doğal olarak altın ve borsa oldu. Bunun üzerine ABD Başkanı Trump’ın “COVID-19 önlemlerinin 3 aşamalı şekilde gevşetileceği ancak kararın eyalet valilerinde olduğu” açıklaması geldi. Ayrıca ABD’li bir ilaç firmanın ürettiği ilacın korona hastalarını iyileştirdiği haberi basına haber olarak düşünce dış piyasalarda iyimserlik biraz daha arttı.
İŞSİZLİK MAAŞI BAŞVURUSU
Borsalardaki iyimserlik altın fiyatına düşüş, petrol fiyatına tepki yükselişi ve ABD dolarındaki değerlenmeye ivme kaybı olarak yansıdı. Cuma günkü haberlerle birlikte risk iştahı artarken güvenli liman ihtiyacı biraz azaldı. Ancak Trump’ın virüs ile ilgili tedbirleri gevşetme planı bir niyet beyanı, yetki valiliklerde, ayrıca bulunan ilaç henüz Dünya Sağlık Örgütü’nden onay almadığını dikkatte tutmakta yarar var. Buna benzer haberler daha önce çıkmıştı. Piyasalar son aylarda aşırı baskı altında kaldığından iyi haberleri daha kolay fiyatlıyor. Ancak Trump’ın planı ve ilaç konusu ciddiyet kazanır, doğrulanırsa iyimserlik devam edecektir tabi ki. Diğer yandan virüse bağlı ekonomik durgunluk artık ekonomik verilere çok belirgin bir şekilde yansımaya başladı. ABD’de perşembe günü açıklanan verilere göre haftalık işsizlik maaşı başvuruları 5.24 milyon oldu. Son bir aylık toplam işsiz sayısı yaklaşık olarak 22 milyon kişiye ulaştı. Fed’in üç ay içinde 47 milyon kişi işsiz kalacağı yönünde bir tahmini vardı. ABD mart sanayi üretimi yüzde -5.4 gerçekleşirken 1946 yılından bu yana en hızlı düşüşünü gerçekleştirdi. Perakende satışlar ise yüzde -8.7 ile rekor seviyede geriledi, konut başlangıç verisi 1984 yılından bu yana en fazla düşüşü gösterdi.
ÇİN İLK ÇEYREKTE KÜÇÜLDÜ
Çin ekonomisi 28 yıl sonra ilk defa küçüldü ve ilk çeyrek GSYH ilk çeyrekte yüzde -6.8 olarak gerçekleşti. Beklentiler yüzde -6 küçülme yönündeydi. Bir bakıma tarihe not düşülen veriler gerçekleşiyor. İçeride ise ekonomideki yavaşlamanın ilk dikkat çeken yansımaları hazine ve bütçe verilerinde görüldü. Mart ayında Hazine 40, bütçe ise 43 milyar TL açık verdi. TCMB rezervlerindeki gerileme ise devam ediyor. Geçtiğimiz aylara ait olduğu için işsizlik verilerine henüz yansıma görülmezken enflasyonda talep gerilemesine bağlı olarak belirgin bir değişim görülmüyor. 22 Nisan Çarşamba günkü Merkez Bankası toplantısında ise küçük bir adım faiz indirimi muhtemeldir. Ekonomik durgunluk ve dış dünyadaki düşük faiz TCMB’nin elini rahatlatmış durumda. Her ne kadar enflasyon düşüşü henüz görülmezse de ekonomideki durgunluğa bakınca faiz indirimi biraz da ihtiyaçtan olacak. Küresel ekonomilerdeki yavaşlama beklenti olarak finans piyasaları tarafından kısa bir süre için sert şekilde olumsuz fiyatlandı. Sonrasında hükümetler ve merkez bankalarının arttığı parasal genişleme ve teşvik paketleriyle kayıplarının bir bölümünü hızla geri alındı. Ancak reel ekonomiler için sıkıntı ve belirsizlik sürüyor.
TEMKİNLİ YAKLAŞIM
Trump ekonomileri açmaya hazırlansa da kesinleşmiş bir tarih yok. Kredi derecelendirme kuruluşlarından yabancı yatırım bankalarına kadar bir çok kurum ve kuruluştan tarihin en büyük ekonomik durgunluğu değerlendirmeleri yapılırken finans piyasalarının kısa bir şokun ardından çok çabuk toparlanma eğilimine girmesine temkinli yaklaşmak gerekir. En azından bu aşamada. Genelde kıyaslamalar 2008 sonrası ile yapılıyor. 2008 yılında dünya çok derin bir kriz yaşamış yine merkez bankaları ve hükümetler tarafından alınan düşük faiz, bol para ile borsalarda hızlı bir toparlanma yaşanmıştı. Daha borçlu bir global ekonomiyle birlikte tabi ki. Bu aşamada finansal piyasalar doğal olarak günü yaşıyor ve ticaretini yapıyor. Ekonomideki yüksek borçlanmaya bağlı sorunlar, büyüme ve enflasyon endişeleri gibi daha geniş vadede fiyatlanacak konular bu aşamada gündemde fazla yer tutmuyor.
YÜKSELİŞ ZAYIFLAYABİLİR
Borsalarda tepki yükselişleri sürüyor. Bir bakıma baharın gelişi borsalara da yansımaya başlamış durumda. Virüsün etkileri ve yayılma hızındaki kötüye gidişin ivme kaybettiği söylemleri öne çıktı. Ancak koronavirüs ile ilgili çok umutlu olmak için erken. Ayrıca ekonomik faaliyetlerin olağan seyrine dönmesi için bir takvim henüz belirmiş değil, bu yöndeki belirsizlik sürüyor. Nisan ayından çok mayıs veya haziran ayı öne çıkarılmıştı. Ancak ABD Başkanı Donald Trump, ekonomiyi “daha yakın zamanda” açmanın, geç açmaktan daha iyi olduğunu ve bunu planladığını söyledi. ABD Hazine Bakanı Mnuchin ise, “Trump, rahat hisseder hissetmez Amerikan firmaları işlerini yeniden açabilir” dedi. Fakat Trump’ın sözleri ne kadar belirleyici ve güvenli olur, bu tartışmalı. Bu konuda daha önceki bir çok söylemi gerçeklik bulmadı. Olay bu yönü ile ele alındığında borsalarda yaşanan tepki hareketi veya yapılan fiyatlamalar acaba yalancı bahar mı sorusunu sormak gerekiyor. Bunu zamanla göreceğiz.
SENDİKASYON KREDİLERİ
Ancak şu an itibariyle borsalarda temkinli bir iyimserlikten söz etmek mümkün. Piyasaların güç aldığı konu, virüs ile ilgili takvimden çok ülkeler itibariyle hükümet ve merkez bankası nezdinde alınan önlemler. Düşük faiz ve hiç olmadığı kadar bol likiditenin daha önceki yazılarımızda bir çok defa vurgu yaptığımız üzere “su akar yolunu bulur” sözüne atıfla dönüp dolaşıp geleceği yerlerin başında altın ve borsalar geliyor. Geçen hafta içinde ABD hükümeti 2.3 trilyon dolarlık yeni bir ek yardım paketini devreye sokarken Avrupa Birliği AB ülkeleri 540 milyar Euro’luk Covid-19 kurtarma paketinde anlaştı. Diğer yandan IMF ve ABD Merkez Bankası (Fed) tam anlamıyla sahaya indi. Fed bilançosu tarihinde ilk defa 6 trilyon doları geçti. Hatırlanırsa geçen hafta 5.8, mart ayı başında ise 4.3 trilyon dolar seviyelerinde idi. Bu açıdan bakınca parasal genişlemenin boyutu anlaşılacaktır. Ayrıca Fed, diğer 14 ülke merkez bankasına swap kanalıyla para aktarım imkanı getirdi. Endonezya Merkez Bankası koronavirüs salgını sonrası yaşanan dolar sıkışıklığı nedeniyle likidite ihtiyacını karşılamak amacıyla New York Fed’den 60 milyar dolarlık swap imkanı sağladı. Cuma günü ise Türkiye ABD dahil bazı G-20 ülkeleriyle swap hattını görüşüyor, haberi geçti. Yine bazı Türk bankaları dışarıdan sendikasyon kredisi almaya başladılar. Komşuda pişer bize de düşer misali dış piyasalardaki parasal genişlemenin içeriye yansımaları görülmeye başlamış durumda.
RİSK PRİMİ DÜŞTÜ
IMF’e ise 90’ı aşkın üye ülke başvuruda bulunurken IMF Başkanı Kristalina Georgieva, “Türkiye dahil tüm ülkelerle yapıcı temas içinde olduklarını” açıkladı. Ancak Georgieva, Türkiye ile temaslara dair somut bir açıklamada ise bulunmadı. Bu haber sonrası Türkiye’nin risk primi (CDS) 600 seviyesinin altına gerilerken dolar/TL kurunda bir miktar gevşeme görüldü. Para bolluğu doğal olarak gitmesi gereken yerleri canlandırmaya başladı. Borsalar dışında altın (ons/dolar) fiyatı da sert yükseliş ile birlikte 1.700 dolar sınırına çok yaklaştı. Yaşananlara bakılınca 2008 küresel krizi sonrası ne oluyorsa aynı şeyler oluyor. Ama ölçekler çok daha büyük. Bank of America yapmış olduğu değerlendirmede, küresel resesyon uyarısında bulunurken yatırımcılarına dünya tarihinin gelmiş geçmiş en derin resesyonuna hazır olmaları uyarısında bulundu. Alınan önlemlerin büyüklüğüne bakılınca bankanın değerlendirmelerini haklı çıkaracak hamleler var.
ABD’DE İŞSİZLİK ARTTI
Ancak olay bu kadar vahim ise piyasalardaki bu iyimserlik boşuna mı? Veya Çinlilerin dediği gibi “kriz fırsattır” sözünde hareketle risk sever yatırımcılar krizi fırsata çevirmeye mi çalışıyor? Her ne kadar ekonominin işleyişi gereği düşük faiz ve bol likiditeye bağlı para ve sermaye piyasalarında hareketlenmeler oluyorsa da olayın reel ekonomi ayağında bir hareketlilik görülmüyor. Ekonomideki ani duruşun boyutları, tahribatı, faturası ortaya çıkmış değil. Belirsizlik sürüyor. Reel ekonomiler bakımından “açıktan geçen geminin dalgasının kıyıya daha sonra vurması” gibi bir durum yaşanması olasıdır. Piyasada merkez bankası ve hükümetlerin teşvik paketleriyle yapmaya çalıştığı daha önceleri de vurguladığımız üzere ilk etapta yangını söndürmek. Sonrasına ilerleyen zamanlarda bakılacak. Piyasaya pompalanan onca para ve düşük faiz, enflasyona neden olur mu sorusu, son günlerde çokça sorulur oldu. Fed Başkanı Powell, işler düzelene kadar faizler düşük kalmaya devam edecek dedikten sonra şu anda enflasyon gibi dertleri olmadığını söyledi zaten. Artan işsizlik sorunu nasıl aşılacak? ABD’de son üç haftada 17 milyon kişi işsiz kaldı.
Yüksek borçla yakalanan global ekonomi yine 2008 krizi sonrası görüldüğü üzere daha borçlu hale gelirken yavaşlayan ekonomilerle birlikte milli gelirler düşecek. Daha borçlu daha az kazanan bir küresel ekonomi bizi bekliyor. Ancak piyasalar bu aşamada bunu da dert etmiyor, para bolluğunu fırsata çevirmeye çalışıyor. Ne diyelim para uyumaz, ticaret durmaz. Borsalardaki iyimserliğe karşılık para piyasalarında dengeler sıkça değişiyor. Dolar bollaşmasına bağlı olarak ABD dolarındaki değerlenme ivme kaybetti ve Dolar Endeksi 100 seviyesinin altında kaydı. Buna karşı euro ise hafif değer kazandı. Son aylarda sert düşüş yaşayan petrol fiyatı ise oldukça dalgalı. OPEC+ toplantısı öncesi petrol üretim kesintisi beklentisiyle sert bir yükselişi yaşansa da toplantıdan beklentileri karşılamayan 10 milyon varil kesinti kararı çıkması üzerine tekrar düşüşe geçti. İç ekonomik gündemde ise yüzde 13.8 gelen ocak ayı işsizlik verileri, 190 milyar TL’yi bulan TCMB emisyon tutarı, mart ayı 40 milyar TL’lik Hazine nakit açığı, 3 nisan haftasında hisse senedi ve tahvil bonoda 523 milyon dolarlık yabancı çıkışı kayda değer notlar. Borsalarda tepki yükselişleriyle birlikte iyimserlik sürüyor. Kalıcı bir bahar havası mı, yoksa yalancı bahar mı olacağı konusunda daha çok virüs kaynaklı haber akışı belirleyici olacak.