İç ve dış piyasalar yoğun gündem ile birlikte dalgalı bir seyir izliyor. Borsa İstanbul’da çıkış hareketi direnç seviyelerini geçmekte zorlanırken dış borsalara göre biraz daha zayıf göründü. Döviz kurlarında hafif gerileme, kısa ve uzun vadeli gösterge tahvil bono faiz oranlarında ise gevşeme vardı. Piyasaların gündeminde, FED Başkanı Jerome Powell’ın Jackson Hole’ün açılışında gerçekleştirdiği konuşma, altın fiyatları, Doğu Akdeniz’deki gelişmeler, koronavirüse bağlı haberler ve makroekonomik veriler öne çıkan konu başlıkları. Tansiyonun yükseldiği Doğu Akdeniz’de Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerginlikte Avrupa Birliği ve Almanya’nın Yunanistan’dan yana açık tavır koymaları ayrıca Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Jerome Borrell’in Türkiye’ye yaptırım hazırlığından söz etmesi tepkiyle karşılandı.
JP MORGAN’IN ÖNERİSİ
Cuma günü gelen bu açıklamalar Borsa İstanbul’a zayıf satış dalgası olarak yansırken dış borsalardan olumsuz ayrışmasına neden oldu. Döviz kurlarında ise yükseliş hareketi ivme kaybetmeye başladı. Bu gelişmede; Merkez Bankası’nın (TCMB) örtülü faiz artırımı ve likidite kısıcı hamlelerinin yanında, Powell’in açıklamaları sonrası ABD dolarının dış piyasalarda değer kaybı, son haftalarda artışlarına şahit olduğumuz bankalardaki döviz mevduatının geçen hafta biraz gerilemesi, ABD’li ünlü yatırım bankası JP Morgan’dan gelen “dolar sat, TL al” önerisi ve kâr satışlarının etkili olduğunu söylemek mümkün. Diğer yandan TCMB tarafından perşembe günleri açıklanan yurtdışı yerleşiklerin portföy yatırımlarında (sıcak para) 21 ağustos haftasında yabancı çıkışlarının nette 15 milyon dolara düşmesi (hisse satışı 86 milyon dolar, tahvil bono alışı 71 milyon dolar) yabancı satış baskısının nispeten azaldığını göstermesi açısından kayda değer bir gelişme.
İYİMSERLİK SÜRÜYOR
Hatırlanırsa geçtiğimiz haftalarda bu rakamlar 500-600 milyon dolar seviyelerinde seyrediyordu. Artan pandemiye bağlı vaka sayıları ve zayıflayan aşı etkisine rağmen düşük faiz ve bol likiditen avantajını kullanmaya devam eden piyasaların genel görünümünü özetleyecek olursak, dış borsalardaki iyimserlik sürüyor. Buna karşılık olumlu havayı korumaya çalışan bir iç piyasadan söz etmek mümkün.
ALTIN FİYATINI ETKİLEDİ
FED Başkanı Powell’ın Jackson Hole’deki açıklamaları piyasa dostu ve güvercin tonda bulundu. Açıklamalarda çıkan en belirgin izlenim, FED’in strateji değişikliğine gidilmesi ve ortalama yüzde 2’lik enflasyonu hedefleme kararı oldu. Buna göre, para politikası bir süreliğine enflasyonun yüzde 2’nin üzerine çıkmasına müsaade edecek ve hemen faiz artırımına gidilmeyecek. İstihdam artışı ve pandemiye bağlı ekonomik krizin atlatılmasına öncelik verilecek. Yapılan açıklamalar aslında mevcut piyasa iklimine uygun. Düşük faiz yanında piyasalara hiç olmadığı kadar bol para verildi. Bunun sonucu olarak uzun dönemde enflasyonda artış beklentisi kaçınılmaz bir sonuç. Salgın hastalığın ekonomi üzerindeki etkilerinin sürdüğü bir ortamda faiz artışı ve likidite kısıcı adım atılması zaten çok zor. Yüksek enflasyon beklentisi ilk aşamada ABD 10 yıllık tahvil faiz oranlarında yükseliş eğilimi olarak yansıma gösterse de sonra zayıfladı. Powell’in faiz konusunda ağır davranacakları yönündeki açıklamaların ardından ABD doları değer kaybederken ( Dolar Endeksi geriledi) Euro değer kazandı. Powell’in açıklamalarından anlaşılan, enflasyon yükselse de düşük faiz, bol likidite ortamı devam, önceliğimiz istihdam ve krizin atlatılması, gerisine sonra bakarız. Bunu piyasalar ve özellikle gelişen piyasalar için olumlu değerlendirmek mümkün.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı Karadeniz’de 320 milyar metreküp büyüklüğündeki doğalgaz rezervinin keşfi hem piyasalara hem de Türkiye’ye moral verdi. Uzun vadede enerjide dışa bağımlılığı azaltıp Türk ekonomisinin yumuşak karnı cari açık sorununu ortadan kaldıracak bir gelişme olarak görüldü. Bu durum piyasalar için fiyatlamaya konu olabilecek bir hikaye haline gelebilir mi? Bu aşamada bir şey söylemek için henüz erken. Koronavirüs ile başlayan kriz süreci ve karamsar havada piyasaları taşıyabilecek beklenti ve hikaye ihtiyacı vardı. Doğalgazın çıkarılması ve ekonomik değere dönüşmesi uzun sayılabilecek zaman alacak.
HİSSE BAZLI SEÇİCİLİK
Yoğun gündeme bağlı olarak piyasalarda dalgalı bir seyir izliyor. Borsa İstanbul’da yükseliş sonrası kâr satışları görülürken döviz kurlarında da benzer bir hareket görüldü. 7.40 TL seviyesinden gelen sert kâr satışları 7.20 TL seviyesinin üzerinde tepki alımlarıyla karşılaşırken bu iki seviye arasında bir bant oluşmaya başladı. Gösterge tahvil bono (piyasa) faiz oranlarında ise yükseliş sonrası hafif gerileme var. Borsa İstanbul’daki yükselişte hisse bazlı seçici hareketlilik öne çıktı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı “Karadeniz’de doğalgaz keşfi” BIST100 Endeksiyle birlikte enerji ve petro-kimya hisselerinde önce sert yukarı bir hareket yaşattı. Açıklama sonrası “beklentiler alınır, gerçekler satılır” anlayışı gereği Borsa İstanbul ve ilgili hisselerde kâr satışları görüldü.
REKOR SEVİYELER
Dış borsalarda ise iyimserlik hakim. İlk gündem tabi ki salgın hastalık ve bağlı gelişmeler. Rusya’nın buldum dediği aşıya henüz diğer ülke ve Dünya Sağlık Örgütü’nden tam bir destek gelmiş değil. Küresel ekonomideki toparlanma eğiliminde ise bir ivme kaybı var. Yeniden bir milyon kişinin üzerine çıkan ABD haftalık işsizlik maaşı başvuruları ve FED tutanakları iyimser görünümü biraz azalttı. Fed tutanaklarında, ekonominin yolunun son derece belirsiz olan virüsün yoluna bağlı olduğu, istihdamda geri dönüşün zayıfladığı vurguları yapıldı. Ancak dış borsalardaki çıkış hareketleri devam ediyor. Özellikle yükselişiyle dikkat çeken ABD Nasdaq Endeksi nerede ise her hafta yeni bir rekor ve zirve deniyor.
BOL PARA VAR
Salgın hastalıkla ilgili vaka sayıları artsa da ekonomilerin bu aşamada yeniden kapanması gibi bir olasılık güçlü görülmüyor. Küresel piyasalarda düşük faizin devam edeceği beklentisiyle hiç olmadığı kadar bol para var. Son günlerde biraz zayıf göstergeler gelse de ekonomideki toparlanma eğilimi devam ediyor. Durum böyle olunca borsalardaki yükseliş de bu görünümden güç alıyor. Ekonomilerin ısınması, düşük faiz ve bol paranın etkisiyle enflasyondaki artış eğilimi faiz oranlarına yukarı yönlü bir etki yapar mı konusu önümüzdeki dönemde biraz gündeme gelecek gibi.
TRENDLER KORUNUYOR
Piyasalarda dalgalı seyir devam ediyor. Son dönemlerin gözde yatırım aracı olan ‘altın’ yükseliş hızını kaybetti. Bu gelişmede Rusya’nın koronavirüse karşı aşı geliştirdiğini açıklamasının önemli payı var. Aşı haberleriyle birlikte piyasalarda risk iştahı arttı, güvenli liman ihtiyacı azaldı. Bu durum borsalara alım, altın fiyatlarına ise satış olarak yansıdı. Ancak aşı haberleri sonrası ABD’nin salgın konusundaki etkin isimlerinden Dr. Fauci’den “aşının güvenli olduğundan şüpheliyim” açıklamasına Alman Robert Koch Enstitüsü de “mutasyon olasılığı veya kısa bağışıklık süresinin aşı etkinliğini azaltacak bilinmeyenleri mevcut” değerlendirmeleri eklendi. Bu açıdan aşı haberi ilk aşamada olumlu karşılansa da sonrasında temkinli ve sorgulayıcı yaklaşımlar altın fiyatlarında tekrar yukarı yönlü bir hareketlenmeye neden oldu.
GELİŞMELER İZLENİYOR
Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü henüz Rusya’nın geliştirdim dediği aşıya onay vermiş değil. Diğer yandan vaka sayılarında ABD’de nispi bir azalma olduğu iddia edilse de genelde artış eğilimi sürüyor. Ayrıca altındaki fiyat artışını destekleyen düşük faiz, bol likidite ortamı korunuyor. ABD kongresinden henüz çıkmayan trilyonluk teşvik paketi, döviz kurları, Ege’de Türkiye-Yunanistan arasındaki gerginlik, ABD-Çin ilişkileri, dış piyasalar ve makroekonomik veriler yakından izlenen gelişmeler.
ZİRVEYİ YAKALADI
Küresel piyasalarda ABD haftalık işsizlik maaşı başvurularının eşik sayılan bir milyon seviyesinin altına gerilemesi olumlu karşılansa da ABD Kongresi’ndeki teşvik paketi anlaşmazlığı olumlu havayı sınırladı. Bu durum dış borsalara kâr satışları olarak yansıdı. ABD’de Dow Jones Endeksi salgın hastalık öncesi zirvesine oldukça yaklaşırken, S&P Endeksi zirveyi yakaladı, Nasdaq Endeksi ise yeni zirveler denemeye devam ediyor. Borsalar düşük faiz ve bol likidite etkisi ve ekonomilerin açılmasıyla toparlanmaya yönelik makro ekonomik verilerin etkisiyle virüsü unuttu sanki. Umarız aşı çalışmalarındaki umut verici gelişmeler teyit olur ve hem piyasalar hem de dünya rahat bir nefes alır. Aksi takdirde olumlu gelişmeleri önemli ölçüde fiyatlayan borsalarda daha yorgun ve temkinli bir görünüm muhtemeldir.
SANAYİ ÜRETİMİ HAZİRANDA YÜZDE 17.6 ARTTI
İçeride ve dışarıda ekonomik veriler yakından izleniyor. Türkiye’de haziran ayında sanayi üretiminde yüzde 17.6 oranındaki artış ekonomide ciddi toparlanma sinyali olarak görülürken en güçlü toparlanan ekonomiler arasında yer aldı. Dayanıklı tüketim malında artış yüzde 33.2 ile dikkat çekti, imalat sanayinin artış yüzde 19 oldu. Salgın nedeniyle ertelenen taleplerin katkısı önemli görülmekle birlikte temmuz ayında da benzer artışlar olasıdır. Cuma günü Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan haziran ayına ait ‘ödemeler dengesi ve cari denge’ yine öne çıkan veriler arasında yer aldı. Dışarıda da veri akışı piyasalar tarafından dikkatle izleniyor. Euro Bölgesi ikinci çeyrekte ilk çeyreğe göre yüzde 12.1 küçülürken geçen yıla göre yüzde 15 küçüldü. ABD’de beklentileri altında gelen işsizlik başvuruları ile enflasyon verilerindeki yükseliş (ÜFE_TÜFE) ekonomide toparlanmanın devam ettiği yönünde algılandı. Türkiye’nin ikici çeyrek büyüme verisi 31 Ağustos’ta açıklanacak. Pandemi etkisiyle özel bir süreçten geçiyoruz. Ekonomik verilerin de bu gelişmeden payını alması olağan bir durum olarak görülebilir.
ALTIN, piyasaların son dönemdeki en gözde yatırım aracı olmaya devam ediyor. Altının (ons dolar) fiyatı mart ayında 1.450 seviyesini test ederken, önce 2011 zirvesi olan 1.921 seviyesini sonra da psikolojik eşik olan 2.000 dolar seviyesini geçerek yeni zirveler ve rekorlar deniyor. Bu arada beklentiler de her gün daha yukarı çekiliyor. 2.500-3.000 dolar tahminleri bazı yabancı finans kurumları ve yatırım bankaları tarafından yapılmaya başlandı. Görünen o ki altın fiyatındaki yukarı yönlü ralli devam ettikçe bu hedefler de revize edilecek gibi duruyor. Düşüşlerde daha aşağısı, yükselişlerde ise daha yüksek hedefler telaffuz edilegelmiştir.
Altının çıkışına etki eden gerekçelere bakıldığında bu etkenlerin geçerliliğini önemli ölçüde korunduğu görülüyor. Altını bu seviyelere taşıyan gelişmelere bakıldığında; düşük faiz ve faiz oranlarının düşük kalacağı beklentisi veya eksi faiz (enflasyonun altında) demek daha doğru, merkez bankaları ve hükümetlerin teşvik ve yardım paketleriyle devam eden parasal genişleme politikaları, piyasalara sunulan bol likidite, salgın hastalıkta artan vaka sayıları ve ikinci dalganın başladığına dair açıklamalar, vaka artışlarına bağlı olarak acaba ekonomilerde yeniden duruş veya kapanma olur mu endişeleri, bu gelişmelerin getirdiği “güvenli liman” ihtiyacının sürüyor olması. Ayrıca son dönemde güç kaybeden ABD doları, gündemdeki yerini koruyan ABD-Çin ilişkilerindeki gerginlik ve jeopolotik gelişmeler, ABD’de kasım ayında yapılacak seçim ve anketlerde geride görülen ABD Başkanı Trump’ın seçim erteleme talebi sayılabilir.
İKİNCİ DALGA ENDİŞESİ
Bakıldığında dozu az veya çok olmakla birlikte bu gündemler altın fiyatı üzerinde etkili olmaya devam ediyor. Koronavirüse karşı uzun süredir yürütülen aşı çalışmalarında da umut veren açıklamalar geliyor. Ancak son günlerde salgında ikinci dalganın başladığına dair bazı ülkelerden (Almanya) açıklamaların gelmesi bu haberlerin fiyatlanmasına imkan vermedi. Ayrıca henüz Dünya Sağlık Örgütü başta olmak üzere aşı çalışmalarının başarısına yönelik önemli bir merciden teyit de gelmiş değil. Aşının kullanıma geçmesi için eylül, ekim ayları telaffuz ediliyor. Bu yönde kabul görmüş ve teyit edilmiş bir gelişme olursa bu güvenli liman ihtiyacını azaltacağı için altın fiyatları için kâr satış bahanesi oluşturabilir.
GRAM ALTIN YÜKSELİŞTE
İç piyasalarda altının (gram TL) fiyatındaki yükseliş de hız kazanmış durumda. Dış piyasalardaki altının ons/dolar fiyatındaki yükselişine son günlerde iç piyasalarda dolar/TL kurundaki hareketlenme de eklenince gram TL fiyatındaki yükseliş de ivme kazandı. Altın uzun dönem için olmazsa da kısa dönem için artık primli bir yatırım aracı görülebilir. Bu durumu kâr satışlarına neden olabilecek ‘olası’ bir etken olarak dikkate almak mümkün. Ancak son görünüm, kısa süreli satış denemeleri olsa da altın fiyatında çıkış hareketi gücünü koruduğu gösteriyor.
ALTINDA 2000 EŞİĞİ DE GEÇİLDİ
Piyasalarda altın fiyatlarındaki yükseliş yakından izlenmeye devam edilirken borsalarda kâr satışlarına bağlı yorgunluk hakim. Salgın hastalıkta vaka sayılarındaki artış ve ekonomilerdeki toparlanma eğilimindeki ivme kaybı risk iştahını zayıflatınca bu durum primli borsalarda kâr satışlarını beraberinde getirdi. Umut veren aşı çalışmalarından da son günlerde yeni bir haber gelmedi. Borsa İstanbul bu gelişmelerden payını aldı.
İç piyasalarda döviz kurlarındaki hareketlenmenin de etkisiyle Borsa İstanbul’da satışlar dış piyasalardan biraz daha fazla derinlik kazandı denebilir. BIST100 Endeksi’nde iki sıfır atılmasının etkileri ilk gün dışında pek hissedilmedi. Zaten psikolojik bir etki bekleniyordu, gündem ve dış piyasalar önemliydi. Düşük faiz ve bol likidite, ekonomilerin açılması ve toparlanmaya dair veriler, aşı çalışmalarındaki umutlu gelişmeler borsaları bu seviyelere kadar taşıdı. Ciddi primler oluştu ve çok sayıda yeni yatırımcı borsalara geldi. Olumlu gelişmeler fiyatlara önemli ölçüde dahil oldu. Ancak borsalardaki çıkışın devamı için piyasaların yeni beklenti ve gündeme ihtiyacı var. Bu yönde yeni bir gelişme olmayınca kağıt üzerindeki kârların realize edilmesi yani piyasa tabiriyle cebe atılması beklenen bir gelişme olarak görülebilir. Ayrıca borsadaki düşüşe bazı kredili pozisyonların kapatılması isteği de katkı yapmış olabilir.
DESTEK BULMASI BEKLENEBİLİR
Kayda değer nokta, teknik açıdan Borsa İstanbul’da (BIST100 Endeksi) mart ayında başlayan çıkış trendinin altına salınım gerçekleşti. Trend, yatırımcı dostu olarak bilinir ve gücü gösterir. Ancak düşük faiz ve bol likidite ortamı devam ettiği sürece geri çekilmelerde borsaların destek bulması beklenebilir. Dikkat çeken bir diğer gelişme ise Borsa İstanbul’da yabancı takas saklama oranının yüzde 54.9 seviyesine ulaşması oldu. Hatırlanırsa geçtiğimiz günlerde yüzde 49 seviyesine kadar gerilemişti. Bu durum yerli yatırımcının satışı kadar yabancı yatırımcının alımlarının artmasından kaynaklanıyor olabilir. Bunun boyutlarını önümüzdeki hafta TCMB verileri açıklandığında yurtdışı yerleşiklerin hisse ve tahvil bono işlemlerini rakam olarak görebileceğiz.
ALTINDA (ONS DOLAR) 2000 DOLAR SEVİYESİ ÖNEMLİ
Son ayların gözde yatırım aracı altın yükselişini sürdürüyor. Yükselişe etki eden düşük faiz, bol likidite, salgın hastalıkta ikinci dalga riski gibi önceki bildik gerekçelere geçen hafta Fed’in parasal genişlemeden yana tavrı ile ABD Başkanı Trump’ın kasımdaki seçim ile ilgili erteleme talebi eklendi. Bu durum ABD dolarının daha da zayıflaması neden olurken zayıflayan dolar altın fiyatlarındaki çıkışa katkı yaptı. Gerçi Avrupa Birliği’nin 750 milyar Euro’luk yardım paketini uygulamaya koyarken ABD Kongresi’nden henüz 1 trilyonluk teşvik paketinin çıkmaması, ABD’deki küçülmenin Almanya’dan daha fazla olması ve vaka artışında ABD’nin önde olması dolar üzerinde baskı yapan sebepler arasındaydı. Ama Fed toplantısı sonrası dolar biraz daha zayıflarken gerileyen ABD tahvil faiz oranları ve eksi faiz durumu altın fiyatındaki yükselişi desteklemeye devam ediyor. Sayılan gelişmeler belli ölçüde altın fiyatının içinde var ve fiyatlara yansıdı. Bu nedenle çıkışın devamı açısından 2.000 psikolojik direnç seviyesi önemli bir referans noktası olarak görülebilir. Diğer yandan ABD dolarının dış piyasalarda değer kaybına karşılık iç piyasalarda dolar/TL kurundaki yükselişi kayda değer bir durum. Yükseliş bu aşamada tepki çıkışı boyutunda. Euro/TL kurundaki yükseliş ise ayrıca dış piyasalarda euronun değer kazanımından güç alıyor. Euro/Dolar paritesi 1.18 seviyesini geçerken Dolar Endeksi 93 seviyesinde ve 2018 yılından bu yana en düşük seviyelerinde seyrediyor.
FED'İN 'GÜVERCİN' TAVRI SÜRÜYOR
Piyasalarda iyimserlik sürüyor. Ancak özellikle dış borsalarda yorgunluk sinyalleri gelmeye başladı. Yükseliş denemelerinde kâr satışları sıklaştı. Borsa İstanbul ise dışarıya göre daha pozitif. ABD haftalık işsizlik başvurularının beklentilerin üzerinde gelmesi ve mart ortasından bu yana ilk kez yükselişte olması ekonomik toparlanmada ivme azalması gibi değerlendirilmesi nedeniyle risk iştahı biraz zayıfladı. Ayrıca COVID-19 vakalarındaki artış ve ABD-Çin gerginliğinin gündemde kalması borsalarda kâr satışlarına neden oldu. Bu noktada gelinen prim düzeyinin de etkisini dikkate almak gerekecek. Piyasaların gözdesi son günlerde altın oldu. Altın fiyatındaki yükseliş borsaların önüne geçti desek yanlış olmaz. Düşük faiz , bol likidite, merkez bankaları ve hükümetlerin parasal genişleme politikaları, salgın hastalıkta artan vaka sayıları ve ekonomide bazı kapanma haberleri, ABD dolarının değer kaybı, ABD-Çin gerilimi gibi sebeplerden beslenen altın fiyatları (ons/dolar) güçlü seyrini koruyor.
MERKEZ BANKASI YİNE PAS GEÇTİ
Merkez Bankası (TCMB) beklentilere paralel olarak geçen haftaki toplantısında faiz değişikliğine gitmedi. Ancak toplantı sonrası yayınlanan metinde çekirdek enflasyon göstergelerindeki yükseliş ve yıl sonu enflasyon tahmini üzerindeki risklerin yukarı yönlü olduğuna yönelik vurgu dikkat çekici. Bu bakımdan 29 Temmuz Çarşamba günü TCMB tarafından açıklanacak “Enflasyon Raporu” sunumu sırasında enflasyon hedefinde yukarı yönlü bir revizyon şaşırtıcı olmayacak. Yüzde 7.4 enflasyon tahmininin tutması artık çok zorlaştı. Çift hanede kalması sürpriz olmaz. Bu açıdan TCMB’nin yeni faiz indirimlerine ara vermesi olasılığı çok yüksek. Piyasa yeni duruma göre beklentilerini gösterge tahvil faizine yansıtıyor. Gösterge tahvil faiz oranı yüzde 8.7 seviyesini gördükten sonra tekrar 10 seviyesinin üzerine çıktı. Bunun şöyle anlamı da olabilir. Artık düşük faizin reel ekonomiye desteği zayıflayacak, ekonomik toparlanmaya önceki gibi katkılarını vermesi zorlaşacak demektir bir bakıma. 29 Temmuz’da ABD Merkez Bankası (Fed) toplantısı ve faiz kararı var. Bu toplantıdan da faiz değişimi beklenmiyor. Ancak Fed 2022 yılına kadar sıfıra yakın faiz beklentisini açıklamıştı. Merkez bankalarının faiz indirim hamlelerine ara vermesi ve parasal genişlemelerde eskiye göre hız kesme borsalara olan katkısını da azaltacaktır. Fed bilançosu 7.2 trilyon dolar büyüklüğe ulaştıktan sonra tekrar 7 trilyon doların altına gerilemişti. TCMB’nin eksi faiz uygulamasının sonuçlarından biri olarak görülen bankalar yabancı para mevduatındaki artış da sürüyor. 17 Temmuz haftasında bir önceki haftaya göre 1.4 milyar dolarlık artış ile son yılların en yüksek seviyesi olan 203.9 milyar dolara yükseldi. Bankalardaki mevduatın yarısından fazlası (yüzde 51) yabancı para cinsinden olmaya devam ediyor. Yakından izlenen bir diğer veri de son aylarda çıkışı devam eden sıcak para hareketleri. TCMB’nin açıkladığı menkul kıymet istatistiklerine göre yurtdışı yerleşik yatırımcılar 17 temmuz haftasında 240 milyon dolarlık menkul kıymet (174 milyon dolar hisse senedi, 66 milyon dolar DIBS) sattı. 22-24 Temmuz haftasında ise Borsa İstanbul’da yabancı takas saklama oranı yüzde 50’nin üzerine çıktı. Bu durum yerli yatırımcıların alım hızlarının azaldığını mı yoksa yabancı girişlerinin başladığını mı gösteriyor göreceğiz.
EURO GÜÇ KAZANIYOR
AB’nin 750 milyar Euro’luk yardım paketinden güç alan Euro değer kazanmaya devam ediyor. Koronavirüs salgınına yönelik ABD Kongresi’nden henüz trilyon dolarlık yardım paketi geçmiş değil. Bu durum ABD’de yoğunlaşan vaka artışları ve kapanma haberleriyle birlikte doların zayıflamasına katkı yapan bir gelişme. Piyasaların umutla beklediği bir gelişme aşı çalışmaları. Bu yönde olumlu bir haber akışı var. Bu gelişme de artan vaka sayılarına karşılık ekonomilerin kapanmayacak beklentisinin piyasalardaki iyimserliğin devamında payı var. Piyasaların görünümüne kısaca bakacak olursak, bir tarafta primli borsalar ve olumlu gelişmelerin önemli ölçüde fiyatlanması, diğer yanda umut veren aşı çalışmaları ve salgın hastalıkta artan vakalara karşılık ekonomileri açık tutma ısrarı. Bir başka bakış ise düşük faiz nedeniyle iyi bir alternatif olan, para kazanılan ve yatırımcıları memnun eden bir borsa var. Çok olumsuz gündem olmadıkça bu yapıyı terk etmek için bu aşamada pek bir gerekçe görülmüyor. Bu görünümün etkileri ise borsalarda yorgunluk ve daha seçici hareketler olarak yansıyor. Önümüzdeki hafta da benzer bir görünümün öne çıkması muhtemeldir. Bir diğer izlenecek konu ise BIST100 Endeksi’nden çift sıfır atılacak olan Borsa İstanbul’un yeni endeks seviyesine vereceği tepki olacak. Geçmiş tecrübeler genelde psikolojik etkiyle olumlu bir tepki olabileceği yönünde. Ama yine de gündem ve dış piyasaların seyri temel etken olacak.
SEÇİCİ HİSSE HAREKETLERİ
Yatırım denilince ilk akla gelen araçlardan biri altın. Son aylarda koronavirüsle birlikte yeni bir çıkış hareketi yaşandı. Çıkış hareketinin ilk adımları 2019’da ABD-Çin ticaret savaşı ile başlamıştı. Pandemi süreciyle de ivme kazandı. Altın fiyatını belirleyen temel değişkenleri sıralarsak; Faiz, enflasyon, jeopolitik riskler, merkez bankası politikaları, fiziki alım satımlar ve ABD Dolarının değerindeki dalgalanmalar diyebiliriz.
SALGIN ETKİSİ
Koronavirüs süreciyle faizler düştü ve düşük kalmaya devam edecek. ABD Merkez Bankası (Fed) 2022 yılına kadar düşük faiz beklentisini deklare etti. Fed, diğer merkez bankaları için önemli bir referans olmuştur çoğu zaman. Enflasyon talep gerilmesine bağlı kısa bir süre düşüş gösterse de ekonomilerin açılması ve piyasaya çıkan bol likidite nedeniyle tekrar yükseliş sinyalleri vermeye başladı. Merkez Bankaları ve hükümetler teşvik ve yardım paketleriyle piyasaya hiç olmadığı kadar bol likidite sundular. Fed bilançosu mart ayın başında 4.2 trilyon dolar iken 7.2 trilyon dolar seviyesine kadar çıktı. Avrupa Merkez Bankası bilançosu da 4-4.5 trilyon Euro büyüklüğünden 6.3 trilyon Euro’ya ulaştı. Hükümetlerin verdiği teşvik paketleri merkez bankalarının piyasaya verdiği miktarın oldukça üzerinde. Parasal genişleme hiç bu büyüklükte olmamıştı.
REKOR YILI 2011
Hatırlanırsa 2008 küresel krizi sonrası benzer bir süreç yaşanmıştı. Krize çare olarak merkez bankaları faizi düşürüp piyasaya bol likidite verince altın fiyatları 2011 yılında 1.921 dolar zirvesine kadar yükselmişti. Jeopolitik riskler olarak bakacak olursak salgın başlı başına böyle bir risk. Son dönemde artan vaka sayıları ilk salgın rakamlarını geçti. Bu belirsizlik ‘güvenli liman’ ihtiyacını canlı tutuyor. Ayrıca son aylardaki ABD-Çin gerginliğini de eklemek gerekecek. ABD doları ise değer kaybına devam ediyor. Fiziki alım satımlar tarafında ise merkez bankaları geçtiğimiz yıllarda alım yaptığına dair haberler sıkça geliyordu. Yeni bir alım haberine çok rastlamazsak da satış yönlü bir gelişme de gözlenmiyor.
GENİŞLEME ARTACAK MI?
Diğer yandan altının arzı sınırlı, arz bollaşması öyle petrol gibi kısa sürede hemen üretimi artırıp arzı artırılabilecek bir emtia değil. Parasal genişleme ve likidite artarken altın arzı sınırlı bir artışta veya sabit kalmaya devam ediyor. Bu yönleriyle bakınca altın fiyatını yukarı çeken etkenler geçerliliğini koruyor. Bu hafta içinde altın fiyatında görülen atağın sebebi ise Avrupa Birliği’nin 750 milyar Euro’luk teşvik paketi konusunda anlaşmasıyla Euro’nun değer kazanıp doların değer kaybı. Ayrıca ABD’nin de bir trilyon dolarlık yeni bir teşvik paketi üzerinde çalıştığı haberleriyle parasal genişlemenin artarak devam edeceği beklentisini saymak mümkün. Diğer yandan ABD Başkanı Donald Trump, “Koronavirüs ne yazık ki daha iyi bir hal almadan önce daha da kötü olacak” diyerek olumsuz bir açıklama yaptı. Trump’ın şimdiye kadar pandemi konusunda daha çok iyimser yaklaşımları söz konusuydu.
ÇIKIŞ SÜREBİLİR
Borsada çıkış trendi, döviz kurlarında yatay seyir, faiz oranlarında ise düşüş eğilimi sürüyor. Son dönemde piyasalarda mevcut trendi bozacak çok olumsuz yeni bir haber akışı da görülmüyor. Ekonomilerin açılmasıyla devam eden verilerdeki dipten dönüş emareleri, düşük faiz ve bol likidite ortamı ve son günlerde koronavirüse karşılık aşı çalışmalarında umut veren açıklamalar iyimserliğin devamında etkili. Buna karşılık ABD ve Çin’de son gelen bazı ekonomik verilerin beklentilerin biraz altında kalması, ABD-Çin gerginliği, salgın hastalıkta artan vakalar ve ABD’de bazı eyaletlerde kapanma haberleri devam eden olumlu havanın sorgulanmasına neden oldu.
APPLE DÖNMEYECEĞİM DEDİ
Bilişim sektörünün öncülerinden Apple, ABD ofislerine tam dönüş yıl sonundan önce gerçekleşmeyecek dedi. Diğer bazı şirketlerde de benzer uygulama haberleri geliyor. Haziran ayında ekonomideki hızlı toparlama verileri daha baskın tabi ki ama sürdürülebilirliği konusunda bir belirsizlik de var. Avrupa Merkez Bankası son toplantısında beklendiği üzere faiz oranının sabit tutarken Başkan Lagarde, “Toparlanma erken aşamada ve dengesiz” açıklamasında bulundu.
PAKET NETLEŞMEDİ
Ayrıca aşağı yönlü risklerden bahsederken “Avrupa Merkez Bankası pandemi acil alım programını tamamen kullanacak” demesi önemli. Avrupa Birliği ise 750 milyar Euro’luk paket konusunda net bir anlaşmaya henüz varmış değil. Tartışma daha çok paketin ne kadarının borç veya hibe olması gerektiği konusunda. Aşı çalışmalarında söylenildiği gibi bir ilerleme sağlanır, ekonomik veriler de desteklemeye devam ederse piyasalardaki olumlu seyir korunabilir. Ancak sayılan gelişmelerin önemli ölçüde fiyatlara dahil olduğu konusunu dikkate tutmak gerekir. Ekonomiler kapalı olduğu için ikinci çeyrek bilançolar iyi gelmeyecek. Borsa İstanbul’da geçen hafta bir kaç bilanço geldi ama çok ölçü değil. Her ne kadar nasıl geleceği az çok belli olsa da sektörlerinde öncü şirketler bu döneme ilişkin daha net fikir verecektir.