Piyasalar sıcak günlerden geçiyor. Suriye’de gerginliğin çatışmaya dönüşmesi ve 33 askerimizin şehit edilmesiyle yeni aşamaya geçildi. Dış dünyada koronavirüs yayılmaya ve piyasaları vurmaya devam ettiği bir dönemde yaşanan bu durum gerginliği ve belirsizliği daha da artırdı. Suriye’de çatışmalar devam edecek mi? Yoksa ateşkes ve müzakere ortamı mı sağlanacak? Piyasaların seyri açısından bu sorunların cevabı önem kazanmış durumda. Belirsizliğin sürmesi denge arayışının devamı demek. Önümüzdeki günlerdeki gelişmeler bu açıdan belirleyici olacak.
KORKU ENDEKSi ARTTI
Dış dünyada koronavirüsün yaygınlık göstermesi borsaları sarsınca içeriye de yansıdı. Kazançların önemli kısmı geri verildi. Borsa İstanbul çift taraflı bir baskı ile karşı karşıya. Bu açıdan piyasalarda yeni denge oluşması zaman alabilir. Koronavirüs sadece para ve sermaye piyasalarını değil reel ekonomileri de tehdit etmeye başladı. Volatiliteyi (oynaklığı) gösteren Vix (korku) endeksi 2018 yılından sonraki en yüksek seviyelerinde.
Azalan risk iştahına paralel borsalarda sert düşüş görülürken artan güvenli liman ihtiyacına bağlı olarak altın fiyatı (ons/dolar) yükseldi, ABD 10 Yıllık Bono Faiz Oranı çok uzun yıllardır ilk defa alımlarla birlikte yüzde 1.30 seviyesinin altına geldi. Brent petrol ise son bir yılın en düşük seviyesi olan 50’ye çekildi. İşin ilginç yanı koronavirüse en dirençli borsa virüsün yayıldığı ülke olan Çin Borsası (Şanghay) oldu. Diğer ülke borsalarına göre daha az kayıp yaşadı. Çin başta olmak üzere küresel ekonomi için 2020 büyüme tahminleri düşürüldü. Eski Fed Başkanı Yellen, “Coronavirüs ABD ekonomisini durgunluğa sokabilir” dedi. Borsaları taşıyan gerekçeler düşük faiz ve ekonomilerdeki toparlanma idi. Büyüme beklentileri zayıflayınca tek başına düşük faiz borsaları taşıyamadı.
TİCARET DURMAZ
Şimdi merkez bankalarından yeni faiz indirimleri ve parasal genişleme hamleleri gelir mi soruları sıkça duyulur oldu. Çin ilk adımı zaten attı, ABD Merkez Bankası (Fed) için mart ayında faiz indirimi bekleyenlerin oranı artmaya başladı. Madem faizler düşecek veya en azından uzun bir süre düşük kalacak borsalar bundan yeniden güç alır mı? Olabilir ama öncelikle jeopolitik risklerin azalması gerekecek. “Ticaret durmaz” sözünden hareketle para kendine getiri sağlayacak mecralara akacaktır. Altın fiyatı ile ilgili bir çok yabancı kurum 1.800-1.900 dolar gibi tahminler yayınlıyor. O seviyelere çok da uzak değiliz, altının geldiği 1.200 seviyelerini dikkate alırsak kısa ve orta dönemde primli olduğunu söylemek mümkün. Son günlerde kâr satışları gelmeye başladı. Ancak jeopolitik riskler güncelliğini korursa bir süre daha çıkış hareketinin gücünü koruması beklenebilir. Dünya Sağlık Örgütü’nün koronavirüs için ‘her ülke hazırlanmalı’ açıklaması sorunun yaygınlaşabileceği konusundaki endişesini gösteriyor. Üstelik düşük faiz altın için önemli bir referans olmaya devam ederken. Borsalarda düşüş devam eder önemli destek noktalarına çekilirse tekrar alım fırsatı vermesi mümkündür.
Piyasalar son dönemde jeopolitik gelişmelerin etkisinde. Geçen yıl ekim ayında Suriye ile başlayan süreç; ABD-Çin ticaret savaşı, ABD-İran gerilimi sonrasında daha koronavirüsün etkileri geçmeden tekrar Suriye kaynaklı gelişmelerin etkisine girdi. Türkiye’nin Suriye İdlib’teki operasyonunun çatışmaya dönüşmesi piyasaları oldukça gerdi. Diplomatik çabalar ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin ile görüşmesi gerginliği biraz yumuşatsa da tedirginlik korunuyor. Bu gelişmeleri zirve seviyelerine yakın bir noktada karşılayan borsa sert düşerken, döviz kurlarında ve gösterge tahvil faiz oranlarında yükseliş görüldü. Ayrıca borsada hisse senetleri ve tahvil bonoda devam eden yabancı satışlarına dikkat çekmek gerekecek. Piyasalardan sıcak para çıkışı sürüyor. Bu görünüm borsadaki düşüş ve gösterge faiz oranındaki yükselişi izah ediyor.
TOPARLANMAYA KATKI
Merkez Bankası’nın geçen hafta 50 baz puan faiz indirimi yapmasına rağmen gösterge tahvil faizindeki yükseliş kayda değer. Döviz kurlarındaki yükseliş ise biraz daha sınırlı kaldı. Döviz kurlarındaki yükselişi destekleyen gelişmelere baktığımızda; ABD dolarının dış piyasalarda değer kazanması, Merkez Bankası faiz indirimi, bankalardaki yabancı para mevduatında artış eğiliminin korunması, belki bir parça borsada satıcı olan yabancı yatırımcının talebi ve ekonomideki toparlanma ile tekrar cari açığın gündeme gelmesi sayılabilir. Ancak son dönemde kamu bankalarının satış yaptığı haberleri dövizdeki yükselişi belli ölçüde sınırlayan bir gelişme olarak kabul ediliyor. Enflasyon hedefine ulaşmada düşük faiz kadar kur geçişkenliği nedeniyle döviz kurlarının seyri de önemli görülüyor. Merkez Bankası geçen hafta adımları küçülmekle birlikte 2020 yılı yüzde 8.2 enflasyon hedefine uygun olarak önden yüklemeli faiz indirimlerine devam etti ve 10.75 seviyesine çekti. Negatif faiz bandını 1.4 puana kadar arttırdı. Enflasyonu yüzde 12.15 ile çift haneye yerleşti. Faiz için en önemli referanslardan birinin enflasyon olduğunu dikkate alırsak bu indirimin ekonomideki toparlanmaya katkı amacı taşıdığı görülüyor. Zaten toplantı sonrası Merkez Bankası duyurusunda bu yönde ifadeler mevcut.
KÜRESEL YAVAŞLAMA
Koronavirüse bağlı gelişmelere rağmen borsalarda olumlu hava sürüyor. Bu görünümde temel etken sıkça vurguladığımız üzere düşük faiz. ‘Su akar yolunu bulur’ misali faizden kaçan tasarruflar hisse senetlerine yöneliyor. Borsa İstanbul’u yabancı yatırımcıdan çok yerli yatırımcı taşıyor, yabancı yatırımcının payı ise düşmeye devam ediyor. Altın (ons/dolar) ve petrol fiyatları yine koronavirüsün piyasalar üzerindeki etkileri konusunda yakından izleniyor. Altında yükseliş, petrolde ise düşüş eğilimi sürüyor. Emtia fiyatlarında da Çin ekonomisi ve küresel ekonomideki olası yavaşlama beklentileriyle genelde düşüş eğilimi hakim. Bu taraftan bakılınca koronavirüsün tedirginliği henüz dağılmış değil. Diğer kriterler ise Çin Yuanı ve Şanghay Borsası. ABD Doları/Yuan paritesi 7.00 seviyesinin üzerine bir atak yapar ise veya Şanghay Borsası 2.950-3.000 seviyelerini geçemeyip yeni bir satış dalgasıyla karşılaşırsa piyasalar bunu olumsuz algılayabilir. Son günlerde gerek Yuan’ın değer kazanması gerekse Şanghay borsasında görülen tepki yükselişi önemli referanslardan biri oldu. Piyasalar üzerindeki etkisi sınırlansa da Dünya Sağlık Örgütü ve Çin’den gelen haberlere bakılınca gerek virüsün yayılması gerekse tedavisinin henüz bulunamaması açısından olay ciddiyetini koruyor.
GERİLİMİ AZALTTI
İç piyasaların bir diğer sıkıntısı Suriye konusu. Rusya ile diyalogun tekrar başlaması gerilimi azalttı. Ancak askerlerimize yapılan son saldırı ve ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sert açıklamaları ile bu yöndeki duyarlılık oldukça yükseldi. Diğer yandan Türkiye’nin Suriye sınırına askeri sevkiyatının sürdüğüne dair haberler sıklaştı. Şubat sonu önem kazanan Suriye konusu baskı unsuru olmaya devam ederken gündemdeki yerini bir süre daha koruyacak gibi görünüyor. Reel ekonomide ise son veriler ışığında toparlanma devam ediyor. Sanayi üretimi, konut ile otomobil satışlarındaki artış ve Aralık ayında 2.8 milyar dolara ulaşan cari açık (yıllık cari fazla 1.6 milyar dolara geriledi) bunun göstergeleri. Ayrıca şimdiye kadar yayınlanan 12/2019 bilançolarında son çeyrekte performans artışı görülüyor. Bunlardan yola çıkarak 28 Şubat’ta açıklanacak 4.Çeyrek büyümesinin (GSYH) ilk üç çeyreğe göre daha iyi gelmesi muhtemeldir. Borsalardaki çıkışı destekleyen gelişmelerden biri de bu durum. Önümüzdeki hafta 19 Şubat Çarşamba günü Merkez Bankası faiz kararı açıklanacak. Beklentilerin biraz üzerinde gelen ve çift haneye yerleşen ocak enflasyonu sonrası şu anki negatif faizi de dikkate aldığımızda faiz indirimlerine ara vermesi olasıdır. Yine de toplantı sonucunu görmekte yarar var.
YÜKSELİŞ YAVAŞ
Bankalardaki yabancı para mevduatında artış eğilimi dalgalı seyirle sürüyor. Bir önceki hafta azalan yabancı para mevduatı 7 şubat haftasında 1.5 milyar dolar artış ile tekrar 196 milyar dolara ulaştı. Faiz düştükçe bu yöndeki artış da devam ediyor haliyle. Döviz kurlarındaki yükseliş ise daha yavaş. Faiz düşüşü yanında tekrar cari açık verilmeye başlanılması ve ABD dolarının dış piyasalarda değer kazanması dolar/TL yükselişine katkı yapıyor. Dolar Endeksi 99’un üzerine çıktı. Buna karşılık zayıf ekonomik verilere bağlı olarak Euro’da ise değer kaybı sürüyor. Trump da “ABD ekonomisi tarihinin en noktasında” dedi. Doğruluk payı olan bu görünüm haliyle paritelere de yansıyor. Ayrıca Fed Başkanı Powell da yaptığı açıklamada yeni faiz indirimleri olmayabileceği imasında bulundu. Dış dünyada ve içeride faiz indirimleri hız keserse sermaye piyasaları bu ölçüde coşkulu yükselişlerine devam edebilir mi bunun önümüzdeki dönemde görebileceğiz. Ancak bu aşamada borsalarda yorgunluk sinyallerine karşılık temkinli iyimserliğin koruduğunu söylemek mümkün.
Bunda olayın en azından mevcut şekliyle fiyatlanması ve Çin’de piyasaların ilk olumsuz tepkisinin ardından kısmen de olsa toparlanması önemli etken oldu. Çin Yuanı ABD doları karşısından 7’nin üzerini gördükten sonra değer kazanarak 7’nin altına çekilirken Şanghay Borsasında sert düşüş sonrası tepki yükselişleri görülmesi referans olarak alındı. Ancak tedirginlik azalsa da etkilerinin tamamen dağıldığını söylemek için çok erken. Son günlerde piyasalar güvenli liman ve risk iştahını ölçmek açısından gardını altın fiyatına (ons/dolar) göre alıyor. Altın fiyatı ile borsalar arasında negatif (ters) korelasyon oluşmaya başladı. Çin hükümetinin korona virüsüne ilaç bulundu açıklamalarına karşılık Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) “henüz etkili bir ilaç bulunmadı” dedi. Piyasalar ve küresel ekonomi üzerindeki olası etkileri konusunda ilk aşamadaki olumsuz ve çok karamsar tahminler pek kalmadı.
TİCARET DURMAZ
Çin hükümetinden sonra kredi derecelendirme kuruluşu S&P de Çin’in 2020 büyüme tahminini yüzde 5’e çekti. Eskilerin “ticaret durmaz” sözünden hareketle korona virüsü olayı ile Türkiye’nin bu gelişmeden kısmen de olumlu etkilenebileceği gibi açıklamalar da geliyor. Akdeniz Yaş Meyve ve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Nejdat Sin, Rusya’nın, yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle Çin’le sınırını kapatmasının, Türk ihracatına olumlu yansıdığını belirterek, “Net gözle görülür bir ihracat artışımız oldu. Biz artan talebi karşılamaya hazırız” dedi. Ayrıca petrol fiyatındaki düşüş, yine Çin’in Türkiye’nin de yer aldığı gelişen piyasalar liginde yer almasına atıfla Türkiye’ye yönelik olumlu değerlendirmeler yapıldı. Bunların şu an katkılarını hesaplamak için oldukça erken. İç gündem 2020 yılının ilk aylarında deprem, çığ düşmeleri, uçak kazası ve şehit haberleriyle ekonomi dışına kaysa da özellikle Suriye konusundaki gelişmeleri piyasalar daha yakından izliyor. 8 askerimizin rejim güçleri tarafından şehit edilmesi sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye yönelik sert mesajları ve Suriye’deki askeri birliklerimize artan sevkıyatlar dikkatleri bu yöne çekti. Fakat piyasalar üzerinde bu aşamada herhangi bir etkiden söz etmek zor.
OLUMLU HAVA KORUNUYOR
Borsa yerli yatırımcı katkısıyla çıkışını sürdürüyor. Ocak ayında borsa yüzde 5 yükselirken yabancı yatırımcılar 571 milyon dolar net hisse satışı yaptılar. Ocak ayının son haftasında ise 313 milyon dolarlık satış söz konusu. Borsada yaşanan son çıkışın diğer yanı şimdiye kadar pek görülmeyen bir özellik taşıyor. Lokomotif hisseler durgun seyrederken sığ, mali açısından daha zayıf, yabancıların pek işlem yapmadığı ve yıllardır yatırımcıların ilgi göstermediği hisselerde sert yükselişler var. Bilanço ve temel analizler fiyatlamada öncelikli değildi. Geçici bir durum bize göre tabi ki. “Eski köye yeni adet” diyen Anadolu deyişine de atıfta bulunmak yerinde olacak. Diğer dikkat çeken data enflasyon oldu. Ocak enflasyonu aylık % 1.35, yıllık % 12.15 ile beklentilerin biraz üzerinde gerçekleşti. Gıda fiyatlarındaki yükseliş, döviz kurlarındaki sınırlı yükseliş ve faiz düşüşüyle birlikte ekonomideki büyümeye bağlı talep artışının etkisiyle enflasyonun bu dönemde çift hanede kalması olağan bir gelişme. Bu durum en azında bir süre Merkez Bankası’nın yeni faiz indirimlerine set vurabilir. Önümüzdeki hafta ise işsizlik ve konut verileri açıklanacak. Piyasalarda olumlu hava ile mevcut trendler korunuyor. Ancak yükseklik korkusu ile yeni beklenti ihtiyacı ve borsada olumlu fiyatlamanın belli ölçüde yapılmasına bağlı yorgunluk sürebilir.
BORSA KÂR SATIŞLARININ ETKİSİNDE
Piyasalarda ekonomi dışı gündem nedeniyle olumlu hava tekrar kesintiye uğradı. Piyasalar bu defa Çin’de baş gösteren koronavirüse bağlı olumsuzluk yaşıyor. Bu olayı zirve seviyelerinde karşılayan borsalarda kâr satışlarıyla düşüş görüldü. Altın (ons/dolar) güvenli liman ihtiyacına bağlı olarak yükselirken küresel ekonomideki yavaşlama beklentileriyle petrol, sanayi ve maden emtiaları ile ABD uzun vadeli bono faiz oranları düştü. Belirsizlik ve tedirginlik halen devam etmekle birlikte piyasalar üzerindeki etkisi biraz zayıflamaya başladı.
Vaka geçilirse piyasalar eski dengelerine tekrar dönebilir. Aksi takdirde sadece para piyasaları değil küresel ekonomiyle ilgili olumsuz değerlendirmeler de sürecektir. 3 Şubat’ta tatil sonrası işleme başlayacak Çin piyasaları da önemli bir referans olacak. Çin Hükümeti’nden yapılan “Çin’de ilk çeyrekte büyüme virüsün yayılmasıyla yüzde 5’in altında olabilir” açıklaması kayda değer. Hatırlanacağı üzere Çin’de ekonomik büyüme son otuz yılın en düşük seviyeleri olan yüzde 6’ya kadar gerilemişti. ABD ile yaşanan ticaret savaşından da bir yara almışlardı. ABD’nin şimdiki ve gelecekti en büyük rakibi Çin bu defa daha sıkıntılı bir durum ile karşı karşıya gibi görünüyor.
Dünyanın en büyük bazı havayolu şirketleri (THY dahil) Çin’e uçuşlarını durdururken bazı komşu ülkeler sınırlarını kapatmaya başladı. Çin sanki dünyadan soyutlanmaya doğru gidiyor gibi bir hava oluştu. Dünyanın en fazla ihracat yapan ve ikinci büyük ekonomisi Çin’in küresel ekonominin üç dört motorundan biri olduğunu dikkate alırsak ayrıca global ekonomi için de bir yavaşlama söz konusu olabilecek.
PARA ARZI UCUZLUYOR
Piyasalarda olumlu hava yeni yılın ilk ayında da devam ediyor. Borsada daha çok hissedilen iyimserliğin devamında sıkça vurguladığımız üzere faiz oranlarındaki düşüş ve düşük kalacağı beklentisi var. Türkiye-ABD, ABD-Çin ve ABD-İran arasındaki jeopolitik gerginliklerin yerini daha sakin bir seyre bırakması piyasalar üzerindeki baskıyı azalttı. Artan risk iştahıyla hisse senetleri öne çıktı.
Piyasalardaki olumlu havayı bozacak bir gündem şimdilik görülmese de olumlu gelişmelerin fiyatlanmasına bağlı olarak borsalarda yorgunluk görülmeye başladı. Bu görünümde yeni beklenti ihtiyacının da biraz payı var. Borsalarda son aylarda devam eden ralli sürecinde gündem çok fazla değişmedi. Bu aşamada bardağın dolu tarafını görme eğilimi ağır basıyor. Oluşan ciddi primler nedeniyle memnuniyet var. Çin’de başlayıp yayılmaya başlayan Korona virüsü biraz tedirginlik yaratmadı değil. Ancak borsalardaki etkisi bu aşamada sınırlı. Borsa İstanbul’a etkileri de kısa süreli ve oldukça zayıf.
BORSA İSTANBUL’DA HAREKETLİLİK
Yine Borsa İstanbul özelinde bakacak olursak hisse bazlı hareketlilik ve seçicilik her zaman olduğu gibi önem kazanmış durumda. Doğru hissede olmak önemli. Eski borsacıların “fiyatı yükselmeyen bütün hisseler kötüdür” sözüne atıfta bulunmak gerekecek. Borsada geçmişte yaşanan ralli ve çıkış hareketlerinde önce yabancı payı ve piyasa değeri ile endeks üzerinde ağırlığı yüksek lokomotif hisseler yükselir, sonra ikinci, üçüncü grup diye tabir edilen hisseler onu izlerdi. Son yaşanan çıkışta ise tam tersi oldu. Yıllardır yatayda bekleyen, daha sığ, piyasa değeri düşük, bilançosu daha zayıf hisselerde çok yüksek primler oluştu. Spekülasyon değerlendirmeleri de beraberinde geldi tabi ki. Buna karşılık lokomotif hisse olarak bilenen yabancı yatırımcıların etkin olduğu birçok hisse prim tablosunda geride kaldı. Bunu biraz da yabancı yatırımcıların Türkiye ile ilgili son dönemdeki tavrına bağlamak mümkün. Merkez Bankası tarafından açıklanan haftalık portföy yatırımları (sıcak para hareketleri) tablosuna bakıldığında daha çok trade (al-sat) tarafında oldukları görülüyor. 17 Ocak haftasında yabancı yatırımcılar 200 milyon dolarlık hisse alımı yaptılar. Ancak ondan önceki iki haftalık dönemde 107 ve 12 milyon dolar tutarında satışta görüldüler. Bu süreçte BIST100 Endeksi ve bahsettiğimiz ikinci üçüncü grup hisseler diye bilinen hisselerde ralli devam ediyordu. Diğer yandan yine 17 Ocak haftasında 325 milyon dolarlık tahvil bono satışı gerçekleştirdiler. Yani tahvil bono satıp bir bölümü ile hisse almışlar gibi bir görünüm ortaya çıktı. Bir transfer başlamış görülüyor. Bakalım devamı gelecek mi? Son bir aylık tahvil bono satışı ise 800 milyon doları buldu. Tahvil faizlerindeki düşüşü dikkate aldığımızda kârlı bir işlem yapmamışlar diyebiliriz. Son haftalarda dikkat çekici gelişmelerden biri yurtiçi yerleşiklerin bankalardaki yabancı para mevduatlarında oluyor. Döviz kurları pek yükselmiyor ama geçen hafta da 1 milyar dolardan fazla artarak 197.1 milyar dolara ulaştı. Gerekçe olarak akla ilk faiz düşüşü geliyor tabi ki.
PİYASALARDA özellikle borsalarda yoğunluk kazanan iyimserlik devam ediyor. Borsa İstanbul ve ABD borsaları (Dow Jones Endeksi) yeni rekorlar denedi. Dax Endeksi’nin (Frankfurt, Almanya) 2018 tarihi zirvesini yakalamasına ramak kaldı. Borsalardaki coşkunun temel nedeni geçen yazılarımızda da sıkça vurguladığımız üzere düşük faiz. Türkiye özelinde ise ekonomideki toparlanma ve bu yıl için büyümenin daha yüksek olacağı beklentisi. ABD’de ekonomik büyüme zaten yüzde 2’nin üzerinde seyrediyor, işsizlik yüzde 3.5 ile yaklaşık son elli yılın en düşük seviyelerinde. Almanya ve Euro Bölgesi ekonomileri için aynı şeyleri söylemek zor. Almanya’da geçen yılki otomobil satışları son 23 yılın en düşük seviyesine gerilerken Alman Sanayi Federasyonu’nun (BDİ), ‘Alman sanayisi resesyonda ve sektörde dipten dönüş için işaret yok’ açıklaması durumu özetliyor. Çin’de ise yüzde 6 büyüme ile son otuz yılın en düşük seviyesine çekildi. Shanghai (Şanghay) borsası ise yatayda seyrediyor.
OLAĞAN KARŞILANMALI
ABD hariç reel ekonomilerde görülen yavaşlamaya rağmen borsaların ayakta kalmasının esas nedeni düşük faizin yanı sıra 2008 küresel krizine çare olarak verilen bolca likidite. Bu para kendisine yer aradı. Öyle ki negatif faizli tahvil stoku 11 trilyon doların üzerinde. Bir ara 17 trilyon dolara ulaşmıştı. Borsa İstanbul’da yeni hesap açılışlarındaki artış ve yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatının tekrar yükselmesi ve geçen hafta 1.6 milyar dolar artışla 196 milyar doları aşması bu arayışın bir sonucu. Yüksek getiri peşindeki paranın bir kısmı yönünü borsalara çevirmiş durumda. Borsa İstanbul da bu görünümden payını aldı. Diğer yandan ABD-Çin ticaret anlaşması ve ABD-İran geriliminin gündemde geri düşmesiyle jeopolitik risklerin zayıflaması borsalar üzerindeki baskıyı azalttı. VIX Endeksi (korku) tekrar taban seviyelere geri döndü. Altın (ons/dolar) ve petrol fiyatları düşüşte. Şimdi borsalar için sorular “çıkışa devam mı, tamam mı” noktasında yoğunlaşmış durumda. Borsalarda olumlu gelişmeler önemli ölçüde fiyatlandı. Bu açıdan yorgunluk ve kâr satışlarını olağan karşılamak gerekir. Ancak yukarıda vurguladığımız üzere ABD dışındaki ekonomik görünüm çok teyit etmezse de şimdilik piyasalardaki iyimserliği bozacak ekonomik ve siyasi, jeopolitik gündem görülmüyor. Bununla jeopolitik riskler veya paranın borsada mevcut kârı yeterli görüp yön değiştirmesi gibi risklerin piyasanın doğası gereği her zaman mevcut olabileceğini hatırlatmakta yarar var.
ADIM KÜÇÜLTTÜ
Piyasalar dinamik, parametreler değişkendir. İç gündemde ise Merkez Bankası, 0.75 puan indirim ile politika faizini yüzde 11.25’e çekerek uzun süredir ilk defa enflasyonun altına düşürdü. Daha çok ekonomideki toparlanmaya ivme kazandırmak amacına yönelik bu hamle ile önden yüklemeli faiz indirimleri adım küçülterek devam etti. Dışarıya göre faiz hala yüksek ve dış dünyadaki düşük faiz önemli bir referans olmakla birlikte 2020 yılı için Hazine’nin 300 milyar TL borçlanma ve 139 milyar TL bütçe açığı hedefleri var. Ekonomideki toparlanmaya bağlı cari dengede aylık bazda açık görülmesi(Kasımda 518 milyon dolar açık, yıllıkta 2.7 milyar dolar fazla), 123 milyarı bulan 2019 bütçe açığı, yüzde 13.4 işsizlik oranı, 5.1 seviyesine ulaşan sanayi üretimi ve son yılların en yüksek aralık satışı olarak gerçekleşen 202 bin konut satışı yine kayda değer veriler. Konut satışında düşük faiz temel etken olmakla birlikte geçen yılki harç ve vergi avantajının etkisini da dikkate almak gerekir. Piyasalarda olumlu hava korunmakla birlikte borsada sert ve dik açılı çıkışa bağlı olarak yorgunluk emareleri görülebilir.
ABD-İran arasındaki füzeleşme sonrası piyasalara tekrar iyimserlik hakim oldu. ABD’nin karşılık verip vermeyeceği konusunda ABD Başkanı Trump’ın müzakereden söz edip itidalli açıklamalar yapmasıyla tansiyon düştü, piyasalar rahatladı. Altın ve petrol fiyatları gerilerken borsalarda yükseliş görüldü. Bu gelişmeler Borsa İstanbul’a sert yükseliş, döviz kurları ve faiz oranlarına düşüş olarak yansıdı. Ancak en fazla Borsa İstanbul’da hissedildi, dış borsalardan olumlu yönde ayrıştı. Bu süreçte döviz kurlarının sakin seyri dikkat çekti. Kamu bankalarının daha çok satış tarafında görülmeleri ve dış piyasalarda ABD dolarının zayıf görünümü dışında yerli yatırımcının önemli ölçüde dövizde bulunması veya almaya niyetli olanların zaten almış olması ve cari açığın yerini cari fazlaya bırakmış olması gibi diğer önemli etkenler olarak sayılabilir.
GERİDE KALDI
ABD-İran arasında son yaşanan olaya piyasalar geride kalmış gözüyle bakıyor. Ancak gerilimi artıracak ABD-İran arasında yeni bir olay yaşanırsa bu yöndeki duyarlılık tekrar artacaktır haliyle. Dileriz yeni bir gelişme olmaz. Zira küresel ekonominin gerginliği taşıyabilecek hali pek yok. ABD dışındaki ekonomilerde durgunluk ve yavaşlama merkez bankalarının faiz düşürme ve parasal genişleme operasyonlarıyla aşılmaya çalışılıyor. Düşük faizin reel ekonomiyle birlikte sermaye piyasalarına da önemli katkıları oldu. Borsalardaki çıkışı en fazla destekleyen parametre düşük faiz olurken ekonomik toparlanmada da katkısı önemli. Ekonomideki büyüme beklentileri borsadaki çıkışı ayrıca destekleyen bir durum. Önümüzdeki haftanın dış gündeminde imzalanması beklenen ABD-Çin ticaret anlaşması var. Trump’tan yeni bir manevra gelmezse dünyanın en büyük iki ekonomisi arasında imzalanacak anlaşma ile bir rahatlama sağlayacaktır. Fakat piyasalar bu gelişmeyi belli ölçüde fiyatladı sayılır. İç gündemde ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası faiz kararı ile konut satışları ve ödemeler dengesi tablosu var. Merkez bankasından bu aşamada yeni bir faiz indirimi pek beklenmiyor. Olursa da belki küçük bir adım.
CİDDİ HAREKETLENME
Enflasyon Aralık ayında tekrar çift hane taşındı. Merkez bankası faiz oranı ile enflasyon farkı kapandı. Yeni faiz indirimleri için enflasyonda bir düşüş hamlesi daha görülmek istenebilir. Faiz düşüşlerine karşı ilk tepki konut satışlarından gelmişti. Son aylarda satışların artışında ivme kaybıyla birlikte düşen faiz oranlarına duyarlılık zayıflamıştı. Ekonomideki toparlanma çabalarının etkisiyle cari dengede aylık bazda 300-350 milyon dolar bazında açık, yıllıkta ise biraz gerileme ile 1.5 milyar dolar civarında bir fazla beklentisi var. Ayrıca 130 milyar TL açık veren “hazine nakit dengesi”, 152 milyar TL’ye ulaşan bankaların “takipteki alacaklar” kalemi ve 734 milyon dolarlık artışla 194.3 milyar dolara ulaşan yurtiçi yerleşiklerin yabancı para mevduatı kayda değer veriler. Bankacılıkta krediler artarken takipteki alacaklar sorunu devam ediyor. Geçen hafta itibariyle borsada işlem gören banka hisselerinde ciddi bir hareketlenme oldu. Banka hisseleri uzun bir süredir hareketsizdi. Yabancı yatırımcıların son dönemdeki tavırları daha çok kısa vadeli trade (kısa dönemi al-sat) şeklindeydi. Bankalar öncülüğünde borsadaki yükselişe bakılırsa geçen hafta için alımda olmaları muhtemeldir. Özellikle borsada olumlu havanın devamında yabancı yatırımcıların katılımı önemli tabi ki. ABD-İran arasındaki gerilimin düşmesiyle piyasalar jeopolitik risklerden uzaklaşıp ekonomik gündeme geri dönerken olumlu havayı tekrar yakaladı.