Zeynel Balcı

Borsalar yara sarıyor

8 Nisan 2020
Borsalar son dönemlerde koronavirüs nedeniyle sert düşüşler yaşadı. Ancak borsaları destekleyecek gelişmelerin yanı sıra koronavirüsün etkilerinin azaldığı yönündeki değerlendirmeler borsaların yükselmesini sağladı.

Koronavirüs nedeniyle sert düşüş yaşayan borsalarda son günlerde tepki yükselişleri görülmeye başladı. Dış borsalardaki yükseliş Borsa İstabul’a da yansıdı. Faiz oranlarındaki düşüş, piyasalara verilen bol likidite ve parasal genişleme gibi borsaları destekleyecek gelişmelere virüse bağlı ölüm oranlarındaki gerileme ile virüs salgınında ‘en kötü görüldü’ söylemleri eklenince borsalarda kısa süreli ralli yaşandı. Borsalardaki olumlu fiyatlamanın en geçerli gerekçesi virüsün etkilerinin azaldığı yönündeki değerlendirmeler tabi ki. Borsalarda “fiyat önden gider, olay sonradan gelir” diye bir söz var. Dileriz bu söz gerçekten doğrudur ve bu defa da gerçeklik kazanır. Ancak genel görüş hala temkinli görünümün henüz tamamen dağılmadığı yönünde. Dikkat çeken noktalardan biri, düşüşte olduğu gibi borsalarda yaşanan tepki çıkışında da gap’ler (boşluklar) oluşmaya başladı. Bu durum destek ve direnç seviyelerinin dikkatli izlenmesi gerektiğini gösteriyor.

BIST 100 %0.34

Sert düşüş sonrası görülen tepki yükselişi sürüyor. İlk direnç 95.500 seviyesinde görülürken çıkışın devamı için bu seviyenin üzerinde kalınması önemli olacak. Bu durumda 99.000-100.000 sonraki direnç seviyeleri olarak görülüyor. İlk destekler ise 92.000-90.500 seviyelerinde. 90.500 daha önemli. Bu seviyenin üzerinde tepki çıkışı gücünü koruyacak. Aksi takdirde sonraki destek 86.600 seviyesinde bulunuyor. Direnç seviyelerinde görülen satış denemelerine rağmen tepki yükselişi gücünü koruyor.

DOW JONES %2.42

Tepki yükselişinin devamı için endeksin 22.550 seviyesinin üzerinde kalması gerekecek. Bu durumda 23.300-23.900 direnç seviyeleri olarak görülürken ilk destek noktaları 21.700-21.500 ve 20.700 seviyelerinde bulunuyor. Tepki yükselişi devam etmekle birlikte direnç seviyelerini yakından izlemekte yarar var.

Yazının Devamını Oku

Virüs ekonomik verilere de bulaştı

5 Nisan 2020
Koronavirüs salgını tüm dünya üzerinde etkisini arttırıyor. Ekonomide yaşanan durgunluk ve beklentilerdeki bozulma artık verilere yansımaya başladı. ABD’de bir önceki hafta işsizlik başvuruları 3.3 milyon iken geçen hafta 6.6 milyonu aştı. İki haftada 10 milyon kişi işsiz kaldı. ABD, Çin, Almanya başta olmak üzere küçülme tahminleri dramatik şekilde aşağıya çekildi. Ancak henüz Türkiye’deki ekonomik verilere ciddi bir yansıma görülmüyor.

Piyasalarda dalgalı seyirle birlikte yeni denge oluşturma çabaları devam ediyor. Borsalarda önce tutunma, ardından henüz güç kazanamazsa da bir tepki hareketi görüldü. Bu gelişmede düşen faiz oranları ve piyasaya merkez bankaları tarafından verilen bolca likiditenin etkisi var. Bir de sert düşüş ve olumsuz gelişmelerin belli ölçüde fiyatlanmasının payı var. Ayrıca sermaye piyasaları orta ve uzun dönem yatırım aracı olduğu için sert düşen fiyatları cazip bulup, alım yapanların katkısını saymak gerekecek. Ancak para piyasaları için aynı şeyleri söylemek çok zor veya erken. Sıkça değişen dengeler yön bulmayı ve ileriye yönelik projeksiyon yapmayı zorlaştırıyor.

DOLAR VE ALTIN REKABETİ

Özellikle güvenli liman konusunda altın ve ABD doları arasında el değişiminden veya bir rekabetten söz etmek mümkün. Likidite ihtiyacı devam ettiği için ABD doları bu dönem güçlü konumunu koruyor. Dolar Endeksi 100 seviyesinin altına pek gelmedi. Ancak orta ve uzun dönem için düşen faizler ve piyasadaki dolar bolluğunu dikkate aldığımızda doların bu konumu ne kadar devam edecek, bakalım? ABD Merkez Bankası (Fed) bilançosu 5.8 trilyon dolara ulaştı. Alınan kararlara bakıldığında bilanço daha da büyüyeceğe benziyor. Bir süre daha doların gücünü koruması beklenebilir. Dolar ne de olsa dünya parası, dış ticaret, borçlanmalar ve merkez bankası rezervleri ağırlıklı olarak ABD doları üzerinden gerçekleşiyor. Nakit denilince de akla ilk dolar geliyor. Kısa vade likidite ihtiyacı olduğu kadar daha geniş vadede doğal olarak borçlanmalar artacak. Bu çerçevede yine dolar gündemde olacak.

SALGIN BELİRSİZLİĞİ

ABD dolarının dış piyasalarda değerli kalması iç piyasalarda dolar/TL kuruna da yükseliş olarak yansıdı. Kur yükselişinde Türkiye’nin 2009 yılından bu yana en yüksek seviyelerine ulaşan risk primi (CDS) 600’ün üzerini test ederken önümüzdeki dönemde turizm ve ihracattaki olası kayıplarla yabancı sıcak para çıkışları, faiz düşüşü ve TCMB’nin likidite genişlemesinin payını da dikkat almak gerekecek. Ağırlıklı olarak yabancı yatırımcılar son aylarda satıştalar. Geçen perşembe açıklanan TCMB verilerine göre tahvil bono ve hisse senetlerindeki yabancı satışları haftalık bazda toplamda 530 milyon doları buldu. Altın fiyatı ise kısa dönem nakde geçme eğiliminin baskısı altında kalsa da salgın hastalığın verdiği belirsizlik ile yine düşük faiz ve bol likiditeden besleniyor. Geri çekilmelerde tekrar toparlanması bu sebepten.

HAZİRANA KAYDI

Petrol ise ABD Başkanı Trump müdahil olunca üzerindeki ölü toprağını atmaya başladı. Önce küresel ekonomideki yavaşlama ve ABD-Çin ticaret savaşı, ardından petrol savaşı ve sonrasında virüsün ekonomilerde ani duruşa neden olmasıyla sert bir düşüş yaşadı. Rusya tarafından çok kabul görmese de ABD Başkanı Trump’ın “Suudi Arabistan ve Rusya’nın fiyat savaşını sonlandırarak bir anlaşmaya varacağını, petrol üretimini 10 milyon varil azaltmasını beklediğini” yönündeki açıklamaları petrol fiyatına tepki yükselişi olarak yansıdı. Virüs ve sağlık sorunu öncelikli. Ancak sonra ekonomi geliyor. Bu sürecin ne zaman sonlanacağı kadar ekonomik faaliyetlerin ne zaman tekrar hareketleneceğine dair tahmin ve tarihler erteleniyor. Nisan sonu gibi öne çıkan tarihler yapılan açıklamalara bakılınca sanki haziran ayına doğru kaymaya başladı. Avrupa ve ABD’de olağanüstü hal, sokağa çıkma yasakları, üretime ara verme süreleri, hava yollarının sefere başlama tarihleri uzatıldı. Görünüme bakılınca bu süreçten çıkış V değil de daha çok U şeklinde olacak gibi.

TAHMİNLERDE NETLİK YOK

Yazının Devamını Oku

Tedbirler piyasalarda paniği azalttı

29 Mart 2020
Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınının ekonomiler üzerindeki etkisini azaltmak için hem hükümetler hem de merkez bankaları birbiri ardına tedbirleri devreye alıyor. Bu hamleler de piyasaların sakinleşmesinde önemli rol oynadı. Ekonomik faaliyetler tekrar başlar, aşı veya ilaç konusunda umut veren gelişmeler olursa farklı bir gündemi de konuşabiliriz.

Koronavirüs piyasaların gündemi olmaya devam ediyor. Sağlık krizi olarak başlayan süreç, ekonomik durgunluğu tetikleyince merkez bankaları ve hükümetler bir çoğu 2008 krizinden tanıdık bildik tedbir paketlerini uygulamaya koydular. Faiz düşüşü ile birlikte görülmedik büyüklükte likidite verdiler. En dikkat çekeni tabi ki ABD Merkez Bankası (Fed) tarafından geleniydi. Limitsiz likidite vaadi, ardından ABD hükümetinin 2 trilyon dolarlık teşvik paketinin onaylanması piyasaların sakinleşmesinde önemli rol oynadı. Avrupa Merkez Bankası’nın 750 milyar dolarlık teşvik paketi, İngiltere, Çin, Japonya ve Türkiye dahil bir çok ülkede benzer tedbirler uygulamaya alındı. Bütün bunlar ekonomilerdeki ani duruşun tahribatını azaltmaya yönelik adımlardı.

CEPHANEMİZ BİTMEDİ

Yapılacaklar akla gelen gelmeyen veya lazım gelen ne varsa yapıldı derken Fed Başkanı Powell, “Cephanemiz bitmedi, yeni para politikası alanlarımız var” dedi. Gerekirse yeni tedbirlerin gelebileceğini açıkça beyan etti. Bir zamanlar yapılan “helikopterden para atmak”esprisi tekrar yapılmaya başlandı. Fed bilançosu ilk defa 5.2 trilyon doları geçti. Daha da artması muhtemeldir. Peki bu yapılanlar çözüm mü? Sorunu ortadan kaldırmaya yeterli mi? Bu koronavirüs sürecinin ne kadar devam edeceğiyle ilgili. Süreç uzarsa piyasaları ve reel ekonomileri tahrip etmeye devam edecek. O konudaki belirsizlik sürüyor. Çin’den virüsle mücadele konusunda nispeten başarılı olunduğu yönünde çok da net olmayan, teyide muhtaç açıklamalar geliyor. Fakat virüsün etkileri özellikle Avrupa olmak üzere dünyada ağır şekilde hissedilmeye devam ediyor. Ancak ABD Başkanı Trump’ın işaret ettiği çok da kabul görmeyen 12 Nisan tarihinde yavaş yavaş ekonomik faaliyetler tekrar start alır ivme kazanırsa veya aşı, ilaç konusunda umut veren bir gelişme olursa bu tedbirlerin yeterli gelmesi olasılığı yüksek. O zaman da başka şeyleri konuşacağız. Piyasalar hızla toparlanır, eski dengeler yerine oturmaya başlar.

2008 KRİZİNİ AŞTI

Mevcut durumda ise para ve sermaye piyasalarının açısından teşvik ve tedbir paketleriyle bir süre daha taşınması mümkün olabilir. Ama reel ekonomiler için aynı şeyleri söylemek zor. IMF’den kredi derecelendirme kuruluşlarına ve birçok yabancı yatırım bankalarına kadar yapılan yorumlar 2008 krizini aşan bir sıkıntı olduğu yönünde. Ülke kredi not indirimleri gelirken ekonomideki durgunluk artık verilere yansımaya başlamış durumda. Petrol fiyatlarının tarihi dip seviyelerine yakın seyretmesi dışında geçen perşembe açıklanan ABD haftalık işsizlik başvurusu 1982 yılından bu yana en yüksek seviyesi olarak 3.3 milyon olarak gerçekleşti. Haftaya cuma günü açıklanacak ABD tarım dışı istihdam verisi bakalım nasıl gelecek? Nasıl geleceği belli de ne kadar kötüleşme var onu göreceğiz.

DAHA BORÇLU DÜNYA

Koronavirüs global ekonomileri en borçlu olduğu dönemde yakaladı. 250 trilyon doların üzerinde borç yapısına sahip dünyada ekonomilerdeki durgunluk haliyle borç ödeme kabiliyetlerini zayıflatacaktır. Bu durum hem hükümetler, hem şirketler ve hane halkı için geçerli. Piyasaya verilen bolca para kısa vadeli likidite ihtiyaçlarını ancak bir süre karşılayabilir. 2008 küresel krizi sonrası dünyadaki borç stokunun daha fazla arttığını ivme kazandığını dikkate alırsak önümüzdeki süreçte daha borçlu bir dünya olacağını tahmin etmek zor değil. Buna karşılık geçen yıl 80 trilyon doların üzerindeki global milli gelirin bu yıl belki önümüzdeki yıl da yakalanması çok zor görünüyor. Daha borçlu ama daha az kazanan bir ekonomi yapısı bizi bekliyor. Piyasaya verilen hiç olmadığı kadar bol para bu şartlarda nasıl geri çekilecek? Nakit piyasada kaldığı sürece düşük faiz ile birlikte enflasyon demek. Ancak orta ve uzun dönemde enflasyonda yaşanacak olası bir yükseliş faiz oranlarını da yukarı çekecektir haliyle.

DÜŞÜK FAİZ PİYASALARI YUMUŞATTI

Yazının Devamını Oku

Piyasalar yara sarmaya çalışıyor

26 Mart 2020
Koronavirüsün ekonomiler üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik tedbirler devam ediyor.

Merkez bankaları ve hükümetler birbirini destekleyen adımlar atıyor. Salgın hastalıkla başlayan sağlık krizi ekonomik durgunluğu tetikledi, beklentileri bozdu. IMF’den kredi derecelendirme kuruluşları ve yatırım bankalarına kadar birçok kurum küresel ekonomiye ilişkin büyüme beklentilerini aşağıya çekti. Buna karşın önce merkez bankaları ardından hükümetler harekete geçti ve olağanüstü tedbirler aldılar. ABD Merkez Bankası (Fed) hiç alışık olunmayan bir adım attı ve “sınırsız varlık alım programı” açıkladı. Fed’in “limitsiz likidite” hamlesi beklemeyen bir adımdı. ABD Kongresi’nde Cumhuriyetçiler ve Demokratların 2 trilyonluk teşvik paketi konusunda anlaşamaması bu hamlenin piyasalara etkisini erteledi. Salı günü anlaşma haberi gelince piyasalar rahatladı ve borsalara sert tepki yükselişi olarak yansırken ABD dolarındaki değerlenmeye ivme kaybettirdi. ABD dolarının dış piyasalarda nispeten zayıflaması iç piyasalarda dolar/TL kurunda kâr satışlarını ve kısa süreli geri çekilmeyi beraberinde getirdi. En belirgin tepki ise altında (ons/dolar) görüldü. Altın çok ciddi tepki verdi. Faiz oranları düşük ve düşük kalacak. Ayrıca merkez bankaları tarafından piyasaya sunulan bol likidite altındaki yükselişi destekleyen gelişmeler oldu. Geçtiğimiz günlerde piyasaların likidite ihtiyacı ve nakde dönme eğilimiyle “nakit kraldır” anlayışı öne çıkmış ve güveli liman ABD Doları olmuştu. Ancak Fed’in son hamlesinin de katkısıyla altın “güvenli liman” özelliğini geri almaya başladı. Piyasalarda para bollaştı, para arzı arttı ama altının arzı aynı kaldı. Piyasalardaki belirsizlik azaldığı takdirde düşük faiz ve bol likiditenin sonunda akacağı alanların başında altın ve hisse senetleri geliyor. Piyasalardaki koronavirüse bağlı likidite ihtiyacı ve gerginlik azalırsa para birimlerine olan talebin gerilmesi de muhtemeldir. Şimdi olmazsa da bunun parite hareketleri para birimleri üzerinde önümüzdeki dönemde etkilerini görebiliriz. Daha bol para, daha düşük talep daha zayıf para kavramını getirebilir. Önce salgın hastalıkla ilgili belirsizlik ve güvensizliğin azalması gerekecek. Hükümetler ve merkez bankalarının yardımıyla yara sarmaya çalışan piyasaların olağanüstü tedbirlerine tepki vermeye başlaması olumlu bir gelişme.

DOLAR/TL

Dolar/TL kurunda yükseliş sonrası kâr satışları görülmeye başladı. 6.38 ilk destek olarak görülürken bu seviyenin altında sonraki destek noktaları 6.25 ve 6.15 seviyelerinde. İlk dirençler ise 6.46 ve 6.53-6.60 seviyelerinde bulunuyor. Çıkış hareketi korunmakla birlikte yükseliş denemelerinin direnç seviyelerinde satışla karşılaşma olasılığı yüksek.

BIS100 ENDEKSİ

Borsada sert düşüş sonrası tepki yükselişi direnç seviyelerini geçmekte zorlandı. İlk destekler 87.000-86.500 seviyelerinde görülürken sonraki destekler 84.000-82.000 seviyelerinde bulunuyor. İlk direnç ise 92.000 seviyesinde. Tepki çıkışının devamı için bu seviyenin geçilmesi gerekecek. Sonraki dirençler 95.000 ve 99.000-100.000 seviyelerinde. Geri çekilmelerde tepki alımları görülmekle birlikte dalgalı seyir sürebilir.

ALTIN (ONS/DOLAR)

Altında dalgalanma sürüyor. Düşüşler ve çıkışlar aynı sertlikte. 1.638 ilk direnç olarak oluşurken çıkışın devamı için bu seviyenin geçilmesi önemli. Sonraki dirençler 1.670 ve 1.700-1.715 seviyelerinde. İlk destek ise 1.595 seviyesinde bulunuyor. Sonraki destekler 1.570 ve 1.550-1.525 seviyelerinde. Yükseliş hareketi gücünü korumakla birlikte kısa süreli kâr satışları etkili olabilir.

 

Yazının Devamını Oku

Piyasalar denge bulmakta zorlanıyor

22 Mart 2020
Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını her alanda kendisini derinden hissettiriyor. Hükümetler, merkez bankaları ekonomilerin virüsten daha az etkilenmesi için art arda adımlar atıyor, önlemler alıyor, paketler açıklıyor. İnsanlık da piyasalar da aşı ve ilacın bir an önce bulunmasını bekliyor. Yaşanan süreçte para piyasalarında dengeler sürekli değişiyor.

Koronavirüs insan sağlığı kadar piyasaları da vuruyor. Önce merkez bankalarının faiz indirim ve bol likidite içeren operasyonları geldi. Bu adımlar yeterli olmayınca hükümetler virüsün ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için olağanüstü tedbirleri ve mali teşvik paketlerini uygulamaya aldılar. Türkiye, 100 milyar TL tutarında ‘Ekonomik İstikrar Kalkanı’ paketini devreye sokarken TCMB ise bir puan indirim ile politika faizini yüzde 9.75’e çekti. Piyasaların merkez bankaları ve hükümetlerden gelen son kararlara ciddi tepki verdiğini söylemek bu aşamada zor. Sınırlı bir etki söz konusu, hala temkinli bir görünüm var. Bu tedbirler alınmasaydı piyasalar daha derin yaralar alacaktı tabi ki.

NEW YORK KARARI

Son birkaç gündür dış borsalarda görülen tepki alımlarında ABD Başkanı Trump’ın “ilaç yakında kullanılabilir olacak” açıklaması, olumsuz gelişmelerin belli ölçüde fiyatlaması, ABD ve Alman hükümetlerinin “hisse senedi almayı değerlendirdiği” yönünde haberlerin etkisi vardı. Ancak cuma akşamı New York’ta zorunlu olmayan iş yerlerinin kapanması kararı küresel piyasalara tekrar satış getirdi. Sert düşen borsalar en küçük bir umutlu habere aç ve hemen tepki veriyor. Piyasalar temkinli duruşunda çok da haksız sayılmazlar. Zira Almanya Başbakanı Merkel, “2.Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük kriz” ifadesini kullanırken ABD Başkanı Trump “savaş dönemi başkanıyım” dedi.

DEVLET ‘BABALIĞI’

Ayrıca virüsün etkilerinin sonlanması konusunda temmuz, ağustos aylarını hatta çok daha uzun takvim veren devlet adamları da var. Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’ten “global resesyonun sınırındayız” derken global ekonomiyle ilgili daralma yönünde tahminler ardı ardına geldi. Goldman Sachs, Çin’in 1. çeyrekteki GSYİH büyümesini yüzde 2.5’den yüzde -9’a düşürdü. Almanya için yüzde 1.5-6.0 arası daralma tahminler var. Bunların hepsi tahmin. Ama çok çabuk da değişebilecek öngörüler. Koronavirüse karşı olası bir aşı ve ilaç geliştirilmesi haberi bu tabloyu ve piyasaların seyrini çok kısa bir süre içinde iyimser yönde değiştirebilir. O yönde ise Dünya Sağlık Örgütü ve yetkili mercilerce yapılan umut verici bir açıklama henüz yok. Son zamanlarda birbiriyle çelişen açıklamaları nedeniyle güven kaybına uğrayan Trump’ın ilaç ile ilgili sözleri dileriz bu defa doğru çıkar. Aksi halde çok yavaşlayan hatta bir çok sektörde durma noktasına gelen ekonomi maalesef yara almaya devam edecek. Zaman uzadıkça tahribat büyürken yaraların sarılması zorlaşacak. Olağanüstü hal ve acil durum ilanları, sokağa çıkma yasakları, mağaza kapatmalar, üretimi askıya almalar son günlerin sıradan haberleri arasında yer almaya başladı. Bu şirketleri ve çalışanları aşan bir durum olarak görülürken devletler ‘babalığını’ göstermeye başladı. ABD, İngiltere gibi kapitalizmin önde gelen ülkeleri bile sosyal devlete dönüşüverdi. Adam Smith’in ruhuna bir şey olmaz, çok doğru yapıyorlar. 2008 krizinde ABD şirketleri kurtarırken ABD’li ünlü yatırımcı Jim Rogers “Çin’den fazla komünist olduk” demişti. Para piyasalarında ise dengeler sürekli değişiyor.

DOLAR DEĞERLENDİ

Korona krizinin ilk günlerinde güvenli liman özelliği nedeniyle altın (ons/dolar) sert yükseldi. Ancak panik büyüyünce piyasalarda “nakit kraldır” anlayışı öne çıktı ve dolara olan talep de artınca altın düşerken dolar dış piyasalarda değer kazandı. Dolar endeksi, 95 seviyesinden 103 seviyesine kadar yükseldi. Yeni güvenli liman bir anda ABD Doları oluverdi. Ne ölçüde ve ne kadar kalıcı olacağını göreceğiz. Dünya ticaretinin ve borçlanmaların yaklaşık yarısı dolar ile. Merkez bankalarının yüzde 60-65 rezervleri dolar cinsinden. Euro ise Avrupa Merkez Bankası’nın 750 milyar dolarlık tahvil alım kararı ve virüsün en ağır sonuçlarını yaşayan İtalya’nın durumunun da katkısıyla değer kaybetti, son üç yılın en düşük seviyelerine geriledi.

TÜRKİYE İÇİN AVANTAJ AMA

Yazının Devamını Oku

Fed’in faiz hamlesi piyasaları yatıştırmadı

17 Mart 2020
Devletler, şirketler ve hane halkı çok borçlu. Ekonomi yavaşlarsa borç ödeme kapasiteleri düşecek. Bu durumdan sistem daha çok yara alacak. Paranın ucuz ve bol olması gerekecek. Merkez bankaları da bunu yapıyor. Fed’in kararları öne çekmesinin en önemli nedeni bu. Ancak piyasalar bu hamleye olumlu tepki vermedi.

Piyasalar ardı ardına gelen dalgaları karşılamakta zorlanıyor. Korona virüsünün küresel ekonomi üzerindeki yansımalarını azaltmak için ABD Merkez Bankası (Fed) başta olmak üzere merkez bankaları ardı ardına operasyonlar yapmaya başladılar. 2008 küresel kriz önlemlerini de aşan kararlar geliyor. Fed geçen hafta sürpriz yaparak faiz oranın düşürüp piyasaya repo operasyonları dâhil toplamda 5.4 trilyon dolar vermeyi taahhüt etmiş böylece ortamı biraz yumuşamıştı. Fed’in şu anki bütçesi 4.3 trilyon dolar. Ancak pazar akşamı Asya piyasaları açılmadan önce olağan toplantı tarihi olan 18 Mart toplantısı beklenmeden Fed’in faiz oranını 1 puan düşürüp 700 milyar dolar varlık alım programı (QE) açıklaması nispeten yatışan piyasaların tekrar paniklemesine neden oldu.

BORSA 90 BİNİN ALTINDA DOLARDA YÜKSELİŞ SÜRÜYOR

Koronavirüsün uluslararası piyasalara etkisi sürüyor. Amerikan Merkez Bankası Fed’in olağanüstü toplanarak faiz oranlarını yüzde 1.00-1.25’ten yüzde 0.00-0.25 aralığına indirip ek olarak 700 milyar dolarlık büyük bir ek parasal genişleme programı açıklamasına rağmen piyasalarda düşüş sürdü. Tüm dünya piyasaları alt üst olurken Borsa İstanbul yüzde 8.07 düşüşle 87 bin 888 puandan günü tamamladı. Böylece borsa Mayıs 2019’dan beri ilk kez 90 bin puanın altına düştü. Türk Lirası da dolar ve Euro’ya karşı değer kaybetti. Dolar 6.42 liraya kadar çıkarken bankalararası piyasada son işlemler 6.4068 liradan, Euro’da 7.1372 liradan yapıldı. Serbest piyasada dolar günü 6.4150 liradan, Euro 7.1360 liradan kapattı. Uluslararası piyasada altının onsu bu yıl ilk kez 1.500 doların altına gördü, ancak akşam üstü tekrar 1.508 dolar seviyelerine yükseldi. Brent petrol ise gün içinde 29.52 doları gördü.

PİYASALARDA ETKİLİ OLMADI

Faizi düşürüp piyasaya bol likidite vererek hem ekonomileri canlı tutma hem de finans ihtiyacının ucuz ve kolay karşılanmasına yönelik bu operasyonlara piyasalar olumlu tepki vermedi. Dünyada küresel borçlar çok yüksek. Borçlanmaların ivme kazandığı dönem 2008 küresel krizi sonrasına denk düşüyor. Krize çare olarak başvurulan global ekonomide yaşanan ucuz para bolluğu küresel borç toplamını 250 trilyon doların üzerine taşıdı. Oysa 2019 yılı toplam milli geliri ise 85 trilyon dolar civarındaydı. Devletler, şirketler ve hane halkı çok borçlu. Ekonomi yavaşlarsa borç ödeme kapasiteleri düşecek. Bu durumdan sistem daha çok yara alacak. Paranın ucuz ve bol olması gerekecek. Merkez bankaları da bunu yapıyor. Fed’in kararları öne çekmesinin nedenlerinden biri de bu olabilir.

GÜVENSİZLİK VE BELİRSİZLİK

Pazar akşamki toplantıda Fed Başkanı Powel ‘hane halkı ve işletmelere kredi akışının desteklenmesi için de adım attıklarını’ söyledi. Ama üç gün sonra zaten olağan toplantı vardı. Demek ki işler söylenenden veya beklenenden çok daha sıkıntılı anlayışının öne çıkmasıyla piyasalarda yeni bir gerilimin kapısı aralandı. Ülkeler sınırlarını kapatırken birçok ünlü firma mağaza kapatmaya başladı. Ticaret kısıtlanmaya, ekonomiler yavaşlamaya devam ediyor. Dünyada düşük faiz ve bol para bu görünüme ne ölçüde çare olacak, bunu zamanla göreceğiz. Piyasaların hemen tepki vermesini beklemek fazla iyimserlik olacak. Güvensizlik ve belirsizlik var. Ayrıca var olan dengeler kayboldu, yeni dengelerin oluşması ve güvenin sağlanması biraz zaman alacak.

LİKİDİTE TUZAĞINDAYIZ

Yazının Devamını Oku

Koronavirüs kabusa dönüştü

15 Mart 2020
Dünyanın neredeyse tamamını etkisi altına alan koronavirüs salgını borsalardan petrol fiyatlarına, faiz oranlarından altına kadar tüm piyasaları altüst etti. ABD borsaları geçen hafta perşembe günü son 33 yılın günlük bazda en sert düşüşünü gerçekleştirdi.

Piyasalarda koronavirüs şoku yaşanıyor. Borsalar, altın, petrol fiyatlarıyla faiz oranlarında sert düşüşler yaşandı. Aslında “çöküş” tabiri daha doğru olsa gerek. Borsalarda “ayı piyasasına” girildiği yönünde finans çevrelerinden değerlendirmeler geliyor. Ayı piyasası, kısaca, karamsarlık ve düşüşün devamı yönünde beklentilerin hakim olması şeklinde izah edilebilir. ABD Borsaları 12 Mart Perşembe günü 1987 tarihinden bu yana günlük bazda en sert düşüşünü gerçekleştirdi. Güvenli liman olarak görülen altındaki (ons/dolar) hareket en dikkat çekici gelişmelerden biriydi. Önce yükseldi sonra sert düştü. Altındaki düşüşte, kâr satışları ile güvenli liman özelliğinin zayıflaması ve nakitte kalma isteği etkili oldu. Belirsizlik nedeniyle nakitte kalma politikası piyasa deyişiyle “nakit kraldır (cash is king)” anlayışı öne çıkmış durumda. Nakit yeni güvenli liman oldu denebilir.

OLAĞANDIŞI HALLER

Son dönemde petrol de altın kadar yakından izleniyor. Küresel durgunluk beklentilerinin talebi azaltacak varsayımı, Rusya ile S.Arabistan arasındaki petrol savaşı, seyahat kısıtlamaları petrol fiyatını aşağılara itti. Piyasalardaki tedirginliği ve oynaklığı gösteren Vix Endeksi (korku endeksi) 2008 küresel kriz döneminden bu yana en yüksek seviyesine ulaştı. Bu arada Türkiye’nin CDS oranı (risk primi) 496 seviyesini gördü. Koronavirüsün ekonomilere olumsuz yansımalarına karşı öncü merkez bankaları ardı ardına önlemler aldılar. Avrupa Merkez Bankası, Perşembe günkü toplantısında faiz değişikliğine gitmedi ama 120 milyar Euro’luk ek varlık alımıyla birlikte, kredi ve likidite desteği (LTRO) açıkladı. Başkan Lagarde, “gerekirse faiz indirimine gidebiliriz” dedi. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) 18 Mart’taki toplantıda tekrar faiz indirimine gitmesine kesin gözü ile bakılıyor. Fed ayrıca toplamda 1.5 trilyon dolar piyasaya likidite sağlama kararı aldı. 5.4 trilyon dolara kadar çıkmayı taahhüt etti. Bu rakam şu andaki Fed bütçesinden fazla. ABD Hazine Bakanı Mnuchin, “Fed ve Hazine sınırsız likidite sağlamaya çalışıyor” dedi. Bunlar öyle sıradan hamleler değil. Ancak olağan dışı haller ve kriz gibi durumlarda başvurulan 2008 yılından en tanıdık bildik önlemler. Fed’in son bazı operasyonları 2008’in de üzerinde. Düşük faiz, bol likidite bu defa ne kadar çözüm olacak onu zaman gösterecek. Fed’in hamlesi daha etkili olmakla birlikte oluşan belirsizlik ve güvensizlik nedeniyle piyasaların ciddi ve kalıcı bir tepki verdiğini söylemek için henüz erken. Ama olumsuz hava biraz yumuşadı. Bu duruma, ABD Başkanı Trump’ın cuma gecesi yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında, “acil durum ilanı ve salgınla mücadele için 50 milyar dolarlık fon ayırma” kararı da katkı yaptı.

ZAMANA İHTİYAÇ VAR

Tekrar güven oluşması için zamana ihtiyaç var. Beklentiler bozulmuş durumda, küresel ekonomide yavaşlama ve durgunluk beklentileri hakim. ABD ve Avrupa yıllık büyüme beklentilerini aşağı yönlü revize ettiler. Japonya ve Çin’de ekonomik verilerde zaten bozulmalar başladı. Bu arada Türkiye dahil ülkeler günlük hayat ile ilgili Koronavirüs önlemlerine devam ediyor. Faiz düşük ve uzun süre daha düşük kalacak, petrol ve emtia fiyatları geriledi. Bunları yan yana koyduğumuzda dış finansman ihtiyacında ve ithalat ağırlıklı ekonomiye sahip Türkiye için önemli bir avantaj gibi duruyor. Ancak faiz oranlarını aşağıya çekerek ekonomide toparlanma çabasındaki Türkiye, küresel ekonomideki yavaşlamadan haliyle olumsuz etkilenecek. 19 Mart Perşembe günkü TCMB toplantısından 50 baz puan faiz indirimi bekleniyor. Dış dünyada faiz oranlarındaki düşüş TCMB’nin faiz konusunda elini rahatlatacaktır. Belirsizlik sürmekle birlikte deyim yerindeyse yaşanan satış çılgınlığı ile yatırım araçları hızla ucuzladı. Borsacıların “hisse fiyatı yükselecek diye alınır” sözüne atıfta bulunacak olursak henüz yukarı yönlü beklentiler çok fazla güçlenmiş değil. Bu aşamada izafi bir kavram gibi görülse de iskonto ve ucuzluk bir yerde alıcı çekecektir. Ancak önce dengelenmenin sağlanması yeni dengenin oluşması gerekecek. Baskı korunmakla birlikte olumsuz gelişmeleri belli ölçüde fiyatlayan piyasalarda tepki hareketleri görülebilir.

BORSA UZUN DÖNEM DESTEKLERİNE YAKLAŞTI

Borsada sert düşüşle birlikte uzun dönem önemli destek noktalarına yaklaşıldı. İlk destek 91.000-90.000 seviyelerinde görülürken bu seviyelerin üzerinde tepki alımları görülebilir. Aksi takdirde düşüşün devamıyla sonraki destekler 88.000 ve 83.500 seviyesinde bulunuyor. İlk dirençler ise 99.000-100.000 seviyelerinde. Tepki alımlarının devamı için 100.000 seviyesinin geçilmesi gerekecek. Sonraki dirençler 106.000 ve 110.000 seviyelerinde bulunuyor. Borsada satış baskısı korunmakla birlikte destek seviyelerinde sert düşüşe bağlı tepki alımları görülebilir. Ancak direnç seviyelerinde satışla karşılaşma olasılığı yüksek.

Yazının Devamını Oku

Piyasalar yeniden virüsün etkisinde

8 Mart 2020
Koronavirüsün yayılmasıyla birlikte IMF’den yatırım ve merkez bankalarına kadar birçok kurum ekonomik büyüme beklentilerini aşağı yönlü revize etti. Fed’in sürpriz faiz indiriminin ardından diğer merkez bankaları da faiz indirimine gitti. Fed’in faiz indirimi sonrasında piyasalarda olumlu fiyatlama görülse de sonrasında koronavirüs etkisine girildi.

Piyasalar Fed’in sürpriz faiz indirimi sonrası kısa bir olumlu fiyatlamanın ardından tekrar koronavirüs etkisine girdi. Bu olayın küresel ekonomi üzerinde olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik olarak ABD Merkez Bankası (Fed) sürpriz bir şekilde faiz oranını 0.5 puan indirmişti. Bunu diğer bazı merkez bankaları da izledi. Bakalım 12 Mart toplantısında Avrupa Merkez Bankası ne yapacak? Bilindiği üzere Avrupa Merkez Bankası faiz oranı zaten sıfır ve varlık alımlarına devam ediyor. Faizin aşağı yönlü gidebilecek pek bir marjı yok gibi, negatif faiz veya varlık alımlarının arttırılması yönünde bir haber duyar mıyız bakalım? Bu çerçevede piyasalar bir anda 2008 koşullarına geri dönmüş oldu. Hatta bazı göstergeler 2008’den daha dikkat çekici. Negatif faizli tahvil stoku 14.4 trilyon dolara yükselmiş durumda. Bir ara 17’ye çıkıp, oradan 11 trilyon dolara kadar düşmüştü. 2008 krizi sonrası ekonomideki durgunluk ve yavaşlamaya tedbir olarak düşünülen düşük faiz, bol likidite politikası tekrar sahne aldı. En bilindik, tanıdık çare bu.

ÇARE AŞI VE İLAÇ

Diğer çare elbette virüse karşı aşı veya ilaç geliştirmek. Ancak o yönde şimdilik bir gelişme görülmüyor. Geçmişte düşük faiz ve parasal genişleme politikasının katkıları oldu elbette. Avrupa’da çok daha sınırlı, ABD’de ise çok daha belirgin. Son dönemde etkileri zayıflamaya başlamıştı. Özellikle Avrupa’da onca parasal teşvik ve sıfır hatta negatif faize rağmen düşük enflasyon, zayıf büyüme hala çok önemli bir sorun. ABD Merkez Bankası’nın son hamlesiyle başlayan süreç umarız sonuç verir ve ekonomideki büyümeye katkı yapar. Yoksa ileri ki tarihlerde tekrar “likidite tuzağı” tartışmalarını duymak sürpriz olmaz. Koronavirüs ile IMF’den yatırım ve merkez bankalarına kadar birçok kurum ekonomik büyüme beklentilerini aşağıya çektiler. Çin dışında henüz ekonomik verilere çok fazla yansımadı. Ancak beklentiler bozuldu. Merkez bankaları bu beklentilerin gereği olarak ilk adımları attılar. Piyasalar da yeni duruma göre gardını alıyor. Düşük faiz borsaları fazla taşıyamadı. Alternatif olması açısından Fed kararı sonrası kısa bir tepki yükselişi görüldü, sonra Korona fiyatlamasına döndü ve ekonomideki yavaşlama beklentilerini satmaya başladı. Korona olayı hafiflerse bu defa düşük faiz tekrar borsaları destekleyecektir. Bu durum dış finansman ihtiyacındaki Türkiye’nin de bulunduğu gelişen ülke piyasaları için de geçerli. Daha rahat ve ucuz maliyetli borçlanma için imkan sağlayabilir. Ancak jeopolitik risklerin azalması gerekecek.

MERKEZ’İN ELİ RAHATLADI

Diğer taraftan faiz düşürme süreci devam eden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın eli biraz daha rahatladı. İçeride ve dışarıda en azından bir süre veya uzun bir süre faiz düşük kalacak. Bunun reel ekonomiler üzerine olası katkılarını bir tarafa not etmek lazım. Ancak şu an piyasalar küresel anlamda bir durgunluğu fiyatlıyor. Altın (ons/dolar) güvenli liman ihtiyacına bağlı olarak son yedi yılın en yüksek seviyesine ulaşarak tarihi zirvesine doğru yol alıyor. Ayrıca düşük faiz ve ABD dolarının değer kaybı destek veriyor. Fed faiz indiriminin ilk yansımalarının görüldüğü ABD 10 Yıllık Bono Faizi, tüm zamanların en düşük seviyelerini test ederken ABD dolarında değer kaybı, euroda ise değer kazanımı söz konusu. Petrol başta olmak üzere tarım, maden, sanayi emtia fiyatlarında düşüş eğilimi sürüyor. İthalatçı bir ekonomiyle sahip olduğumuz için ilk bakışta bu düşüşler avantaj gibi görülebilir. Fakat global ekonomideki sorunları dikkate aldığımızda şimdilik bir avantajdan söz etmek zorlaşıyor. Suriye konusunda Türkiye ve Rusya arasında varılan ateşkes önemli ve olumlu. Ancak Korona virüsünden olumsuz etkilenen dış piyasaların gölgesinde kaldı ve iç piyasalarda fiyatlanmadı. Piyasalarda temkinli görünüm sürüyor.

Yazının Devamını Oku