Paylaş
Gıda ve enerji üzerinden hareketle enflasyonda bu dönem arz kaynaklı gelişmeler öne çıktı. Pandemi sonrası küresel ekonomideki büyüme ve artan talep, enerji ihtiyacını canlandırdı. Talep artışının petrol ve doğalgaz fiyatlarına etkileri tartışılırken, bu defa enerji arzında sıkıntılar baş gösterdi. Buna bağlı olarak petrol, doğalgaz ve kömür fiyatlarındaki yükselişler ivme kazandı. Ayrıca bazı ülkelerin enerji güvenliği kaygılarıyla fazladan alım yaptığı haberleri de gelmeye başladı. Dış piyasalarda kömürde yıllık artış yüzde 260 seviyesini bulurken, doğalgazda yılbaşından bu yana yüzde 135, petrolde (brent) ise yaklaşık yüzde 60 fiyat artışları görüldü. Pandemi süresince enerji üretimindeki kesintilere tedarik yollarındaki maliyet artışı ve sorunlar da eklendi. Ayrıca stoklarda azalmalar görüldü. ABD haftalık ham petrol stokları geçtiğimiz beş haftalık dönemin dördünde düşüş gösterdi. Doğalgazdaki aşırı fiyat artışı elektrik üretimi için petrole daha fazla ağırlık verilmesi nedeniyle petrol fiyatındaki yükselişe katkı yaptı.
İSTİHDAM VE ENFLASYON
Buna ek olarak pazartesi günü yapılan OPEC+ toplantısında günlük 400 bin varil artış kararına sadık kalınması fiyatı biraz daha yükseltti. Enerji fiyatlarındaki sorun talepteki artıştan çok arz yönüne yani maliyet tarafına kaymış görülüyor. Tedarik sorunlarının kısa vadede çözümü pek mümkün görülmemekle birlikte yaklaşan kış nedeniyle enerji fiyatları bir süre daha gündemde kalacak gibi görünüyor. Enerji fiyatları enflasyondaki yükselişe katkı vermesi yönüyle para ve sermaye piyasaları üzerinde baskıya neden olmuş durumda. ABD Merkez Bankası’nın tahvil alımlarının azaltılması konusunda karar verirken öncelikle baktığı iki önemli veri bilindiği üzere istihdam ve enflasyon. Bu açıdan yükselen enflasyon, merkez bankalarının para politikalarını daraltıcı yönde etkileyecek bir gelişme. Para musluklarının kısılması doğal olarak piyasaların arzu edeceği bir gelişme değil.
TÜRKİYE’YE YANSIMALARI
Dış dünyada enerji piyasasındaki gelişmeler enerji ithalatçısı Türkiye’ye de aynı ölçüde yansıma gösteriyor. Türkiye’nin elektrik enerjisi üretiminde yarıya yakın bir dış bağımlılık söz konusu iken bu oran petrol ve doğalgazda yüzde 90-95 seviyelerine ulaşıyor. Hal böyle olunca dolar/TL kurundaki yükselişleri de dikkate aldığımızda enerji piyasasındaki gelişmeler daha elzem hale geliyor. Dışarıda enerji fiyatındaki yükseliş Türkiye’nin enerji faturasını kabartan bir gelişme olması yanında enerji ithalatı Türkiye’nin toplam ithalatı içinde en büyük paya sahip bir kalem. Doğal olarak üretim maliyetleriyle dış ödemeler ve cari dengeye direk etki ediyor. Enerji fiyatlarının maliyet enflasyonu ve toplam enflasyon üzerindeki etkileri malum. Ancak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) politika değişikliğine giderek faiz kararlarında çekirdek enflasyonu (gıda, içecek, tütün, altın ve enerji hariç) baz aldığından para ve sermaye piyasaları üzerindeki etkilerinin bir parça azaldığını söylemek mümkün. Eylülde TÜFE yıllıkta yüzde 19.58 olurken çekirdek (C endeksi) 16.98 olarak açıklandı. Enerji fiyatları yükselmeye devam ederse çekirdek enflasyonun da yükselmesi olağan bir gelişme olacaktır.
Paylaş