Her şey yarın sabah saat 06:30’da başlayacak.
Ormanın içinden Fethiye Kaya Köy’ün oraya geldik. Köy az ilerimizde.
Çadırlar geniş bir alana kurulmuş.
Sağlık ekipleri, UMKEciler, organizasyonda çalışan gönüllüler hepimiz aynı yerdeyiz.
Bir çadırda 8-10 kişi kalıyoruz.
Bizim çadırda:
“Koşan Adam” lakablı Kemal Özdemir (ki kendisi Gülben Ergen’in “Çocuklar Gülsün diye” projesi için koşuyor)
11 Eylül 2007’de yazmışım.
Durduk yerde karşıma çıktı dün, kalakaldım. Yeniden paylaşmak geldi içimden. Çünkü şaşırdım.
Nedenini yazının ta en sonunda anlatacağım.
***
İş yerime giden sokağa dönmeden önce, tam o köşede, bir okul var. Okullar açılınca her sabah trafik cinneti oluyor o köşede.
Bakışların yetmediği hallerde, cezalardan kaçamadığım da olurdu.
Yakaladığı gibi ağzıma bi parmak kırmızı pul biber sürerdi.
Yana yana pişman olurdum. Tövbeler ederdim bir daha eşşeklik yapmayacağıma...
Totoma terlik yediğim de çok oldu.
Biz çok konuşan; ama bir türlü gerçekten konuşamayan insanlar mıyız acaba diye…
Yani bir sürü şeyi konuşup anlatıyoruz; ama bir türlü tam olarak ne demek istiyorsak doğru düzgün ifade edemiyoruz.
Mesela şu anda acaba ben kendimi size doğru ifade edebiliyor muyum emin değilim. Yazmak da zor.
Öte yandan, daha daha fena bir şey var; doğru düzgün dinleyemiyoruz birbirimizi.
Tahammülümüz hiç ve asla yok.
İnsan böyle birbiri ardına gelen kötü haberlerin salgın hastalık gibi her yerimizi sardığı zamanlarda büyük ikilem yaşıyor.
Canımın bir yanı, güzel şeyler yazıp moral vermek…
İleriye dönük hayaller kurmak, gülen güldüren şeylerden bahsetmek,
Devam etmek adına, hatta inadına umuttan söz etmek istiyor…
Bir yanımsa; ciyak ciyak bağıran, öfkeli, kırgın, dargın, isyankar yazıp deşarj olmak istiyor.
Sonuç: elleri kolları bağlı bir boşluk.
Bir boğulma hissi.
Şu hale bakın, içimizden gelen seslere bile hükmediyor ülkecek içinde bulunduğumuz durum.
Bir değil, 2 kaza oldu dün.
Hatta korkarım 2’den de fazla kaza oldu aslında.
Asla bu kazalarla kıyaslanmayacak olsa da, bir kaza da benim başıma geldi.
***
Hale baksanıza,
Bize hikaye tabi. Oysa Zeynep için acı gerçek.
Bizim okumaya dayanamadığımız gerçekleri yaşamış, tecavüzle hamile bırakılmış bir ÇOCUK daha Zeynep.
Söz konusu olan onun geleceği. Onun hayatı.
Umursayan var mı bizden başka?