Yaralılar var.
Can kaybı var.
Olayı duyduğum andan itibaren kendime gelemedim.
Kahroldum.
Belki de Schneider Electric Paris Maratonu’ndan daha yeni geldiğim için.
Bir maraton koşmanızı, bir gün o yola çıkıp denemenizi çok isterim. Yapamasanız da, denemesi bile büyük iş. Hatta sırf denemiş olmak için 1 aylık antrenmanını yapsanız keşke. Kendinize şaşar kalırsınız.
Hem neleri yapabildiğinizi görür, hem de ne kadar ciddiyet istiyor anlarsınız.
Hazırlık boyu yalnızsındır.
İlk önce,
Fazıl Say’ın Hayyam’dan bir alıntıyı twitleyen birinin twitini retweet etmesi, yani yollanan alıntıyı yeniden kendi takipçileriyle paylaşması üzerine, 10 ay hapis cezası aldığı haberi geldi.
“Yuh!” dedim, istem dışı.
“Zaten doğruları söylediği için illa bi içeri alınıp susturulası vardı, bahanesi de bu oldu!” demek, ikinci cümlemdi.
Üçüncü cümlemse: “Hepimiz Hayyam twitlesek kaçımızı alırlar? İçeride hepimize yer var mı?” oldu.
İnsan böyle durumlarda sağduyusuz ham tepkiler veriyor.
Tehlikeli olan da bu.
Nisan en sevdiğim ay; çünkü Bayramımın olduğu ay.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ayıdır Nisan…
Dubai’de yaşayan Türk kadınlarının grubu Sultans of Dubai’nin gönüllü kadınları sayesinde, 4 senedir büyük bir heyecanla; hem kendi çocuklarımız, hem de Dubai’de yaşayan çeşitli milletlerden çocuklarla müthiş bir “Çocuk Bayramı” kutluyoruz.
Dünya çocuklarına anlatıyoruz bayramımızı...
Gururla.
Biz yine, canla başla hazırlanırken bu sene de kutlamaya, kimler nasıl hazırlanıyor diye internette şöyle bir bakınayım dedim.
Tesadüfen ne öğreniyorum biliyor musunuz?
Bir derdin...
Bi bi şeyin olduğunda işte…
Bil ki yapabileceğin bir sürü alternatif şey var.
Burada soru şu;
Bakın şuna...
Peki daha detay bakınca ne görüyoruz?
4 renk.
İlk önce en fazla Mavi, ardından Yeşil.
Yazının linki bu:
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/22939261.asp
Yazıma gelen yorumlardan 2 tanesini çok önemsedim.
Önemli geldiler bana; çünkü aslında yazıma yazı katıyorlardı.
Gerçekçi, net ve mertler. Lafı dolandırmıyorlar.
Özeleştiri var.
Yapıcılık var.
Keşke olmasa.
Keşke herkes kafasına taş düşmeden değer bilse.
Geç olmadan.
Tren kaçmadan.
Kaybetmeden.
Unutmadan...
Ne kadar değer biliyorsan, o kadar değerin biliniyor.
Ben “doğuyorsun” demeyi tercih edeceğim gerçi.
Kelimelerimizi doğru seçmek gerektiğine inancım sonsuz. Her bir kelime kendi içinde büyülü çünkü. Taşıdığı anlam başımıza dolanabilir.
Kalbimize iyi gelebilir.
Tercihimizin meselesi.