İnanıyorsan kendine GÜVEN.
Dinleme sadece sesleri, DUY.
İyiliklere doyma, açgözlü ol, hep daha fazlasını İSTE.
Aklına düşerse, iyilik YAP.
İçinden nasıl geliyorsa öyle OL.Nasıl hissediyorsan öyle YAZ.Merak et, SOR.
Öğrenmek için OKU.
Mutlulukları asla BEKLETME.
Tansu her sabah fotoğraflarla “Günaydın” diyor. Her akşam da “İyi geceler”. Gün içinde de aklına ne eserse, neye kafası takılırsa ona dair bir şey diyor paylaştığı fotoğraflarla.
Her sabah “Bakalım Tansu bugün nasıl günaydın demiş?” derken buluyorum kendimi. Mutlaka sanat var işin içinde, mutlaka bir hoşluk var.
Duruş var, duruş!
Söz konusu Tansu olunca bir şeyler zaten başka türlü olamaz. Tepkisi de, etkisi de hep kendine has ve asildir Tansu’nun.
Farklıdır. Merttir.
İnsanı düşündürür ve bir de dümdüz gider. Hayatta hiçbir düşüncesini, fikrini, hissini paylaşmaktan çekinmeyen yegane harbi insandır Tansu.
Takipçileri müptelası. Hiç şaşırmıyorum.
Hep.
Hayatımda dinlemediğim bir dönem olmadı. Olmaz da.
Her duyduğumda kitlendim.
Radyoda denk mi geldim oradan oraya zaplarken, o frekansta kaldım bitene kadar.
Hiç zaplamadım.
Freddie Mercury hayranlığım hiç bitmedi.Yıllar geçtikçe, en güzelinden yıllanan şaraplar gibi yıllandı, demlendi adama, müziğine, sözlerine olan hayranlığım.
Yahu ben Freddie Mercury’yi anma gecesi için annemin bana üniversite kazanma hediyesi olan mor paltomu satmış insanım be! Ne severim bak bu anımı da. Hem komik, hem berbat karışık kuruşuk duygular barındıran anıların da hastasıyım.
Daha ne olsun be arkadaşlar!
Tarih: 17 Aralık, Salı.
Yer: Taksim Jolly Joker sahnesi
Sahnede: Mehmet Erdem-Can Gox-İstanbul Arabesque Project!
Hepsi Koruncuk için sahne alıyor. Gel de delirme!
Konserin tüm geliri Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı’nda yaşamlarını sürdüren Koruncuklara bağışlanacak evet.
Koruncuklar; ailesi olmayan, terk edilen, kişisel varlığı tehdit altında olan, savunmasız bırakılmış korunmaya muhtaç çocuklar. Onların toplumda başarılı bireyler haline getirilmesi, toplum içinde verimli ve yapıcı kişilik kazanmaları için çalışan ve eğitimlerini sağlayan Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı’na destek vermek için Mehmet Erdem, Can Gox ve İstanbul Arabesque bir araya geliyor.
Hani bizde kime sorsan herkes belgesel izliyor ya, işte Emre’nin yazdıkları da onlara gelsin şekerim. Buyrun okuyun.
“Yonca,
Türkiye’de bir anket yapılsa, belgesel seyretmeyi en çok seven ülke biziz. Diziler, yarışmalar ve evlilik programları çok izlenmesine ve satmasına rağmen onları izleyenler de belgesel izlediğini iddia ediyor. Belgesele bayılıyoruz; ama gerçekten Türkiye’de belgesel çekilmesi için gerekli destek veriliyor mu?
2011 yılında koşmuş olduğumuz 120km’lik Ultra Trail Mont Blanc TDS belgeselini Caner Odabaşoğlu ile beraber 55 dakikalık HD kalitesinde bir film haline getirdik. Bu yarış 30 saat uykusuz, 7200 metre tırmanış içeren Alpler’deki 2500 metre üzeri dağ patikalarında koşulan Avrupa’nın en zor yarışlarından biri.
Murat Yazan senaryosunu yazdı. Hande Ersoy Odabaşoğlu yönetti. Müziklerini Emir Cerman besteledi. Bu ve bundan sonra katıldığımız diğer bir yarışa gitmemize de, belgeseli çekmemize de www.izlesene.com destek oldu.
Onlar olmasaydı yapamazdık.
Biz bir kapı açtık. 2010’da üç, 2011’de beş kişinin katıldığı yarışa 2013 yazında Türkiye’den 20 kişi gittik. Bu belgeselle beraber Türkiye’de en uzun etaplı yarışlara katılım arttı. Bu sporun gelişmesi için bir avuç arkadaş çaba gösteriyoruz. Koşan insan sayısı sürekli artıyor.
Sitemim basındaki büyüklerime. Sürç-i lisansa, affeyleyin.
Küçüklüğüme verin.
Paylaşılamayan, gidip yerinde görülmeyen, görmek için çaba harcanmayan umut dolu, iyi iş ve haberler için sitemim.
Herkes eğitimsizlikten, eğitim eşitsizliklerinden bahsediyor. Kimi okusam, “umut yok” diyor. Durduğun yerde umut görmek gerçekten zor tabii.
Umut veren projelere hayatını adamışların peşinde koştunuz mu hiç?
“Umut yok” naraları atarken, umut olmak için çabalayan binlerce gönüllüye ayıp ediyoruz.
Daha fenası, tüm umudunu onlara bağlayan, dahası onlar sayesinde umudu yeşeren çocuklara büyük haksızlık ediyoruz.
5 Aralık
Farkında mısınız?
İstanbulluların elinde kalan yegane doğa alanlarından birisi olan Belgrad Ormanları, “Muhafaza Ormanı” statüsünden çıkartılarak, yapılaşmaya izin verilen bir “Tabiat Parkı”na dönüştürülüyor.
Kuzey Ormanları Savunması yarın, 1 Aralık Pazar günü, Belgrad Ormanları’na yönelik tehditlere dikkat çekmek; 3. Köprü inşaatı nedeniyle tahrip edilen en geniş kesim alanlarından birinde gözlemde bulunmak ve orman katliamının sorumlularını protesto etmek için bir etkinlik düzenleyecek.
Ormanlara ihtiyacı olan desteği vermek isterseniz, yarın sabah saat 10.00’da Belgrad Ormanı-Neşet suyu mevkiinde araçla veya bisikletinizle hazır olabilirsiniz...
Ormanlar adına,
Yonca
“destek”
KUZEY ORMANLARI SAVUNMASI
Korktuklarımın başımıza gelmesine iyice sinir oldum.
Daha beteri, kaybettikten sonra herkes bir öfke, bir yorum silsilesine girmedi mi, iyice çatladım.
Peki bunca sitem edenler, işi başından beri sahiplenmiş mi, benimsemiş mi, takip etmiş mi?
Tabii ki, hayır.
Ya baksanıza, “birileri çalışıp yapsın, ben de alkışlarım, olmadı yuhlarım” devri biteli çok oldu, bir biz kaldık orada.
Bu çeşit yarışlar, projeler gerçek bir “takım işi”. Yani hükümet, belediye, halk, basın, okullar ve en önemlisi yürekler bir olacak.
Herkes isteyip inanacak.