Bir kere.
Keşke o bir kere, 30 yıl filan sürse... Ama sürmüyor işte.
Rüzgar gibi geçiyor.
Peki gençliğinde kaç kere “Keşke biri elimden tutaydı da şunu yapaydım” dedin?
Benim dediğim çok oldu.
Oldu da ne oldu?
Gençken, hiç engelli bir arkadaşın oldu mu peki? Benim hiç olmadı.
Hiç de bile.
Ben, insanların esas tatsız zamanında iyi bir şey duymaya, yapmaya ihtiyacı var diye düşünüyorum. Tatsız günümde iyi bir şey yapmak, çok iyi gelir bana.
Sizin de buna -iyilik peşinde koşmaya- hakkınız var.
Sakaryalı
Sakarya Üniversitesi’nde tanıdığım gençler var.
“Nesilden Nesile” projesiyle küçük çocuklara gönüllü abilik-ablalık yapıyorlar.
Engelliler var. Hayalleri var.
Kızım ayrı oğlum ayrı acayip şeyleri sorguluyorlar.
Ben de o kadar kapsamlı anlatma kapasitesi olan bir insanım ki, içiniz çekilir tanık olsanız.
Bir kere yarım saat nefes almadan uzun cümlelerle cevap verirken bir baktım, annem çocukların arkasına geçmiş, bana kaş-göz yaparak: “kısa kes uyudular” diyor.
Oğlum geçenlerde ablasına karşı biraz “odunca” bir harekette bulununca, nevrim döndü: “Karşında genç bir kadın var. Yaşı kaç olursa olsun, kim olursa olsun hiçbir kadına böyle davranamazsın. Kadınlar odunlardan ve odunluklardan hiç hoşlanmaz!” dedim.
Bunun üzerine Aslan Cem pek tabi: “Kadınlar nelerden hoşlanır?” dedi.Bu arada, bu yazı aşka dair bir yazı bakın.
Sevgililer Günü ya bugün, aşk yazmayanı Eros totosundan vuruyor!
Ay zaten nasıl hoşuma gidiyor oğluma kadınlara dair bir şeyler anlatmak, anlatamam. Yaram olanları, olmayanları ne varsa anlatıyorum.
E o zaman tam da şimdi, şu yazıyı okurken bir dakika bir durun.
İki dakika bütün “kötü” şeylere bir ara verin. Şunu dinleyin;
Buğday Derneği var. Kurucusu benim şahsen tanışmama bir gün kala kaybettiğimiz Victor Ananias.
Victor, benim bu dünyada tanıdığım tek gerçek zararsız insandı. Hiçbir şeye zararı olmayıp, sürekli her şeye fayda yaratan bir insan...
Çok erken aramızdan ayrıldı.
İşte bu Buğday Derneği, olağanüstü projelerle çalışmaya devam eden, gelişen, azıcık merak edip ilgilenseniz bağımlısı, destekçisi olacağınız bir dernek.
Adım Adım olarak Runtalya 2014’e gidip iyilik peşinde koşmamıza az kaldı.
Hürriyet’in “Aile İçi Şiddete Son” kampanyasını, bu konuda ne kadar çok çalıştığını, neler yaptığını da biliyorsunuz diye umuyorum.
Le Div4s, Türkiye’deki ilk konserini Dünya Kadınlar Günü haftasında İstanbul’da verecek. Konser, Hürriyet’in Aile İçi Şiddete Son kampanyasının 10. yılı kapsamında 7 gün 24 saat hizmet veren Acil Yardım Hattı yararına düzenlenecek.
Borusan, Most Production, Penti ve Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nin proje ortaklığında gerçekleşecek konserin tüm geliri şiddet mağdurlarına destek veren Acil Yardım Hattı için Aralık Derneği’ne bağışlanacak. 7 Mart günü saat 20:30’da, İstanbul Zorlu PSM’de gerçekleşecek konserin biletleri Biletix’ten alınabilir.
Hem şiddete son, hem kulaklara müzik.
Daha ne olsun?
Yonca
“güçbirliği”
İlham veren insanlar
Hiçbir dersi bir türlü yerinde durarak dinleyemiyor. Sürekli hareket halinde. Dahası hiçbir şeye dikkat de edemiyor.
Konsantrasyon sıfır.
Hatta yok.
Öğretmenleri sürekli çocuktan şikayetçi.
En sonunda öğretmen kızın annesine “Sizin çocukta bir gariplik var. Alın bir doktora götürün” diyor.
Anne de ne yapsın, alıp kızını doktora gidiyor.
İyi ki gidiyor!
Şunu:
“Evladım sence ‘güven’ ne demek?”Sonra susun. Gözlerine bakın. Beden dilini gözlemleyin.
Hiç konuşmayın.
Eğer bir şey sorarsa sorusuna cevap verin. O kadar.
Nefesinizi tutun ve dinleyin.
Duyduklarınızı not edin bir yere. Ama sonra.
Ağlamak serbest. Yargılamak yok.
Bi eteğim var, ucu tüllü. Tüllerinde minicik pullar dikili, parlıyorlar ışık vurunca. Bir de bluzum var, pembe çiçekleri olan kesimi de çok acayip. Hep çok sevdim o eteği ve o bluzu. Hep gündüz vakti giyesim vardı. Güneş ışığında...
Ama ne zaman giyesim gelse; “Ayol ne alakası var şimdi eğitime, seminere böyle giyinilir mi? Daha ciddi veya sakin giyinmek lazım” filan diye düşündüğümden sanırım 6 yıldır giyemedim ne eteği ne de bluzu iyi mi!
O kadar içime işledi ki sabah sabah bu kadar çok saçma şeyi düşündüğümü fark etmek!
“Ayol peri gibi hissediyorum, ve aklıma gelen de o etek. Ben onu giymek istiyorum. Oraya uyar mı uymaz mı diye düşünmeden hem de!
Sırf canım istediği için!” dedim.
Giydim.
Altına da kendimce taşlarına bakınca sihirli pabuçlarım dediğim pembe pabuçlarımı giydim.