Belgesel ne ayol!

Hani bizde kime sorsan herkes belgesel izliyor ya, işte Emre’nin yazdıkları da onlara gelsin şekerim. Buyrun okuyun.
“Yonca,
Türkiye’de bir anket yapılsa, belgesel seyretmeyi en çok seven ülke biziz. Diziler, yarışmalar ve evlilik programları çok izlenmesine ve satmasına rağmen onları izleyenler de belgesel izlediğini iddia ediyor. Belgesele bayılıyoruz; ama gerçekten Türkiye’de belgesel çekilmesi için gerekli destek veriliyor mu?
2011 yılında koşmuş olduğumuz 120km’lik Ultra Trail Mont Blanc TDS belgeselini Caner Odabaşoğlu ile beraber 55 dakikalık HD kalitesinde bir film haline getirdik. Bu yarış 30 saat uykusuz, 7200 metre tırmanış içeren Alpler’deki 2500 metre üzeri dağ patikalarında koşulan Avrupa’nın en zor yarışlarından biri.
Murat Yazan senaryosunu yazdı. Hande Ersoy Odabaşoğlu yönetti. Müziklerini Emir Cerman besteledi. Bu ve bundan sonra katıldığımız diğer bir yarışa gitmemize de, belgeseli çekmemize de www.izlesene.com destek oldu.
Onlar olmasaydı yapamazdık.
Biz bir kapı açtık. 2010’da üç, 2011’de beş kişinin katıldığı yarışa 2013 yazında Türkiye’den 20 kişi gittik. Bu belgeselle beraber Türkiye’de en uzun etaplı yarışlara katılım arttı. Bu sporun gelişmesi için bir avuç arkadaş çaba gösteriyoruz. Koşan insan sayısı sürekli artıyor.
Belgeselimizi tüm Türkiye’nin izlemesini istedik. Türkiye’de belgesel yayınlayan birkaç kanal var; TRT Belgesel, İz TV ve Sports TV. İz ve Sports TV birkaç kere tanıtım amaçlı yayınladı. Hiçbir telif bedeli alma şansımız olmadı. Bu kanalların bazıları özveri ile çalışıyor ve bütçelerinin olmamasını anlayabiliyoruz. TRT Belgesel’e ulaşmak ise tanıdıklarınız olmadan imkansız.
Ama asıl, çok yüksek bütçelere sahip ulusal kanallara gittiğimizde, hiçbiri en ufak telif bedelini bile ödemek istemedi. Burada amaç para kazanmak değil bak. Yeni belgesel çekecek bütçeyi elde etmek. Üzüntümüz saatler süren ve birçok kişinin emeğine mâl olan belgeselimize, bir evlilik programının rating’ini alamayacağından dolayı hak edilen bedelin ödenmemesi.
THY’nin uzun uçuşlarındaki ekranlarda birçok belgesel var. “DVD’mizi alın yayınlayın, hem Türkler hem de konuya ilgisi olan yabancılar izlesin” diye THY Genel Müdürlüğü’ne ücretsiz gönderdik.
Cevap bile gelmedi.
Yarış finişinde tüm Avrupa’nın Türk bayrağının dalgalandığını gördüğü belgeseli ücretsiz yayınlamak bu kadar mı zor? Oysa bir cevap almak bile bizi çok mutlu ederdi.
Türkiye’de bir spor belgeseli çekmek ve bundan kazanacağın parayla yenilerini yapabilmek için çok çabalaman gerekiyor. Türkiye’de dizi, evlilik programları, yarışmalar dışında topluma gerçekten sporu sevdirecek bir programa değer verilmediğini hissettik.
Sonuçta belgeselimizi internet üzerinden şu linkten satışa sunmaya karar verdik. http://vimeo.com/ondemand/dupfilm
Belgeselimize ve arkasında çalışan onlarca arkadaşımızın emeğine değer verecek; duyarlı, sporu ve doğayı seven, koşmaya meraklı insanların olduğunu biliyoruz.
Dahası biz, daha çok belgesel çekmek ve paylaşabilmek istiyoruz.
Gençlerin belgesel çekmesine, yayınlanmasına tüm kanallar az da olsa bütçe ayırmalılar.
Emre Tok”
Yonca
“sabırtaşı”

En uzun gece

21 Aralık malum en uzun gece. E siz de heyecanlı, hareketli ve değişik bir şey yapmak isterseniz eğer, buyrun.
Uzunetap ve SET Adventures ister koşarak, ister pedallayarak geceyi gündüze çevirecek Longest Night/Run or Ride düzenliyor.
Bu ekibi Likya Yolu Ultra Maratonu’ndan tanıyorum. Ne kadar ilginç ve şeker insanlardır, ancak tanırsanız anlarsınız.
İster tek, ister çift olarak tam 7 ayrı kategoride yarışmak mümkün.
Ya ne yarışı, eğlenmek mümkün eğlenmek!
Detaylı bilgi www.uzunetap.com’da var. Facebook’ta da varlar pek tabii. Face’de olmayan kim kaldı!
www.facebook.com/uzunetap
www.facebook.com/setadventures
Yonca
“uzargider”

Virgin Radio

Virgin Radio İstanbul’da artık 106.2, İzmir’de 103.1, Ankara’da 93.9’da yayında.
Ben yıllardır televizyonda da sürekli JoyFM dinleyen bir tipim. Dahası Karnaval’ın iPhone ve iPad uygulamaları sağ olsun, en sevdiğim radyolarımı ta Dubai’den de dinleyebildiğim için, Virgin’in Karnaval’a katılmasına sevindim, söyleyeyim dedim.
Yonca
“radyocu”