Cumartesi günü 80 km’yi bu sefer bitirdim!O kadar çok şey öğrendim ki, size salı ya da çarşamba hurriyet.com.tr’de anlatacağım.
Hayat dersi inanın.
Hepinizle paylaşmak istiyorum İznik Ultra’da olanları; çünkü inanın okumak bile sizlere hayatlarınıza, hayallerinize dair bir umut verecek.
İstediğiniz şeyden asla vazgeçmeyin.Yapın.
Yonca
“madalyalı”
Balkonunuz var mı?
Evlerinizin, iş yerlerinizin balkonu var mı?
İki aydır Samsun’da, bence dünya medyasının en şahane, en renkli, en ilginç, en şaşırtıcı yazı işleri masasına oturuyorum.
En masum röportajlara tanıklık edip; bana sorulan en düşündürücü sorulara cevap veriyorum. İçinde hesap kitap olmayan, ajandasız bir saflıkla sorulan sorular öyle güzel ki!
Gazetecilik, yazarlık ve tüm değerlerimizi irdeliyorum.
“Cevaplarım daha sağlam, tutarlı ve iyi bir işe yarar olmalı” diyorum.
Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’yla Yapı Kredi Bankası’nın 8 yıldır yürüttükleri “Okuyorum Oynuyorum” eğitim programı kapsamında “Renkli Kalemler” projesinde çalışırken oluyor bunlar.
Amaç çocuklara gazeteciliği “yaşayarak” öğretmek.
Çocuklar hem okuma, yazma, araştırma, kendini doğru ifade etme ve yaratıcı düşünme becerilerini geliştiriyor; hem de gazetecilik öğreniyor.
Ve kaldı 5 gün!Bu Cumartesi 19 Nisan’da, tam 343 ultra çılgın İznik Ultra Maratonu’nda 130km-80km-42km koşacak. 10km koşusuyla beraber, İznik’te koşacak 530 kişiyiz.
23 ülkeden katılımcı var.
Bu sene 42km erkekler, 80km kadınlar ve 130km erkeklerde çok sıkı yarış olacak.
Dünya’nın ses getirmiş “büyük” ultracılarıyla bizim “büyük” ultracılar İznik’te sıkı kapışacaklar.
Ultra ne mi?
42km’den daha uzun koşulan yarış.
Bi de bengiller var tabi. Yavaş ama emin adımlarla, zamanları kaçırmadan, sonuncu da olsa finişe gelmeyi hedefleyengiller.
Koşulsuz sevgi alışverişi şu hayatta tadılması gereken en önemli şeylerden biri.
Hatta teki!
Gidin “Parentology” çalışmasına ve 3 gün boyunca koşulsuz sevginin mucizesini anadan doğma hissedin.
Hayata yeniden doğun hatta.
Parentology 23-25 Mayıs’ta İstanbul’da. Kayıtlar başlamış.
Ben gittiğimden beri bütün dünya da gitsin istiyorum...
4 Nisan mucizevi bir gün kesin.
Eminim.
Ben sayıların gücüne, mucizesine çok inanırım.
Ay inanmadığım bir şey kalmadı zaten.
Saate baktığımda bitişik gelmiş rakamlara hemen bir anlam yüklerim.
Mesela 4 tane aynı sayının yan yana geldiği saatlere denk gelirsem, o sayı kadar dilek tutarım o 1 dakika içinde.
Kalbinin sesi üzerine düşünmene gerek yok.Kalbini herkese her ortamda hemen açabiliyorsun.
Hayır demek, evet demek kadar kolay.
Karnın açsa açsın, aç.
Birini sevmedin mi; “Anne ben bu teyzeyi hiç sevmedim” diyorsun.
Teyze sana gülüyor.
Annen de “İlahi, çocuk işte!” deyip geçiyor.
En sevdiğin oyuncağın için dört saat ağlayabilirsin.
Nasıl bir hafta geçirdik?
Berbat.
Bense bu berbat haberlerin her yerden fışkırdığı hafta boyunca, sizlere anlatmak için çıldırdığım olağanüstü bir deneyim yaşadım. O kadar güzel bir projeye dahil oldum, o kadar güzel çocuklarla bir arada çalıştım ki!
Şimdi ne yapmalıyım?
Yaşadığım o olağanüstü güzel, umut veren deneyimden utanmalı mıyım?
O güzel çocukları ve deneyimimi, şahane projeyi yazarsam duyarsız mı sayılırım?Felaket haberlerinin her yeri sardığı bu haftanın şu son gününde, ben nasıl o güzel şeyleri paylaşayım?
Hiçbir felaket haberinin yeterince felaket gelmediği, her kötü haberin daha daha kötüsünün belki bir işe yarayacağının beklentisi olduğu, rezilliklerin bize normal geldiği bir ortamda, ben güzelim haberlerimi, güzelim duygularımı, içimdeki umudu, heyecanı nasıl paylaşayım?Paylaşırsam içi kan ağlayanlara ayıp!
Mısırlı, Kuveytli, Bahreynli, Birleşik Arap Emirlikli, Filistinli iş güç sahibi, müthiş eğitimli, güçlü kadınlardı.
Üç günlük kurs boyunca her kahve molasında yanıma gelip Başbakan Erdoğan’ın Twitter’ı yasaklaması üzerine duydukları öfke ve hayal kırıklığını dile getirmelerinden ben şiştim, onlar şişmedi.Hepsi şoktaydı.
Sürekli Twitter’dan gelişmeleri takip edip her şeyi RT ediyorlardı.
Ne yalan söylemeli, azcık hoşuma gitti bu “uyanış”.
“Oh be!” dedim, “nihayet onlar da anladı”!
Çünkü Başbakan Erdoğan, geçen sene Birleşik Arap Emirlikleri’nin Şarjah Emirliği’nde konuşma yapmaya geldiğinde, salonu Arap kadınları doldurmuştu.
Hepsi büyülenmiş bir şekilde Başbakan’ı dinliyorlardı.