Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Açık kalpli olmanın gücü

Çocukken sana sorulan en zor soruya bile hiç düşünmeden içinden gelen cevabı verebiliyorsun.

Haberin Devamı

Kalbinin sesi üzerine düşünmene gerek yok.
Kalbini herkese her ortamda hemen açabiliyorsun.
Hayır demek, evet demek kadar kolay.
Karnın açsa açsın, aç.
Birini sevmedin mi; “Anne ben bu teyzeyi hiç sevmedim” diyorsun.
Teyze sana gülüyor.
Annen de “İlahi, çocuk işte!” deyip geçiyor.
En sevdiğin oyuncağın için dört saat ağlayabilirsin.
İstemediğin şeyi kimse yaptıramaz sana.
Basit, açık, yalınsındır.
Her duygunu dibine kadar yaşarsın.
“Bu çocuk uçuk” demez kimse.
Peki nasıl oluyor da büyüyünce idare etmek uğruna kalbini kapatan, kalbine kapıları kapatan, kalbini dinleyip duymak yerine ona sağırlaşan, kalbinin dediklerini yapmak yerine ona ısrarla karşı çıkan büyüklere dönüşüyoruz?
Ben, kalbini koşulsuzca açmanın insana güven; dahası özgürlük verdiğine inanıyorum.
Kalbimi açtığımda; doğru ve/ya yanlış diye bir şey kalmıyor.
Kendimi olduğum gibi kabul ediyorum. Ben ettim mi, başkası da ediyor.
Kalbimi açtığımda, başkası da açabiliyor.
Birbirimizi yargılamıyoruz. Güveniveriyoruz.
Kalbini açanın entrikası, ajandası yok.
Düzlük, saflık, çocukluk var.
Hatalara gülmek var.
Bugün nasıl uyandık bilmiyorum.
Ama, seçim sonuçlarının benim için neyi değiştirmeyeceğini çok iyi biliyorum.
Beni!
Yıllardır “ben hayatta ne işe yararım” diye düşünüp cevabını sessiz sedasız verirdim.
Hayatta ne işe yaradığıma dair bir fikrim vardı da, cümlem yoktu.
Cümlemi nihayet bulduğumda da, söylemek zor geldi.
Utandım.
Sonra bir fark ettim ki, asla yüzleşmeyecek, beraber olmayacak olduğum insanlara cümlemi söylemekten hiç çekinmiyorum; ama en yakınlarıma söylemek çok zor geliyor.
İkiyüzlülüğe bak sen!
El alemden çekinmiyorsam, en yakınımdan nasıl utanırım?
Yakınlarıma kalbimi açamayacak kadar uzaksam, vay halime!
Bir akşam sofrada durduk yerde aileme bir cesaret hayatımın amacı olan cümleyi söyledim. Hem de yüksek sesle.
Bana güleceklerini filan düşünmüştüm. Oysa kimse dalga geçmedi, hatta hayatımızın en tatlı sohbeti oldu o gece sofrada.
Kendimi öyle iyi hissettim ki; bu sefer de en olmadık yerlerde, hiç olmadık ortamlarda bile, sırf aklıma düşüp içimden geldiği için uluorta söylemeye başladım.
Sırf canım istediği ve kalbimin sesi de “söyle be Yonca!” dediği için!
Bugün de size söylemeye karar verdim.
Şu anda, futbol sahasının ortasında, binlerce insan bana bakarken hayatının ilk adımını atacak 1 yaşında bir çocuk gibi hissediyorum.
Biri gelip beni kucaklayıp kaçırsa...
Ama kaçmayacağım. O ilk adımı atacağım.
Herkese merhaba.
Ben Yonca.
Ben, insanlara her nasıllarsa öyle olmaları ve hayatta en sevdikleri şeyi yapmaları için onları yüreklendiren açık kalpli umut vericiyim.
Bugün yepyeni bir gün.
Her ne olursa olsun, içinizden geldiği gibi kendiniz olmanızı, hayatta en sevdiğiniz şeyi yapmanızı ve koşulsuzca açık kalpli olmanızı dilerim.
Yüreğinize bırakın işi.
İçinde bir çocuk kilitli.
Yeter ki çağırın. Hemen gelir.
Gözlerinde umut gizli.
Yonca
“açıl susam açıl”

Yazarın Tüm Yazıları