Yonca Tokbaş - Kelebek

Kitaplarda yazan annelik ve gerçek

10 Nisan 2016
Sevgili can taşıyan anneler, şimdi size belki çok ters gelecek bir şey diyeceğim.

Hamilelikte çok fazla okumak, okuduklarımdan çok etkilenmek beni ayrı, çocuğumu ayrı yedi.
Yedi beni, evet.
İçgüdülerimi benden aldı çok uzaklara attı. İçgüdülerimi kaybettim. Bulamadım. Kaybettiğimin farkına bile varamadım yıllarca.
Eleştirel gözle bakmayı bilemedim o zaman kitaplara, okuduklarıma. Benim için orada yazılan herrrr şey kanun gibiydi sanki. Tecrübem yoktu. Kime inanacaktım pek tabi. En iyi bildiğim şeydi okumak. Okudum ben de. İnandım körü körüne her şeye.
Okuduklarım, kendim gibi annelik yapma yetimi, hayallerimi yerle bir etti.
Gözüm döndü bana ait olmayan bilgiden.
Başkalarının bana ait olmayan çocukları ile olan deneyimleri sanki benim ve benim bebeğiminmişçesine yaşadım yazılanları. Oysa ne ben o anneydim, ne de bebeğim o bebek.

Yazının Devamını Oku

Okulsuz Büyümek

8 Nisan 2016
Şu hayata bir daha gelsem, çocuklarımı her türlü sistem ve düzenden uzak tutar, bu içinde bulundukları düzendeki bir okula yollamazdım.

Nasıl olsa illa isteseler her türlü diplomayı alırlar ellerine. Nasıl olduysa benimkilerin bile kanına girdi düzen, sistem.
Alır çocuklarımı doğaya götürür, kendi doğal büyüme süreçlerine saygı duyarak, doğa içinde dokunarak, yaşayarak, deneyimleyerek büyümelerine izin verirdim.
Eğip bükmezdim çocuklarımı. Yönetmezdim onları.
Yaşardım onları, onlarla yaşardım. Kendimi de yaşatırdım.
“Bırakın evladım bu saçmalığı, şu anda bile sevdiğiniz şeylere dair çok mesainiz, meziyetleriniz var kendinize has, onlara odaklanın. Takmayın bu sistemi, ödevi, sınavı!” diyorum, dinletemiyorum.
Oysa bence ihtiyaçları olan her türlü içgüdüsel beceri, donanım, bağımsızlık, güven ve merak var içlerinde.
Birileri nihayet bu ülkeye bunların mümkün olduğunu, insanın doğasında kalarak da güzel bir hayatı olabildiğini, bunun da başarı olduğunu anlatan kitapları getiriyor, çeviriyor.

Yazının Devamını Oku

İyi günde kötü günde hep umudumsun çocuk!

24 Mart 2016
Yatılı okuyorum. Sınıf arkadaşlarım ailem gibi, okulum da.

Takımda her birimiz Türkiye’nin başka şehirlerinden gelen yatılı öğrencileriz.
Van, Elazığ, Hatay, Tunceli, Bursa, Giresun, Manisa, İzmir, İstanbul, Niğde, Rize, Kayseri...
Her birimiz çok farklıyız. Proje uğruna takım olduk. Üçüncü ailem dedim. Farklılıklarımız en büyük kazancımız oldu. Hayatım boyunca bunu unutamayacağım.” Yaş 14
¡¡¡
“Organik atıklarda solucan kullanarak kompost yapıp, kimyasal gübreden ve kimyasal gübrenin maliyetinden çok daha az maliyete hem çevreyi, hem doğayı, hem doğal gıdamızı kurtarma şansımız var.”
Yaş 13
¡¡¡

Yazının Devamını Oku

Çöpe Çözüm Çöple Çözüm

17 Mart 2016
Bilim Kahramanları Derneği’nin (BKD) ülkenin bugününe, geleceğine kazandırdıklarını, rakamlarla anlatabileceğimi sanmıyorum.

Çocuğa ve bilime yaptıkları yatırım sonsuz değerde.
Merak edin, açın bakın, haklarında okuyun. Tanıyın onları.
Bozulan moraliniz, kaybolmaya yüz tutan umutlarınız sağlamlaşacak.
BKD her yıl bir tema belirliyor.
“Bilim Kahramanları Buluşuyor” ismiyle düzenlenen First LEGO League (FLL) turnuvalarında, “Genç Mucitler” yaklaşık 5 ay boyunca o konu üzerinde yenilikçi, yaratıcı çözümler bulmak üzere çalışmaya başlıyor.
Yaklaşık 5 ay önce “Çöpe Çözüm, Çöple Çözüm” temasıyla çalışmaya başladılar.
Bu sezon 9–16 yaş arasındaki genç mucitler, 40 ilden 257 takım, toplamda ise 2 bin 200 çocuk ve genç, yerel ve ulusal turnuvalara katılmış olacak.

Yazının Devamını Oku

Kadın ve çöp

6 Mart 2016
Geçen yaz Bodrum’a aşık insanların yaz için gelip Bodrum’u nasıl çöpe çevirdiğini kendileri dokunarak görsün diye bir kampanya başlattım.

Bodrum Belediyesi, Palmarina ve Koroplast büyük destek verdi.
Duyarlı vatandaşlarla beraber temizledik bizim oraları. 
O günden beri de irtibatı kesmedik Koroplast yönetimiyle. 
Ben ne kadar takıksam çöpe, onlar da hayatlarını adamışlar memleketin çöpüne.
Nasıl çok yapılacak şey var ve öyle çok alanda yoğun bir çalışma içindeler ki, çabalarını gördükçe umudum artıyor. 
Sorunlarımızı öğrendikçe nasıl çözebileceğimi de anlıyorum, neyi nasıl anlatabileceğimi de.
Kadın ve Çöp başlığı atmamın nedeni ise yarının 8 Mart olması.

Yazının Devamını Oku

Dalgalandım da duruldum

3 Mart 2016
Pazartesi günkü yazıma yorumlarınız için gönülden teşekkür ederim.

Anlaşılmak en büyük lüksüm.
Bence Oscar’a filan 5 basan bir duygu.
Bana beni anladığını söyleyen, kendi kabuğunu kırmak için çırpınan, kalbini bana e-postalarla, sosyal medyadan mesajlarla açan, kendini sıkışmış hisseden ve hatta bir şey demeden sessiz çığlık atanlara bir şeyler söylemek isterim.
İstendiğiniz için buradasınız. Sizi birileri doğurmayı istedi.
Sevgiden, aşktan, tutkudan buradasınız. En önce bunu hatırlayın.
Ha istememişler miydi, aşk çocuğu değil misin?
Bil ki bu dünya, bu koca evren istemiştir seni.

Yazının Devamını Oku

Sevgili İzmirli

25 Şubat 2016
8 Mayıs’ta İzmir’in tüm Türkiye’ye örnek olduğu bir spor olayı yaşamayı hayal ediyorum.

Omurilik felci tedavisine çare arayan Wings for Life’ın tüm dünyada aynı anda start alan ve tüm geliri tedavi için araştırmalara aktarılan koşusu bu sene İzmir’de.
Engelli dostu olmayı amaçlayan ve birçok engellinin diğer şehirlere kıyasla çok daha rahat hareket edebildiği İzmir’in, tüm dünyayla aynı anda farkındalık ve tedaviye çare bulmak amacıyla koşmaya başlaması beni çok umutlandırıyor.
İzmir’in en büyük koşularından biri bu organizasyon.
Organizasyon, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Wings for Life World Run spor direktörü Colin Jackson, TOFD Başkan Yardımcısı Semra Çetinkaya, Engelsiz İzmir Kongre Başkanı Levent Köstem, Wings for Life elçileri Şahika Ercümen, Kenan Sipahi, Ahmet Arslan ve Pınar Karşıyaka Basketbol Takımı Kaptanı İnanç Koç’un katılımıyla İzmir Tarihi Havagazı Fabrikası’nda gerçekleştirilen basın toplantısıyla salı günü kamuoyuna tanıtıldı.
Öncesinde ben Karşıyaka’da ufacık kısacık bir buluşma yaptım katılmak isteyenlerle, koşanlarla, merak edenlerle.
“Buluşalım” dememizle anında 60 kişi toplandık ya, ben daha ne diyeyim canım İzmir sana, binlerce kişi beraber koşacağımıza inanıyorum 8 Mayıs’ta.
Sevgili İzmir, ben onu bunu bilmem seni bilirim. Sana güvenirim.

Yazının Devamını Oku

Yaşamak şakaya gelmez

21 Şubat 2016
1947’de Nazım öyle yazdı diye değil. İnandığımdan.

“Yaşamak şakaya gelmez,
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yanı ağır bastığından.”

Tam bu yüzden

Dikiyorum zeytinlerimi!

Yazının Devamını Oku