Yaşar Nuri Öztürk

Müslüman mısınız, abd-i memlûk mu?

21 Temmuz 2008
Başlığı şöyle de atabilirdim: ‘Abd-i memlûk’tan özgür bireye geçmedikçe...

 

‘Abd-i memlûk tâbiri, Kur’an’ın en hayatî kavramlarından biridir. Kur’an’ın, insan onuruna aykırı bularak eleştirdiği ‘abd-i memlûk olmak’ nedir?

 

Abd-i memlûk; sözlük anlamıyla, ‘birilerine mülk olmuş, eşyalaşmış köle kişi’ demek.

Eşyaya dönüştürülmüş, kullaştırılmış insan demek. Daha doğrusu, abd-i memlûk,

insan kılığında eşya demek

 

Abd-i memlûk’un iğretiliği, bönlüğü, yaratıcılıktan, özgürlükten, isyan ve direnişten uzaklığı bakın nasıl eleştirilmiş:

Yazının Devamını Oku

Aldatılmış hainler

18 Temmuz 2008
Türk halkının en bol ve en kolay harcama yapma sebebi âhiret sebebidir.

Bu alan; Allah’ın, dinin, sevabın devreye sokulduğu alandır. Daha açıkçası, bu alan, Allah ile aldatmanın tüm hararetiyle işletildiği alandır.

 

Müslüman ülkelerde, özellikle Türkiye’de haram kazanç simsarları bugün en çok bu alanı kullanmaktadır. Bu alan, Türkiye’de çok büyük bir ‘aldatılmış hainler zümresi’ de yaratmıştır. ‘Aldatılmış hainler’ tâbiri, literatüre bizim kazandırdığımız bir tâbirdir. Sözlü olarak ilk kez, Hulki Cevizoğlu’nun sunduğu Cevizkabuğu programında, yazılı olarak da ilk kez ‘Allah ile Aldatmak’ kitabında kullandık ve açıkladık.

 

Bu aldatma alanının nasıl işlediğini anlamak için bizim ‘Allah ile Aldatmak’ kitabımızın okunması lazımdır. Bu konuda o kitabın yerine konacak başka bir şey yoktur. Ancak biz, o kitabın iki satırlık bir özetini size verebiliriz. Bu özet, ‘Allah ile aldatılmayın’ emrini veren Kur’an-ı Kerim’in şu ayetidir:

 

“Ey iman sahipleri! Şu bir gerçek ki, hahamlardan ve rahiplerden birçoğu halkın mallarını uydurma yollarla tıkabasa yerler ve Allah'ın yolundan geri çevirirler.” (Tevbe Suresi, 34)

Yazının Devamını Oku

İnsan parayı nerelere harcar?

17 Temmuz 2008
Para son ve en büyük güç değildir ama büyük bir güçtür. Tüm güçler gibi para da yapıcı ve yıkıcı roller oynayabilir.

Para denen gücün işler hale gelmesi ‘harcama’ dediğimiz eylemle gerçekleşir. Harcama, paranın kişiliği, kaynağı, ne idüğü hakkında da bilgiler verir. Hatta Türk tasavvuf geleneğinde şöyle bir deyiş vardır:

 

“Sen, paranın nereden geldiğine dikkat et, nereye gideceğini o bilir.”

 

Helalden, alın terinden gelmişse iyiliğe, hayra gider; aksi yerlerden gelmişse şerre hizmet eder. Türk kamu vicdanı bunu da çok güzel formüllendirmiştir:

 

“Haydan gelen huya gider.”

 

Yazının Devamını Oku

Temel sorun: Dürüst olmamak

16 Temmuz 2008
Bu düşüncemi bazen çok sert ve ağır şekilde ifade ediyorum. Mesela, bazen şöyle diyorum:

“Türkiye’nin temel sorunu namussuzluk veya namussuzlar sorunudur. Bu sorunu çözün, Türkiye’nin başka sorunu kalmaz. Bu sorunun çözümü ardından öteki sorunlar kendiliğinden çözülecektir. Çünkü tümü namussuzluk sorununun yan ürünüdür.”

 

Ahlakın esası dürüstlüktür. Yani olduğun gibi görünmek veya göründüğün gibi olmak...

 

Zaafların bulunması insanı ahlaksız yapmaz, hatalı yapar, günahkâr yapar. Hatalar tamir edilir, günahlar ise tanrısal rahmet tarafından affedilir.

 

Ahlaksızlık yani dürüst olmamak farklı bir şeydir. Hatalı olmak bir zaaftır, sürçmedir. Ahlaksızlık ise bir temel çürümedir, kötü niyet ürünüdür.

 

Yazının Devamını Oku

Türkiye Sırat Köprüsü'nden geçiyor

15 Temmuz 2008
Evet, Türkiye sırat köprüsünden geçiyor. <br><br>Sırat köprüsü benzetmesinin mesajı çok hayatîdir ve şudur:

Gerekli dirayet ve tahammülü gösterip karşıya geçerseniz cennete gidersiniz; işi ciddiye almayıp gevşerseniz aşağı düşersiniz. Ve aşağısı, cehennem gayyasıdır.

 

Türkiye ya sırat köprüsünden karşıya geçip mutluluğu yakalayacaktır yahut da “Boşver sen de!” deyip aşağı düşerek cehennemi boylayacaktır.

 

İş, öncelikle şu üç zümreye düşüyor:

 

1. Aydınlar,

2. İş ve servet sahipleri,

Yazının Devamını Oku

Allah’ın yetkilerini kullanmaya kalkanlar

14 Temmuz 2008
Kur’an, Allah’a ortak koşulanlara ‘şürekâ’ der. Kelime anlamı da ortak koşulanlar demektir.

Allah’a ortak koşma tutkusu (gizlisi ve açığı), şürekâcılık denen bir illet ve bir meslek yaratmıştır. Bu meslek daha çok ‘dincilik, tarikatçılık, din baronluğu, Allah adına avukatlık’ maskeleri kullanılarak icra edilir.

 

Türkiye, şürekâcılık mesleğinin saltanat sürdüğü ülkelerden biri, belki de birincisidir.

 

Şürekâcılığın Al­lah'a din öğ­ret­me­ye kalk­ma­sın­da kul­la­nı­lan ba­ha­ne­le­rin, iki ana baş­lık al­tın­da top­la­na­ca­ğı­nı, tanrısal ki­ta­bın ve­ri­le­ri­ne da­ya­na­rak söy­le­ye­bi­li­riz.

 

Bi­rin­ci ba­ha­ne şudur: "Kur'an'da her şey yok, sı­kın­tı­lar, prob­lem­ler çı­kı­yor. Biz de bir ­şey­ler söy­le­me­li­yiz."

 

Yazının Devamını Oku

Şeytanı yeğleyenler

11 Temmuz 2008
Başlığımız, Kur'an'ın Zühruf Suresi 36-38. ayetlerinden esinlenerek atılmıştır

Şöy­le de­ni­yor o ayet­ler­de:

 

"Kim Rah­man'ın zik­ri­ni/Kur'an'ı gör­mez­lik­ten ge­lip on­dan uzak­la­şır­sa biz ona bir şey­tan mu­sal­lat ede­riz, o ona can yol­da­şı olur. Bu şey­tan­lar on­la­rı yol­dan sap­tı­rır­lar. On­lar­sa ken­di­le­ri­nin hâlâ hi­da­yet üze­re ol­duk­la­rı­nı sa­nır­lar. So­nun­da bi­ze gel­di­ğin­de şey­tan yol­da­şı­na şöy­le der: 'Keş­ke ara­mız­da iki do­ğu ara­sı ka­dar uzak­lık ol­say­dı! Ne kö­tü yol­daş­mış­sın sen!"

 

Rah­man'a kar­şı şey­tan söz ko­nu­su­dur bu­ra­da. Zi­kir, Kur'an'ın ad­la­rın­dan bi­ri ol­du­ğu­na gö­re, kar­şı kar­şı­ya ge­len de­ğer­ler, Kur'an de­ğer­le­riy­le şey­ta­nın de­ğer­le­ri­dir.

 

Bu­ra­da gö­z ar­dı edil­me­me­si ge­re­ken en önem­li nok­ta, şey­ta­nı yeğ­le­ye­rek Kur'an'a sırt dö­nen­le­rin, ken­di­le­ri­ni ışık ve aydınlık üze­re gö­ren ki­şi­ler ol­ma­sı­dır. Ya­ni bu ‘şey­tan yeğ­le­yi­ci­ler’, öy­le din­siz-iman­sız inkârcılar de­ğil, hi­da­yet id­di­a­sın­da ken­di­le­ri­ni öne çı­ka­ran ki­şi­ler­dir. Allah adına avukatlık yapmakta olan din yaygaracıları, şeriat isterükçüler, din baronları bu cümledendir.

 

Yazının Devamını Oku

Türk siyasetini çürüten üç yanlış

10 Temmuz 2008
Türk siyasetinin son altmış yılda ülkeyi perişanlığa götüren temel yanlışlarının üç ana başlıkta verilebileceğine inananlardanız:

1. Dincilik illeti, namı diğer Allah ile aldatmak.

 

Din istismarı ve Atatürk aleyhine Haçlı Batı ile işbirliği bunun sonucudur.

 

2. Dinciliğe yalakalık zilleti,

Allah ile aldatanlara görünüşte karşı çıkarken perde arkasında onların tabanından oy koparmak için onların sloganlarını kullanmaya tenezzül etme onursuzluğu bu psikolojinin sonucudur. Riyakârlığın sembolü olan bu tutum, ülkemizde dürüstlüğün kural olmaktan çıkarılmasına yol açmıştır.

 

3. Laikliği yanlış okuma hamakati.

Yazının Devamını Oku