Yalçın Doğan

‘Satılmış Gazeteciler’

12 Nisan 2015
Dalma tutkunu bir gazeteci. Umman Sultanı bu tutkusunu biliyor, ona dalgıç elbisesi “armağan ediyor”.

Umman’dan Amerika’ya geçtiğinde malum tutkusunu bilen Amerikalılar dalgıç elbisesini son model teçhizatla donatıyor, bir Amerikan ekibiyle birlikte San Diego’da 60 metre derine dalıyor. (Udo Ulfkotte, Gekaufte Journalisten, s. 147)
- 8 Ekim 2008, Almanya Başbakanı Merkel gazetelerin genel yayın yönetmenleri ile bazı köşe yazarlarını akşam yemeğine davet ediyor: “Bugünlerde insanların bankalardan para çektiği sakın yazmayın, ekonominin iyiye gittiğini yazın, yoksa ekonomik kriz kapımızda”. Alman medyası bu görüşme sonrasında “yalan haberler” yazmaya başlıyor. (Aynı kitap, s. 261)
- Amerikan-Alman işbirliği ile çeşitli lobiler, uluslararası kuruluşlar Amerika ve Almanya’da bazı gazeteciler ile politikacıları kendi bünyelerine alıyor. Hangi gazeteci ve politikacı, hangi kuruluşa bağlı, tablolar halinde aktarılıyor. (Aynı kitap, s. 188-192)


120 BİN SATTI


Frankfurter Allgemeine Zeitung’da on yedi yıl, sonra başka gazete ve TV’lerde çalışmış olan Udo Ulfkotte dünyanın çeşitli yerlerinde özellikle savaş muhabirliği yapıyor, bir üniversitede gizli servisler üzerine ders veriyor, Alman ve Amerikan gizli servislerini yakından tanıyor.

Yazının Devamını Oku

Sezar’da bile yok

11 Nisan 2015

“LEX caecilia didia”, Roma hukukundan bu yana, yani yüzyıllardır hukuka aykırı kurallar son dört-beş yıldır bizde geçerli. Yukarıdaki Latince deyim, “Birbiriyle ilgili olmayan yasalar tek bir yasada toplanmaz” anlamında, bugünkü Türkiye’yi anlatıyor. Hukukun babası Roma hukuku “Torba yasa olmaz, hukuka aykırıdır” diyor. Desin, Roma’dan beri olmayan “torba yasa” bizde şakır şakır.
Hukuk tarihinde daha önce hiç görülmemiş olaylar yaşanıyor bu ülkede. Üniversitelerde son zamanlarda hukuk tezlerinde “Sadece Türkiye’de yaşanmıştır” diye örnekler yazılıyor, hukuk tarihine ibretlik sayfalar bırakmak üzere. “Hiçbir yerde rastlanmadı ama şu tarihlerde Türkiye’de olmuş” diyen, tarihe örnekler.

AİLECE ŞİKÂYET


Hukuk tarihine son örnek, Tayyip Erdoğan’ın çocukları, damadı, avukatları ve danışmanının kendileriyle ilgili hiç ilgisi bulunmayan bir davada şikâyetçi olmaları.

Yazının Devamını Oku

Bir HDP, bir Türk bayrağı

9 Nisan 2015

LİSTELER belli olur olmaz, Doğu ve Güneydoğu’nun pek çok ilinde HDP bayrak asıyor, dün sabah itibariyle iki bayrak yan yana, bir Türk, bir HDP bayrağı. Bu ilk kez oluyor, “Biz Türkiye partisi olacağız” anlamında.
AKP’de dün patlayan iki istifa HDP’ye yarıyor. Diyarbakır 6. sırada, bölgede sevilen Abdurrahman Kurt adaylıktan istifa ediyor, “Ben ancak HDP barajı aşamaz ise seçilirim, bunu kendime yediremem” diyerek. Batman 2. sıradaki, Akil İnsanlar ekibinden Mehmet Emin Ekmen de, yerini garanti görmüyor, adaylıktan çekiliyor. AKP karşısında Doğu’da HDP’yi simgesel olarak güçlendiren iki istifa.
Apo’nun yeğeni dışında, PKK kurucusu Kemal Pir’in yeğeni de var, KCK’dan beş yıl yatan da, eski Devrimci Doğu Kültür Ocakları’ndan gelen de var, eski müftüler ve aydınlar da var. Türk, Kürt, Alevi, Arap, Süryani, Meclis’e ilk kez girecek Yezidi, her etnik kökenden aday var. “Herkesi kucaklıyor, Türkiye ile bütünleşiyoruz” anlamında. Bu seçimin yükselen yıldızı sanki HDP.


MHP bir adım önde

Yazının Devamını Oku

Bu liste CHP’yi zorlar

8 Nisan 2015

-CHP Tayyip Erdoğan’la hukuken uğraşmaktan vazgeçiyor. CHP’nin milletvekili aday listelerine şaşıyorum. Meclis’te soru ve yasa önerileri ile en sıkı muhalefet yapan, en çalışkan milletvekillerinden Atilla Kart aynı zamanda Erdoğan ve AKP hakkında suç duyurusunda bulunan, sürekli hukuki takip peşinde koşan bir hukukçu, listede yok.
-CHP sorunları uluslararası hukuka taşımaktan vazgeçiyor. Bu alanda yoğun emek veren, o kurumlarla birkaç dilde yazışma yapan uluslararası saygın hukukçu Rıza Türmen listede yok.
-CHP sendikacılardan vazgeçiyor. İngiliz İşçi Partisi’ni ve Alman SPD’yi sendikalar besliyor, sosyal demokrasinin en tipik niteliği, varlık nedeni. Listelerde bir-iki kişi dışında, ara ki sendikacı bulasın.
-CHP üyelerine kalkan olmaktan vazgeçiyor. Sırf siyasete girdi diye, her türlü iftiraya maruz kalan Umut Oran yok. Oran aynı zamanda Sosyalist Enternasyonal (SE) Başkan Yardımcısı. CHP anlaşılan SE’yi pek dikkate almıyor.
-CHP sosyal medya ilişkisinden vazgeçiyor. Bu alanda teknik bilgiye sahip, ayrıca 17-25 Aralık Soruşturma Komisyonu üyesi Erdal Aksünger listede yok.
-CHP’de uluslararası bazı terör örgütlerinin deşifre edilmesi geri planda. Hem bunların peşine düşen, hem ekonomi profesörü, örgütü iyi bilen Hurşit Güneş yok.
-CHP’de Gezi geri planda. Gezi’de simge olmuş, göze batan kimse listelerde yok.

Yazının Devamını Oku

‘Vatansız Vatansever’

5 Nisan 2015
Madam, Türkiye’yi bu kadar eleştiriyorsunuz, siz hiç Türkiye’ye geldiniz mi?

Gelemiyorum.
Neden?
Sayenizde vatandaşlıktan atıldım.
Türkiye’yi eleştiren “madam” Fransızca konuşuyor ama Türk, 60’ların ikinci yarısında Türk basınına, Türk soluna damga vurmuş gazetecilerden Doğan Özgüden’in eşi İnci Özgüden. Fransızca konuştuğu için “madam”ı Türk sanan ise Başbakan Turgut Özal.
Brüksel 1985, Özal’ın basın toplantısı. Soru soranlar arasında Doğan ve İnci Özgüden var, daha çok insan hakları eleştirileri ve demokrasi kaygısı. Özal sinirleniyor, toplantıyı bitiriyor.
Demokrasi eleştirileri boşuna değil, yazıları nedeniyle Doğan Özgüden hakkında toplam 300 yıla varan ceza istemi ile sayısız dava açılıyor. Derken, 12 Mart darbesi, Doğan ve İnci Özgüden yurtdışına gitmek zorunda kalıyor. Bir süre sonra ikisi de vatandaşlıktan atılıyor, iki kez, 12 Mart ve 12 Eylül’de. Özal’a “Sayenizde” derken, 12 Eylül göndermesi. O gün bugün, onlar 44 yıldır Türkiye’ye gelemiyor.


Yazının Devamını Oku

Ahmedinejad’ı sildi

4 Nisan 2015
HALKIN yarısı tedirgin, “Nereye gidiyoruz” kaygısında, güvensiz ve umutsuz.

Diğer yarısı şenlikte, sokaklarda gösteriler, “İslami rejim kendini yeniliyor” havasında. Katı İslamcı Ahmedinejad Cumhurbaşkanı seçiliyor. El attığı ilk iş, nükleer enerji, nükleer silah üretimi.
Onun seçilmesinden altı ay sonra, 2006 Şubat’ı, değerli meslektaşım Sebati Karakurt ile Tahran’dayız. Sebati fotoğraf çekecek, ben yazacağım. Her kapıyı çalıyoruz, nükleer santrala girmek için izin koparamıyoruz. Yine de, nükleer enerjiden sorumlu Ulusal Güvenlik Genel Sekreteri Ali Laricani ile özel görüşüyoruz. Laricani ödün vermiyor: “İran özgür bir ülkedir, istediğimiz araştırmayı yaparız”. Sokaklarda Amerikan aleyhtarı gösteriler, “Yaşa var ol, Ahmedinejad”, halka nefes aldırmayan fanatik bir rejim. Şimdiki Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani Ulusal Güvenlik Genel Sekreteri iken, Ahmedinejad onu görevden alıyor, yerine Laricani’yi atıyor. Bununla beraber, Ruhani 2010’da İran’ın nükleer anlaşmalar konusunda başmüzakerecisi. Şimdi Cumhurbaşkanı olarak Batı ile anlaşıyor, İran nükleer silahtan vazgeçiyor, Ruhani, Ahmedinejad’ı siliyor. Öncesinde otoriter yönetime son veriyor, bu Ruhani’nin ikinci zaferi.
Önüne gelene kafa tutan Ahmedinejad iktidarda iken, çevresi yolsuzluk iddiaları ile karşı karşıya. Şimdi bakanları sorgulanıyor. Tarih böyle bir şey.

Yükselen yıldız: İran

İran’la nükleer anlaşma sonrasında Obama Ortadoğu sorunları ile ilgili görüşeceği ülkeleri tek tek sayıyor, Mısır, Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, öyle gidiyor, Türkiye yok. Daha sonra Dışişleri Bakanı Kerry Türkiye’yi ekliyor, belli ki diplomasi gereği.

Yazının Devamını Oku

‘Niçin öldürsünler’

2 Nisan 2015
MESLEKTAŞLARI tarafından sevilen bir savcı Mehmet Selim Kiraz. Muhafazakâr eğilimli, bir süre önce umreye gidiyor.

Çağlayan Adliyesi›ne atandıktan sonra Berkin Elvan cinayetinde sorumluları bulmak için büyük çaba harcıyor.
Savcı Kiraz teröristlerce rehin alındığı saatlerde, yargıç eşi Yasemin Kiraz koridorda çırpınıyor, bir umut, sürekli aynı cümleyi tekrar ediyor: “Niçin öldürsünler? Onlar da iyi biliyor ki, Berkin dosyasını çözmek için günlerdir, gece yarılarına kadar uğraşıyor, niçin öldürsünler?”Yasemin Kiraz’ın yanında Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Metin Feyzioğlu var. Feyzioğlu dün bana: “O cümle gitmiyor kulaklarımdan, Yasemin Hanım da, biz de böyle feci bir sonuç beklemiyorduk”. Yasemin Kiraz’ın feryatlarından hayati bir soru çıkıyor. Savcı madem cinayetin üzerine bu ölçüde gidiyor, teröristler neden o savcıyı hedef alıyor? Feyzioğlu ekliyor, “Şehit edilen bizim meslektaşımız, kan dökülmeden çözülemez miydi?” Asıl hayati soru bu.
Ve diğer sorular: Berkin Elvan dosyası şimdi daha mı net? Teröristler avukat kimliği ile girdi diye, avukatlara kısıtlama getirmeye kalkmak yanlış değil mi? Savcı ve yargıçlara da kısıtlama mı yoksa, genel güvenlik sorunu mu var? Otopsi raporu, müdahale anı, o ana kadar olanların açıklanması gerekmez mi? Terörün her türüne lanet olsun.

Ö.Ö. ve CHP açıklaması


CUMHURBAŞKANI’na örtülü ödenek (Ö.Ö.) görüşmelerinde HDP yok. HDP adına İdris Baluken dün bu sütunda CHP ve MHP’yi eleştiriyor. CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi buna açıklama gönderiyor, özetle şöyle:

Yazının Devamını Oku

Trafoya ‘sıfır satış’ kaçtı

1 Nisan 2015
ÜRETİMDE aksaklık yok, tersine “fazla elektrik üretimi” var.

O kadar fazla ki, “dün” elektrik satmak çok ucuzluyor, resmi veriye göre, elektrik üretmek ve satmak firmanın zararına yol açıyor. O halde zarardan kurtulmanın en iyi yolu “sıfır satış”, yani satıştan, yani elektrik üretiminden vazgeçmek. Bu nedenle bazı santrallar üretimi durduruyor.
Birkaç santralın üretimi durdurması bütün Türkiye’de elektriğin kesilmesi sonucunu yaratıyor, zincirleme reaksiyon, ulusal enerji ağı çöküyor. “Sıfır satış”tan sonra trafoya “teknik arıza” kaçıyor. Çünkü, birkaç santralın devre dışı kalması ile ulusal enerji ağının çökmesi mümkün değil.

MAKUL YEDEKLEME

Bu bilgileri edindiğim değerli enerji uzmanları şunu söylüyor: “Bu gibi arızalara karşı sistemde makul yedekleme olması gerekir, demek yedeklemede de eksiklik var”. Yedekleme eksikliği teknik bir eksiklik ama nedeni siyasal karar eksikliği. Bütün ülkenin elektrik sisteminin saatlerce çöktüğü bir ülkede, mesela Avrupa’da olsa adamlar istifa eder, Japonya’da olsa harakiri yapar. Bizde hiç, nafile.

YAPTIRIM YOK

Yazının Devamını Oku