‘Satılmış Gazeteciler’

Dalma tutkunu bir gazeteci. Umman Sultanı bu tutkusunu biliyor, ona dalgıç elbisesi “armağan ediyor”.

Haberin Devamı

Umman’dan Amerika’ya geçtiğinde malum tutkusunu bilen Amerikalılar dalgıç elbisesini son model teçhizatla donatıyor, bir Amerikan ekibiyle birlikte San Diego’da 60 metre derine dalıyor. (Udo Ulfkotte, Gekaufte Journalisten, s. 147)
- 8 Ekim 2008, Almanya Başbakanı Merkel gazetelerin genel yayın yönetmenleri ile bazı köşe yazarlarını akşam yemeğine davet ediyor: “Bugünlerde insanların bankalardan para çektiği sakın yazmayın, ekonominin iyiye gittiğini yazın, yoksa ekonomik kriz kapımızda”. Alman medyası bu görüşme sonrasında “yalan haberler” yazmaya başlıyor. (Aynı kitap, s. 261)
- Amerikan-Alman işbirliği ile çeşitli lobiler, uluslararası kuruluşlar Amerika ve Almanya’da bazı gazeteciler ile politikacıları kendi bünyelerine alıyor. Hangi gazeteci ve politikacı, hangi kuruluşa bağlı, tablolar halinde aktarılıyor. (Aynı kitap, s. 188-192)

Haberin Devamı


120 BİN SATTI


Frankfurter Allgemeine Zeitung’da on yedi yıl, sonra başka gazete ve TV’lerde çalışmış olan Udo Ulfkotte dünyanın çeşitli yerlerinde özellikle savaş muhabirliği yapıyor, bir üniversitede gizli servisler üzerine ders veriyor, Alman ve Amerikan gizli servislerini yakından tanıyor.
Bir kitap yazıyor, “Gekaufte Journalisten”, “Satılmış Gazeteciler”. Kitap haftalardır en çok satanlar listesinde, dört ayda 120 bin satmış. 320 sayfalık kitabı bir nefeste okuyorum:
- Gizli servisler,
- Büyük sermaye, orta boy sermaye kuruluşları,
- Siyasi partiler,
- Ülkeyi yönetenler belli gazetecileri satın alıyor. Siyasi vaatlerle, armağanlarla, parayla, olmayacak işlerine verilen izinlerle.


KIYAMET KOPTU


Kendisinden de örnek verdiği, yukarıdaki dalgıç elbisesi, “Bizden sonraki gazeteciler aynı hataya düşmesin diye yazdım” (s. 80) dediği kitap Almanya’da kıyamet koparıyor. Alman medyası Ulfkotte’nin altından giriyor, üstünden çıkıyor. Adamın ne ruh hastası olduğu kalıyor, ne özel yaşamı, ne evi, ne barkı, ne nasıl yalancı olduğu, ne palavra haberciliği. Çünkü, Ulfkotte bir tabuyu yıkıyor.
Dünyanın her yerinde aynı, yıkılan bu tabudan çeşitli gazetelerde yayınlanan kasıtlı haberlere, uydurulan yalanlara, atılan çamurlara bakınca, “satılık gazeteciler” sırıtıyor.
Bizde böyle bir kitabın tam yazılma zamanı. Almanya’daki kıyamet solda sıfır kalır.

Haberin Devamı

Diktatör-müstebit


TEZİNİ vermiş, hukuk doktorası için sözlü sınava giren adaya hocası soruyor: “Diktatör ile müstebit arasındaki fark nedir?”
Doktora adayı biraz düşünüyor ve: “Diktatör tüm kuralları kendisi koyar, müstebit kuralsız, keyfi baskı yapar”. Yanıtı alan hoca, “Doğru, ikisini karıştırmamak gerek” diyor, aday sınavdan geçiyor. Bire bir yaşanmış bir olay.

Mehmet Selim pırıl pırıl


ÖLDÜRÜLEN savcı Mehmet Selim Kiraz’ın İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden bir hocasıyla sohbet ediyorum, hoca: “Çok canım yandı, Mehmet Selim pırıl pırıl bir insandı, yerinde sorular sorar, hukuki bir sorunu vicdani ve hukuki kurallar içinde çözmeye çalışırdı. Savcı oldu, kimsenin etkisinde kalmadan, hukukun üstünlüğünü savundu. Eminim, Berkin cinayetini çözmüştü”.
Hangi siyasi görüşte olursa olsun, hocaları ondan saygı ve sevgiyle söz ediyor.

Yazarın Tüm Yazıları