Trafoya ‘sıfır satış’ kaçtı

ÜRETİMDE aksaklık yok, tersine “fazla elektrik üretimi” var.

Haberin Devamı

O kadar fazla ki, “dün” elektrik satmak çok ucuzluyor, resmi veriye göre, elektrik üretmek ve satmak firmanın zararına yol açıyor. O halde zarardan kurtulmanın en iyi yolu “sıfır satış”, yani satıştan, yani elektrik üretiminden vazgeçmek. Bu nedenle bazı santrallar üretimi durduruyor.
Birkaç santralın üretimi durdurması bütün Türkiye’de elektriğin kesilmesi sonucunu yaratıyor, zincirleme reaksiyon, ulusal enerji ağı çöküyor. “Sıfır satış”tan sonra trafoya “teknik arıza” kaçıyor. Çünkü, birkaç santralın devre dışı kalması ile ulusal enerji ağının çökmesi mümkün değil.

MAKUL YEDEKLEME

Bu bilgileri edindiğim değerli enerji uzmanları şunu söylüyor: “Bu gibi arızalara karşı sistemde makul yedekleme olması gerekir, demek yedeklemede de eksiklik var”. Yedekleme eksikliği teknik bir eksiklik ama nedeni siyasal karar eksikliği. Bütün ülkenin elektrik sisteminin saatlerce çöktüğü bir ülkede, mesela Avrupa’da olsa adamlar istifa eder, Japonya’da olsa harakiri yapar. Bizde hiç, nafile.

YAPTIRIM YOK

Haberin Devamı

Yine uzman görüşlerine göre: 2002’de AKP iktidara geldiğinde, elektrik üretiminin yüzde 68’i kamu, yüzde 32’si özel kesimde, bugün tersine yüzde 30’u kamuda, yüzde 70’i özelde, özelleştirme sonucu.
Özelleştirmelerde bir eksiklik var, herhangi bir santral “Ben zarar ediyorum, bugün üretim yapmayacağım” derse onun yaptırımı var mı? Uzmanların bu soruma yanıtı: “Ele gelen bir yaptırımı yok”. Bu yine bir siyasal hata.
Santral değil mübarek yeniçeri ocağı. Fiyat düşük, satış yok, kaldır kazanı, çek fişi, durdur üretimi. Biri fişi çekti mi, dün ulusal tabloda görülüyor, pek çok santral devre dışı kalıyor.
Siyasi iktidarın çözüm bulması gereken temel noktalardan biri bu, ulusal ağı garantiye almak için yatırım şart ki, uzmanlara göre, ihmal var. Sonuç, hep birlikte saatlerce karanlık.

Haberin Devamı


Sanki genel seçim


-CHP’de önseçim sanıldığının çok ötesinde, sol seçmene ve CHP’ye güven veriyor. Dün CHP’nin olağan grup toplantısına bakıyorum, Kılıçdaroğlu genel seçim kazanmış lider gibi, kendine çok güvenli konuşuyor. Nedeni var:
-CHP’de aklına estiği gibi, isyan bayrağı açması artık zor. Kılıçdaroğlu gençler ve kadınlarla parti içi disiplini sonunda sağlamayı başarıyor. “Eskilerin tasfiyesi”, nihayet.
-Her fırsatta kendini genel başkan adayı görenler tarihe karışıyor.
-AKP’yi telaş sarıyor, “emekliye yılda iki kez ikramiye vereceğini” açıklayan Kılıçdaroğlu’na, daha üç gün önce söylemediğini bırakmayan Davutoğlu dün aniden emekliye zam haberi veriyor.
-Bir önseçim on iki yılın sonunda ilk kez “AKP iktidardan düşebilir” algısını güçlendiriyor.
-Önseçimle birlikte, artık savunmaya geçmek zorunda kalan AKP, üstünlüğü ele geçiren CHP ve diğer muhalefet.
-AKP’deki huzursuzluk ve on iki yıllık yıpranmışlık şimdi Türkiye’de yeni bir rüzgâr estiriyor. CHP ve muhalefetin kullanması şartıyla.

Haberin Devamı


HDP ve Ö.Ö.

-İKİ gün önce HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken arıyor, Cumhurbaşkanı’na örtülü ödenek (Ö.Ö.) aktaran yasa görüşmesinde HDP Meclis’te yok, ben de bunu eleştiriyorum. Baluken:
“Biz o sabah görüşmeler bitti diye Meclis’ten çıktık, oysa devam etmiş. Devam etmesi için AKP’nin Meclis’teki diğer üç partiye haber vermesi gerek, bize haber vermediler. Demek ki, CHP ve MHP ile anlaşarak, Meclis’in devamına karar vermişler”. Yanıt sırası şimdi CHP ve MHP’de.

Yazarın Tüm Yazıları