Paylaş
Gelemiyorum.
Neden?
Sayenizde vatandaşlıktan atıldım.
Türkiye’yi eleştiren “madam” Fransızca konuşuyor ama Türk, 60’ların ikinci yarısında Türk basınına, Türk soluna damga vurmuş gazetecilerden Doğan Özgüden’in eşi İnci Özgüden. Fransızca konuştuğu için “madam”ı Türk sanan ise Başbakan Turgut Özal.
Brüksel 1985, Özal’ın basın toplantısı. Soru soranlar arasında Doğan ve İnci Özgüden var, daha çok insan hakları eleştirileri ve demokrasi kaygısı. Özal sinirleniyor, toplantıyı bitiriyor.
Demokrasi eleştirileri boşuna değil, yazıları nedeniyle Doğan Özgüden hakkında toplam 300 yıla varan ceza istemi ile sayısız dava açılıyor. Derken, 12 Mart darbesi, Doğan ve İnci Özgüden yurtdışına gitmek zorunda kalıyor. Bir süre sonra ikisi de vatandaşlıktan atılıyor, iki kez, 12 Mart ve 12 Eylül’de. Özal’a “Sayenizde” derken, 12 Eylül göndermesi. O gün bugün, onlar 44 yıldır Türkiye’ye gelemiyor.
AKŞAM
Gazeteci arkadaşımız Nazım Alpman, Doğan Özgüden ile ilgili bir belgesele imza atıyor. “Vatansız Vatansever” belgeseli geçen akşam 1945’te faşistlerin yerle bir ettiği, şimdi han olan Tan gazetesi binasında gösteriliyor.
Belgesel Türk basını ve Türk solundan bir kesit. Özgüden Akşam’ın genel yayın yönetmeni. TİP’in yükselme dönemi. Akşam’ın tirajı yükseliyor ama ilanları azalıyor, sermayenin hücumu. Buna karşı solun umut veren yılları.
ANT
Akşam sonrasında Yaşar Kemal, Fethi Naci, Doğan Özgüden sosyalist, antimilitarist bir dergi çıkarıyorlar: “Ant”. O dönem soldaki dergilerin en önemlisi. 12 Mart faşist darbesi esip savuruyor, dergiyi ve evleri polis sık sık basıyor. İşkenceler, hapisler, ölümler. Özgüdenler sahte pasaportla Türkiye’den ayrılıyor. Zor bir hayat, buna rağmen Almanya, Fransa ve Belçika’da devrimci hareketi örgütleme mücadelesini sürdürüyor.
Özgüden yıllardır ve bugün hâlâ Türkiye’de demokrasi ve insan hakları ihlallerine ilişkin kitaplar yayınlıyor, devrimci mücadeleden asla vazgeçmiyor, yaşı 80’e merdiven dayamışken.
Nazım eline sağlık, belgesel “Ustalara Saygı” türünde bir vefa. Özgüdenlerin yaşamı “adam gibi gazetecilik” örneği. Günümüzde “gazeteci kılıklıların”, hele de döneklerin kulaklarını çınlatırcasına.
‘Seni affettim’ ve bugün
DÖNEMİN Genelkurmay Başkanı Orgeneral Cemal Tural (1966-69), iddiaya göre, Erzurum’da bir çarşıyı kapattırıyor, eşi rahat alışveriş yapsın diye. Çarşının iki tarafına asker dikiliyor, içeriye kimse giremiyor.
Dönemin en parlak yazarlarından İlhami Soysal bu tavrı fena halde eleştiren bir yazı yazıyor Akşam’da. Birkaç gün sonra büyük skandal, biri subay, diğeri astsubay iki kişi İlhami Soysal’ı kaçırıyor ve çok fena dövüyor. 60’ların sonunda çok ses getiren, uzun süre kapanmayan rezaletlerden biri.
Döven subay Salih Raci Tekin çok pişman, İlhami Soysal’ı tanıyan bir arkadaşı kanalıyla Soysal ile görüşmek istiyor. Soysal kabul ediyor, İstanbul’da o dönem solun önemli ismi, sonradan Turizm Bakanı Bahattin Yücel’in ofisinde bir araya geliyorlar. Raci Tekin, “Büyük hata yaptım, sizden çok özür dilerim” diyor. İlhami Soysal büyüklük gösteriyor: “Sizi affettim, ama sizinle tekrar görüşmek söz konusu değil”. Olaya tanıklık eden Bahattin Yücel onları alıyor, o akşam deniz kıyısı bir meyhanede kafalar çekiliyor. Birden fazla ders var. Salih Raci Tekin kim? Dört gün önce hayatını kaybeden, Ergenekon sanıklarından Muzaffer Tekin’in babası.
Paylaş