Bir demet aziz vatandaşımız geçen yıl Meclis Dilekçe Komisyonu’na başvuruyor, “Allah rızası için şu saatlerle oynamayın, saatleri ileri alın, yaz-kış saati ortadan kalksın, huzura kavuşalım”.Ne de olsa, “Millet Meclisi”, milletin sesini dinliyor ya, Dilekçe Komisyonu da zaten bunun için var. Kim dilekçe verirse, derhal işleme koyuyor, “milletin isteği” yönünde davranıyor. Şimdiye kadar bu komisyona dilekçe verip de, işi çözülmeyen tek bir vatandaşımızı gösterenin alnını karışlarım.
Dilekçe Komisyonunda “Saatleri İleri Alma Enstitüsü” harekete geçiyor. Saatleri bir saat ileri alıp, yaz-kış saati farkını ortadan kaldırıp, hep o saatle çalışmanın sonuçlarını araştırıyor. El-Hak, gerçekten iyi bir çalışma yürütüyor.
EKONOMİK ANALİZ
Şu anda bütün dünya ile birlikte yaz ve kış saati var. Mart sonunda bütün dünya ile birlikte saatleri bir saat ileri alıyoruz, “yaz saatine” geçiyoruz, Ekim sonunda yine bütün dünya ile birlikte yeniden bir saat geri alıyoruz, “kış saatine” dönüyoruz. Enerji tasarrufu amacıyla.Dilekçe Komisyonu saatlerin bir saat ileri alınmasına özellikle ekonomik açıdan yaklaşıyor. İlgili kurumlardan görüş alıyor. 9 Şubat 2011 tarihli raporuna göre, ilgili kurumlar şu görüşleri bildiriyor:
Goethe dünya edebiyatının zirvesindeki isimlerden biri. Göbbels “propaganda” ustalarından, Hitler’e ve faşizme katkısı yüzlerce kitaba, hala filmlere konu oluyor. Silivri’de tutuklu Mustafa Balbay dün kendisini ziyaret eden SPD Alman milletvekiline, onun en iyi anlayacağı dille konuşuyor, Goethe ve Göbbels’ten aktarmalarla.
SPD Dışişleri Sözcüsü Rolf Mützenich ve Alman Göçmen Meclisleri Birliği Başkanı Tayfun Keltek, CHP milletvekilleri Atilla Kart ve Faruk Loğoğlu ile birlikte CHP milletvkilleri Balbay ile Mehmet Haberal’ı ziyaret ediyor.
İSYANA ALMAN KATKISI
Balbay önce insani duygularını Goethe diliyle aktarıyor, “acıyı yaşamak ayrı bir eğitimdir”. Sonra ekliyor, “ben şimdi bu dönemi yaşıyorum. Silivri benim için ikinci üniversite oldu”.
Tutukluluğunun siyasi yönünü anlatırken, aktarma Göbbels’ten:
“Öyle bir yalan söyleyeceksiniz ki, herkes inanacak, herkes, ortada bir şey olmasa, tutukluluk olur mu, diyecek”.
Balbay Göbbels’den Türkiye’ye geliyor. “Türkiye’de bu yaşanıyor. Ben beş kişi ötemde Danıştay katil zanlısı ile geride Cumhuriyet’e bomba atan zanlı ile birlikte yargılanıyorum”.
Yargıç Ayşegül Aksu 21 yıllık yargıç. Amasya’da yargıçlık yaparken, isteği dışında, Üsküdar’a atanıyor. Atamanın üzerinden henüz yedi ay geçmişken, bu kez Gaziantep’e atanıyor. Yargıçların bu kadar sık yer değiştirmesi normal değil. Ayşegül Aksu ve eşi atamaya itiraz ediyor, üç çocukları var, okula yeni başlamışlar, yeniden bir düzen kurmuşlar, haydi hop, bir başka yere.
Atamaya itiraza gelen yanıtta, “tayininiz istek üzerine yapıldı” deniyor. Ayşegül Aksu:
“Bizim böyle bir talebimiz yoktu”.
DEHŞET VERİCİ
Bir yargıç ailesinin başına gelen bu öykü bazı yayın organlarında yer alıyor. Dünkü Cumhuriyet’te Ayşegül Aksu ile İlhan Taşçı’nın röportajı yayınlanıyor. Aksu insanın tüylerini diken diken eden bir gözlemini aktarıyor:
“Şu anda eminim ki, yargıç arkadaşlarımız bazı davalara bakarken bir endişe, bir çekince, korku yaşıyor, “acaba ben burada başkalarının hoşuna gitmeyecek bir karar verirsem, başıma ne gelir” diye. Kimileri korkuyor, korkuları kararlarına yansıyor. Çeşitli nedenlerle korktuklarını bile söylemekten korkuyorlar”. (18 Mayıs 2012 Cumhuriyet, s.6).
Dehşet verici. Yargıçlar verecekleri karardan korkuyor. Ve ona göre karar veriyor. Yargıçlar yargıdan korkuyor. Biz nasıl bir ülkede yaşıyoruz.
SON SIĞINAK
On gün önce, 6 Mayıs’ta Uludere’de bu kez mayın patlıyor, iki asker yaralanıyor. Patlama sonrasında “Güvenlik Güçlerinin açıklamasında” bakın ne yazıyor:
“İnsansız Hava Aracı ile yapılan gözetleme sırasında sınır ötesinde tespit edilen kaçakçı gurubun yakalanması için operasyon düzenlenmiş, patlamanın teröristlerle işbirliği içindeki kaçakçılar tarafından gerçekleştirildiği açıkça görülmüştür”.Hepimizin dikkatinden kaçan bu haberi dün Uludere Komisyonu üyesi ve CHP milletvekili Levent Gök hatırlatıyor. Bu açıklama Uludere katliamında en can alıcı sorulardan birine açıklık getiriyor:
Mayın patlatanların kaçakçılar olduğunu İnsansız Hava Aracı, yani Heronlar tespit ediyor.6 Mayıs’taki bu haber Wall Street Journal’da (WSJ) yer alan skandal haberin de ipucunu veriyor. Bazı sorularla birlikte.
NEDEN GİZLENDİ
- Uludere katliamı sırasında açıklamalara göre, Heron’lar sadece kalabalık tespit ediyor, sınırdan geçen gurubun niteliğini belirleyemiyordu. Mayın patlatanların kaçakçı olduğunu Heron’lar 6 Mayıs’ta nasıl tespit ediyor?-Irak sınırı ötesini Amerika, sınırın içini bizdeki Heron’lar kontrol ediyor. WSJ bilgiyi Amerika verdi, diyorsa, bizde bulunmayan Predatör aracılığı ile veriyor. Bu bilgi hem Meclis’in Uludere Komisyonu’ndan, hem halktan neden gizleniyor?-Amerika “Türkiye konvoyu daha yakından izleme önerimizi geri çevirdi”, diyor. Neden geri çevirdi?
Zaman zaman suçüstü yakalansa da, AA’nın üstüne habercilik tanımam ben. Hele de, son yıllarda toz kondurmam. Ne de olsa, AA iktidara toz kondurmuyor.
14 Mayıs günü AA yine “eşsiz” bir ekonomik haber geçiyor. Dünyanın en saygın bankalarından Deutsche Bank’ın bir raporunda Brezilya, Endonezya ve Türkiye ekonomilerinin karşılaştırıldığını, orada Türkiye’nin 2010 ve 2011’deki yüzde 9.11 ve yüzde 8.5 büyüdüğüne dikkat çekildiğini belirtiyor ve ekliyor:
“Deutsche Bank Merkez Bankası’nın günlük esnek politikalarının küresel kırılganlıkların yüksek olduğu bir ortamda “eşsiz bir avantaj” olarak görülebileceğini vurguladı”.Kısaca, Deutsche Bank Türk Ekonomisini ve bizim Merkez Bankası’nın izlediği politikaları yere göğe koyamıyor. Siz de, haklı olarak “AA”nın geçtiği bu haberi okuyunca, “Aaaaaa” diyeceksiniz.
FAİK ÖZTRAK
Haberi okuyunca, herkes gibi, CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak da, Hazine eski Müsteşarı ve ekonomiyi günlük izleyen biri olarak, ister istemez “Aaaaa” diyor.
Böyle bir görüşme avukatla müvekkili arasında gizli. Ya da gizli olması gerekir ama, bazı yerlerde öyle değil.
Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevinde avukatlarla müvekkilleri arasında yapılan görüşmeler kameraya çekiliyor, iki aydır devam ediyor bu uygulama.Kameraya alındığına göre, sadece görüntü değil, aynı zamanda konuşmalar da kayda geçiyor.
Dünyanın hangi hukuk devletinde böyle bir avukat-müvekkil görüşmesi var? Bizdeki ileri demokrasinin son icadı bu mu?GÖK’ÜN SORUSUCHP Ankara milletvekili Levent Gök Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e soru önergesi veriyor. Sincan Cezaevindeki kamera olayını aktardıktan sonra:
“Kamera kaydı sayesinde, görüşmede yer alan yazılı herhangi bir belgenin ifşası, konuşmaların dinlenmesi savunma hakkına saldırıdır”.Gök’ün itirazı sürüyor:
“Konuşmaların kayda alınması aynı zamanda yasalara ve uluslararası normlara aykırıdır”.Avukatın savunduğu o kişi dünyanın en azılı katili olabilir, şu olabilir, bu olabilir, yine de avukatı ile o kişinin görüşmesini kameraya çekmeyi hiç bir kural izah edemez.
Levent Gök’ün vurguladığı gibi, burada asıl soru şu: “Bu kameralar neden takılmıştır?”Acaba başka cezaevlerinde de benzer uygulama var mı? Açıktan ya da çaktırmadan, gizlice kameraya çekim, hangi gerekçeyle, neden, kimin aklı?
“KABUL EDİLEMEZ”Bu dönemde savunma hakkıyla ilgili sorular hızla artıyor.
Akhisar Belediyespor geçen yıl Bank Asya’dan düşmekten son maçta kurtuluyor, bu yıl Rize deplasmanında galip gelerek, Bank Asya Ligi’nin şampiyonu olarak Süper Lig’e çıkıyor.
Akhisar Manisa’nın ilçesi. Kaderin cilvesi, Manisaspor düşerken, Akhisar Süper Lig’e yükseliyor. Ege Bölgesi’nin tek temsilcisi olarak.
Akhisar’ın başına geçen yıl, ligin bitimine sekiz maç kala, Galatasaray’ın eski milli futbolcusu Hamza Hamzaoğlu geçiyor. Akhisar takımı ve ilçenin önde gelenleri Hamzaoğlu çevresinde birleşiyor. Ona kimse karışmıyor.
2004’te Akhisar’da belediyeyi AKP kazanıyor. Belediye otoprak, yüzme havuzu, sinema gibi kendine ait işletmeleri Akhisar Belediyespor’a devrediyor.
ÇEŞİTLİ DALLARDA
“Gündoğan Buruncuk Mevkiinde yapılmakta olan otel inşaatı yüksek bodrum kat artı 3 kat, kaba inşaat olarak devam etmektedir. İnşaatın 7-8 kat olacağı konusunda aldığımız duyumlar bizi kaygılandırmaktadır. Kıyı şeridi ihlal edilerek yapılan bu turistik tesisle halkın kullanım alanlarına müdahale edilmiştir. Eğer inşaat 7-8 kata çıkarılırsa, Gündoğan’da dönüşü olmayan yüksek, yoğun yapılaşmanın önü açılmış olacaktır”.
Dernek kaymakamlığa inşaatın yasallığı, otelin kaç kat olacağı, kıyı şeridinin ihlali ile ilgili sorular sorarak bilgi istiyor.
Bodrum Kaymakamlığı 25 Nisan 2012 tarihli yazısında, inşaatın izinsiz ve ruhsatsız olduğunu bildiriyor.
Bunu Gündoğan Belediye Başkanı İbrahim Bilgi de kabul ediyor, ancak 30 Nisan’da, kaymakamlığın yazısından beş gün sonra, yeni ruhsat verildiğini, inşaatın Yapı Denetim Firmaları tarafından denetlendiğini açıklıyor.
Bu yazışmalar sırasında inşaat ilerliyor ve halen devam ediyor.
ARSA KİMİN
Kıyı şeridi ihlali ve yüksek inşaatla Bodrum böyle giderse, Bodrum olma niteliğini kaybedecek.