Paylaş
Böyle bir görüşme avukatla müvekkili arasında gizli. Ya da gizli olması gerekir ama, bazı yerlerde öyle değil.
Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevinde avukatlarla müvekkilleri arasında yapılan görüşmeler kameraya çekiliyor, iki aydır devam ediyor bu uygulama.
Kameraya alındığına göre, sadece görüntü değil, aynı zamanda konuşmalar da kayda geçiyor.
Dünyanın hangi hukuk devletinde böyle bir avukat-müvekkil görüşmesi var? Bizdeki ileri demokrasinin son icadı bu mu?
GÖK’ÜN SORUSU
CHP Ankara milletvekili Levent Gök Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e soru önergesi veriyor. Sincan Cezaevindeki kamera olayını aktardıktan sonra:
“Kamera kaydı sayesinde, görüşmede yer alan yazılı herhangi bir belgenin ifşası, konuşmaların dinlenmesi savunma hakkına saldırıdır”.
Gök’ün itirazı sürüyor:
“Konuşmaların kayda alınması aynı zamanda yasalara ve uluslararası normlara aykırıdır”.
Avukatın savunduğu o kişi dünyanın en azılı katili olabilir, şu olabilir, bu olabilir, yine de avukatı ile o kişinin görüşmesini kameraya çekmeyi hiç bir kural izah edemez.
Levent Gök’ün vurguladığı gibi, burada asıl soru şu: “Bu kameralar neden takılmıştır?”
Acaba başka cezaevlerinde de benzer uygulama var mı? Açıktan ya da çaktırmadan, gizlice kameraya çekim, hangi gerekçeyle, neden, kimin aklı?
“KABUL EDİLEMEZ”
Bu dönemde savunma hakkıyla ilgili sorular hızla artıyor.
Sanık avukatları duruşmaları terk ediyor. Avukatlara ceza veriliyor. Durum yüksek yargı organlarının da dikkatini çekiyor. Daha geçen hafta Danıştay Başkanı “savunmaya dönük bu uygulamalar kabul edilemez” uyarısında bulunuyor. Bunlara şimdi kameraya çekim ekleniyor. Gök Adalet Bakanına soruyor:
“-Kameraların sökülmesi için talimat verecek misiniz?
-Kamerayı takanlar hakkında soruşturma açacak mısınız?”
Evet, normali o kameraların sökülmesi, kamerayı takan kim ise, onun hakkında soruşturma açılması.
Açılır mı? Sanmam, keyfi yönetimin evrensel hukukun yerini aldığı bir ülkede, sanmam.
Oooo, günaydııın Memur-Sen
“MEMURU enflasyona ezdirmeyiz”.
Her hükümetin bu klasik söylemlerinden birini AKP de tekrar ediyor. Ne var ki, bu söze rağmen, enflasyon memuru eziyor. Geçen yıl memurların aylıklarındaki artış oranı enflasyonun gerisinde kalıyor.
Şimdi hükümet ve memurlar ücret artış oranı için masaya oturuyor. Memur örgütlerinin önerdikleri artış ile hükümetin oranı arasında büyük fark var. O nedenle iş tırmanıyor. Tırmandıranlar arasında, sürpriz biçimde ve nasıl olduysa, Memur-Sen de var.
1 Mayıs kutlamalarına dönelim. 1 Mayıs Ankara’da iki ayrı meydanda kutlanıyor. Birinde DİSK’in başını çektiği, bu hükümetin karşısında yer alan sendikalar ve sivil toplum örgütleri, diğerinde Tandoğan’da hükümet yanlısı örgütler.
Tandoğan’daki törene Çalışma Bakanı Faruk Çelik de katılıyor, konuşma yapıyor. Bakanı bağrına basan, her fırsatta hükümete arka çıkan örgütlerden biri Memur-Sen de Tandoğan’da. Orada hükümete alkış tutuyor.
Memur örgütleri üç gündür hükümetle papaz. Ücret artış oranında anlaşamıyorlar. Örgütlerin “81 ilde protesto ederiz, genel greve gideriz” çıkışlarından geçilmiyor. Bunu dile getirenler arasında Memur-Sen de var.
Memur-Sen mi, 81 ilde protesto mu, ay inanmıyorum.
Yandaş basın yelken açıyor
İKİ büyük eyalette, iki hafta üst üste Alman Başbakanı Merkel son elli yılın en ağır yenilgisini alıyor. Sosyal demokratlar sağ karşısında yükselişe geçiyor.
Bu yükselişe paralel, yandaş basın yeni yerine doğru yol alıyor, soysal demok-ratlara hafiften yaklaşma provaları hemen başlıyor. Almanya’da bile.
Yandaşlık böyle bir şey, kim iktidarda ise, ona yaranma çabası.
Haşimi haberleri bir anda kesildi
IRAK Cumhurbaşkanı Yardımcısı Haşimi Interpol tarafından kırmızı bültenle aranıyor. Haşimi, malum Türkiye’de, Türkiye onu Irak’a vermeyi düşünmüyor.
Bu arada Haşimi’nin Türkiye’de bir çevresi var. Yakın arkadaşları, görüştüğü kişiler var. Onlarla görüşürken, “en güvendiği kişinin Tayyip Erdoğan olduğunu” sık sık vurguladığı söyleniyor.
Buna karşılık, görüştüğü bakanlar arasında birine karşı uzak durmayı tercih ettiği belirtiliyor. Doğrudan Başbakanla görüşmeyi istiyor.
Haşimi’nin tercihleri ve duyguları bir kenara, onunla ilgili haberler bir anda bıçak gibi kesiliyor. Biz unutabiliriz, sanmıyorum ki, Interpol unutsun.
Paylaş