Yalçın Doğan

On bir milyon mışıl mışıl

12 Ekim 2012
ON bir milyon çalışanı ilgilendiren bir tasarı görüşülüyor Meclis’te. On bir milyon çalışan insanın hakları söz konusu.

Türkiye’ye şöyle bir bakın, gerçekten milyonlarca insanın hakkı ile ilgili bir tasarının görüşüldüğüne ilişkin kamu oyunda bir algı var mı?

Sadece üç gün önce Meclis’e yürümek isteyen bir gurup işçinin feryadı ve onlara sıkılan biber gazı var. On bir milyon çalışan, “ya bunlar şimdi neden yürüyor” diye birbirine soruyor.

Kendi haklarına dönük bu duyarsızlık karşısında, sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde ve her dönemde iktidarlar istediği gibi at oynatır.

ÖRGÜTLENME

Meclis’te “Toplu İş İlişkileri” adı altında görüşülmekte olan tasarı, iş kolu sayısını azaltarak, toplu sözleşme yetkisini tırpanlayarak, grev yasağını yaygın kılarak, “yemez ama evet referandumunda” çalışanlara verilen sözlerin tam tersine, bir hedef belirliyor:

Yazının Devamını Oku

CHP liderinden Topbaş’a TV daveti

11 Ekim 2012
METRO maliyetlerini yüksek buluyor CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu.

İstanbul içindeki farklı hatlarda, farklı maliyetlere dikkat çekiyor, İzmir metrosu maliyetiyle karşılaştırıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a yükleniyor. Yolsuzluk iması ile.

Topbaş, 13 Eylül tarihinde basın danışmanı Faruk Yanardağ imzasıyla Kılıçdaroğlu’na metro maliyetlerini aktaran bir mektup gönderiyor. Buna CHP liderinin basın danışmanı Baki Özilhan karşılık veriyor.

Önce şu, bir Büyükşehir Belediye Başkanı muhalefet liderine mektup yazdığında, bunu basın danışmanı aracılığı ile yapmaz. Kendi imzasıyla gönderir. Nezakete pek sığmıyor. Neyse.

Yanardağ’ın bildirdiği maliyetleri yanıtlayan Özilhan’ın mektubunu özetlersem, her iki görüşü de, aktarmış olurum.

HESAP HATASI

Yazının Devamını Oku

Kız çocukları evcilik oynuyor

10 Ekim 2012
YARIN “Kız Çocuklar” Günü. Dünyada ilk kez böyle bir gün kutlanıyor. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu girişimiyle 11 Ekim dünyada “Kız Çocuklar Günü” ilan ediliyor. Yarın bu ilanın ilk kutlama günü.

“Kız Çocuklar Gününde” gülüp oynayan kız çocukları genellikle Avrupa’da, Amerika’da, Avustralya’da. Asya ve Afrika’da el ele tutuşup şarkı söyleyen, ip atlayan, bebekleriyle oynayan, çizgi film izleyen, resim yapan, örmeli uzun saçlarıyla seksek oynayan kız çocukları çok az.

Batıda kız çocukları böyle bir günü gönül ferahlığı ile kutluyor. Dünyanın diğer yörelerinde yaşayan kız çocukları genellikle evcilik oynuyor, onlar çocuk yaşta, on sekiz yaşın altında evlendiriliyor.

Bu alanda Bangladeş başı çekiyor. Bangladeş’te kız çocuklarının yüzde kırk altısı, yani yarısı on sekiz yaşın altında, çocukken evlendiriliyor.
ÇALINAN ÇOCUKLUKLAR
On sekiz yaş altı, çocukken evlendirilmek. Kızların çocuklukları çalınıyor. Kendileri çocuk, çocukken, çocuk sahibi oluyorlar. Türkiye bu dramın dışında değil.

Yazının Devamını Oku

Silivri’de vicdan

9 Ekim 2012
GENELKURMAY eski başkanı İlker Başbuğ feryat ediyor: “Ben bugünkü iktidarla yedi yıl birlikte çalıştım. Her hafta Cumhurbaşkanı ve Başbakanı gördüm. Demek ki, gündüz onlarla devlet işlerini görüşüyordum, gece de gizli örgütü yönetiyordum. Eğer öyleyse, kapatın gitsin bu devleti”.

Emekli orgeneral Ergin Saygun on beş ayrı sağlık kurumundan rapor almış, mutlaka hastanede tedavi görmesi gerek. Sağlığı her geçen gün kötüye gidiyor ama, Silivri Cezaevinde kalmaya devam ediyor.

Gazeteciler, bilim adamları, askerlerle ilgili Silivri’de iki temel sorun var: Tecrit ve sağlık. İkisi de, insan hakları ihlallerine kadar varıyor.

Bunu ben söylemiyorum, Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyesi, CHP Sivas milletvekili Malik Ecder Özdemir söylüyor.

Silivri ile ilgili komisyon tespitleri ise, çok farklı, Silivri sanki “dinlenme kampı, huzur evi”.

Yazının Devamını Oku

Çamlıca’da şükür namazı

6 Ekim 2012
Dere yatağına doğum evi yapılıyor. Üç yıl önce Aydın’da. Yağmur yağıyor, dere taşıyor, yepyeni doğum evini su basıyor. Çok normal, çünkü orası dere yatağı.

Aydın Belediyesi yırtınıyor, orayı su basar diye, hani İstanbul’da dere taşıp, otuz kişi hayatını kaybettiğinde, Başbakan “derelerin intikamı” diyor ya, belediye onu hatırlatıyor, nafile.
Doğum evi yetmiyor, koskoca Aydın’da başka yer yokmuş gibi, aynı dere yatağına şimdi sosyal güvenlik kurumu binası yapılıyor. Belediye yine yırtınıyor, olmaz diye, dinleyen yok.
Sonra da, dün ilk kazması vurulan kentsel dönüşüm.

DOĞRU BİR İŞ

Kentsel dönüşüm ne? İşe yaramaz, deprem, sel ve diğer doğal afet karşısında dayanıksız, çağdaş insanın ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz binaları yıkmak, yerine düzgün binalar yapmak. İyi bir plan.
Plan iyi de, tam bu plan yürürlüğe gireceği sırada, hâlâ dere yataklarına bina dikmek ne demek?
Bu gibi saçmalıklar bir yana, kentsel dönüşüm gerçekte iyi bir düşünce. Otuz beş ilde binlerce bina yıkılacak, belli bir program çerçevesinde, orada oturan insanlar uygun koşullarda yeni evlerine kavuşacak.

Yazının Devamını Oku

O tezkere rafta beklesin

5 Ekim 2012
O senaryodan çok korkmuştum. Sözüm ona, fikir jimnastiği, o senaryoya göre, Suriye Türkiye’ye bomba atıyor, Türkiye buna karşılık veriyor, al başına belayı, yetmiyor, Türk askeri Suriye’ye giriyor.

Amerika açısından mutlu son, Esad düşmüş, Amerika’nın burnu kanamamış, ama biz savaşın ortasındayız.
Amerika’daki bir düşünce kuruluşunun aylar önce kurguladığı bu senaryo aynen gerçekleşiyor. Akçakale’ye düşen bomba beş kişinin canına mal oluyor, Türkiye buna haklı olarak karşılık veriyor. Al başına belayı.
Sonra bir daha korkmuştum. Obama’nın Birleşmiş Milletlerde konuşmasından. Teröre kurban giden bir polisten söz ediyor Obama. Ne alaka? Otuz yılda, kırk beş bin insan terörde hayatını kaybediyor. Bu duyarlık Obama’nın aklına neden düşüyor?
Sadece bizde değil, diğer ülkeler ve devlet başkanları, dünya medyası dahil, Amerika’nın kenara çekilip, Türkiye’yi öne süreceği tezini aylardır işliyor. Çeşitli senaryolarla.
Bugün işte o günü yaşıyoruz.

ÇOK KARIŞMAK

Suriye’nin iç politikasına bu kadar çok karışmak, oradaki rejim muhalifleriyle iş tutmaktan bize ne? Suriye’nin iç işlerine bu ölçüde karışan başka bir

Yazının Devamını Oku

Ayıkla Bağdat’ın pirincini

4 Ekim 2012
SINIR ötesi operasyona izin veren tezkere Meclis’ten gelecek hafta yine geçecek. BDP hariç, diğer partiler tezkereye yine olumlu oy verecek. Ama, o tezkere bundan sonra ne işe yarayacak?

Irak yönetimi, Türkiye’ye “Kuzey Irak’taki tankını, topunu, askerini geri çek” çağrısında bulunuyor. Terörle mücadelede bizim için çok ağır bir karar. Oradaki askeri geri çekmek zorunda kalacağı gibi, Türkiye bundan böyle Kuzey Irak’a ve Kandil’e hava operasyonlarını da o kadar kolay yapamaz. Bağdat neden böyle davranıyor?
1-Ankara bir süredir Irak Yönetimini dışlıyor, ilişkilerini Bağdat yerine Erbil (Barzani) üzerinden yürütüyor.
2-Bağdat’ın idama mahkum ettiği Cumhurbaşkanı eski Yardımcısı Haşimi Ankara’nın koruması altında. Ankara Haşimi’yi vermiyor. Ankara insani açıdan haklı ama, bunu Bağdat’a anlatması mümkün değil.
3-Bağdat “burası benim toprağım” diyerek, egemenlik hakkını kullanıyor.

ABD’NİN HABERİ

Bağdat’ın bu kararından Amerika’nın haberi var mı? Varsa, tam şenlik. Yoksa, Bağdat neye güveniyor?
İkinci soru, Ankara nasıl tepki verecek? Bundan sonra orada nasıl askeri operasyon yapacak? Ya da Bağdat’ın kararına rağmen yaparsa, ne olacak?

Yazının Devamını Oku

On altı milyon yoksula selam

3 Ekim 2012
YOKSUL oldum olacağım, bu kaygıyla yaşayan on sekiz milyon insan var bu ülkede. On sekiz milyon insan, teknik deyimle, sürekli yoksulluk riski altında yaşıyor.

Buna karşı, risk ve kaygıya artık gerek yok, on altı milyon beş yüz seksen bin insan doğrudan yoksulluk sınır altında yaşıyor bu ülkede. Her dört buçuk kişiden biri.
O felaket yıllarında, Türkiye’nin ekonomik krize saplandığı yıllarda, gelir eşitsizliğinde iyileşme görülüyor. 1994 ile 2002 arasında gelir bölüşümü ölçüsü Gini katsayısı beş puan iyileşmeyi gösteriyor.
Gini katsayısı 1 ile 0 arasında değişiyor. Bu katsayı 1’e yaklaştıkça, eşitsizlik artıyor.
1994’te Gini katsayısı 0.490. Aynı katsayı 2002’de, o kriz yılında 0.440, yani eşitsizlik azalıyor. O yıllarda ortalama büyüme hızı yüzde 3.5-4 dolayında.
DÜZELDİ VE BOZULDUAKP döneminde gelir bölüşümünde iyileşme var. Gini az da olsa, 0’a doğru yol alıyor. 2010 yılında bu katsayı 0.402. Bu rakam, bu oran 2002 ile 2011 arasında, iyileştirmeyi gösteriyor.
Ama, 2011’e geldiğimizde, durum yeniden bozuluyor, Gini katsayısı 0.404. Bölüşümde sorun var. Ortalama büyüme hızı yüzde 5.
Yüksek gelir gurupları büyümeden daha fazla pay alıyor. İki türlü. Hem zengin sayısı artıyor, hem zenginlerin varlıkları artıyor. Yeni zenginler ve varlığına varlık katan sınıflar.

Yazının Devamını Oku