Yalçın Doğan

Demirtaş’ın İmralı çıkışı

26 Haziran 2014
SADECE sizin buradan verdiğiniz mesajlarla çözüm süreci yürümez.

Üç yönlü götürelim, siz İmralı’dan, HDP siyasi temsilci olarak biz Meclis’ten ve PKK”.
Yeniden HDP eşbaşkanı seçilen Selahattin Demirtaş’ın İmralı’daki görüşmede Öcalan’a söylediği öne sürülen bu iki cümle Öcalan’ı kızdırıyor. Demirtaş biraz daha ileri gidiyor: “Ben silahlı çözüme hiçbir zaman inanmadım ama siz büyük emek verdiniz, Kürt sorununu ülkenin gündeminde ilk sıraya oturttunuz, o ayrı. Bununla birlikte, çözüm sürecinde tek bir iradenin geçerli olması ne kadar doğru, bunu düşünmemiz gerekir”.

AMA ADAY



Öcalan daha da kızıyor. Yıllar boyu o “tek irade”, ne demek “tek iradeden vazgeçmek”? Kızgınlığının iki sonucu var. Bir, Demirtaş’ı bir daha İmralı’da görmek istemiyor. İki, onun cumhurbaşkanı adayı olmasını istemiyor.
Demirtaş açısından da, iki sonuç var. Öcalan’a rağmen...

Yazının Devamını Oku

İKÖ’deki rezerv

25 Haziran 2014
KONUŞULUYOR, tartışılıyor, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın Kazablanka’daki toplantıya katılmasını Süleyman Demirel başkanlığındaki AP hükümeti uygun görmüyor.

Sunay katılmıyor ama, Türkiye katılıyor. Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil başkanlığında Dışişleri’nden bir ekip Kazablanka’ya gidiyor.
Eylül 1969, İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) toplantısı. MHP ve CHP’nin çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun genel sekreterliğini yaptığı İKÖ’nün Kazablanka toplantısında Türkiye kurucu üye olarak yer alıyor, o tarihten bu yana “kurucu asil üye” niteliği ile İKÖ’de faaliyetini sürdürüyor. Ama rezerv koyuyor: “Türkiye Cumhuriyeti İKÖ kararlarını Anayasasının genel ilkeleri ve dış politikasının temel kuralları ışığında değerler ve uygular”.Bu çekince toplantılarda dile getirilmiyor ancak her toplantı sonrasında İKÖ Sekretaryasına teyit ettiriliyor. Çekince şu anlama geliyor: Türkiye laik bir ülkedir, siz burada dini kararlar alır ve uygularsanız, biz buna katılmayız.AKP hükümetine rağmen, bu çekince devam ediyor. Bunun günümüz açısından önemi var. Türkiye’nin bu çekinceyi verdiği makam, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun bu yılın başına kadar, on yıl süreyle oturduğu makam. Türkiye-İKÖ ilişkileri işte ortada. İhsanoğlu’nu, bırakın AKP ve Erdoğan eleştirsin. Hatta, onlar eleştiremiyor bile, telaş var orada.


Her sandıkta dokuz kişi

ADAYLIĞINI

Yazının Devamını Oku

İlk itirazda gözden düştü

22 Haziran 2014
“NAZİ diktatörlüğü de, Hitler’in hırsı da, hepimizi mahvetti. Halka tarifsiz acılar çektirdi”.

Hitler intihar ediyor, savaş bitiyor, hemen ertesinde muhteşem villasında dostlarını ağırlayan geçen yüzyılın en büyük müzisyenlerinden Richard Strauss sözlerini sürdürüyor:
“Hitler’in gidişatı belliydi, ancak halk ona fena halde inandı, onun hepimizi karanlık bir maceraya sürüklediğini insanlar çok geç anladı”.
Villanın bahçesinde toplanan insanlar şaşkınlık içinde. Bu sözleri söyleyen bir zamanlar “Hitler çağımızın en büyük lideridir” diye her fırsatta Hitler’e övgü düzen Strauss mu? Bir zamanlar Hitler’in gözdesi büyük müzisyen mi? En büyük şaşkınlığı da, orada bulunan bir Amerikan askeri yaşıyor.

MANN VE STRAUSS

Klasik müzik tarihine damgasını vuran besteci ve orkestra şeflerinden Strauss’taki yeteneği ailesi erken keşfediyor. O dört yaşında piyano derslerine başlıyor. Sonra keman. 21 yaşına geldiğinde Münih Senfoni Orkestrası şefi, 30 yaşına bastığında, Berlin Filarmoni Orkestrası şefi.

Yazının Devamını Oku

Sıradaki hukuk: Suç duyurusu

21 Haziran 2014
AYLAR boyu “harddisk” sözcüğünü bir kez bile düzgün telaffuz edemiyor yargıçlardan biri ki, o harddiskin düzmece olduğunu bilirkişi çoktan kanıtlamış.

Bir keresinde tam doğru söyleyecek, onda da “pardon” diyor, doğru telaffuz ettiği halde, düzeltiyor, yine yanlış söylüyor.
Balyoz davasında avukatların Anayasa Mahkemesi’ne ilk başvurusu Kasım 2013’te. Aylar geçiyor, AYM sessiz. Sessizliğe karşı AYM önünde nöbet başlıyor. Avukatlar ve aileler AYM Başkanı Haşim Kılıç’la görüşüyor, Kılıç onlara “Karar bir ay içinde çıkar” diyor. Bir değil, iki ay geçiyor, “Yine neler oluyor” soruları.
Ailelerde tedirginlik artıyor, AYM nihayet tarihsel kararını veriyor, “Hukuk ihlali var”. Kasım 2013-Haziran 2014, karar için sekiz ay bekleniyor. Boşu boşuna sekiz ay daha yatıyorlar.

KUMPAS MALİYETİ

“Kumpasın” maliyeti çok yüksek. Ülke savunması, kişisel kariyer ve aileler açısından.

Yazının Devamını Oku

Kim önerdi

19 Haziran 2014
EKMELEDDİN İHSANOĞLU’nu görünüşte öneren CHP lideri Kılıçdaroğlu.

Orası tamam. Ama, İhsanoğlu’nun adı üç hafta kadar önce MHP içinde dolaşıyor. Birkaç kişi biliyor olsa da, adı MHP’de ön plana çıkıyor. Halen sır olan iki konu var:
1- MHP İhsanoğlu’nu nereden buluyor? 2- Kılıçdaroğlu aynı isme hangi yolla ulaşıyor?
Bu arada bir spekülasyon var, “İsim dışarıdan önerilmiştir” türünde. Bunlara son vermek adına, MHP ve CHP liderleri İhsanoğlu adına nasıl ulaşıldığını açıklarsa, yerinde olur.

GÜÇLÜ VE ZAYIF

İhsanoğlu’nu yakından tanıyanların ortak görüşü şöyle:

Yazının Devamını Oku

CHP’ye küpe: Ecevit’in İKÖ adımı

18 Haziran 2014
İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) toplantıları Kuran okunarak açılıyor, laik bir ülkenin üyeliği güç, Türkiye toplantılara gözlemci sıfatıyla katılıyor.

2000 başlarında DSP-MHP-ANAP koalisyonu. Dışişleri DSP’de, Türk Dünyası ilişkileri MHP’de, İKÖ ilişkileri ANAP’ta. İKÖ’den sorumlu bakan Mehmet Keçeciler. İslam ülkeleri İKÖ’de Türkiye’ye sürekli güçlük çıkarıyor. Bunun önüne geçmek için Başbakan Ecevit tarihsel bir adım atıyor: Üye bile değil, ama İKÖ Genel Sekreterliği için Türkiye aday gösteriyor, o sırada Suudi Arabistan Büyükelçisi, yıllar sonra AKP Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış’ı. Suudiler son anda çark ediyor, Yaşar Yakış seçilemiyor ama, o kapı Türkiye’ye açılıyor. 2005 yılında Ekmeleddin İhsanoğlu Genel Sekreter seçiliyor.
Bazı CHP’liler İKÖ bağlantısı nedeniyle İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığına itiraz ediyor. Ezber belli, o kesim, CHP dışından kim aday gösterilse, karşı çıkacak.Ama, işte Ecevit örneği. Sosyal demokrat ve laik kimliği asla sorgulanamayacak Ecevit İKÖ’ye tarihsel adım atıyor. Ezber bozan her düşünceye karşı çıkan CHP’lilere küpe olsun.

TKP’lilerden İKÖ’ye

12 Eylül’de başbakan yardımcısı iken Turgut Özal İKÖ’de Bilim ve Teknoloji Komitesi başkanı seçiliyor. Komite İstanbul’da enstitü açıyor. Özal enstitünün başına Ekmeleddin İhsanoğlu’nu getiriyor.
İhsanoğlu genel sekreterliği döneminde İKÖ’nün yapısını değiştiriyor. O nedenle çeşitli İslam ülkelerinde fahri doktora unvanı veriliyor. Türkiye’yi Ortadoğu’ya kabul ettiriyor. İKÖ’nün finansörü İslam Kalkınma Bankası’nda Türkiye’nin ortaklık payını arttırıyor. 90’ların başında yine bir uzlaşma ihtiyacı var, bugünkü gibi, yine kavga, gürültü. Sağ ve soldan farklı düşünce bir araya gelsin, aşırılık sona ersin arayışı içinde sosyal demokratların öncülüğünde Şile’de bir toplantı. TKP’lilerden muhafazakârlara uzanan geniş bir kulvar. Muhafazakârları dönemin iki ağır topu Prof. Memduh Yaşa ile Prof. Nevzat Yalçıntaş temsil ediyor. Üçüncü kişiyi herkes orada ilk kez görüyor, Ekmeleddin İhsanoğlu. Orada kavgadan uzak, yapıcı ve geniş görüşü ile TKP’liler dahil, herkesin sempatisini kazanıyor. 2006’da İstanbul’da kendisiyle röportaj yapıyorum. Bendeki izlenim de olumlu. İslam ülkeleriyle iç içe yaşıyor, ama dünyayı kavrayan, Batılı aydın profili çiziyor.


TV’de düello

Ekmeleddin İhsanoğlu’nu bütün dünya tanıyor, dış ilişkileri mükemmel, ama oy verecek insanımız tanımıyor. Oysa, olabilecek en güçlü çatı aday. Dünyanın her yerinde böyle bir seçimde adaylar TV’de tartışıyor. İlk ve ikinci turda, iki kez. Yandaşlar İhsanoğlu’na acele saldırıya geçiyor. Hücum yerine, aday olursa,

Yazının Devamını Oku

Aydın Doğan’ın manifestosu

15 Haziran 2014
“Ben şu anda Türkiye’nin en eski medya patronuyum, 36 yıl olmuş. Milliyet’i aldığımda en genç patron bendim, şimdi en kıdemli benim.

O zamanlar bütün patronları tanırdım, kim, hangi gazetenin sahibi, bunu herkes bilirdi. Ama, ben şu anda bazı gazete ve TV patronlarını tanımıyorum. Tanımak bir yana, hangi gazete ve TV’nin sahibi kim, onu bile bilmiyorum”. Bugün Türkiye’de medya düzeninin özeti, bu gözlem Aydın Doğan’a ait. Önceki gün Hürriyet’in 66. kuruluş yıldönümü nedeniyle, Hürriyet’in bahçesinde çalışanların katıldığı sade bir kutlama düzenleniyor. Kutlamanın bir başka önemi var:
Aydın Bey’in Hürriyet’te yirminci yılı. Diğer çalışanlarla birlikte, Aydın Bey’e de yirminci yıl plaketi veriliyor.

28 ŞUBAT’TA

Aydın Bey medyaya bütün iktidarların baskı yaptığını, bu ülkede medyanın bağımsızlığını korumanın güçlüğünü anlatırken, geçmişe gidiyorum, Milliyet’teyim. 28 Şubat döneminde askerler Aydın Doğan’ı Genelkurmaya çağırıyor, aralarında benim de bulunduğum üç yazarın atılmasını istiyor. Karşısında asker var, Aydın Bey oralı olmuyor ve kimsenin kılına zarar gelmiyor.
Daha sonra 12 Eylül’den örnek veriyor. Ecevit’in çıkardığı Arayış dergisini Aydın Doğan basıyor, asker yine devrede, “Basmayacaksın”, Aydın Bey basmaya devam ediyor, dergiyi askerler süresiz kapatıyor.

Yazının Devamını Oku

‘Esad ve Maliki suçlu’

14 Haziran 2014
“DÜNYADA neden hep bize saldırıyorlar, hedef neden hep biziz?”

Bu soruyu CHP lideri Kılıçdaroğlu kendisine bilgi vermek için gelen Davutoğlu’na soruyor, Davutoğlu “Bu soruya döneceğim” diyor ama bir türlü dönemiyor. Bir terör örgütü onun dış politikasını rehin almış, nasıl dönecek.
Öyle ya, Mavi Marmara, Reyhanlı, Somali, Afganistan, Musul’da saldırılar, rehin almalar, hatta cinayetler, İsrail, Suriye, Irak, İran, Mısır, AB ile gerginlikler. Hedef şaşmıyor, saldırılar ve ağır eleştiriler hep bize.
Osmanlıcılık ve büyüklük hayalleri, cinayetlere ve rehin vermeye rağmen, Davutoğlu hâlâ ders almış görünmüyor.

EYVAAAH

IŞİD saldırısını harita üzerinden anlatırken, Davutoğlu sorumluları buluyor:

Yazının Devamını Oku