‘Esad ve Maliki suçlu’

Bu soruyu CHP lideri Kılıçdaroğlu kendisine bilgi vermek için gelen Davutoğlu’na soruyor, Davutoğlu “Bu soruya döneceğim” diyor ama bir türlü dönemiyor. Bir terör örgütü onun dış politikasını rehin almış, nasıl dönecek.
Öyle ya, Mavi Marmara, Reyhanlı, Somali, Afganistan, Musul’da saldırılar, rehin almalar, hatta cinayetler, İsrail, Suriye, Irak, İran, Mısır, AB ile gerginlikler. Hedef şaşmıyor, saldırılar ve ağır eleştiriler hep bize.
Osmanlıcılık ve büyüklük hayalleri, cinayetlere ve rehin vermeye rağmen, Davutoğlu hâlâ ders almış görünmüyor.

EYVAAAH

IŞİD saldırısını harita üzerinden anlatırken, Davutoğlu sorumluları buluyor:
“Bugünlere gelişte Esad ve Maliki sorumludur”.
Kılıçdaroğlu ve ekibi şaşırıyor, “Nasıl yani” demeye kalmadan, Davutoğlu dinlemiyor, kendi bildiği gibi, anlatmayı sürdürüyor. Eyvaaah.
Esad ve Maliki gerekçelerine bakalım. IŞİD, adı üstünde Irak-Şam İslam Devleti kurmak amacında. Başkanlığı uğruna Esad’ın kendi başkenti Şam’ı fedaya hazır olması gerçekçi değil.
Ya Maliki? IŞİD Bağdat’ı işgal etmek, Maliki’yi devirmek için harekete geçiyor. Maliki kötü yönetimiyle meydanı terör örgütlerine bırakıyor olmalı.
Başımız dış politikada neden duvardan duvara tosluyor, bir terör örgütü dış politikayı nasıl rehin alıyor, “Esad ve Maliki” takıntısı her şeyi açıklıyor. Davutoğlu aylarca “Esad iki haftada gider, dün bir albay, üç general muhalefete geçti, bugün de bir general daha geçiyor” dedikoduları ile dış politika hayalleri kuruyor. Hayal ve yanılgılarından bir türlü kurtulamıyor.

DİPLOMATLAR AYRI

Ankara rehin alınan diplomatlarla TIR şoförlerini ayrı tutuyor. Diplomatları diplomatik yollarla, araya birilerini sokarak, kurtarmaya çalışıyor. TIR şoförlerinin kurtarılması ise, başka yöntemlerle, yoksa fidye mi? Umarım, kimsenin burnu kanamadan çözülecek.
Rehinelerin kurtarılması, dış politikanın rehin alınmasını kurtaracak mı? Ancak, savaş zamanlarında yaşanabilecek manzaralar günümüz Türkiye’sinde artık gündelik olaylardan.
Dış politika insanlarımızın hayatını tehdit eder hale geliyor.

NATO’da ille şov

MUSUL Başkonsolosluğumuz basılıyor, Dışişleri çok aktif, NATO’yu anında toplantıya çağırıyor, ama askeri yardım istemiyor. NATO da, “Şu anda askeri seçenek yoktur” açıklamasını yapıyor.
Türkiye NATO’yu danışmak için çağırıyor, “Bana saldırı var, gel yardım et” demiyor. Aslında diyemiyor, NATO demek Amerika demek, “Amerika ise askeri operasyondan kaçınıyor”. Irak’tan çekilmiş iken, Afganistan’dan çekiliyor iken, neden bir daha Irak’a girsin? Tek bir neden olabilir: Petrol tehlikeye düşerse. Şu anda tehlike görmüyor, görürse müdahale edebilir. Şimdilik bekliyor. Baskını “kınamakla” yetiniyor.
O halde Türkiye NATO’yu neden toplantıya çağırıyor? İç politika gösterisi, sözüm ona, aktif politika ya, hep duvara tosluyor, zaten NATO haberleri de saman alevi gibi sönüyor.

Ergenekon ve Gezi yetmez

HANİ dünyadan haberi olmayan, kitap okumayan, haber izlemeyen, dağda bayırda yaşayan biri olsa belki ama, isminin önünde “profesör” yazan biri IŞİD baskınını “Ergenekon”a bağlıyor. Ya o AKP milletvekili, o da baskının arkasında “Gezi”yi görüyor. Eksik söylemişler, aslında Balyoz, paralel yapı, 17 Aralık yolsuzluk iddiaları, faiz lobisi, CNN, Anayasa Mahkemesi, Türkiye Barolar Birliği, TÜSİAD, AKP’yi yerine göre kim eleştiriyorsa, bilcümle kişi ve kurumların Musul baskınında parmağı var. Teşhis madalyayı hak ediyor.