<B>AKP'nin orman ve SİT yasası çıkarmasına gerek yok</B>
KIYILARIMIZ son iki yıldır iyice sahipsiz kaldı; koylar alabildiğine yağmalanıyor. Şimdi moda
'beach evler' ya da
'beach club'ler... Şık yeni mekánlar yaratılıyor denizin ortasında; işgal edebildiğin kadar et; önündeki iskeleyi uzat...
Buralar gündüzleri güneşlenmek için, akşamları da lokanta olarak kullanılıyor.
Bodrum ve
Çeşme'de belki de böyle 50
'bach clup' var.
Gözleri kamaştıran güzelliklere kimsenin bir şey dediği yok.
Ama
'Kıyı Kanunu'na uyulmaması ve bazı yerel yöneticilere dur denilememesi yağmacı zihniyeti ortaya çıkarıyor.
AKP iktidarının ormanları satmak istemesine,
SİT'lere imar izni vermesine, Hazine arazilerini belediyelere devretmesine gerek yok.
O yasalar uygulamaya konulmadan önce kıyılarda
'Çin mahalleleri' son zamanlarda alabildiğine artıyor. İhbarlar, şikáyetler, yerel yöneticilerinin umurunda değil.
Yakında yağma başlayacak ya şimdiden ne yapılırsa kárdır.
Yeter ki
'torba' dolsun...
GÖLTÜRKBÜKÜ'NE DİKKAT
Bodrum'un
Göltürkbükü belde belediyesini mercek altında tutmak gerekiyor.
İmarsız yerlere imar veriyor.
Hazine arazilerine konut yaptırıyor.
İskan yok, ruhsat yok; bunun yerine
'bağış' var.
Mal Müdürlüğü (Milli Emlak), dar kadrosu ile mücadele edemiyor rantçılarla... İşgal ve kaçaklarla mücadele etmek zaten işi değil; görev belediyenin...
Hangi belediye! Bugüne kadar kaç kaçak inşaata veya işgale müdahale edip yıkmış? Hangi yanlış uygulamaya müdahale etmiş!
HAZİNENİN 2000 YERİ İŞGALDE
Bu durumdan yakınan belde halkından bir grup şöyle diyor:
‘‘Bodrum Kaymakamı, Göltürkbükü Belediye Başkanı ANAP'lı
Halil İbrahim Kaynar'ın neler yaptığını görmüyor mu? Görmüyor ki, iskelelerin hemen tamamına yakını kaçak... Belediye büyük cüret göstererek Hazine arazilerinden 'işgal' parası alabiliyor. Bunun yanında
Milli Emlak'in, izin verdiği yerlerden yıllık 3-4 milyar kira parasını ödemekten kaçınanlara ne demeli?’’
İmar kargaşası ve plansızlığa neden olarak bölgeden kadastro geçmemesi gösteriliyor.
Bodrum Yarımadası'nda böyle işgale uğramış, 2000'den fazla
Hazine arazisi bulunuyor.
250 BİN DOLARLIK KAÇAK VİLLALAR
Anlatmaya devam ediyorlar:
‘‘Bu belediye ayrı bir eyalet sanki; başkanı başbakan, meclis üyeleri de milletvekili... Ne kanun uygulanıyor, ne denetim yapıyor. Belediyeye
'bağış' yaptın mı,
Hazine'nin,
Milli Emlak'in mülkünü 3. şahıslar eliyle ele geçirenlere belediye göz yumuyor; ne yaparsan yap; denize girebildiğin kadar gir! Soralım, gazetelerde okuyoruz; 250 bin dolara satılan
Havana Evleri'nin inşaat ruhsatı var mı? Belediye neyin karşılığında bu villaların yapılmasına izin verdi? Ayrıca yeni bir oyun var; 350 dönümlük kuruyan gölün yeri, belediye tarafından kiralanmak isteniyor. Anladıysanız beri gelin
Yalçın Bey...
SİT ilan edilmiş olan bölgede imar rezaletleriyle mücadele etmek isteyen Koruma Kurulu'nun üyeleri sürülünce kimlerin sevindiğini düşünün...’’
Bu belediye başkanı ve rantçılara
Ağa Han Ödülü vermemiz gerekiyor.
Bodrum'a, güzelim yarımadaya çok yazık. 5-10 yıl sonra orasını da
Kuşadası'na benzettiğimizde
‘‘turist gelmiyor’’ diye çok yanarız.
Bu nedenle İçişleri Bakanı
Abdülkadir Aksu, yerel yönetim yasasını çıkartırken,
Bodrum ve
Çeşme'deki başıbozukluklara mutlaka yeni bir model düşünmelidir.
Unakıtan’a hatırlatma
MEMUR-Sen Genel Başkanı Dr.
Ahmet Aksu, Maliye Bakanı Unakıtan'a
‘‘Memuru enflasyon karşısında ezdirtmeyeceğiz’’ sözünü hatırlatarak şunları söylüyor:
‘‘Dış ticaret açığında dünyada ikinci, gelir dağılımındaki adaletsizlikte beş ülke arasında, yolsuzlukta dördüncü sırada, rüşvette ilk yedi ülke arasındayız. 4 kişilik bir ailenin asgari geçim sınırı 1 milyon 150 bin lira, açlık sınırı 635 milyon... İşsizlik 5 milyonu aştı. Batık bankaların zararı 30 milyar doları buldu... Hırsızlardan, hortumculardan son iki yılda tahsil edilebilen miktar sadece ve sadece 300 milyon dolar...
Korkmayın, olayların üstüne gidin, bu konuda hiçbir mazeretiniz olamaz. Vatandaşa gösterdiğiniz kuvvetin onda birini hortumculara gösterseniz bu problemler olmaz.
5 milyon insamız
İsviçre, 15 milyonumuz
Bulgaristan, geri kalanımız ise
Afrika ülkeleri seviyesinde yaşıyor.’’
Unutmayın
EĞER cumhuriyeti, demokrasiyi, özgürlüğü ve bağımsızlığı seviyorsak ve istiyorsak, savunmamız gereken ilk ve en önemli kale
'laiklik ve laik' düzendir. Unutmayınız ki, laikliğin olmadığı yerde, ne
cumhuriyet, ne de
demokrasi ve daha da önemlisi ne
bağımsızlık, ne
özgürlük olur.
M. Türker TURGUT-ANKARA Teşekkür
EMEKLİ Mehmet Özgiş'ten teşekkür:
MSÜ Devlet Konservatuvarı Modern Dans Bölümü'nü master derecesinde pekiyi ile bitiren kızım
Seda Özgiş'in hocalarının -özellikle
Artin Bey'in- önerisi ile
Salzburg Experimental Academy of Dance'te öğrenim görebilmesi için köşenizden yaptığımız iki yıllık burs çağrısına yanıt veren
Fransa pasaportlu Türk işadamı
Saim Çalık'a sonsuz teşekkürlerimizi sunarız.
Formula 1 tartışması
İTO Başkanı
Mehmet Yıldırım bürokratik engellerden yakınarak
‘‘Formula 1 gibi çok önemli bir yatırım yapıyoruz. Daha bir torba çimento almadan, bir kazma vurmadan 4 trilyonumuz gitti. İşte işadamlarının bugün geldiği anlayış bu. Bu paraları veriyoruz da iş bitiyor mu?’’ diyor.
Yani ruhsat sorununun çözülmesini istiyor. Ancak Orman Mühendisleri Odası Marmara Şubesi Yönetim Kurulu adına Prof.
Uçkun Geray da,
Formula 1 için kullanılmak istenen Pendik
Orhanlı yöresindeki alan için şöyle diyor:
‘‘Alanın tamamı orman sınırları içindedir ve vakıf ormanıdır.
İstanbul'un suyunun %40'ından fazlasını veren
Ömerli İçme Suyu Havzası Çevre Düzeni Koruma Planı alanında yeralmaktadır.
İstanbul'un kuzeyindeki ormanlık şeridin korunması ve kentin doğu-batı yönünde gelişmesi şeklinde alınmış olan ilke kararıyla çelişkilidir. Kuzey şeridinde yeni çekim merkezleri yaratılmamalıdır. 2.250 dönümlük parsellerin %2 veya %6 oranda kullanılacağı iddiası yanlıştır. Alanın tamamı kullanılmak ve eko-sistem olarak dönüştürülmek zorundadır. Oluşturulacak tesisin yılda bir kez kullanılmayacağı açıktır. Böylece çekim merkezi olma ve büyük çevresel maliyet yükleme özelliği düşünülebilenden kat kat fazladır.
Yeniden vurgulamakta yarar vardır;
Formula 1 etkinliğinin bu alanda yapılması gibi bir zorunluluk yoktur. Bu örnekteki anlayış çağdaş eko-sistem yönetimine,
İstanbul'un doğasına ve insanına karşıt olan bu anlayışta israr edilmesi yanlıştır. Yol yakınken, sağlıklı düşünmeye başlamanın gereği yerine getirilmelidir.’’
MESAJ
GÜNEYDOĞU'dan bir grup 289 kısa dönemliden: Askerliğin kısaltılması karşısında, kalan izinlerimizi kullanarak terhisimiz mümkün olacak mı? Örneğin, benim 16 gün izin hakkım var. Ancak bizde izin kullandırılmıyor ama
Foça'dakiler rahatça kullanıyorlarmış...