Yalçın Bayer

İbretlik bir olay

16 Eylül 2003
<B>YER Bodrum Özel Universal Hastanesi.</B> Şatafatlı, <B>Versace </B>perdeler ve tasarımlar çok dikkat çekici. Yani odalar, bir hastaneden çok oteli anımsatıyor. Ancak röntgen cihazı, sanki bir tarihi eser... Bir trafik kazası sonucu getirildiğim bu hastanede, röntgenden sonra konulan teşhis: ‘‘Kaburga çatlak, ileri tetkik gerekir. Başka hiçbir şeyiniz yok.’’

Ortopedist şöyle bir bakıp ortadan kayboldu. Nörolog Ahmet Nur Tural ilgilendi, yukarıdaki teşhisi onayladı.

Hastaneden ayrılırken İstanbul'da gerekeceği düşüncesiyle röntgenleri istedim ancak, ‘‘Adli vakadır, veremeyiz’’ dediler. Sadece raporlarımı alabildik.

Sonuçta, ben çok ağrılı bir şekilde İstanbul'daki evime gelebildim ve soluğu Prof. Azmi Hamzaoğlu'nda aldım. MR çekildikten sonra teşhis: ‘‘5'inci lomber omurda kırık. 3 hafta kesin yatak istirahati ve ardından 3 hafta çelik korse zorunluluğu.’’

Bodrum'
dan İstanbul'a gelene kadar sakat kalmadığım için çok şanslı olduğum ortadaydı. Bu durumu, başka hastaların da başına gelmemesi için Nörolog Ahmet Nur Tural'a bildirmek istedim. Telefonda durumu izah ettiğimde bana aynen şu yanıtı verdi:

‘‘O doktor sizde bir şey bulmak için bulmuş. Zaten kemiklerin durumu MR'da görülmez. Sizin ne 3 hafta yatmanız gerekir ne de çelik korse giymeniz... Hiçbir şeyiniz yok. Sizin yaşıınızda bir kadında böyle bir kırık zaten zıplasanız bile olabilir. Hem bir omurda çökme var diyenler ne kadar çökme olduğunu bile söylemiyor.’’

Bu hastaneye yolu düşenlerin çok şanslı olmalarını diliyorum.

Şelale AĞRALI İSTANBUL

Örnek ‘vatandaş’


DANIŞTAY; çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması konularında yurttaşların dava açmakta hukuki menfaatlerinin bulunduğu gerekçesiyle, Diyarbakır İdare Mahkemesi tarafından verilen ret kararını bozdu.

Ret kararını alan 'vatandaş' Murat Cano bir avukat.

Başbakan'ın, ‘‘Hasankeyf kurtarılacaktır’’ sözüne rağmen, Hasankeyf dahil Dicle Havzası'nda yer alan 214 tarihi yerleşmenin hálá 'tehdit' altında olduğunu söylüyor. ‘‘Çünkü’’ diyor:

‘‘Ilısu Projesi konusunda yabancı şirketler topluluğuyla imzalanan kontrat feshedilmemiştir. ABD, Almanya, Fransa, Avusturya ve İsviçre, konsorsiyumdan çekilmediler. Bu konuda daha önce alınan Bakanlar Kurulu kararı yürürlüktedir. Proje iptal edilmemiştir. Doğrusu, her yurttaş gibi devletimi yöneten Başbakan'ın sözüne inanmak ve güvenmek isterim. Ne var ki, belirttiğim yasal ve fiili durum karşısında Sayın Başbakan'ın sözünü, endişe ile karşılıyorum.’’

‘‘Güvenilir kararı ve Hasankeyf'in kurtarılabileceği umudunu, Danıştay 10. Dairesi verdi’’ diyen Cano şunları söylüyor:

‘‘Ilısu Projesi konusunda İsviçre şirketler topluluğuyla imzalanan sözleşmenin iptali istemiyle açtığım davada, Diyarbakır İdare Mahkemesi; 'dava açmakta menfaatim olmadığı' dolayısıyla 'ehliyet'imin bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmişti. 10. Daire'nin, 'çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda her vatandaşın dava açmada menfaatinin bulunduğu' gerekçesiyle Diyarbakır İdare Mahkemesi'nin kararını bozduğunu duyurmak isterim.’’

Evet, 'Ankara'da hákimler var.'

Bariyer açılır mı?


BOLU Dağı'nda yol gidiş-geliş olarak seyretmektedir, lokanta ve benzinlik için kavşaklar yapılmıştır. Fakat bazı lokantalar ortadaki bariyerlerden karşıya yaya yolları açmıştır. Birisi de yasalmış gibi yemek yiyecek müşteriye refakat edip lokantaya götürecek eleman bile tuttu. Burada daha önce ölümlü kaza olmuştu. Açılan bariyerlerin kapatılmaması halinde orada kaza olma ihtimali çok yüksek. Karayolları niye önlem almıyor? O bariyerlerin açık olduğunu görmüyor mu?

Yılmaz ÖZCAN-ANKARA

Ya Turunç’ta ölseydim


ODTÜ İktisadi-İdari Bilimler Fakültesi öğrencisiyim. Fakülteden arkadaşım Kubilay Sitrava ile birlikte ETS Tur'la Marmaris'e 45 dakika uzaklıktaki Turunç koyundaki Turunç Oteli'ne gittik. Aldıkları ücreti hak etmeyecek servislerinin yanında tatilimizin son iki gününde gece 01.00'de rahatsızlandım. Resepsiyondan doktor istedim; yarım saat oyalandıktan sonra Dr. Selim Bey'in gelemeyeceği, evinde misafirleri bulunduğu söylendi. Daha sonra kendisini doktorun yardımcısı olarak tanıtan biri de gelemeyeceğini belirterek, ‘‘Sadece acil durumlara müdahale edebilirim’’ dedi; Marmaris'e gitmemi önerdi.

Gece nasıl gidebilirdim?

Soruyorum; doktorun belirlediği bir saatte mi hasta olunmalı, ya da ölünmeli mi?

Volkan ÖZDEMİR ANKARA

Gümüşsuyu'nda metruk ev


GÜMÜŞSUYU Ömer Avni Mahallesi, Hacı İzzetpaşa Sokağı sakinlerinden iletilen bir uyarı şöyle:

Şu an Komili ailesine ait olduğu söylenen İnönü Stadyumu karşısındaki Gümüşsuyu Parkı'nda bulunan metruk evde garip şeyler oluyor.

Esrarkeş, tinerci ve her türlü karanlık eylem sahibi mekansızların işgali altında bulunan bu virane ev, bizler için tehdit ve tehlike oluşturuyor.

Bundan bir süre önce evde yangın da meydana gelmiş, hatta bir ceset çıkarılmıştı. Dün gece bir şeyler oldu, polisler geldi.

Bu sahneleri görmek istemiyoruz.

Hiç kimsenin mülkiyet hakkını toplum zararına kullanamayacağını hatırlatmak istiyoruz.

Aile hukuku


İSTANBUL Kadın Kuruluşları Birliği'nin duyurusu: Ülke yönetimini üstlenmiş ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ilkelerine bağlı kalacağına ve koruyacağına ant içmiş olanlara ‘‘yeminlerini’’ bir kez daha hatırlatıyoruz.

Çağdaş Türk kadınlarının, hukuk devriminin temel taşı olan ve 2002 yılında günün koşullarına uygun hale getirilen Medeni Kanunumuzun aile hukuku kurallarını yok sayma özlemi içinde olanlara izin vermeyeceklerini kamuoyuna duyururuz.

MESAJ


KONYA garının bilet gişesi 11.00'de açılır. Resmi dairelerde çalışma saatlerinin 08.00-17.00 arasında olduğunu hatırlatırsanız kaba saba bir davranışla ‘‘Kadro az, gar şefi böyle istedi’’ yanıtıyla karşılaşırsınız. Biraz daha konuşmak isterseniz‘‘Bu sizi ilgilendirmez’’ yanıtı hazırdır. Biz bu çiftlik düzeniyle mi Avrupa'ya gireceğiz; çok ama çok zor.

Murat ORTAÇ / KONYA

ÜSKÜDAR İmar ve Kültür Derneği Genel Başkanı H. Altan Dölarslan yıllardır gündemde tuttuğu önerisini yineliyor:

Ordularımız İstanbul'u düşman işgalinden kurtarmak için Trakya'dan değil Gebze'den Üsküdar'a gelmişlerdir. Atatürk'ün Ankara'ya gelişleri Keklikpınarı'ndan, İzmir'inki de Belkahve'den kutlanıyorsa, İstanbul'un düşman işgalinden kurtuluşunun 80. yıldönümü de 5 Ekim'de Üsküdar'dan kutlanmaya başlanmıştır.
Yazının Devamını Oku

AB’li olmak için önce Avrupalı olmak gerekiyor

14 Eylül 2003
<B>İSVEÇ </B>Dışişleri Bakanı <B>Anna Lindh'</B>in bıçaklı saldırı sonucu ölmesi üzerine kısa demeçlerinde Avrupalı siyasilerden <B>Almanya </B>Dışişleri Bakanı <B>Fischer, ‘‘Lindh büyük bir Avrupalı idi’’; </B>AB Dış Politika Sorumlusu <B>Solana ‘‘Gerçek bir Avrupalı’’ </B>dediler. <B>Hollanda </B>ve <B>Belçikalı </B>devlet adamları da aynı mealde konuşmalar yaparak <B>Anna Lindh'</B>in demokratlığı, dürüstlüğü ve insan haklarına gösterdiği saygı ile örnek bir <B>Avrupalı </B>olduğunu söylediler. Yani satır aralarında da okuyabileceğimiz şekilde ‘değerli’ olabilmek için önceden demokrat, insan haklarına saygılı ve iyi bir Avrupalı olunması gerektiğini belirttiler.

Gelelim madalyonun öbür yüzüne... Türkiye Cumhuriyeti Başbakan, Almanya'da bir kadın parlamenterin başörtüsü ve 4 kadın almakla ilgili sorusuna ‘‘Başörtüsü Kuran'ın emridir. Erkekler eşlerinin hasta, ihtiyar veya sakat olmaları halinde dörde kadar evlilik yapabilirler’’ cevabını vermekle nasıl bir fotograf karesine girdiğinin farkında mı?

Eğer Alman kadın parlamenter kendisine ‘‘Sayın Başbakan, demokrasi ve insan haklarının savunucusu olduğunuzu belirttiğinize göre, bir kadının da kocasının ihtiyarlığı, sakatlığı veya hastalığı dolayısı ile 4'e kadar erkekle evlenmesini de bir hak olarak görüyorsunuz elbette’’ deseydi ne cevap verebilirdi?

İşi daha provoke etmek için, ‘‘Sayın Başbakan, AB kurallarına göre devlet okullarında din dersi zorunluluğu yoktur. Sizde de doğal olarak bunun kaldırılması yönünde çalışmalar yapılıyor, değil mi?’’ gibi bir soru sorsaydı, Başbakan'ın cevabını cidden merak ediyorum.

AB'ye girmek için önce Avrupalı olmak gerekir. Bu ‘Avrupalı’ olmanın din ve coğrafya ile ilgisi pek azdır. Esas olan ‘yaşam tarzı ve dünya görüşüdür’ Avrupalılar için...

KADDAFİ'NİN ÇAĞDAŞ KIZI

Açıkça söylemek gerekiyorsa bizim bakanlarımızın tamamına yakını, aileleri ile birlikte daha çok Ortadoğulu, Araplaşmış bir görüntü veriyorlar Avrupa'ya...

Fas, Tunus, Mısır, Libya (Kaddafi'nin kızı son derece çağdaş giyinir), Cezayir, Ürdün, Suriye, Irak (Saddam'dan bahsediyorum) gibi Arap ülkelerinin kralları, başkanları ve başbakanları bizimkilerden çok daha çağdaş, modern bir yaşam tarzı benimsemiş durumdalar.

Avrupa'dan bakıldığında bizim yöneticilerimizin benimsediği yaşam tarzını ancak İran, Yemen, Suudi Arabistan, Kuveyt gibi ülkelerin yöneticileri ile mukayese etmek olası... Çünkü hep aynı kareye giriyorlar. Hoş, son yıllarda Türkiye halkı da süratle bu yukarıda saydığım ülkelerin halkına benziyorlar.

Yani son tahlilde bizimkiler AB'ye girmek istermiş gibi yapıyorlar, AB'liler de bizi alacakmış gibi yapıyor. Hepsi o kadar!..

Akar DURU-Belçika

Orgazmlı günler


RADYO TV Gazeteciler Derneği üyesi Ferhan Ergüler, geçen cuma günü TRT 1'de bir sağlık programının kapanış saatinde (12.20) spiker hanımın 'Haydi hepinize orgazmlı günler efendim' dediğini bir ara duymuş... Anlatıyor: ‘‘Spiker canlı yayında söylenmemesi gereken bu lafı cümlenin yarısında fark ettiğinden, sona doğru sesi biraz daha ürkek ve cılız çıktı ama duyan kulak duyuyor. Bu söz pek hoş olmasa gerek. Çünkü ekran başında çoluk çocuk herkes bu yayınları izliyor. Ve spikerin ağzından çıkan kelimeyi daha titizlikle seçmesi gerekiyor sanırım.’’

‘Kara leke’


SANAYİ ve Ticaret Bakanı Bakanı Ali Coşkun'a, bir grup esnaftan e-posta yoluyla gelen not şöyle:

Esnaf ve tacirlerimizin 'kara lekesi' olarak bilinen ticaret siciline işlenmiş karşılıksız çek ve senetler ile protestoların silinmesine ilişkin çalışmalarınızı canı gönülden destekliyoruz. Merkez Bankası kayıtlarındaki kara lekelerin silinip tertemiz bir sayfa açılması ülkenin geçmişine yönelik yanlış idarelerin sonuçlarını da temizleyecektir. Gayret, başarı ve mutluluklar dileriz.

İngiliz’den korkma


LONDRA'da 10 yıldır yaşayan S.C. yazıyor: ‘‘İngiltere ile oynayacağımız maç için gazetelerde çıkan yazıları endişe ile takip ediyorum. Bununla İngiliz Milli Takımı'nı olumlu yönde motive etmekte olduklarını belirtmek isterim.

İngiliz Milli Takımı'nda büyük bir korku ve panik mevcut. İstanbul'daki karşılaşmadan puan çıkarmanın mucize olacağı görüşündeler. Bu yüzden hissettikleri korkuyu en aza indirmek için gazetelerindeki haberleri tamamen çarpıtarak veriyorlar.

Onları bırakıp kendi işimize bakalım. Şenol Güneş'in dediği gibi ‘‘Biz normal oyunumuzu ortaya koyduğumuz sürece, bu cesaretle, bu inançla kimse bileğimizi bükemez.’’

Bu takım, şimdiye kadar gol atamadığımız İngiltere bile olsa...’’

Ne diyor?


BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu dünkü demeçinde ‘‘AKP %7 büyüme olduğunu iddia ediyorsa, ekonomide ne büyümüştür?’’ diyerek ilginç bir konuya değiniyor: ‘‘Ekonomide büyümenin nedeni, dövizdeki düşüştür. Dövizdeki düşüşün sebebi ise kaynağı belli olmayan 4 milyar dolardır.

4 milyar dolar acaba kimlerin çocuklarının sünnetinde takılan altınların parasıdır?’’ Yazıcıoğlu ne demek istiyor acaba?

Bedava yaşıyoruz bedava!


RP'li belediyeler bedava ekmek, kahve, havlu, otobüs bileti dağıtmıştı.

AKP de bedava ders kitabı dağıtıyor.

Oh ne iyi! Üzümü ye bağını sorma.

Aslında halkın cebinden çıkmıyor mu bu paralar?

Beleş ekmek ve kitap sunanlar (!) cumhuriyetimizi alacaklar.

Hükümetin görevi sadece 'aş' değil 'iş' de yaratmak değil midir?

S.EKİM-AFYON

MESAJ


OKUMA-yazma bilenlere yenileri ekleniyor. Tabii ki okuma-yazma bilmeyenlere de... Ulusal eğitime destek kamyanyasına katılalım; yetişkinlere güç verelim, sevinçlerini paylaşalım. Çünkü ülkemizde yapılması gereken çok şey var. Av. Gülbin Sözen, 21. Yüzyıl Eğitim ve Kültür Vakfı (YEKÜV) Yönetim Kurulu Başkanı. (0212-274 15 02, www.yekuv.org)

ANADOLU Aslanları İşadamları Derneği Genel Başkanı Mustafa Koca'dan: ‘‘Bıçak kemiğe dayanmıştır; artık yeniden yatırımlara dönülmelidir. Piyasa hareket kazanmalıdır.’’

ANTALYA'dan bir grup doktor diyor ki: Dr. Bünyamin Şimşek, AKP iktidarı tarafından eski görev yeri olan Manavgat Devlet Hastanesi Acil Servisi'ne geri döndü. Fakat sağlık grup başkanlığını devrettiği makamda eski arkadaşları bulunması nedeniyle korundu; diğer doktorlar gibi yoğun nöbet tutmadığı, geçici görevlere gitmediği gibi temmuz ayını da izinli geçirdi, raporlar aldı. Orada bunalan doktorlara yazık değil mi?
Yazının Devamını Oku

Türk: Kıbrıs’ta çözüm gecikiyor

13 Eylül 2003
<B>ECEVİT</B> hükümetlerinin Devlet, Milli Savunma ve Adalet Bakanlarından Prof. <B>Hikmet Sami Türk, CNN'</B>de <B>Taha Akyol'</B>un programının çekiminden sonra <B>Ankara'</B>ya dönerken yeni bastırdığı ‘‘Kıbrıs Sorunu: Çözüm Zamanı’’ <I>(TESAV Yayınları, 0312-467 0462)</I> kitabını verdi hocamız... Beraberinde yılların eskimeyen dostu <B>Tuna Durmaz </B>vardı. 1964'ten beri bu konularda değişik sıfatlarla ve çeşitli vesilelerle kaleme aldığı makale ve yazı dizileri, raporlar, yaptığı konuşmalar ve açıklamalara yer vermiş yeni derlemesinde... Çözüm konusundaki raporlar ilk kez bu kitapta yer alıyor.

Yazıları konu bağlamına göre ve kronolojik sırayla ‘‘Tarih Boyunca Kıbrıs Sorunu’’, ‘‘Kıbrıs'ta Ayrı Türk Yönetimi’’, ‘‘Kıbrıs Sorununda Çözüm Önerileri ve Olasılıklar’’, ‘‘BM ve AB Bağlamında Kıbrıs Sorunu ve Çözümü’’ başlıklarında toplamış... Annan planı için ‘‘Her konuda olmamakla birlikte, Türk tezlerine hayli yakındır. Artık Kıbrıs devleti değil, 'Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti', parça devletler değil, 'kurucu devletler', ortak devlet hükümeti değil 'federal hükümet' söz konusudur’’ diyor Prof. Türk...

Kıbrıs sorununa 40 yıldır çözüm bulunmadığına dikkat çeken Türk,

‘‘Savunduğum görüş Kıbrıs sorununun daha önce Denktaş-Makarios ve Denktaş-Kipriyanu arasında varılan doruk anlaşmaları ve BM Güvenlik Konseyi'nin o anlaşmalara yollama yapan kararları çerçevesinde bir çözüm bulunmasıdır. Annan planı içinde bazı çelişkiler ve olumsuz yanlar bulunmasına rağmen şimdiye değin Kıbrıs Türkleri ve Türkiye'nin önüne konulmuş olan en olumlu belgedir. Bunun hiçbir şekilde müzakerelere esas alınmaması anlayışı doğru değildir. Bunu tartışmaya açmak gerekir. Çünkü bu plan Türkiye ve Kıbrıslı Türklerin önüne konulmuş en önemli olumlu belgedir.’’

TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİ

Görüşmelerin zamanı açısından...

-
Özellikle sınır konusu başta olmak üzere her açıdan müzakereye açmak ve 1 Mayıs 2004'ten önce bir çözüme varmak için daha fazla zaman kaybetmemek gerekiyor. Çünkü 1 Mayıs 2004'ten itibaren Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşları AB vatandaşları olacaktır. 30 bin KKTC vatandaşı şimdiden Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu almak için Rum yönetimine başvurmuştur. Annan planında, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Türkiye'nin AB üyeliğini destekleme taahhüdü de yer almaktadır. Bu bakımdan varılacak anlaşma ileride Türkiye'nin AB üyeliği bakımından da büyük bir önem taşımaktadır.

Müzakerelerden uzak durmakla...

- Bir yere varılamaz. Bu bakımdan daha fazla vakit kaybetmeden gerçekleri görmek ve Kıbrıs'ta gerek Kıbrıs Türklerinin haklarını eşitlik temelinde koruyacak, gerek Türkiye Cumhuriyeti'nin yararlarını göz önünde bulunduracak bir anlaşmaya bir an önce varılması zorunludur.

Denktaş...

-
Saygı duyduğum bir insan. Ben bu sorunun onun zamanında çözülmesini istiyorum. Sayın Denktaş, Kıbrıs'a hayatını adamış değerli bir kişi.

DSP YENİLENİYOR

DSP ne yapıyor...

-
21. yüzyıl Türkiyesi'nin gereksinimlerine uygun bir anlayışla kendisini yeniliyor, güncelleşiyor. Eski milletvekili ve bakanlardan oluşan bir komisyon çalışıyor. Hazırladığım, 'devlet' başlığı altında anayasa, yasama, yürütme, yargı ve yerel yönetimler taslağını ben hazırladım, kabul edildi. Çalışmalarımız sürüyor.

DYP Meclis'e girerse tablo ne olur?

-
Üç partili bir Meclis'le AKP tek başına Anayasa'yı değiştirme gücünü kaybeder. Eğer seçimler iptal edilirse genel seçim, yerel seçimlerle birleştirebilir, hatta 2B konusunu birlikte referanduma götürebilir.

Papaz Vasili aklıma geldi


PAPANDREU ile KKTC muhalefet partileri başkanlarının, Annan planı görüşmeleri için birada görüntüleri basında yeraldı. Peki Abdullah Gül'le bir Rum vatandaşı veya sıradan bir Yunan sivil toplum örgütü mensubu benzer resmi verseydi, Rum ve Yunan basınında ve siyasi çevrelerinde nasıl tepki verilirdi? Hani aklıma bir Türk kızını evlat edindiği için kiliseden dışlanan ve hakarete uğrayan İstanbul Ayvansaray Meryem Ana Kilisesi Başpapazı Vasili geldi de... Bizimki hoşgörü mü yoksa milli duyguların kırılma noktası mı, diye sormak gerekmiyor mu? E.M.- ANKARA

Rehber


TELEKOM'a... Şehir telefon rehberlerini ne zaman bastıracaksınız?

Telefon numarası öğrenmek için 118 servislerini beklemekten bıktık, onlar da bizim sorularımızdan; özellikle de İstanbul'da...

Rehberleri ne zaman bastıracaksınız; lütfen yanıt verin.

Ayten H.-İSTANBUL

ASKİ’den okullara darbe


ANKARA Büyükşehir Belediyesi köy okul ve lojmanlarını yeni su bağlantısı adı altında abone olmaya zorlamakta ve yüklü miktarda malzeme parası ve abonelik ücreti talep etmektedir. Gönderdiğim fatura fotokopisinde tek derslikli bir okulun sadece abonelik ücreti (391 milyon TL) gösterilmektedir. Bir bu kadar da lojman için talep eden belediye, para yatmaması durumunda suyu açmayacağını da faturada belirtmektedir. Kuruluşların ödenek geldiğinde ödenmesi konusunda taahhütte bulunmalarına karşın su açılmamakta ve para peşin talep edilmektedir. Ödenek istemenin ve gelmesinin süreci en az 2 ayı bulur (tabii gelirse) peki bu süre zarfında bu okulda su akmayacak mı?

Bu örnek sadece bir derslikli küçük bir köy okulu içindir; ya diğerleri? Onlar nasıl ödenecek?

Hakan TUNCER-ANKARA

Biliyor musunuz?


KAMBOÇYA'da yetkililerin, giderek daha çok artan başıboş dolaşan köpeklerle mücadele için halktan daha çok köpek eti yemelerini istediğini...

Biliyor musunuz?

MESAJ


FLORYA'da kaçak yapılaşmanın sürdüğünü yazmanız ne kadar iyi oldu. Gözde bir sayfiye yeriyken dev beton yığınlarına yenik düştü. Yerel seçimler yaklaşırken bu inşaatların %90'u birbirine akraba olan kişiler tarafından yapılıyor; hem de gece gündüz sürüyor... Yapılan inşaatların tümü gerek yerleşim gerekse kat yüksekliği açısından imara aykırıdır.

Dr. Uğur ŞENOCAK BAKIRKÖY

KADIKÖY'
den bir grup veliden: Nurettin Teksen İlköğretim Okulu 'özel' ve zengin bir semtte olmamasına karşın mavi önlükler neden değiştirildi? Okulun Türkmen Giyim'le anlaşma hakkı var mı? Neden her yerde örneğin Mahmutpaşa'da bu kıyafetleri bulamıyoruz?

İŞ Bankası Mercan'dan 3.112 milyon tahsil ettim. Bir süre sonra Sinem Hanım, telefon ederek 10 milyon eksik ödeme yaptığını söyledi. Belki çok küçük bir şey ama çok hoşuma gitti. Teşekkürler.

Yahya Tuncer GÖRGÜN-İSTANBUL

MARMARA Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı öncülüğünde, Dini ve Sosyal Hizmetler Vakfı'nın katkısıyla gerçekleştirilecek ‘‘AB uyum yasaları çerçevesinde vakıf ve derneklerin durumu’’ sempozyumu, 14-15 Eylül tarihlerinde Ankara Sheraton Oteli'nde yapılacak. Konuşmacılar; N. Yalçıntaş, H.Hatemi, İ.Avcı, K. Hatemi.
Yazının Devamını Oku

Gökçek bu işi nasıl becerdi

12 Eylül 2003
<B>BÜYÜKŞEHİR </B>belediyelerine iki yıl öncesine kadar o il çevresinde toplanan vergi gelirlerinin %5'i ödeniyordu. <B>İstanbul </B>ve <B>Ankara </B>dışındaki 14 Büyükşehir belediyesi ise dağıtımın adil olmadığını belirterek genel havuzdan pay istiyordu. Nitekim, Ecevit hükümeti döneminde, Ocak 2002'de bir yasa değişikliği ile Büyükşehir Belediyeleri nüfusları oranında bu hakka kavuşuyorlardı.

Ancak CHP'nin iptal başvurusuyla ortaya farklı bir durum çıktı.

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak'tan dinliyoruz: ‘‘Uygulamaya başından beri Ali Müfit Gürtuna ile karşı çıkan değerli meslekdaşımız Melih Gökçek, Ankara 11. İdare Mahkemesine dava açıyor. Mahkeme, görevsizlik kararı vererek konuyu Anayasa Mahkemesi'ne götürüyor. Ve söz konusu mahkeme düzenlemeyi 5'e karşı 6 oyla iptal ediyor. Biz bu durumu sonradan öğreniyoruz. Ancak garip bir tesadüf sonucu, bu payların yani havuz sisteminin İller Bankası aracılığıyla değil de, doğrudan Maliye tarafından yapılmasına ilişkin 19.7.2003'de hükümet teknik bakımdan bir düzenleme yapıyor. Ne var ki, bu defa CHP bu maddenin iptali için (sayın Gökçek'in görüşleri paralelinde) Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Eğer iptal çıkarsa, Ankara'nın nüfusu Adana'nın 2-3 katı olmasına karşın alacağı kaynak 25 kata yükselecektir. Eşitsizlik doğarak gelirlerimiz düşecektir.’’

Vasiyet

ANKARA'dan Nurettin Kaptan Recep Yazcıoğlu'nun, öldüğünde mezar taşına ‘‘Hür, demokrat, adam gibi bir ülkede yaşayamadan, doyamadan gittim’’ diye yazılmasını istediğine atıf yaparak, kendisinin vasiyetini şöyle açıklıyor:

‘‘Her şey olabilirsiniz; ancak öncelikle insan olmak, vatandaşlığı başarmak, örnek ve önder oluşturmak koşuluyla... Ben yaşam boyunca çok çalıştım. Fakat vatandaşlığı başaramadım.

Mezar taşımı okuyanların dudaklarından dökülecek sözcükleri şimdiden duyuyorum:

'Sanki biz başardık da...'

70 milyonu düşünmeye çağırıyorum.’’

Daha çok yaşa Nurettin Kaptan!

Bakırköy’ün deprem reçetesi belli oldu

BAKIRKÖY Belediyesi dört yıllık bir çalışma sonucunda 3.5 trilyona malolan ayrıntılı bir deprem raporu hazırlatmış; bunları İ.Ü. ve İTÜ öğretim üyeleriyle birlikte tanıttı başkan Ahmet Bahadırlı... Bakırköy'ün depremsellik durumu ve rehabilitasyon çalışmalarının nasıl yapılacağı anlatıldı. Bakırköy'de 11 bin bina üzerinde 'Durum Tespit Yöntemi' (DURTES) ile yapılan çalışma şu ana kadar Türkiye'deki en ileri proje sayılıyor. Büyükşehir Belediyesi'nin, pilot bölge olarak seçtiği Zeytinburnu ilçesi için başlattığı çalışmadan en az 3-4 yıl ileride olduğu söylendi. Sismik mikrobölgeleme haritasında her binanın 'kimlik kartı' ile deprem riski ve bunlara karşı neler yapılabileceği anlatılıyor. İlçedeki bazı bölge ve binalarda proje ve imalat kurallarına bağlı risk puanları hiç de iç açıcı değil... Özellikle de 163 eski yapı ve kamu binaları (hastane ve okullar) bunların arasında yeralıyor. Peki, bunlar nasıl güçlendirilebilecek. Prof. S. Feyza Çinicioğlu, Prof. Cuma Bayat (İÜ), Prof. Mahir Vardar (İTÜ) koordinatörlüğünde hazırlanan raporda, %5 göçme olasılığı dikkate alındığında 25 yılda ancak 9.500 binanın güçlendirilebileceği belirtiliyor. Bunun da maliyeti 1 katrilyonu geçiyor. Dünya Bankası'nın projeyi dikkate değer bulduğunu söyledi Ahmet Bahadırlı...

Dünya Bankası'
ndan, hibe kredi alınırsa tek 'milli proje' ile Bakırköy kurtarılacak!

Su havzaları elden gidiyor

'İKİTELLİ'de kaçak gölet patlarsa'' (10.9.2003) başlıklı yazıya İSKİ yanıt gönderdi. ÇEPAŞ adlı firmanın Hamamderesi'ne ve suni göle değil de kendi işlettiği taşocağına hafriyat döktüğünü savunuyor. Ne yazık ki, İSKİ'nin yanıtı elimizdeki belgeleri doğrulamıyor. Bölgede korkunç gelişmeler oluyor; beyler İSKİ'nin su koruma havzasındaki alanlar, dere yatakları ve tapulu yerler hergün izinsiz binlerce kamyon hafriyatla dolduruluyor. ÇEPAŞ'ın bölgede kaçak döküm yaptığını Valilik, Küçükçekmece Kaymakamlığı, Büyükşehir Belediyesi ile 'kaçak döküm yapan ÇEPAŞ değil' diyen İSKİ'nin 3 Mart ve 1 Temmuz 2003 tarihli raporları ile resmi kayıtlara geçtiği neden gözardı ediliyor? Sorarız ÇEPAŞ, özel mülkiyet 2178, 2179 ve 2180 nolu parsellere izinsiz döküm yaptığı mahkeme kararı ile ortaya çıktığında 3091 sayılı yasa ile faaliyetten men cezası almadı mı? Durum, Küçükçekmece Kaymakamlığı tarafından Enerji Bakanlığı Maden Dairesi'ne bildirilmedi mi? ÇEPAŞ'ın maden sahası Olimpiyat alanı içinde kalan 2659 parsel değil mi? Oysa ÇEPAŞ'ın bu parselden bir parça taş bile çıkarmadığı, yazışmalarda başka parsel gösterildiği bilinmiyor mu?

İSKİ Genel Müdürü Dursun Çodur, kaçak döküm rezaletini ve rant pazarının nerelere vardığını öğrenmek istiyorsa İkitelli Muhtarı Hıdır Koç'un elindeki tutanaklara bakabilir ve feryatlarını dinleyebilir. O zaman bu açıklamayı gönderenin kulağını çekebilir.

Hangi malullük

GATA'dan 1992'de bir kazadan ötürü hakkımda işitme kaybından maluldur, raporu verildi. Emekli Sandığı da 'harp malulü' maaşı bağladı. Daha sonra Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askeri Mahkemesi'de 2000 yılında yargılanarak ceza aldım. Bu cezanın ve mahkeme kararının emekli maaşı ile ilgisi bulunmamaktadır. Buna rağmen Emekli Sandığı, 'harp malulü' statümü kaldırıp 'adi malul' olarak bana maaş bağlattı. Ayrıca geriye doğru da borçlandırdı. Bu yasal bir uygulama mıdır? Emekli Sandığı kazanılmış bir hakkı bu şekilde geri alabilir mi?'

Himmet TEPELİ

Mesaj Panosu

BEYOĞLU'
nun kültürel değerlerini, çok kültürlü geçmişini tanıtmak amacıyla düzenlenen 'Uluslararıası Beyoğlu Buluşması' etkinlikleri yarın 13.00'de Akbank Kültür Sanat Merkezi'nde Sunay Akın'la 'Beyoğlu Şiiri' söyleşisi ve Kompania Ketencioğlu'nun 'İstanbul Rum Müziği ve Rebetikolar' konseri ile başlıyor. 100'ün üzerindeki etkinliğin yeralacağı buluşma 30 Eylül'e kadar sürecek. (0212-245 79 84-85; pprtrQsuperonline.com)

ULUSAL Kanal'ın, Çankaya Belediyesi'nin katkılarıyla bu hafta sonunda Ankara'da düzenlediği 'Halkçılık Sempozyumu'nun konuşmacıları; F.İlsever, H.Yılmaz, E.Kazancı, D.Perinçek, A.Işıklı, N.Kaymaz, S.Akşin, V.Savaş, M.Gültekin, A.Topuz, A.Çeçen ve Z. Sarıhan.

KEMALİST devrimin ilk yazılı programı 13.9.1920'de Mustafa Kemal'in imzasıyla 'Halkçılık Programı' olarak Meclis'e sunulmuş ve 20.1.1921'de Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk anayasası olarak yürürlüğe girmişti. İşte Ulusal Kanal'ın Çankaya Belediyesi'nin katkılarıyla hafta sonunda Çağdaş Sanat Merkezi'nde düzenlediği 'Halkçılık Sempozyumu'nda 'Halkçılığın dünya görüşü, teşkilatlanması, sosyal ve kültür politikaları, ekonomide halkçılık ve halkçılığın dış politikası' gibi konular geniş bir katılım programı ile tartışılacak. Yarınki konuşmacılar; F.İlsever, H.Yılmaz, E.Kazancı, D.Perinçek, A.Işıklı, N.Kaymaz, S.Akşin, V.Savaş, M.Gültekin, A.Topuz, A.Çeçen, Z. Sarıhan.

RESMİ
Gazete'nin 19.7.2003 tarihli sayısında yayınlanan Başbakanlık genelgesi ile bazı atamalar durduruldu. Ancak bizim gibi memur olanların üniversite kazanan çocukları için genelge engel teşkil ediyor. Acaba bu genelgeye eş durumu gibi öğrenim durumu da belirli bir süre için eklenemez mi? Böylece hem öğrencilerimiz hem de bizler mağdur olmayız. Hatta istekle atanmak istediğimizden harcırahsız tayin yapılacaktır.

Ahmet Kahyaoğlu Yenişehir-ANKARA

KADIKÖY

BEN
emekli astsubayım. Üç ay öncesine kadar Fenerbahçe Orduevi'ndeki 'aile kantini', kuru temizleme, fotoğrafhane ve sinema gibi hizmetlerden istifade ediyorduk. Ancak 1. Ordu Kurmay Başkanlığı'nın bir emri ile buralara girişimiz yasaklandı. Uygulamanın eskisi gibi sürdürülmesini istiyoruz. Biz 1. Ordu mensubu bir asker değil miyiz?

Ali Turhan SUNGUR-KADIKÖY
Yazının Devamını Oku

İlginç dava ve tanıdık isimler

11 Eylül 2003
<B>‘FAZİLET'in İstanbul Asalakları’’, ‘‘Ey Tayyip’’ </B>ve <B>‘‘El Tayyip Nasıl Umut Oldu?’’ </B>kitaplarının yazarı,<B> CHP </B>eski İl Başkanı <B>Mehmet Bölük, </B>yeni açılan <B>İGDAŞ </B>davasının iddianamesine bağlı olarak unutulan bazı olayları ve AKP'li bazı isimleri anımsatıyor. Bölük, ‘‘Ben bu davalarla ilgili olarak sade bir vatandaş olarak toplumsal muhalefet görevimi yerine getiriyorum; partim yapmasa da bunların takipçisi oluyorum’’ dedi.

Uzun aylardan sonra Eyüp Savcılığı İGDAŞ davasını açtı.

‘‘Bu dava ile sizin ilginiz neydi?’’ diye soruyoruz Bölük'e...

Anlatıyor:

‘‘Efendim, İGDAŞ'ta Fuat Şengül'ün genel müdürlüğü sırasında yolsuzluk yapıldığına ilişkin çeşitli ihbarlar aldım ve bunun sonucunda çok sayıda belgeye sahip oldum. İGDAŞ merkezinin bulunduğu Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundum. Ancak, Sayın Savcı Ali İhsan Demirel gerekli delillere ulaşamadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. Çok şaşırdım tabii... Bu kez Adalet Bakanlığı'na başvurdum, oradan da bir netice çıkmadı. Bunun üzerine İçişleri Bakanlığı'na durumu bildirdim.

200 MİLYON DOLARLIK ZARAR

Bakanlık 5 müfettişi görevlendirerek iddialarımın doğruluğunu ortaya çıkarttı, çarpıcı belge ve bilgilere ulaştı. Mülkiye Başmüfettişleri Rıdvan Aydın, Orhan Toprak; Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Başmüfettişi Ali Taşçıoğlu, Polis Başmüfettişi Şadan Özçelik ve Emniyet Amiri Süleyman Öztürk tarafından ortak olarak hazırlanan 231 sayfalık ve ekindeki 67 klasörde, İGDAŞ'ın 200 milyon dolar zarara uğratıldığı tespit edildi.’’

Bu gelişmeler hangi tarihteydi?

-
İlk suç duyurumu Eyüp Savcılığı'na Nisan 1999'da; İçişleri Bakanlığı'na da ekim 2001'de yaptım. Bakanlığın teftiş raporunun tarihi ise 6.5.2002'dir... Ve iki günden beri bazı gazetelerde özet olarak yer alan savcılık iddianamesinin tarihi ise 5.8.2003'dir. Dikkatinizi çekerim; benim 2.5.1999'da yaptığım suç duyurusuna takipsizlik kararı veren Savcı Ali İhsan Demirel, 15 ay sonra aynı konuyla ilgili bu kez dava açmak zorunda kalıyor. Belki de inandığı yeni belge ve bilgilere ulaşmıştır.

DAVA 5 YIL SONRA AÇILDI

Olayların üstünden neredeyse beş yıl geçmiş oluyor.

-
Evet... Bu dosya, adalet mekanizmasındaki aksaklıkları sık sık gündeme getiren Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek'i doğruluyor. Bu kadar geç kalınırsa tabii ki, sanıklarda zamanaşımı beklentisi doğal olarak oluşmuş olacaktır.

Parlamentoya giren belediye ve İGDAŞ yöneticilerinin durumu nedir?

-
Açıklandığı gibi iddianamede savcılık 142 sanığı 'ihtilasen nitelikli zimmet, sahte belge düzenlemek, ihaleye fesat karıştırmak ve 4008 sayılı kanuna muhalefetle' suçluyor. İstenen hapis cezaları 6 aydan 33 yıla kadar değişiyor.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'in durumu ne oluyor?

-
Sayın Güler, Tayyip Erdoğan'ın ekibinden İGDAŞ'ta murahhas azaydı. Ancak iddianamede hakkında takipsizlik kararı verildiği görülüyor; Tayyip Erdoğan ve Ali Müfit Gürtuna ile birlikte... Müfettiş raporunda, İGDAŞ'ın hortumlanmasına imkán sağlayan Yönetim Kurulu kararında Sayın Güler'in imzasının bulunduğu belirtilmesine rağmen takipsizlik kararı verilmesini anlamak mümkün değil... Raporda hakkında soruşturma açılması istenenler arasında Güler'in adı 6. sırada geçiyordu. Bir başka ilginç isim daha unutulmamalı.

ZEKİ SAYIN DA SANIK

Kimdir?

-
(Ziraat ve Halk) Bankalar Ortak Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Sayın... İGDAŞ Yönetim Kurulu üyesi olarak iddianamede adı yer alıyor. Hani faizsiz bankacılığı savunan kişi... Sanıklar arasında Erdoğan'ın Büyükşehir'den sonra Başbakanlık Başdanışmanlığı'na getirdiği Ömer Dinçer, eski İSKİ ve şimdi de DSİ Genel Müdürü olan Veysel Eroğlu, TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın ağabeyi Ümit Doğay Arınç, İGDAŞ Genel Müdürü Fuat Şengül, İETT eski Genel Müdürü Raif Yetim de bulunuyor. Yetim'in, Abdüllatif Şener'in istifa eden kardeşi Abdullah Şener'in yerine daha üç gün önce ERDEMİR Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı'na getirildiğini de söylemeliyim.

AKBİL davası bugün


Takipçisi olduğunuz Büyükşehir'le ilgili öteki davalar ne durumda?

- Yarın (bugün) en önemli davalar arasında yer alan 32 sanıklı Akbil davası Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Mahkemeye bilirkişi raporunun sunulması bekleniyor. Bilindiği gibi bu davada, 1 numaralı sanık Tayyip Erdoğan ile Ali Müfit Gürtuna, belediye bürokratlığından TBMM'ye taşınan Mustafa Açıkalın, Mikail Arslan, İdris Naim Şahin; TRT Genel Müdürlüğü'ne getirilmesi beklenen Şenol Demiröz, Vakıflar Genel müdürü Yusuf Beyazıt, THY Yönetim Kurulu üyesi Cemal Şanlı ve İl Sağlık Müdürü Erman Bülent Tuncer de sanıklar arasında yeralıyor... Ancak mahkeme milletvekili seçilenlerin dosyası ayırdı ancak dokunulmazlıklarının kaldırılması için Adalet Bakanlığı'na yazı yazıldı. Mehmet Bölük'le konuşurken, televizyonda Adalet Bakanı Çiçek, televizyonda yolsuzlukların kaldırılmasını gerektiğini söylüyordu.

'Kurallar yaşam için'


ŞİŞLİ Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül dün kalabalık bir gazeteci grubuna Şişli'de trafik terörüne karşı, yurttaş duyarlığı oluşturmak için 'Kurallar Yaşam İçin' sloganıyla başlattıkları kampanya hakkında bilgi verdi. Bizlere de ‘‘... trafiğe ve çevreye saygılı, insan hayatına değer veren yurttaş duyarlığının bir gereği olarak... Kazasız ve daha güvenli bir yaşam için 'Kırmızı ışıkta geçmeyeceğim', 'Alkollü araç kullanmayacağım', 'Şehir içindeki hız limitlerine uyacağım' ve 'Hatalı ve gereksiz yere şerit değiştirmeyeceğim' diyen birer taahhütname imzalattı. Ardından da‘‘Şişli'den geçen ve Şişli'de yaşayan her birey beni ilgilendirir’’ dedi. Taahhütnameyi imzalayıp 6 ay içinde kaza yapmayan sürücülere ödüller verileceğini söyledi Sarıgül... Amaç, ocak-mayıs ayları arasında çoğu sürücü kusurlarına dayalı meydana gelen 2.306 kaza sayısını %25 azaltmak. Sarıgül, projelerine emek verenleri kutlarken, ‘‘Ben Şişli Belediye Başkanıyım, Mimar Erhan İşözen de benim başkanım’’ dedi. Cumhuriyet Bayramı'nda Guinness Rekorlar Kitabı'na girecek bir etkinlik yapacaklarını anlatan Sarıgül'ün konuşmasından Büyükşehir adaylığına talip olmadığı anlaşıldı. Ama ‘‘Milletvekilliği ricacı; belediye başkanlığı icracı bir makamdır’’ sözleriyle yine de kafaları karıştırdı.

GÜNÜN SÖZÜ


‘‘Milletvekilleri de dahil dokunulmazlıklar hiç kimseye bu ülkede kanunsuzluk, vurgun, yolsuzluk yapılmasının teminatı değildir.’’

(Adalet Bakanı Cemil Çiçek)
Yazının Devamını Oku

Maliye ve damga pulu

10 Eylül 2003
<b>DEVLET</B> üç çeşit pul satıyor; <B>harç, damga </B>ve <B>posta </B>pulu... Damga pulu bayiler eliyle yerli ve uluslararası ihale ve noter sözleşmelerinde kullanılıyor. Karaköy Necatibey Caddesi'ndeki 8 damga pulu bayii bir açıklama göndermiş; ilgili kanunda yapılan bir değişiklikten dolayı damga pulu beyiye (kár payı) ödemesinin geçen nisandan beri yapılmadığından şikáyet ediyor.

Sadece Beyoğlu İlçesi'nde 65 bayi varmış. Eskiden ayda iki kez aldıkları beyiye ödemelerinin gecikmesi karşısında Maliye Bakanlığı'na başvurmuşlar ancak bir sonuç alamamışlar.

Bayilerden Mehmet Dönmez ‘‘Nisandan beri beklerken Beyoğlu Mal Müdürlüğü, ödemenin Ankara'dan ödenek geldikten sonra yapılacağını söylüyor ama bu ödeneğin de ne zaman geleceği belli değil’’ diyor.

Damga pulunu peşin para ile aldıklarını söyleyen bir bayi diyor ki: ‘‘Bizler büyük para kazanmıyoruz, beş aydaki gelirimiz 3 milyar, onu da devlet vermiyor. Dolayısıyla ticari bir işletme için faaliyetimizi yürütmekte zorlanıyoruz. Sorunun çözümü için eski sisteme dönülmesi gerekiyor.’’

Bir dilekleri daha var:

‘‘Devletin sattığımız damga pulu için bize verdiği kár oranı brüt %4... Bundan da binde 1 vergi kesiliyor. Ayrıca damga pulunu temin için diğer bazı zorunlu masraflarımız da oluyor ve kár payı %3'e kadar düşüyor.’’

Alt kademedeki memur unutuldu

İZMİR'den A. Faruk Berker, emeklilerin haklı isteklerine yanıt istiyor.

Ecevit hükümeti tarafından kamu personelinin ve emeklilerin ücretlerinin iyileştirilmesi amacıyla 2002 yılında kararname çıkarılarak üst düzey memur ve emeklilerin maaşlarında iyileştirme ve birbiri arasındaki dengesizlik düzeltilmiş, alt düzeydeki memurların durumunu da 2003 yılına bırakılmıştı.

Esasen bu ayırım dahi memurlar arasında bir yıllık bir adaletsizliğe sebep olmuşken ve sözde sendikaların buna itiraz etmesi, hiç değilse 2003'te düzenlemede geçecek bir yıllık farkı da talep etmesi gerekirken, adaletsizliğin tümünü unutmuş görünmektedir.

Maalesef muhalefet partisi de uyumaktadır.

Devlette devamlılık prensibi gereği bu sorumluluk yerine getirilmelidir. Hükümet, onlarca yıldır işittiğimiz 'yapılacak Kamu Personel Reformu çerçevesinde haksızlık giderilecek' oyalamasının arkasına saklanmadan öncelikle ve acilen, haksızlığa uğrayan alt kademedeki memur ve emeklilerin haklarını 2003 yılı başından geçerli olarak teslim etmelidir.''

Sendikalar, emeklilerin bu hakkının peşine düşüyor mu?

Ah müteahhit ah o ASKİ

14 yıldır inşaat mühendisiyim. Birçok projeye dürüst bir şekilde mühendisliğimizle imza attık. 3-5 kuruş biriktirdiğimiz para ile 2002 yılında ev almak kısmet oldu. Aldık almasına da müteahhidin becerileri ve ASKİ'ye müteahhidin güvence bedelini ödememesi nedeniyle susuz kaldık. Apartman yönetiminin uğraşılarına rağmen bir yıldır suyumuz bağlanmıyor. Sebep müteahhidin ödemesi gereken bedel...

Kiradan kurtulduk dediğimiz evimizde susuz cehennemi yaşıyoruz.

Sevgili Melih Gökçek'e sesleniyorum: Köprü, yol ve metro çalışmalarını boy boy billboardlarda seçim için göstermek, övünmek kolay... Kolaysa gelin Elvankent'te koca yazı susuz bir evde ailecek geçirin de göreyim sizi.

Sizden, hizmetlerinizden değil, hizmet anlayışınız ve ASKİ'de yetki verdiğiniz insanların anlayışından ve Atatürk'ün başkenti Ankara'da ikamet ettiğim için utanç duyuyorum.

Faruk CAYMAZ

İnşaat Mühendisi-KONYA


Güvercinlik'te deniz köpürüyor

BÜYÜKÇEKMECE'
de denizin nasıl kirlendiğini yaşamış birisi olarak aynı endişeleri Bodrum için de görüyorum.

Güvercinlik'te Maya Burnu mevkiinde 10 yıldır tatil yapıyorum. Üç hafta içinde şunu gördüm ki, sabah ve öğleden sonra dalga olsun ya da olmasın maalesef Güvercinlik'te deniz kokuyor ve güç geçtikçe bulanıklaşıyor.

Balık çiftliklerinin denizi ne kadar kirlettiğini konuşurduk ama bu denli zarar verebileceği aklıma gelmezdi. Sonuçta koskoca deniz; üstelik Ege Denizi, Marmara gibi değil ki diye düşünürdüm.

Geçen yıl, Doktorlar ve Dörttepe sitelerinin bulunduğu yerin tam karşısına orkinos çiftlikleri kuruldu. Tabii bu çiftliklerden dalga yoluyla sitenin sahiline vuran yem çuvallarını denizden toplamak da bize düşmekte. Ege'nin köpürmüş suyunu seyrederek sahilde oturmak da hiç iç açıcı olmuyor doğrusu.

Milas Belediyesi'nden deniz suyunun temizliği konusunda bir ölçüm yapılması istendi. Ama düşününce Haliç suyu bile temiz çıkıyorsa, Güvercinlik tabii ki temiz çıkacaktır.

Benim korkum 10 yıl sonra çocuğumu (hatta bütün çocuklarımızı) bu denize sokamayacak olmamız. Acaba geleceğin korkusuna karşı kim ilgilenir?

Selda Coka ZEYTİNOĞLU-BODRUM

Sınav sonuçları nasıl değişti

BEN Cevahir Korkan Işıldak.
Müjdat Gezen Sanat Okulu Türk Müziği bölümünü birincilikle bitirdim. İTÜ Devlet Konservatuvarı Müzikoloji bölümünde okumak üzere sınavlara girdim. İki aşamalı sınavın sonuçları 29 Ağustos'ta açıklandı; 15 asılın (3 Güzel Sanatlar, 2 Konservatuar ve gerisi normal lise mezunu) dışında 18 yedek ismin ikincisiydim. Bunu hem internet sitesinde hem de okul panosunda gördüm. Ancak daha sonra listelerin değiştiğini gördüm. Babam Orhan Işıldak okul müdürü Can Etili'ye bu değişikliğin nedenini sordu. ‘‘Listelerde kaymalar oldu, bu şekilde geçerli oldu. İtirazınız varsa istediğiniz yere şikáyet edin’’ cevabını aldı. Anladığımız kadarıyla sınava giren bazı öğrenciler Marmara Üniversitesi sınavını kazanmışlar. Güya kaymalar bu nedenle olmuş! Bu konservatuvarın keyfi tutumu yanında hukuksuzluktur. İlerde onarılması güç hak kayıplarına uğramamam için İTÜ Rektörlüğü'nden durumun incelenmesini istiyorum.

Florya’da kaçak imar büyüyor

FLORYA'dan ‘‘Florya'yı hiç gezdiniz mi? Şu anda faaliyetleri süren kaçak ve imara aykırı binalara neyin karşılığında göz yumuluyor?’’ diyen okurlarımız anlatıyor:

‘‘Eski binalar yıkılıp, 2-3 kat yerin altına giriliyor; 3 kat izinli yer 4,5 ve hatta 6 katlı oluyor. Meyva ağaçları kesiliyor. Herhalde meskun mahalde bir tek Florya'da gece çalışılıyor galiba. Valiliğin, Büyükşehir ve Bakırköy Belediyesi'nin, özür dileriz ama galiba bunlardan haberi olmuyor.

Bilmiyorlarsa başkan Ahmet Bahadırlı, ANAP'lı Meclis Başkanvekili Salim Yılmaz, Başkan Yardımcıları Osman Kasacı ve Nezih Fırat Florya sakinlerinden bu işleri kotaran müteahhitleri sorup onların neden bu kadar cüretkar olduklarını öğrenmelidirler.

Hangi cemaatler burada kümelendi acaba?

Bir dönemin gözde sayfiye yeri olan Florya'nın imar rezilliği ile artık birileri ilgilensin lütfen. Mıntıka mühendisleriyle bu işler olmuyor.

Bu işler gözardı edildiği için Florya gece hırsızların cirit attığı yer haline gelir ve sonra bize sorarlar;

‘‘Florya'yı kimler kaça sattı, kimler ne aldı?’’

İkitelli’de gölet patlarsa...

İKİTELLİ,
Ayazma halkından gelen faksta şöyle deniliyor:

‘‘Bundan önce de yazdınız gibi Çepaş AŞ adlı firma bölgemize hálá kaçak toprak dökmeye devam ediyor. Söylendiğine göre, kamyon başına 20 milyon alıyorlar; günde 1000 kamyon dökülürse siz rantı hesap edin artık. Kaçak toprak dökülen dere yatağında 2.5 milyon M3'lük gölet oluştu. Mahallemiz göletin hemen ağzında, basınçtan heran patlayabileceği de raporlarla belgelenmiş... Hatta Halkalı Toplu Konutları ve TEM otoyolu için de tehlike arzedebilirmiş. Binlerce kişi endişe içinde yaşıyoruz; Küçükçekmece ve Büyükşehir Belediyeleri raporlara karşın gerekli mücadeleyi yapmıyorlar. Çünkü büyük rant paylaşımları var. Büyükşehir'de kurulan komisyonun Çepaş'a şimdi de ruhsat vereceğini duyuyoruz. Sayın Valimiz Muammer Güler şayet bu konuya el atmazsa bir patlama halinde iş işten geçmiş olacak.’’

Fatih-Atatürk

İSTANBUL
Büyükşehir Belediyesi, Fethin 550. yılında İETT otobüslerinin arkasına Fatih'in resmiyle ‘‘Seni minnetle anıyoruz’’ afişleri astı. Çağ değiştiren bir Padişah'ı böyle anmaya kimsenin itirazı olamaz. Ancak Büyükşehir, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'e de aynı ilgiyi gösterecek mi acaba?
Yazının Devamını Oku

Maliye ve damga pulu

10 Eylül 2003
DEVLET üç çeşit pul satıyor; harç, damga ve posta pulu... Damga pulu bayiler eliyle yerli ve uluslararası ihale ve noter sözleşmelerinde kullanılıyor.Karaköy Necatibey Caddesi'ndeki 8 damga pulu bayii bir açıklama göndermiş; ilgili kanunda yapılan bir değişiklikten dolayı damga pulu beyiye (kár payı) ödemesinin geçen nisandan beri yapılmadığından şikáyet ediyor.Sadece Beyoğlu İlçesi'nde 65 bayi varmış. Eskiden ayda iki kez aldıkları beyiye ödemelerinin gecikmesi karşısında Maliye Bakanlığı'na başvurmuşlar ancak bir sonuç alamamışlar.Bayilerden Mehmet Dönmez ‘‘Nisandan beri beklerken Beyoğlu Mal Müdürlüğü, ödemenin Ankara'dan ödenek geldikten sonra yapılacağını söylüyor ama bu ödeneğin de ne zaman geleceği belli değil’’ diyor.Damga pulunu peşin para ile aldıklarını söyleyen bir bayi diyor ki: ‘‘Bizler büyük para kazanmıyoruz, beş aydaki gelirimiz 3 milyar, onu da devlet vermiyor. Dolayısıyla ticari bir işletme için faaliyetimizi yürütmekte zorlanıyoruz. Sorunun çözümü için eski sisteme dönülmesi gerekiyor.’’Bir dilekleri daha var:‘‘Devletin sattığımız damga pulu için bize verdiği kár oranı brüt %4... Bundan da binde 1 vergi kesiliyor. Ayrıca damga pulunu temin için diğer bazı zorunlu masraflarımız da oluyor ve kár payı %3'e kadar düşüyor.’’Alt kademedeki memur unutulduİZMİR'den A. Faruk Berker, emeklilerin haklı isteklerine yanıt istiyor.Ecevit hükümeti tarafından kamu personelinin ve emeklilerin ücretlerinin iyileştirilmesi amacıyla 2002 yılında kararname çıkarılarak üst düzey memur ve emeklilerin maaşlarında iyileştirme ve birbiri arasındaki dengesizlik düzeltilmiş, alt düzeydeki memurların durumunu da 2003 yılına bırakılmıştı.Esasen bu ayırım dahi memurlar arasında bir yıllık bir adaletsizliğe sebep olmuşken ve sözde sendikaların buna itiraz etmesi, hiç değilse 2003'te düzenlemede geçecek bir yıllık farkı da talep etmesi gerekirken, adaletsizliğin tümünü unutmuş görünmektedir.Maalesef muhalefet partisi de uyumaktadır.Devlette devamlılık prensibi gereği bu sorumluluk yerine getirilmelidir. Hükümet, onlarca yıldır işittiğimiz 'yapılacak Kamu Personel Reformu çerçevesinde haksızlık giderilecek' oyalamasının arkasına saklanmadan öncelikle ve acilen, haksızlığa uğrayan alt kademedeki memur ve emeklilerin haklarını 2003 yılı başından geçerli olarak teslim etmelidir.''Sendikalar, emeklilerin bu hakkının peşine düşüyor mu?Ah müteahhit ah o ASKİ14 yıldır inşaat mühendisiyim. Birçok projeye dürüst bir şekilde mühendisliğimizle imza attık. 3-5 kuruş biriktirdiğimiz para ile 2002 yılında ev almak kısmet oldu. Aldık almasına da müteahhidin becerileri ve ASKİ'ye müteahhidin güvence bedelini ödememesi nedeniyle susuz kaldık. Apartman yönetiminin uğraşılarına rağmen bir yıldır suyumuz bağlanmıyor. Sebep müteahhidin ödemesi gereken bedel... Kiradan kurtulduk dediğimiz evimizde susuz cehennemi yaşıyoruz.Sevgili Melih Gökçek'e sesleniyorum: Köprü, yol ve metro çalışmalarını boy boy billboardlarda seçim için göstermek, övünmek kolay... Kolaysa gelin Elvankent'te koca yazı susuz bir evde ailecek geçirin de göreyim sizi.Sizden, hizmetlerinizden değil, hizmet anlayışınız ve ASKİ'de yetki verdiğiniz insanların anlayışından ve Atatürk'ün başkenti Ankara'da ikamet ettiğim için utanç duyuyorum.Faruk CAYMAZ İnşaat Mühendisi-KONYAGüvercinlik'te deniz köpürüyorBÜYÜKÇEKMECE'de denizin nasıl kirlendiğini yaşamış birisi olarak aynı endişeleri Bodrum için de görüyorum.Güvercinlik'te Maya Burnu mevkiinde 10 yıldır tatil yapıyorum. Üç hafta içinde şunu gördüm ki, sabah ve öğleden sonra dalga olsun ya da olmasın maalesef Güvercinlik'te deniz kokuyor ve güç geçtikçe bulanıklaşıyor.Balık çiftliklerinin denizi ne kadar kirlettiğini konuşurduk ama bu denli zarar verebileceği aklıma gelmezdi. Sonuçta koskoca deniz; üstelik Ege Denizi, Marmara gibi değil ki diye düşünürdüm. Geçen yıl, Doktorlar ve Dörttepe sitelerinin bulunduğu yerin tam karşısına orkinos çiftlikleri kuruldu. Tabii bu çiftliklerden dalga yoluyla sitenin sahiline vuran yem çuvallarını denizden toplamak da bize düşmekte. Ege'nin köpürmüş suyunu seyrederek sahilde oturmak da hiç iç açıcı olmuyor doğrusu.Milas Belediyesi'nden deniz suyunun temizliği konusunda bir ölçüm yapılması istendi. Ama düşününce Haliç suyu bile temiz çıkıyorsa, Güvercinlik tabii ki temiz çıkacaktır. Benim korkum 10 yıl sonra çocuğumu (hatta bütün çocuklarımızı) bu denize sokamayacak olmamız. Acaba geleceğin korkusuna karşı kim ilgilenir?Selda Coka ZEYTİNOĞLU-BODRUMSınav sonuçları nasıl değiştiBEN Cevahir Korkan Işıldak. Müjdat Gezen Sanat Okulu Türk Müziği bölümünü birincilikle bitirdim. İTÜ Devlet Konservatuvarı Müzikoloji bölümünde okumak üzere sınavlara girdim. İki aşamalı sınavın sonuçları 29 Ağustos'ta açıklandı; 15 asılın (3 Güzel Sanatlar, 2 Konservatuar ve gerisi normal lise mezunu) dışında 18 yedek ismin ikincisiydim. Bunu hem internet sitesinde hem de okul panosunda gördüm. Ancak daha sonra listelerin değiştiğini gördüm. Babam Orhan Işıldak okul müdürü Can Etili'ye bu değişikliğin nedenini sordu. ‘‘Listelerde kaymalar oldu, bu şekilde geçerli oldu. İtirazınız varsa istediğiniz yere şikáyet edin’’ cevabını aldı. Anladığımız kadarıyla sınava giren bazı öğrenciler Marmara Üniversitesi sınavını kazanmışlar. Güya kaymalar bu nedenle olmuş! Bu konservatuvarın keyfi tutumu yanında hukuksuzluktur. İlerde onarılması güç hak kayıplarına uğramamam için İTÜ Rektörlüğü'nden durumun incelenmesini istiyorum.Florya’da kaçak imar büyüyorFLORYA'dan ‘‘Florya'yı hiç gezdiniz mi? Şu anda faaliyetleri süren kaçak ve imara aykırı binalara neyin karşılığında göz yumuluyor?’’ diyen okurlarımız anlatıyor:‘‘Eski binalar yıkılıp, 2-3 kat yerin altına giriliyor; 3 kat izinli yer 4,5 ve hatta 6 katlı oluyor. Meyva ağaçları kesiliyor. Herhalde meskun mahalde bir tek Florya'da gece çalışılıyor galiba. Valiliğin, Büyükşehir ve Bakırköy Belediyesi'nin, özür dileriz ama galiba bunlardan haberi olmuyor.Bilmiyorlarsa başkan Ahmet Bahadırlı, ANAP'lı Meclis Başkanvekili Salim Yılmaz, Başkan Yardımcıları Osman Kasacı ve Nezih Fırat Florya sakinlerinden bu işleri kotaran müteahhitleri sorup onların neden bu kadar cüretkar olduklarını öğrenmelidirler.Hangi cemaatler burada kümelendi acaba?Bir dönemin gözde sayfiye yeri olan Florya'nın imar rezilliği ile artık birileri ilgilensin lütfen. Mıntıka mühendisleriyle bu işler olmuyor.Bu işler gözardı edildiği için Florya gece hırsızların cirit attığı yer haline gelir ve sonra bize sorarlar;‘‘Florya'yı kimler kaça sattı, kimler ne aldı?’’İkitelli’de gölet patlarsa...İKİTELLİ, Ayazma halkından gelen faksta şöyle deniliyor:‘‘Bundan önce de yazdınız gibi Çepaş AŞ adlı firma bölgemize hálá kaçak toprak dökmeye devam ediyor. Söylendiğine göre, kamyon başına 20 milyon alıyorlar; günde 1000 kamyon dökülürse siz rantı hesap edin artık. Kaçak toprak dökülen dere yatağında 2.5 milyon M3'lük gölet oluştu. Mahallemiz göletin hemen ağzında, basınçtan heran patlayabileceği de raporlarla belgelenmiş... Hatta Halkalı Toplu Konutları ve TEM otoyolu için de tehlike arzedebilirmiş. Binlerce kişi endişe içinde yaşıyoruz; Küçükçekmece ve Büyükşehir Belediyeleri raporlara karşın gerekli mücadeleyi yapmıyorlar. Çünkü büyük rant paylaşımları var. Büyükşehir'de kurulan komisyonun Çepaş'a şimdi de ruhsat vereceğini duyuyoruz. Sayın Valimiz Muammer Güler şayet bu konuya el atmazsa bir patlama halinde iş işten geçmiş olacak.’’Fatih-AtatürkİSTANBUL Büyükşehir Belediyesi, Fethin 550. yılında İETT otobüslerinin arkasına Fatih'in resmiyle ‘‘Seni minnetle anıyoruz’’ afişleri astı. Çağ değiştiren bir Padişah'ı böyle anmaya kimsenin itirazı olamaz. Ancak Büyükşehir, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'e de aynı ilgiyi gösterecek mi acaba?
Yazının Devamını Oku

Turizmi sakın ihmal etme

9 Eylül 2003
<B>TÜRK </B>turizmini Irak<B> </B>savaşı nedeniyle muhtemel bir çöküntünün eşiğinden temmuz ve ağustos ayları kurtardı... Bazı otellerde doluluk oranı %50'nin altına düşmesine karşın eylülün de <B>'yerli'</B> turistlerle göstergeleri olumlu yönde etkileyeceği belirtiliyor. Durumun özeti şu; turizm verilerine Antalya'da Ruslar, İstanbul'da da Ortadoğu ülkelerinin turistleri damgasını vurdu.

Turist sayısı geçen yıla göre kurtarılırken, gelirde düşüş görülmesi nedeniyle turizmciler, gelecek sezona büyük bir hazırlıkla giriyorlar. Tur operatörleri, 2004 için 2. turizm hamlesine hazırlanıyorlar. Ekim ayında 1000 civarında seyahat bürosu yetkilisi İstanbul'da ağırlanacak; bu amaçla hazırlanan alternatifler içeren 12 ayrı katolog kendilerine sunulacak. Bu konuda‘‘Türk turizminin çeşitlendirilmesine yol gösteren kuruluş olacağız’’ diyor Öger Holding İcra Kurulu üyesi Hüseyin Baraner...

Dünya turizmi kabuk değiştiriyor; müşteri profili değişiyor.

Peki Türkiye buna hazır mı?

Şimdiye kadar bankalardan hortumlanan para, turizm sektörü için harcansaydı turizm gelirlerimiz 10 milyardan 30-40 milyar dolara yükselebilir miydi?

Antalya'nın Aksu sahilinde inşa edilen Kremlin Oteli'ni berbat köy yollarından geçip gördüğünüzde acı gerçekle karşılaşıyorsunuz. MNG tarafından daha önce yapılan Topkapı (5 yıldız) ve bugünlerde inşaatı başlayacak Beyaz Saray (7 yıldız) otellerini ve bunların futbol ve golf sahalarının getirisini düşündükçe, turizmde istenilen hedefe varmak için çok acilen yapılacak işlerin olduğu anlaşılıyor.

GÖRÜNTÜ KİRLİLİĞİ

Henüz resmi açılışı yapılmayan Kremlin Oteli (6 yıldız), Rus mimarisinin en görkemli yapıtı kabul edilen Moskova Kremlin Sarayı'nın birebir örneği olarak 11 ayda inşa edilmiş; 874 oda ve 200 yatak kapasiteli.

Bu otellere giderken su kanalları, seralar ve pamuk tarlaları içinde çirkin, plansız ve de özensiz yapılar arasından geçen turistler manzara karşısında elbetteki ürküyorlar. Ağırlıklı olarak Rus ve İsrailli konuklarını ağırlayan otelin 'Kızıl Meydan'ın giriş kapısı olan 'Diriliş Kapısı'ndan girerken, gerideki çirkinlikler karşısında yerel yöneticilerin nasıl 'titremesi' gerektiği hemen fark ediliyor. Açıkçası bu bakımdan ‘‘toklar arasında yaşayan açlar’’ın kurtarılması turizmimizin geleceğini tehdit eden unsurların giderilmesi bu bakımdan çok önemli sayılıyor.

Turizm Teşvik Yasası'ndan sonra Yerel Yönetimler Yasası çıkarken, siyasetçilerin eliyle özellikle turizm yörelerinde kurulan beldelerin yarattıkları 'görüntü kirlilikliğini' ortadan kaldırmanın çözümleri de gündeme alınmalıdır. Turizmcilerin yaptıkları hesaplara göre özellikle Antalya'da böyle bir imar rehabilitasyonun 1 milyar dolara malolabileceği belirtiliyor.

GELİR 4 MİSLİ ARTABİLİR

Antalya'
da Özal döneminden beri yapılan otel ve tatil köylerinin maliyeti 40 milyar dolar olarak hesaplanıyor.

Bir milyar dolar ne ki...

Dünyadaki turizm hareketlerini yakından izleyen Hüseyin Baraner, ‘‘Dünyanın her yerinde bir turist genellikle sosyal yaşama katılabiliyor; alışveriş yapıyor, müzeye, sinemaya gidebiliyor, restoranda yemek yiyebiliyor. Ne yazık ki bizdeki otellerin çevrelerinde hiçbir şey yok. Ya çirkin yapılarla ya da tarla ile karşılaşıyor. Otellerin çevreleri düzenlendiğinde turizm girdilerimizin 4 misli artacağı apaçık ortada. Çünkü otel harcamaları dışıda turizm gelirleri içinde bu oran üçte biri buluyor’’ diyor.

Turizmde kayıplara yol açan 'her şey dahil' uygulaması yeni sezonda gözden geçirilmesi gereken bir konu değil mi?

480 bin asker kaçağı var


BEDELLİ askerlik isteyenler tarafından www.bedelli.org sitesinde bu konudaki uygulamaya dönük görüşler aktarılıyor. TBMM Milli Çalışma Komisyonu, başkanlığını CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün üstlendiği bir alt komisyon oluşturmuş. Öğüt, sonbahara doğru kanun teklifini yetiştirebileceklerini belirtiyor. Sitede bedelli askerlik yapmak isteyenler arasında özetle şu konular tartışılıyor:

‘‘Bu konu Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül tarafından iyi değerlendirilmelidir. 1999 depreminden sonra bedelli askerlik uygulamasına yeniden geçilmişti. Acaba askerlik bedelleri depremi önleme hacramaları için kullanılamaz mı? Türkiye'de 480 bin günü geçmiş asker kaçağı var. Devlet bu sorunu hem bedelli hem de kısa dönem askerlikle giderebilir. Böylelikle MSB ve İstanbul'da depreme karşı alınacak projelere de kaynak yaratılmış olur.’’

Anlaşıldığı kadarıyla önümüzdeki aylarda bedelli askerlik konusundaki tartışmalar daha da yoğunlaşacak.

‘Demokrasi şehidi’


DENİZLİ Valisi Recep Yazıcıoğlu'a bir dostu ‘‘Senin gibi 5 vali olsaydı ülke düzelir’’ demişti.

Yazıcıoğlu kızmıştı:

‘‘Sen faşist misin, diktatörlük mü istiyorsun? Bir ülkenin yönetimi 5 valiye teslim edilir mi?’’

Hiçbir zaman kalıbına sığmıyordu. İnandığını söylüyor, yanlışları sergilemekten çekinmiyordu. Doğruları karşısında ona kimse de kızamıyordu.

Yazıcıoğlu; beklenmedik bir kaza ile aramızdan ayrıldı. Yakın dostu Mustafa Holoğlu, kendisinden bizzat dinlediği bir gerçeği aktarıyor:

‘‘Çarşamba günü (yarın) Söke'de toprağa verilirken, eşi 'Meryem Yenge'ye vasiyeti üzerine mezar taşına şöyle yazacaklar:

‘‘Recep Yazıcıoğlu, demokrasiyi göremeden öldü.’’

Giden gidiyor, geride acılar kalıyor.

Geçen Meclis'in Trafik Araştırma Komisyonu Başkanı Ahmet Tan'ın, uzun çalışmalardan sonra oluşturulan 'Trafik Raporu'nu okumak hiçbir AKP'li bakanın aklına gelmeyecek mi? Yazıcoğlu'nun öldüğü 'ölüm noktası'nın bu raporda vurgulanan 'duble yol' olarak bilinen yol kategorisine girdiğini öğrenmek istemezler mi?

MESAJ


1992 yılında iş kazasından dolayı SSK tarafından emekli edildim. 1992'den bu yana bütün emekliler gibi devletimizin vermiş olduğu zam ve enflasyon farklarını kesintisiz alıyordum. Sayın Abdullah Gül başbakan iken emeklilere seyyanen yani herkese eşit olarak 75 milyon lira zam vermişti. Ama bize 50 milyon eksik ödeme yapılıyor? Neden; Anayasa'nın eşitlik ilkesi ihmal edilmiyor mu?

İ.F-ADANA

SİLİVRİ Belediye Başkanı Selami Değirmenci, bilgisayar ve internet teknolojisini kullanarak katılım ve saydamlık konusunda son derece önemli bir adım attıklarını bildiriyor. Değirmenci'ye göre, 3218 belediye içinde en fazla 10 tanesinde böyle bir uygulama var. Belki 1-1.5 milyon dolarlık bir proje 200 bin dolara maledilmiş. www.silivri-bld.gov.tr'ye girenler belediyenin bütün faaliyetini öğrenebilecek, her türlü bilgiye sahip olabilecek. Değirmenci, Klasis Otel'de bugün 14.30'da bu konuda bir tanıtım yapacak.
Yazının Devamını Oku