Durumun özeti şu; turizm verilerine
Antalya'da Ruslar,
İstanbul'da da Ortadoğu ülkelerinin turistleri damgasını vurdu.
Turist sayısı geçen yıla göre kurtarılırken, gelirde düşüş görülmesi nedeniyle turizmciler, gelecek sezona büyük bir hazırlıkla giriyorlar. Tur operatörleri, 2004 için 2. turizm hamlesine hazırlanıyorlar. Ekim ayında 1000 civarında seyahat bürosu yetkilisi
İstanbul'da ağırlanacak; bu amaçla hazırlanan alternatifler içeren 12 ayrı katolog kendilerine sunulacak. Bu konuda
‘‘Türk turizminin çeşitlendirilmesine yol gösteren kuruluş olacağız’’ diyor Öger Holding İcra Kurulu üyesi
Hüseyin Baraner...
Dünya turizmi kabuk değiştiriyor; müşteri profili değişiyor.
Peki
Türkiye buna hazır mı?
Şimdiye kadar bankalardan hortumlanan para, turizm sektörü için harcansaydı turizm gelirlerimiz 10 milyardan 30-40 milyar dolara yükselebilir miydi?
Antalya'nın
Aksu sahilinde inşa edilen
Kremlin Oteli'ni berbat köy yollarından geçip gördüğünüzde acı gerçekle karşılaşıyorsunuz.
MNG tarafından daha önce yapılan
Topkapı (5 yıldız) ve bugünlerde inşaatı başlayacak
Beyaz Saray (7 yıldız) otellerini ve bunların
futbol ve
golf sahalarının getirisini düşündükçe, turizmde istenilen hedefe varmak için çok acilen yapılacak işlerin olduğu anlaşılıyor.
GÖRÜNTÜ KİRLİLİĞİ
Henüz resmi açılışı yapılmayan
Kremlin Oteli (6 yıldız), Rus mimarisinin en görkemli yapıtı kabul edilen Moskova
Kremlin Sarayı'nın birebir örneği olarak 11 ayda inşa edilmiş; 874 oda ve 200 yatak kapasiteli.
Bu otellere giderken su kanalları, seralar ve pamuk tarlaları içinde çirkin, plansız ve de özensiz yapılar arasından geçen turistler manzara karşısında elbetteki ürküyorlar. Ağırlıklı olarak
Rus ve
İsrailli konuklarını ağırlayan otelin
'Kızıl Meydan'ın giriş kapısı olan
'Diriliş Kapısı'ndan girerken, gerideki çirkinlikler karşısında yerel yöneticilerin nasıl
'titremesi' gerektiği hemen fark ediliyor. Açıkçası bu bakımdan ‘‘toklar arasında yaşayan açlar’’ın kurtarılması turizmimizin geleceğini tehdit eden unsurların giderilmesi bu bakımdan çok önemli sayılıyor.
Turizm Teşvik Yasası'ndan sonra Yerel Yönetimler Yasası çıkarken, siyasetçilerin eliyle özellikle turizm yörelerinde kurulan beldelerin yarattıkları
'görüntü kirlilikliğini' ortadan kaldırmanın çözümleri de gündeme alınmalıdır. Turizmcilerin yaptıkları hesaplara göre özellikle
Antalya'da böyle bir imar rehabilitasyonun 1 milyar dolara malolabileceği belirtiliyor.
GELİR 4 MİSLİ ARTABİLİR
Antalya'da
Özal döneminden beri yapılan otel ve tatil köylerinin maliyeti 40 milyar dolar olarak hesaplanıyor.
Bir milyar dolar ne ki...
Dünyadaki turizm hareketlerini yakından izleyen
Hüseyin Baraner, ‘‘Dünyanın her yerinde bir turist genellikle sosyal yaşama katılabiliyor; alışveriş yapıyor, müzeye, sinemaya gidebiliyor, restoranda yemek yiyebiliyor. Ne yazık ki bizdeki otellerin çevrelerinde hiçbir şey yok. Ya çirkin yapılarla ya da tarla ile karşılaşıyor. Otellerin çevreleri düzenlendiğinde turizm girdilerimizin 4 misli artacağı apaçık ortada. Çünkü otel harcamaları dışıda turizm gelirleri içinde bu oran üçte biri buluyor’’ diyor.
Turizmde kayıplara yol açan
'her şey dahil' uygulaması yeni sezonda gözden geçirilmesi gereken bir konu değil mi?
480 bin asker kaçağı var
BEDELLİ askerlik isteyenler tarafından
www.bedelli.org sitesinde bu konudaki uygulamaya dönük görüşler aktarılıyor. TBMM Milli Çalışma Komisyonu, başkanlığını
CHP Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün üstlendiği bir alt komisyon oluşturmuş.
Öğüt, sonbahara doğru kanun teklifini yetiştirebileceklerini belirtiyor. Sitede bedelli askerlik yapmak isteyenler arasında özetle şu konular tartışılıyor:
‘‘Bu konu Milli Savunma Bakanı
Vecdi Gönül tarafından iyi değerlendirilmelidir. 1999 depreminden sonra bedelli askerlik uygulamasına yeniden geçilmişti. Acaba askerlik bedelleri depremi önleme hacramaları için kullanılamaz mı?
Türkiye'de 480 bin günü geçmiş asker kaçağı var. Devlet bu sorunu hem bedelli hem de kısa dönem askerlikle giderebilir. Böylelikle MSB ve İstanbul'da depreme karşı alınacak projelere de kaynak yaratılmış olur.’’
Anlaşıldığı kadarıyla önümüzdeki aylarda bedelli askerlik konusundaki tartışmalar daha da yoğunlaşacak.
‘Demokrasi şehidi’
DENİZLİ Valisi
Recep Yazıcıoğlu'a bir dostu ‘‘Senin gibi 5 vali olsaydı ülke düzelir’’ demişti.
Yazıcıoğlu kızmıştı:
‘‘Sen faşist misin, diktatörlük mü istiyorsun? Bir ülkenin yönetimi 5 valiye teslim edilir mi?’’
Hiçbir zaman kalıbına sığmıyordu. İnandığını söylüyor, yanlışları sergilemekten çekinmiyordu. Doğruları karşısında ona kimse de kızamıyordu.
Yazıcıoğlu; beklenmedik bir kaza ile aramızdan ayrıldı. Yakın dostu
Mustafa Holoğlu, kendisinden bizzat dinlediği bir gerçeği aktarıyor:
‘‘Çarşamba günü (yarın)
Söke'de toprağa verilirken, eşi
'Meryem Yenge'ye vasiyeti üzerine mezar taşına şöyle yazacaklar:
‘‘Recep Yazıcıoğlu, demokrasiyi göremeden öldü.’’
Giden gidiyor, geride acılar kalıyor.
Geçen Meclis'in Trafik Araştırma Komisyonu Başkanı
Ahmet Tan'ın, uzun çalışmalardan sonra oluşturulan
'Trafik Raporu'nu okumak hiçbir AKP'li bakanın aklına gelmeyecek mi?
Yazıcoğlu'nun öldüğü
'ölüm noktası'nın bu raporda vurgulanan
'duble yol' olarak bilinen yol kategorisine girdiğini öğrenmek istemezler mi?
MESAJ
1992 yılında iş kazasından dolayı
SSK tarafından emekli edildim. 1992'den bu yana bütün emekliler gibi devletimizin vermiş olduğu zam ve enflasyon farklarını kesintisiz alıyordum. Sayın
Abdullah Gül başbakan iken emeklilere seyyanen yani herkese eşit olarak 75 milyon lira zam vermişti. Ama bize 50 milyon eksik ödeme yapılıyor? Neden;
Anayasa'nın eşitlik ilkesi ihmal edilmiyor mu?
İ.F-ADANA SİLİVRİ Belediye Başkanı
Selami Değirmenci, bilgisayar ve internet teknolojisini kullanarak katılım ve saydamlık konusunda son derece önemli bir adım attıklarını bildiriyor.
Değirmenci'ye göre, 3218 belediye içinde en fazla 10 tanesinde böyle bir uygulama var. Belki 1-1.5 milyon dolarlık bir proje 200 bin dolara maledilmiş.
www.silivri-bld.gov.tr'ye girenler belediyenin bütün faaliyetini öğrenebilecek, her türlü bilgiye sahip olabilecek.
Değirmenci, Klasis Otel'de bugün 14.30'da bu konuda bir tanıtım yapacak.