Atatürk'ün biz çocuklara armağan ettiği böyle bir günde, yolumuzun üstünde bulunan Hz.Yuşa Türbesi'ne otobüslerle öğretmenleri tarafından getirilen yüzlerce öğrenci türbanlıydı! Üstelik öğrenciler onlarca otobüsle okul olarak gelmiş, öğretmenleri tarafından gezdiriliyordu... Böyle bir günde çocukların eğlenmeleri ve günün anlam ve önemini kavramaları gerekirken, çocuklar dini mekan gezisindeydi! Böyle bir davranış, Atamıza saygısızlık ve düşüncesizliktir! Bu öğretmenlerin ilk önce böyle bir günün önemini ve Atatürk yolunda ilerlemenin temellerini çocuklara öğretmeleri gerekir. Bir Atatürk Çocuğu olarak bu davranışı onlara uygulatanları kınıyorum.Ve biz Atatürk gençlerine düşen görevleri, bu olayı gördükten sonra daha iyi anladım...
Nazlı A.-MODA
Hiçbir derbi Maçı 23 Nisan'dan büyük olamaz
MİLLİ birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde FB-GS maçı manşetlerdeydi. Toplumun büyük kesimini ilgilendiren spor karşılaşmaları spor sayfalarında ve gerekirse ana sayfada da yerini alacaktır. Bununla beraber bu tür spor olaylarının, büyük takımların taraftarı olmanın türlü etnik kökenden oluşan vatandaşlarımız için bir tür 'sosyal çimento' olgusu olduğu da iddia edilebilir. Dediğim gibi bu tür gerçeklere saygı duymakla beraber, bence hiç bir derbi maçı ülkemizin en büyük bayramlarından birini kutladığımız günün sabahı böyle ciddi bir gazetenin sürmanşetinde olmamalıdır. Aksi halde biz okurların umudunu kırmakta ve "Biz adam olmayız, bizim toplum bilincimiz yok" diyen kesimin ekmeğine yağ sürmektedir.
(Futbol ve sporun her dalını seven ve yakından takip eden fanatik bir Karşıyakalı olduğumu da belirtmek isterim.)
Aykut Duygan DİRİKAL
Biraz sonra gözler valizlere dikiliyor; herkes 'konfeksiyon' çuvalını yüklenmeye başlıyor. 15 bin dolara satılan ciplerden tutun (Bu fiyata Hummer marka cipte imal edildiği söylendi ama görmedik), cep telefonu dahil her türlü elektronik eşyayı bulabiliyorsunuz Bişkek'te. Türkiye ile karşılaştırmak isterseniz, %18 oranındaki KDV'yi düşüp fiyatını yaklaşık hesap edebilirsiniz.
Komşu Çin'in Uygur Türkleri'ni burada 'ticaret' yaparken görebiliyorsunuz. 41.5 millet var; nüfusu 4.5 milyon olarak söylenen Kırgızistan'da; Özbekler, Kazaklar, Tacikler, Koreliler, Almanlar ve Çinliler sayılabilir... İş ve evlilik yoluyla yerleşenlerin sayısı 4 bin kadar.
Ülkenin güneyinde 1 milyon Özbek yaşıyor; bu nedenle 'Özbek kültürü'nün egemenliği yanında parasının da geçerliliği var. Orta Asya'da dalga dalga yayılan Özbek popu, Tarkan ve İbrahim Tatlıses'e rakip olmuş gibi geldi bize.
Resmi kayıtlarda Rus nüfus oranı %15-20'lerde belirtilse de gerçekte bu oran %5'lere kadar inmiş; Ruslar 80 yıldan sonra dönmeye başlamışlar.
146 yıllık Fransız Yetimhanesi diye bilinen -1974'de yangın geçirdi-, Etiler'den inerken Bebek sırtlarında muhteşem bir manzaraya sahip 63 dönümlük alanı 1991 yılında Vakıflar'dan 49 yıllığına kiraladım. 15 yıl sonra inşaata başladım ancak bilen bilmeyenin yaptığı 'kaçak' ve 'ağaç kesiliyor' şikayetlerden çok muzdaripim. Kimse merak etmesin, uygulayacağım 'Bebeköy' projesi ile herkes tarafından tebrik edileceğim. Bir Osmanlı mimarisinin tipik özelliklerini ortaya çıkaracağım. Ve Ağa Han Ödülü'ne aday olacağım.
¦ Yaptığımız iş buradaki 16 tarihi yapıyı restore etmek... Öyle beton bina yapıp, üzerine tahta çakmıyoruz. Ahşap konstrüksiyon hepsi...
¦ Boğaziçi İmar Müdürlüğü'nün kararıyla yangına karşı yeraltına 1000 tonluk bir su deposu inşa ediyoruz; itfaiyenin girmesi için Beşiktaş Belediyesi yolları yapıyor. Ayrıca yukarı kesimde iki havuz ve iki tenis kortu da bulunuyor.
¦ Her şeyi Anıtlar Kurulu'nun denetiminde yapıyoruz. Her şey iki misli fiyata mal oluyor; projeyi 20 milyon dolara tamamlayacağız.
¦ Ağaç kesmiyor, bakım yapıyoruz. Bu işin başında Türkiye'de 70 milyon ağaç diken İstanbul Orman Bölge eski Müdür Yardımcısı var. Park ve Bahçeler'in kontrolünde ise özel yetiştirilmiş, 8 yaş civarında 600 adet fidan diktik; fıstık çamı, sedir, selvi, kırmızı meşe ve at kestaneleri ile İstanbul'a özgü süs bitkileri...
¦ Yanlış bir iş yapacağımızdan endişe edilmesin. 20 milyon dolar harcıyorum, her şey bir misli fiyata mal oluyor. Otel ve rezidans olarak kullanacağız burasını... Bitişikteki Rum mezarlığı ve ayazmasının temizliğini de biz yapıyoruz. Bu alanları tinercilerden sarhoşlardan kurtardık.
Sonbaharda tamamlayacağız ama rezidanslar gelecek yıl biter.
Şayet "Bilime siyasal veya duygusal" bakıyorsanız size ne bizim nede başkalarının faydası olamaz.
Ben 30 yıllık Fizik Yüksek Mühendisi ve sanayici olarak çeşitli platformlarda bulunuyorum. NÜKTE Nükleer Teknoloji Bilgilendirme Platformu Koordinatörlüğü'nü de yapmaktayım. Gönderin projenizi Ankara'da uzmanlara
sunalım. Ama bu işleri başka teknolojilere taş atarak yapmayınız. Siz teknoloji düşmanı olursunuz. Bu da "nükleer lobi" tarafından ele geçirilen beyinlerin ürettiği ezber yazılara benzer. Unutmayın "mühendis teknolojiden korkmaz", "teknolojiden korkan da mühendis olmaz". Nükleer Enerji ulusal enerjidir.
Cumhurbaşkanı neyi uyarmıştı. İrtica! Lügatlar da "Geriye dönme, yeniye karşı direnip, eskiye dönmek isteme durumu, gericilik" diye tanımlanıyor. (İlhan Ayverdi lügatı cilt2, sayfa 1431) Devlet başkanı mesajı veriyor da demek ki bazı görevliler de bunu iyi algılayamıyor. Ancak yazının sonunda "bilim kılavuz edilsin" demeniz de çelişkili olmuyor mu? Lütfen e-postanızı iletin de Nükleer Teknoloji hakkında doğru bilgileri ulaştıralım, ülke geçmişini anlatalım.
Adil BUYAN-Fizik Yük. Mühendisi (adilbuyan@yahoo.com)
(Yalçın Bayer'in notu: Prof. İlyas Yılmazer'in e-posta adresi ilyas_yilmazer@yahoo.com)
Boğaz’da günlük kontroller yapılmakta olup, ruhsat harici hiçbir yapı ve ilave kat yapılmasına izin verilmemektedir. Kaçak inşa faaliyetin tespiti durumunda ise Encümen Kararı alınıp yıkım kararı uygulanmaktadır. Bunun dışında mevcut kaçak yapılarda yapılmak istenen inşa faaliyetlere anında müdahale edilmektedir.
Mevcut personel ile 2004 yılı içerisinde 1.148 adet, 2005 yılı içerisinde 2.146 adet 11.04.2006 tarihi itibari ile de 621 adet izinsiz inşa faaliyet durdurularak anında müdahalede bulunulmuştur.
Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nün yetki alanında 28.873 adet bina bulunmakta olup, bunlardan günümüze kadar mevzuata aykırı olduğu tespit edilen 3.004 adedi için Encümen Kararı alınmış, ayrıca 6.612 adet gecekondu tespit edilmiştir. Bu yapıların toplamı 9.616 adettir.
Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nün günümüz teknolojik şartlarına uyum sağlayarak hizmet verebilmesi amacıyla Boğaziçi İmar Otomasyon Sistemi ve arşivin sayısallaştırılması konularında çalışmalar tamamlanarak ihale aşamasına gelinmiştir. Bu gerçekleştirildiği takdirde hızlı ve güvenli bir şekilde internet ortamında da çağdaş hizmet verilebilecektir.
Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nün kuruluşundan itibaren mevcut yıkım kararlarının tamamının Müdürlüğün imkanları içerisinde gerçekleştirilemediği görüldüğünden konunun çözümünün ancak yıkım ihalesi yoluyla yapılabileceği anlaşılmış olup, Aralık 2005 tarihi itibariyle ihale konusunda çalışmalara başlanmıştır.
Sayın İrfan Uzun’un göreve başladığı 11.11.2005 tarihinden itibaren 21 adet ruhsat, 16 adet tamir izni ruhsatı olmak üzere toplam 37 adet ruhsat, 5 adet iskan izni verilmiştir. Ayrıca bahçe duvarı, yapı iskele ve yıkım belgeleri düzenlenmiş, tehlike arz eden yapılar için gerekli emniyet tedbirleri aldırılmış ve 13 adet yapının kaçak tadilat ve ilavelerinin tespiti yapılarak Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunulmuştur. Bu tarih itibariyle Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nün yetki alanında yapılan gecekondu teşebbüslerine anında müdahale edilmekte ve herhangi bir yeni gecekondu inşaatına izin verilmemektedir.
OTAĞTEPE'DEKİ BİNA
"Davacı (kasko sigortalı aracın sahibi), hastane otoparkında yer bulunmaması nedeniyle dışarıya çıkarak otoparkçı görünüşlü olan bir kişinin kendisine yardım teklif etmesi üzerine aracını teslim etmiştir. Daha sonra otoparkçı tarafından araç alınıp gözden kaybolunmuştur.
Bu eylemde aracı götüren, araç sahibini yanıltarak (hulus ve saffetinden yararlanarak ve iradesini fesada uğratarak) aracın rıza ile teslimini sağlamış olup, hırsızlık değil dolandırıcılık suçunu işlemiştir. Dolandırıcılık suçu da sigorta teminatı kapsamında değildir.
Aracı götüren, dolandırıcı değil de gerçek otoparkçı bile olsa onun tarafından da aracın alınıp götürülmesi emniyeti suiistimal suçunu oluşturduğundan bu eylem de teminat dışındadır.
Bu nedenlerle sigorta şirketinin ödeme yapmasına gerek yoktur."
" Acı çekmeyenler, başkalarının acı çekebileceğini akıllarına getirmezler"
(Samuel Johnson)
Türkiye’de ‘İSO’ belgesi almış kaç firma var?
Ne yazık ki, çevreye duyarlı üretim yapan, kendilerini belgelendiren firmaların sayısı, dünyada genel kabul görmüş uluslararası çevre denetim firmalarına uzak duruyor.
Denizleri, baraj göllerini nehir ve dereleri kirleten, çektiği yer altı suyunu üretimden sonra yeniden yeraltına salan, katı atıklarını yasadışı şekilde yakarak, toprağa gömerek bertaraf etmeye çalışan tesislerin sayısı o kadar çok ki, AB’ye girerken, bunlar daha şimdiden başımıza en büyük sorun olmaya başladı.
Çevre yönetim standardı konusunda bir denetim firmasını ararken, karşımıza İngiltere kökenli BSI’nın (İngiliz Standartları Enstitüsü) Türkiye’deki temsilciliği çıktı. Başındaki yönetici, BSI Genel Müdürü Çevre Mühendisi Özlem Ünsal “AB, bu konuda 2005 yılında çok sayıda yönetmelik çıkardı” diyor.
Kim uyguluyor, kim denetliyor? Ayrıca bu yönetmelikler Türkiye için uygun mu, değil mi?
Bunları tartışıyor muyuz?
Yaptığımız şikayetler cevapsız kalıyor. En büyük endişemiz biyolojik arıtmaya gelen sanayi atıklarının kendi tesislerinde veya Aydınlı'daki tesislerde gerektiği şekilde arıtılıp arıtılmadığı... Bize verilen bilgiler arıtma tesisinin kiracı firması 'odör temizleyici' sistemini pahalı olduğu için çalıştırılmaması...
Arıtıldığı zannedilen atık sular, Adalar yönünde 2.5 km sonra deniz dibine yani Marmara'ya verilmekte...
Tesislerde üretim yapan 'dericiler', kimyasal arıtmaların masraflı olması nedeniyle gerekli şekilde çalıştırılmadığını söylüyorlar.
Kansorejen atıkları toprağa gömebilen sanayiciler acaba kimyasal arıtmayı ne derecede yapıyorlar?