Hiçbir kaçak yapı yok

İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanlığına bağlı Boğaziçi İmar Müdürlüğü 11.1.1984 tarihinde kurulmuş olup, 2960 sayılı Boğaziçi İmar Yasası çerçevesinde Sarıyer, Beşiktaş, Üsküdar ve Beykoz ilçelerinin 4634 hektarlık kısmını kapsayan Boğaziçi Sahil Şeridi ve Öngörünüm Bölgesi'ndeki yapıların ruhsat ve izin işlemleri, yapıların denetlenmesi ve diğer imar uygulamalarını yürütmektedir.

Haberin Devamı

Boğaz’da günlük kontroller yapılmakta olup, ruhsat harici hiçbir yapı ve ilave kat yapılmasına izin verilmemektedir. Kaçak inşa faaliyetin tespiti durumunda ise Encümen Kararı alınıp yıkım kararı uygulanmaktadır. Bunun dışında mevcut kaçak yapılarda yapılmak istenen inşa faaliyetlere anında müdahale edilmektedir.

Mevcut personel ile 2004 yılı içerisinde 1.148 adet, 2005 yılı içerisinde 2.146 adet 11.04.2006 tarihi itibari ile de 621 adet izinsiz inşa faaliyet durdurularak anında müdahalede bulunulmuştur.

Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nün yetki alanında 28.873 adet bina bulunmakta olup, bunlardan günümüze kadar mevzuata aykırı olduğu tespit edilen 3.004 adedi için Encümen Kararı alınmış, ayrıca 6.612 adet gecekondu tespit edilmiştir. Bu yapıların toplamı 9.616 adettir.

Haberin Devamı

Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nün günümüz teknolojik şartlarına uyum sağlayarak hizmet verebilmesi amacıyla Boğaziçi İmar Otomasyon Sistemi ve arşivin sayısallaştırılması konularında çalışmalar tamamlanarak ihale aşamasına gelinmiştir. Bu gerçekleştirildiği takdirde hızlı ve güvenli bir şekilde internet ortamında da çağdaş hizmet verilebilecektir.

Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nün kuruluşundan itibaren mevcut yıkım kararlarının tamamının Müdürlüğün imkanları içerisinde gerçekleştirilemediği görüldüğünden konunun çözümünün ancak yıkım ihalesi yoluyla yapılabileceği anlaşılmış olup, Aralık 2005 tarihi itibariyle ihale konusunda çalışmalara başlanmıştır.

Sayın İrfan Uzun’un göreve başladığı 11.11.2005 tarihinden itibaren 21 adet ruhsat, 16 adet tamir izni ruhsatı olmak üzere toplam 37 adet ruhsat, 5 adet iskan izni verilmiştir. Ayrıca bahçe duvarı, yapı iskele ve yıkım belgeleri düzenlenmiş, tehlike arz eden yapılar için gerekli emniyet tedbirleri aldırılmış ve 13 adet yapının kaçak tadilat ve ilavelerinin tespiti yapılarak Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunulmuştur. Bu tarih itibariyle Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nün yetki alanında yapılan gecekondu teşebbüslerine anında müdahale edilmekte ve herhangi bir yeni gecekondu inşaatına izin verilmemektedir.

Haberin Devamı

OTAÄžTEPE'DEKÄ° BÄ°NA

 

8 Nisan tarihli yazınızda OtaÄŸtepe’de daha önceden yandığı ve ÅŸu anda yerinde 4 katlı bina yapıldığı ÅŸeklinde ifade edilen yer; mevcut 4 katlı ve uzun süredir oturulmayan bir bina olup söz konusu yerin BoÄŸaziçi Ä°mar Müdürlüğü’nde bulunan iÅŸlem dosyasında yapılan tetkikinde ise; tapu kayıtlarında bahçeli 4 katlı iskanlı bina olduÄŸu anlaşılmıştır. Bununla birlikte mevcut kullanılmayan bu yapı hakkında komÅŸu parselde bulunan kiÅŸilerce verilmiÅŸ dilekçede, binanın uzun zamandır kullanılmamasından dolayı çevreye zarar verdiÄŸi bildirilmiÅŸtir. Bu nedenle bina ilgililerine binanın çevreye verebileceÄŸi zararın önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması doÄŸrultusunda 19.2.2006 tarih 2005-8261 sayılı yazı yazılmıştır. Yazı gereÄŸi, bina ilgilileri çevreye zarar verici duruma sebebiyet verilmemesi için binanın etrafını yeÅŸil branda ile sarmışlardır. Ancak bu görünümün yanlış anlaşılmalara sebebiyet verdiÄŸi görülerek bu brandanın yalnızca komÅŸu parseldeki kısmı bırakılmış diÄŸerÂkısımlarıÂise söktürülmüştür.

Haberin Devamı

KAÇAĞA İZİN YOK

 

Diğer konulara gelince, Boğaziçi'nde mevzuata uygun yapılaşmalar dışında kaçak bina, ilave kat gibi yapılanmalara kesinlikle müsaade edilmemektedir. Yazınızda belirtilen ünlü siteler ve diğerleri de geçmiş dönemlerde yapılmış iskan edilen binalardır.

Yeşil branda çevrili binaların içinde usulsüz inşa faaliyetlerde bulunulduğu iddiasına gelince; çevrenin can ve mal güvenliği açısından tehlike arz eden yapılar gerek Boğaziçi İmar Müdürlüğü ekiplerince yapılan denetimlerde gerekse Müdürlüğe iletilen şikayetlerle tespit edilerek ilgililerine bildirilmekte ve sonradan telafisi imkansız can ve mal kaybına neden olabilecek acı olayların önüne geçebilmek amaçlı gerekli emniyet tedbirleri aldırılmaktadır.

Haberin Devamı

Bölgede İstanbul İmar Yönetmeliği’nin 14.01 maddesi kapsamında ruhsata tabi olmayan işler dışında 417 adet ruhsatlı inşaat devam etmektedir. Yani söz konusu yazınızda ‘Nerede bir yeşil branda varsa içinde muhakkak yasal olmayan şeyler yapılıyordur’ ifadesi bu yasal çalışmaları da içine almaktadır.

BoÄŸaziçi Ä°mar Müdürlüğü’nün sorumluluk alanında daha önce ruhsat verilenlerle birlikte 417 adet yapının ruhsat süresi dahilinde restorasyon ve restitüsyon, takviye tadilat ve onarımları devam etmektedir.ÂBoÄŸaziçi’mizin tarihi, kültürel ve doÄŸal güzelliklerinin gelecek nesillere aktarılması noktasında vatandaÅŸlarımızdan gelecek her türlü destek, görüş ve ihbarlar dikkatle deÄŸerlendirilmektedir.

Haberin Devamı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın Danışmanlığı


'Rantsal Dönüşüm'

 

CHP İzmir Milletvekili Erdal Karademir "İktidar bir yandan imar affını, diğer yandan 'kentsel dönüşüm' adı altında, rantsal dönüşümü düzenlediğini belirterek, çarpıcı yorumlar yapıyor:

"3194 sayılı İmar Kanunu ile 180 sayılı Bayındırlık Bakanlığı’nın teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılması ve dönüşüm alanları hakkında kanun tasarı taslağı, acele olarak gündeme getirilmiştir.

Yaklaşık 2 yıl önce Bayındırlık Bakanlığı tarafından kamu kurum ve kuruluşlarının olumlu görüşleri alınarak hazırlanan ve Bakanlığın internet sitesinde 2 yıla yakın süre boyunca kamuoyuna duyurulan 'Şehircilik ve İmar Kanunu Tasarısı' ne yazık ki TBMM’ye getirilmemektedir.

İlgili kurum ve kuruluşların, üniversitelerin yanı sıra ilgili meslek odalarınca, yıllardan bu yana tartışılan ve Ağustos 2005 versiyonuyla 'İmar ve Planlama Kanun Tasarısı' taslağına dönüştürülen tasarı bir kenara bırakılmış, bütüncül bir çözüm göz ardı edilerek, sadece 16 maddeden oluşan ve içinde teşkilat yasasında değişiklikleri de içeren yasa taslağı TBMM’ye taşınmak istenmektedir.

Bu aceleciliğin arkasında hangi nedenler var? Türkiye’nin hangi acil gelişmeleri İmar Yasası’nın bütününe yönelik bir düzenlemenin askıya alınmasını ve onda 'değişiklikler' yapılmasını zorunlu kılmaktadır?

Bu kanun tasarısını kamuoyu gündemine getirten güçler kimler?

Tasarıdan beklentisi olanlar kimlerdir?"

 

Hak ve hukuksuz Emniyet olur mu

Emin Arslan'ın başına gelenler

 

TÜRKİYE'de 'hak' ve 'hukuk'un ayaklar altına nasıl alındığına bir örnek vermek istiyoruz. Bu kişi Emin Arslan.

Ecevit döneminde Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Başkanlığı yaparken, yolsuzluk ve mafya babalarına karşı en büyük çabayı gösteren Emin Arslan idi. Devletin tüm kademelerinde başarılarından ötürü takdir edilirken, birçok yabancı ülkeden de takdirname ve madalyalar almıştı.

Emniyet'in 'vazgeçilmez' bir ismiydi.

Tantan'ın koalisyon hükümetinden ayrılmasından sonra geçen dönem Mesut Yılmaz'a bağlı olan İçişleri Bakanlığına Rüştü Kazım Yücelen getirildi. O da hemen Emin Arslan'ı, Emniyet Genel Müdürlüğü'ne 'terfi' adı altında 'kızağa' çekti.

Yolsuzluk mücadele edeceğini söyleyerek iktidara gelen AKP hükümeti de nedense Arslan'ı hiç 'sevmedi'. 5.12.2005 tarihinde Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı'ndan alınarak, kızağın da kızağı sayılan APK'ya verdi. Yani bir anlamda 'bankamatik' memuru yaptı.

Gerekçe ise daha önce görevden alınan Abdullah Bolcu’nun, İdare Mahkemesi kararı ile görevine iadesini öngören yargı kararı gösteriliyordu.

Oysa mevzuat gereği Abdullah Bolcu hakkında kararı uygulamak için diğer Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Tokgöz’ün görevden alınması gerekmiyor muydu? Çünkü Tokgöz, yargı süreci öncesinde Bolcu'nun yerine getirilmişti.

Ancak hükümet, Emin Arslan'ı açığa almayı tercih etti.

Yabancı polis şefleri Türkiye'ye geldiğinde Arslan'ı soruyorlardı.

Arslan, partizanlık yapmayacak bir 'devlet adamı'ydı. Nitekim Emniyet'in Şura toplantılarında 'liyakat' sahibi olmayan bir çok il Emniyet Müdürü'nün atamalarına muhalefet şerhi koymuştu.

"Bu isimler Emniyet Müdürlüğü yapamazlar" diyordu.

Emin Arslan, APK'ya verilmesi üzerine 12. İdare Mahkemesi'ne başvurarak itirazda bulundu. Mahkeme, Arslan'ı haklı buldu ve yürütmeyi durdurma kararı verdi.

Arslan’ın görevine iade kararı ise 12.4.2006 günü Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ulaştı. Emniyet aynı gün Bölge İdare Mahkemesi’nde bu karara itiraz etti. Oysa mahkeme kararına gerek olmadan Bolcu emekli olur olmaz Arslan'ın görevine döndürülmesi gerekmiyor muydu? Bu da Bolcu hakkındaki mahkeme kararının, Arslan'ın görevden alınması için sadece bir 'bahane' olduğunu göstermiyor mu?

Hükümet, 'siyasi' yandaş atamalara karşı çıkan Arslan'ı 'kendilerinden' görmüyor.

Demek ki, gerçek bir devlet memuru olması karşısında Emniyet'teki partizan 'fotoğrafı'na uymuyor.

Bu nedenle, 'dinci kadrolaşmaya' karşı çıktığı için mi Arslan'ın adı Şemdinli olaylarına bulaştırılmak istenmişti?

Bunların her kesimce sorgulanması gerekiyor.

Yine 'kızak'taki bir emniyetçi, ilginç bir iddiada bulunuyor:

"Çankırılı hukukçu bir doçent, hemşehrileri nezdindeki bazı kişilerle 12. İdare Mahkemesi'nde kararın bozulmasına karşı kulis yapması doğru mudur?"

Bu uzun bir konu; ayrıntılara şimdilik gerek yok.

Suçla mücadele için hukuki düzenlemeler isteyen Emniyet, hukuk kurallarını uygulamaz, mağdurun hakkını geri vermezse, bu ülkede asayiş ve hukuk nizamı nasıl sağlanır? İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün belki bir yanıtı vardır?

 

İlçe Hıfzısıhha Kurulu'ndan önemli kararlar:

 

Tuzla'da bütün kuyulardan tahlil alınacak

 

TUZLA Kaymakamı Fahri Keser'in başkanlığında İlçe Hıfzısıha Kurulu dün toplanmış. Kaçak varillerden sonra alınacak önlemler görüşmüş. Kaymakam Fahri Keser, 'Çağdaş Tuzla' gazetesine önemli açıklamalar yapmış.

Halil Özen'in bildirdiğine göre;

- İlçe sınırları içindeki İSKİ veya özel şahsa ait tüm kuyular mühürlenecek. İSKİ'ye ait kuyular İSKİ tarafından, vatandaşa ait kuyularvatandaş tarafından alınacak 'temiz' raporlarıyla tekrar açılabilecek.

- Tuzla sınırları içindeki tüm otlak hayvanlar tespit edilerek, tahliller yapılacak ve bu tahlillerin sonucuna göre gereği yapılacak.

- Tuzla sınırları içindeki flora (çiçek, ot, vb.) ile faunalardan (çalı, ağaç, vb.) alınacak numuneler tahlil edilecek, sonuçlarına göre gereğiyapılacak. Konuyla ilgili tüm inceleme ve tahliller Tarım İl Müdürlüğü

tarafından gerçekleştirilecek.

Kaymakamın ifadesine göre, deniz suyunun temizliği konusunda da çelişkili raporlar var. Büyükşehir Belediyesi deniz suyuna temiz derken, sağlık müdürlüğü verdiği raporlarla tam tersini söylüyor.

Unifar'ın sıvı atıklarını İSKİ borularıyla ilçemizde bulunan arıtmaya verdiği biliniyor. Eğer bu sıvı atıklar zehirliyse, Tuzla halkını nelerin beklediğini ancak Tanrı bilir.

Formula1; Tuzla'nın, variller kimin?

Tuzla'dan zehirli varillerin fışkırmaya başlamasından sonra Tuzla Belediye Başkanı Mehmet Demirci basın açıklamasında 'varillerin çıktığı yer bizim sınırlarımızda değil, Orhanlı Belediyesi'nin sınırları içindedir' dedi. Bundan iki yıl önce UNİFAR'ın çevre halkını zehirlediğini raporlarla kanıtladığımız ve yetkileri göreve çağırdığımız yayınlarımızdan sonra da Sayın Demirci aynı şeyi söylemişti: 'Bizim sınırlarımızda değil!"

Oysa ki, Sayın Demirci, Tuzla'nın Akfırat Beldesinde yapılan Formula1 yarışları için kanal kanal gezerek bu etkinliğin Tuzla Belediyesi'ni ilgilendirdiğini anlatmıştı.

Ayrıca variller çıktıktan 2 gün sonra Sayın Demirci hiç bir şey yokmuş gibi 'Geleceğin Tuzla'sının ilk iki yılı' başlığı altında şölenler düzenliyordu! Üstelik 'Geleceğinin Tuzlası'nın zehirli varillerde şekillendiği gün gibi ortadayken!

Tuzla ilçesi, Aydınlı Mahallesi, Konaşlı Mevkiinden çıkan variller ne yazık ki ahipsiz kaldı!

Orhanlı Beldesinden sonra Tuzla Belediyesi'ne bağlı Konaşlı mevkiinden çıkan varilleri sahiplenen yok! Orhanlı Belediye Başkanı Cemil Ekşi bölgenin Tuzla Belediyesi sınırlarında olduğunu söylerken, Tuzla Belediye

Başkanı Mehmet Demirci "Orası, sınırın öte yanı. Orhanlı Belediyesine aittir" diyor.

Bu arada zehirlenen insanların tamamının Tuzla'da yaşadığı, atıkların

yaydığı zehirlerin 'sınır tanımadığı' unutuluyor!

Halil ÖZEN

 

Özkan, Erdoğan ile ne görüştü

 

HÜSAMETTİN Özkan, “Erken seçim kararı için el kaldıran tüm milletvekilleri, bugünkü hükümetin gelmesine neden olmuşlardır" diyor.

20-21. dönem DSP Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli ise şöyle konuşuyor:

"Özkan'ın anlatmadıkları, anlattıklarından daha önemlidir diye düşünüyorum. Örneğin Sayın Ecevit, Mayıs 2002’de rahatsızlanıp hastaneye yattığı günün akşamı kendisinden kısa bir süre sonra hastaneye gelen Tayyip Erdoğan ile Özkan’ın bir odada neler konuştuklarını şahsen merak ediyorum."

 

181 ve 182. maddelerin uygulanması iki yıl ertelenmişti


TCK'daki 'çevre'
cezaları 6 ay sonra başlıyor

 

İSTANBUL Tuzla’daki zehirli madde içeren varillerin toprağa gömülmesi ve çevre katliamına yol açması bir gerçeği ortaya çıkardı.

Bilindiği gibi yeni TCK görüşülürken, çevre ile ilgili 181 ve 182. maddelerin yürürlüğe girmesi CHP’nin tüm itirazlarına rağmen iki yıl süreyle ertelendi. Gerekçe neydi, çevreyi kirleten ve arıtma tesisi bulunmayan fabrika ve diğer kuruluşlara bu süre içinde önlem almalarını sağlamaktı. Yeni TCK'nın bu maddeleri 12 Ekim’de yürürlülüğe girecek. Altı ay bir süre kaldı. Aradan geçen 1,5 yıl içinde çevreyi kirleten tesisler gerekli önlemleri aldılar mı?

Bence hayır.

Tuzla’da toprağa gömülen zehirli varillerle ilgili dört gariban suçlu ilan edildi. Savcılıkta TCK’nın bu maddeleri yürürlükte olmadığı için Savcılık bu kişileri salıverdi. Asıl sorumlular ise ellerini kollarını sallayarak gezecekler.

İşin en önemli tarafı, binlerce varil ve çuvalların iş makineleriyle bu alanlara gömülmesi olayı nasıl olurda ilgililerin dikkatini çekmez. Aradan bunca yıl geçmesine rağmen bu zehirli varil olayı nasıl birden ortaya çıktı. İnsanın aklına bazı şüpheler geliyor.

M.Sinan ÖZTAN-İZMİR

 

GÜNÜN SÖZÜ

"Sayın Osman Pepe, Sefa Sirmen döneminde katı atık fabrikası İZAYDAŞ için 'şehrin üzerine zehir yayıyor, burası bir anönce kapatılmalıdır" diyordu. Bugün zehirli varillerin yok edileceği en güvenli tesisin İZAYDAŞ olduğu ortaya çıktı. Sayın Bakan dün mü yoksa bugün mü doğruyu söylemektedir."

(H.UÄŸurlu)


Sinop'u bilir misiniz

 

YARGITAY'ın oto sigortaları ile yazısını iyi ki okumuşum; bilgi sahibi oldum.

Bu arada Sinoplu bir hemşehrimizin yazısına (dünkü) yer verdiğiniz için de size teşekkür ederim. Doğma büyüme Sinop'luyum; bir kamu kurumunda çalışıyorum.

Bilmem Sinop'u biliyor ve tanıyor musunuz? Her ne kadar çok değerli hemşehrimiz Prof.Dr. İlyas Yılmazer güzel şeyler söylediyse de benim de ekleyeceklerim var. Sinop'u ben hep ayrı 'özellikli bölge' olarak değerlendirmişimdir; tabii ki bunda çok da haklı gerekçelerim vardır. Burası bir kere çok sosyal bir yerdir; insanın insana saygı duyduğu, misafirine son derece sahip çıkan ve ağırlayan ülkemiz geneline göre en az olay olan (hatta abartmayayım hiç olmayan) Tanrının bahşettiği doğal deniz limanı olan denizi, ormanı, kumu ile de insanları büyüleyen mükemmel bir ildir.

Her ne kadar memuriyette sürgün yeri olarak görülse de inanın buraya gelen memurlar tekrar buradan tayin edildiklerinde eğer emekliliklerini hak etmişlerse hemen emekliye ayrılarak buraya yerleşmekte diğerleri ise buradan ağlayarak gitmektedirler.

Hiç tanımadığım hemşehrim değerli hocam Prof. İlyas Yılmazer'e ben de katılıyorum; ne olur Sinop'umuzu öldürmesinler, kıymasınlar. Sinop'umuza öncelikle ülkemizin doğal kaynaklarını değerlendirsinler enerji için. Size bizlerin sesine yer verdiğiniz için teşekkürü bir borç biliriz.

Arif ERK-SÄ°NOP

 

Kaç öğrenciye burs veriliyor

 

CHP İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'ya soruyor:

İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerinin burs verdiği öğrenci sayısı nedir? Bu belediyelerin verdikleri burs miktarları kaç YTL’dir? Bu burslar için hangi mali kaynaklar kullanılmaktadır? Öğrencilere benzer yardımlar için bu belediyelerin sponsorluk desteği aldığı özel firmalar var mıdır? Varsa bu firmalar hangileridir? Burs verirken hangi kriterleri göz önüne alınmaktadır?

2005-2006 öğretim yılı için bu Büyükşehir belediyelerinin burs verdiği öğrencilerin öğrenim gördükleri fakülte ve bölümlere göre dağılımı tam olarak nasıldır?

 

Biliyor musunuz

 

DEVLET Bakanı Beşir Atalay'a, bir dizi soru yönelten CHP İstanbul Milletvekili Behran Şimşek'in, Doç. Ali Alp'in TRT Yönetim Kurulu üyeliğine atanmasından sonra eşi Seda Alp'in, baldızı Serap Eroğlu'nun ve kayınbiraderi Kürşat Özkök'ün kurumdaki hızlı yükselişlerinin nedenini ve terfilerin TRT yönetmeliklerine uygun olup olmadığını, ayrıca TRT'ye ait lojmanlarda Yönetim Kurulu üyelerinin hangi yönetmelik esasına göre oturduğunu sorduğunu...

 

Kim korkar türbandan

 

GAZÄ°ANTEP'teki Ekspres gazetesi, kent merkezindeki 'Cennet Süzer Anaokulu' müdiresi Hanife Akın ve bazı personelin türbanlı olarak görev yaptıklarını öğreniyor. Biri kameralı iki muhabir okula gidiyorlar; müdire hanımı, Atatürk resminin altındaki makamında bir çocukla otururken buluyorlar. Odada bulunan misafirler de müdire hanım gibi türbanlı, gazetecileri de gezdiren memur da... Bir türbanlı memur kendilerini gezdirirken çekim yapılmasına okul yönetimi tepki gösteriyor. Muhabirler odaya alınıyorlar. Kamera istenince, muhabirler polis çaÄŸrılmasını istiyorlar. Ancak polislerden önceÂEÄŸitim Bir-Sen üyelerinden 8 kiÅŸi geliyor, onların tehdit ve sözlü tacizine uÄŸradıklarını söylüyor gazeteciler. Daha sonra polis geliyor ve olay savcılığa intikal ediyor. 6 Nisan'da meydana gelen ve polisin 'hassasiyet' gösterdiÄŸi olaydan tam 11 gün sonra kamera gazetecilere iade ediliyor.

Gazetenin Yazı İşleri Müdürü M. Bora Zor, "Gaziantep'deki her skandalın altından çıkan Öğretmenevi Müdürü olan sendika başkanı Zeki Efiloğlu, türbanlı bir müdireye neden arka çıkıyor. Bu mudur Cumhuriyet öğretmenliği? Sayın Vali Süleyman Kamcı'ya soruyoruz; böyle bir öğretmenevi müdürünü hala görevde tutacak mısınız?" diyor.

Yazarın Tüm Yazıları