Yalçın Bayer

Sarı-Lacivert lale yok ki...

14 Nisan 2006
NTV'de dünkü 'Basın Odası' programına katıldıktan sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Murat Birsel ile İsmet Berkan ve bizi renk cümbüşüne bürünmüş Emirgan Korusu'nda kahve içmeye davet etti.

Bina dışında "ben sizinle geleyim" dedi. Berkan'ın yeni cipi beğendiğinden "Ben kullansam nasıl olur?" dedi. Başkan gayet iyi bir sürücü; hiç hata yapmadan koruya getirdi bizi. Hava sıcaklığı 20 dereceyi bulduğundan hafta arasında belki bu kadar kalabalık görmemişti tarihi koru. Kadın ağırlıklı olmak üzere belki 500 ziyaretçisi vardı. Lalelerin renklerini, sümbüllerin kokularını içlerinde hissediyordu ziyaretçiler...

 

İstanbul, 'mübarek' laleyi kaçıncı kez keşfediyordu acaba.

 

İstanbul'a ekilen 3 milyon soğandan 610 bini Emirgan'a dikilmiş, hepsi çıkmış, aybaşına kadar yaşama katkı sağlayacaklar. Topbaş, "Çiçek insanın bakışını ve ruhunu değiştiriyor. Buna para harcanmaz mı Allah aşkına? Harcadığımız para o kadar büyük değil; bütçenin üç binde biri kadar bile değil" diyor. Laleler 53, sümbüller 7 sente mal olmuş. Konya'nın Çumra ilçesinde üretilmiş; bazı laleler de ithal edilmiş.

Topbaş, Emirgan gezisinden büyük keyif aldı; kendisiyle resim çektiren Beşiktaş Kadınlar Derneği üyeleri "Bu güzellikler için teşekkür ederiz", Beykoz İmam-Hatip Lisesi'nin kız öğrencileri "Allah sizden razı olsun" demeyi ihmal etmediler. Lüleburgaz ve Adapazarı'ndan gelen kadınlar ve emekliler de gördük gezide.

 

 

Yazının Devamını Oku

Bize zehir soluttular

13 Nisan 2006
ÇEVRE ve Bakanı Osman Pepe, Orhaneli'ndeki (Tuzla) kimyasal atıkların hangi fabrika tarafından atıldığını söylemedi ancak sahibinin 'paragöz ve açgözlü bir adam olduğunu' belirtti. Ancak bir ipucu daha vererek, atıkların türü için 'kimyasal ve sağlık sektörü ile ilgili' dedi.

Tuzla ve Gebze yörelerinde hangi fabrikanın 'atığı' olduğunu araştırırken,

Unifar Kimya Sanayii A.Ş.'den bir açıklama geldi. Açıklamada "Kanserojen fenol maddesini ihtiva eden varillerin firmalarıyla hiçbir alakası olmadığı" bildirdi. Açıklamada şöyle denildi:

 

"Unifar Kimya Sanayii A.Ş. bünyesindeki üretimimiz ve üretim yöntemlerimiz ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının kontrol ve denetimi altındadır. Şekerpınar'da (Gebze) faaliyette olan modern üretim tesislerinde ilaç sektörümüz için hammadde üretilmekte, ihracat yapılmakta, bölgemize ve ülkemiz ekonomisine katkıda bulunmaktadır. Kullandığı teknoloji ve üretim standartları açısından Türk ilaç sektörünün önde gelen kuruluşlarından olan tesislerimizde çalışmalarımız her zaman büyük bir sorumluluk anlayışı içinde yürütülmektedir.

 

Unifar Kimya Sanayii A.Ş. toplum sağlığına hizmet ederken çevreye zarar vermemeyi, doğayı gelecek kuşaklar için korumayı temel öncelikleri arasında kabul etmektedir."

Bu açıklamaya söylenecek bir şey yok.

Yazının Devamını Oku

AKP gençleri siyasete hazırlıyor

12 Nisan 2006
AKP İstanbul İl Başkanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu dünkü "Erken seçim hazırlığı mı?" yazımız üzerine aradı, "Evet, buna bir nabız tutma anketi denilebilir" dedi. İstanbul il örgütü olarak "Gençler buluşuyor, geleceğini konuşuyor" başlıklı organize bir çalışma olduğunu söylüyor.

Anket formunun öyle gizli saklı bir şey olmadığını, örgütlerin yaptığı kapı ziyaretlerinde "Belediyenizden, AKP'den, hükümetten memnun musunuz? Bir şikayetiniz, talebiniz var mı? Bunu örgüt mensupları, gençlik ve kadın kolları, sandık başkanları yürütüyor" sorularının yöneltildiğini söylüyor.

- Seçime mi hazırlanıyorsunuz?

- Gençleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir çalışma, diyorum.

- Öbür partileri heyecanlandıracaksınız.

- (Gülerek) İlk önce biz bunu yapabilir miyiz düşünmeleri gerekiyor. Yapamayacaklarına göre kapılarını kapatmaları lazım.

- Anket...

- Anketten başka da çalışma yapıyoruz. Haziran ayının 15'ine kadar 31 ilçede 60 salonda, 400 toplantı yapacağız. Oraya düşünür, sanatçı, spor ve siz gazeteciler gibi aydınları çağırıyoruz; gençlerin ne istediklerini, ne beklediklerini dinleyecekler. Onlarla sohbet edecekler. Karşılıklı bir iletişim ağı kuruyoruz.

16-20 YAŞ GRUBU

Yazının Devamını Oku

Erken seçim hazırlığı mı

11 Nisan 2006
"BEN, Maltepe'de oturan bir vatandaşım. Pazar günü kapımıza orta yaşlı üç kişi geldi. 'Belediyeden, hükümettin çalışmalarından memnun musunuz? Bir şikâyetiniz var mı? Evinizde kaç seçmen var? 16-20 yaş arasında çocuğunuz bulunuyor mu?' dediler.

- Onlara dönük çalışmalarımız var da...

- (İsim, telefon, çocuğumun adını sormaları üzerine) Bu ne anketi? Niye isim ve telefon istiyorsunuz?

-  Gençlere dönük ilerde çalışmalarımız olabileceğinden temas imkânı bulmak için... Biz belediye ve parti çalışmaları için anket yapıyoruz.

Ardından devam ettiler:

- AKP'ye üye olur musunuz?

Yazının Devamını Oku

İstanbul 'ulaşım'ına yabancılar da talip

9 Nisan 2006
HARBİYE Orduevi’nin bahçesindeki sergi salonunda gerçekleşen 5. Organik Ürünler ve Çevre Fuarı’nda, AKP Erzurum Milletvekili Prof. Mustafa Ilıcalı ile karşılaştık.

Bize ‘sitemkâr’ olduğunu söyledi hemen... Erzurum standına davet etti. Hemşehrilerinin ilgisi ile bir yanda ‘köylü’, İstanbul’un ulaşım sorunu için yürüttüğü çalışmalarla öte yanda ‘bilim adamı’ şapkası taşıyor.

İki kentin milletvekili gibi çalışıyor; kendisiyle buğdayı da, rayı da konuşabilirsiniz.

“Konuğumuza Erzurum buğdayından Halk Ekmek’in yaptığı ‘saf ekmek’, Kars kaşarı ve çay ikram edelim” dedi. Stantta bir sürü Erzurumlu ‘eko-tarımcı’ çiftçi de vardı. Beş ziraat mühendisi ile tanıştık bu arada... Ilıca’nın yanında kuzeni Nazmi Ilıcalı da var; 200 çiftçi ile bu fuar için İstanbul’a gelmişler. Doğuda ve tarım çevrelerinde hayli bilinen bir isim olan Nazmi Ilıcalı, Erzurum Ilıca’da Ziraat Odası Başkanlığı'nı bıraktıktan sonra kendisini ekolojik tarıma adamış; köylüleri zor inandırabilmiş.

"Hatırlar mısınız, 1995’te sizin köşenizde bu eko-tarımın geleceğinden söz etmiştim" dedi; işte geldiğimiz nokta bugün bu... Son iki yıldır kendisine ‘Ekoloji Nazmi’ denmeye başlanmış; İstanbul Büyükşehir ile yaptıkları işbirliği sonucu, Erzurum çiftçisine trilyonlar akıyormuş. Bunun öyküsünü ileride anlatacağız.

Ekoloji Fuarı’nın bugün son günü; oraya giderseniz, enginar da, ekmek de, reçel de, zeytinyağı da, domates de, kurutulmuş meyve de, kozmetik ürünleri ve gübrede de alabilirsiniz. Bünyesinde 100’e yakın firma bulunduran Organik Ürün Üreticileri ve Sanayicileri Derneği'nin (ORGÜDER) de katkıda bulunduğu fuarda, ekolojik tarımcılığın Türkiye’de hangi noktalara geldiğini fark edebilirsiniz.

'İETT YOLCU'

 

Mustafa Ilıcalı

Yazının Devamını Oku

Boğaz yağmalanıyor

8 Nisan 2006
"YALÇIN Bey, günlerdir İstanbul’daki yeni projeleri ve bu konudaki görüşleri yayınlıyorsunuz. İstanbul’a bunların ne kazandırıp veya kazandırmayacağını bekleyip göreceğiz. Herkesin dikkatleri ’mimari projelere’ yönelmişken, Boğaziçi’nde neler oluyor, hiç dikkat çekmiyor mu?

Son zamanlarda inanılmaz boyutlarda bir imar yağması sürüyor.

Hiçbir belediye yönetiminde son altı aydaki kadar kaçak inşaat yoğunlamamıştır.

Boğaz’ın her iki yakasına dikkatle bakılırsa görülecektir.

Bütün inşaatlar, ’yeşil branda’ ile kaplanmıştır. Biz buna ’kundaklama’ deriz. Kaçağı sardığınızda içinde ne yapıldığı belli olmaz.

Yazının Devamını Oku

İETT ’yolcu’

7 Nisan 2006
İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İETT’nin nasıl özelleştirileceğine ilişkin tartışmalar son günlerde belediyenin kulislerinde dillendirilmeye başlandı. Özelleştirmenin talipleri arasında Albayrak ile Ulusoyların adların adlarının geçiyor.

İETT’nin ’hizmet alımı’ çercevesinde bir süreden beri sürdürülen ’çabalar’, AKP Erzurum Milletvekili Prof. Mustafa Ilıcalı, arkadaşları Gülseren Kopuz, İbrahim Özel, Mustafa Baş ve Recep Yıldırım imzasıyla 4.2.2006’da verdikleri bir önerge ile hedefini buldu. İETT ile ilgili yasanın ’görevleri’ başlıklı 3. maddesinin b bendinin sonuna ’işletmek veya işlettirek’ ifadesinin değiştirilmesi istendi. Nitekim bu tasarı bir süre sonra kabul edildi.

Yasanın gerekçesinde, toplutaşım için için mevcut taşıt filosunun sayısal olarak arttırılması yanında, eskiyen araçların da yüksek standartta yeni araçları değiştirilmesi gerektiği savunuluyor.

Ilıcalı, TBMM’deki konuşmasında İstanbul’a 4.666 (2.048’ü halk otobüsü) araca ilaveten 2000 otobüs daha alınması gerektiğini ve bunun maliyetinin 600 milyon dolar olduğunu söylemişti.

ILICALI VE ALBAYRAK

’Ulaştırma’
hocası olarak bilinen Ilıcalı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde

Tayyip Erdoğan’ın ’ulaştırma danışmanlığını’ yapmış, Gürtuna döneminde de Ulaşım Koordinasyon Daire Başkanlığı’nı sürdürmüştü. Ilıcalı, ’Albayrak davası’ sanıkları arasında yeralmıştı.

İETT’in geçen yıl açtığı otobüs ihalesini BMC’ye karşı Mercedes kazanmış, Alman firmasına 500 (50’si çift katlı) adet otobüs sipariş edilmişti. Konu

rakip firmanın itirazı üzerine Rekabet Kurulu’na intikal etmiş; Kurul Büyükşehir’e ihale konusunda bazı uyarılarda bulunmuştu.

Almanya’dan getirilen bu otobüsler, ’parasal’ bazı sorunlar nedeniyle uzun süre Mercedes’in Bahçeşehir’deki merkezinin bahçesinde bekletilmişti.

Schöreder, Başbakanlığa veda ederken Erdoğan’ın Ramazan davetine katıldığında sorun iki başbakan arasında gündeme gelmişti.

Otobüsler bundan bir süre önce ’törensiz’ bir şekilde İstanbul’da sefere konulması dikkati çektikten sonra Albayrak ve Ulusoy’ların adlı gündeme geldi. Nitekim dün www.haberte.com adlı internet sitesinde de bu konuda bazı bilgiler yeralırken, otobüslerin 150 milyon Euro tutan bedelinin Albayrak ve Ulusoy tarafından ödeneceği ve ’özelleştirme’ işleminin önümüzdeki günlerde gerçekleşeceği beirtiliyor.

Bilindiği gibi, İETT Genel Müdürü Dr. Muammer Kantarcı, yılbaşında emekliliğini istemişti. Kantarcı’nın, Levent’teki İETT arazisinin Oferlere verilmesine karşı çıktığı için görevden istifasının istendiği belirtilmişti.

İşte Türk mimarların başarıları: Türk mimarları hiçbir zaman bu kadar dışlanmamıştı

YÜKSEK mühendis-mimar Doğan Tekeli (Sami Sisa ile Metrocity'i projelendirdi son olarak) İstanbul'daki Kartal ve Küçükçekmece projelerinden, Türk mimarlarının dışlanmasını şöyle değerlendiriyor.

"Bu iki anlam ifade ediyor... Bana söylediler, Başkan Kadir Topbaş, bir örnek verirken, 'Siz olsanız işportadan mı alırsınız Vakko'dan mı?.. Tabii ki Vakko'dan alırsınız' demiş, bir anlamda Türk mimarlarını 'işporta' anlayışı ile iş yaptıklarını söylemek istemiş.

Siz Türk mimarlarına güvenmezseniz, bu gibi projelere katılmasını engellerseniz, Türk mimarlığı nasıl gelişecektir? O zaman herkes dışardaki mimarlara gitmeyi düşünür.

Kadir Bey bunu bir mimar olarak bilmiyor mu?

Aklıma gelmişken Türk mimarlarının projelerini açıklamak isterim:

- Anıtkabir, uluslararası bir proje yarışma sonucunda kazanan Türk mimarlar (E.Unat ve D.Arda) tarafından yapılmıştır.

- İzmir'in 1950'lerdeki imar planı yarışmasını Türk mimarlar kazanmıştır;

(Prof. Kemal Ahmet Aru-Gündüz Özdeş)

- Antalya Side'nin turizm planlaması, -ki Kartal'dan çok daha geniş bir bölgenin planlamasıdır- Nihat Güner adlı bir arkadaşımız kazanmıştır.

- Berlin'de Alman Milli Kütüphane binasını Mete Arat arkadaşımız kazanmış ve bu yapı yapılmıştır.

- Ruslar, Türk mimarlarının (kendisi ve merhum Sami Sisa'dan söz ediyor aslında)) Ankara'da yaptığı Hazine binamızı görüp beğenmişler ve aynısının Moskova'da yapılmasını istemişlerdir. Ünlü Gasprom petrol şirketine, Moskova'da 150 bin m2'lik bir alanda 30 katlı projemiz GAMA tarafından gerçekleştirilmiştir..

- Sayın Tekeli, Büyükşehir niye böyle bir proje gerçekleştirdi?

- Mimarlıkta bir pazar heyecanı dalgası yaratmak için... Zaha Hadid'in Kartal projesinin pek uygulanabilir tarafı yok. Küçükçekmece projesi ise biraz daha ele yüze gelir.

Mimar Tekeli, eski hükümetlerde olsun büyük iş gruplarında olsun, Türk mimarlarını bu ölçüde dışlamak diye bir şeyin görülmediğini belirterek, "Düşünün TBMM binasının uluslararası yarışma projesini Osmaizer????? kazanmış ama yarışmada Türk mimarlar da önemli dereceler almışlardır "diyor.

- Sayın Tekeli, sizi Değerlendirme Jürisi'ne de almak istemişler baştan.

- Doğru, hatta başkan olmam söz konusuydu. Ancak Türk mimarların davet edilmemeleri üzerine kabul etmedim.

- Sayın Topbaş'ı tanır mısınız?

- Tanırım... Belediye seçimlerinden önce bizlere geldi, konuştu. Başkan olursa, 'İstanbul'u hep beraber yapacağız, bana yardım edin' dedi.

Biz bir meslektaşımız olarak sevindik. Ama sonradan dedikleri çıkmadı. Ben bu yarışmanın şartnamesinde bulundum, baştan üç Türk, üç yabancı çağrılmasını önerdik. Ancak Tepebaşı'ndaki Metropolitan Merkezi'nin başkanı Prof. Ahmet Kaptan, Kadir Bey'le görüşmüş, 'kabul etmiyor' dedi. Biz de müsaade edin dedik. Bu siyasi bir 'pot'tur.

- Sizin tepkiniz anlaşıldı mı acaba?

- Aldırırlar mı, aldırmazlar mı bilmiyorum. Anlamazlarsa, tamamen kültür yoksunluğu demektir. Ki bu daha acı... Böyle bir anlayışla çevremiz adam olmaz, kültürümüzün sürmesi mümkün değildir. O zaman eski mimarlığımızla neden övünüyoruz?

- Vatandaşların 'mülkiyet' açısından tepkisi de var iki bölgede.

- Böyle bir yapılaşmayı her bölgeye empoze edip, özel mülkiyet sahiplerine o formdaki yapıları yaptırmak mümkün değildir. Onun için Kartal projesi hayaldir... 'Dolma' gibi formlar var. O formlar ne demek, bütün bina sahipleri böyle yapacak, balkonunu, asansörünü, penceresini... Bunlar zor şey, uygulanamaz, rafta kalır o proje...

Mimarlar Odası ÇED Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı, projelere ateş püskürdü: Bizi yarışmaya değil 'şov'a çağırdılar

İSTANBUL Büyükşehir Mimarlar Odası, ÇED Danışma Kurulu ve Afet Komitesi Sekreterliklerini yürüten Mücella Yapıcı "Projelerle ilgili gelişmeleri köşenizde yer vermenizden dolayı odamız adına size teşekkür ediyoruz.

İlk önce, yabancı mimarlarla ilgili bir yanlış anlamayı izah etmek durumundayız.

Bizi bu yarışmaya çağırmadılar, sadece geçen hafta yapılan projelerin tanıtıldığı toplantıya davet ettiler. Halbuki bizim hiçbir fikrimiz alınmamıştı. O toplantı pazarlanmış bir 'şov' toplantısı olduğu için arkadaşlarımız icabet etmediler. İçinde yer almadığımız projelerin tanıtımına gitmeyi reddettik.

Biz, İstanbul'da 12 bin 800 mimarın üye olduğu bir odayız... Bir yarışmanın şartları vardır; bir ülkenin mimarlarını dışlayarak bir yarışma açılamaz. Dünya Mimar Odalarının kurallarında bu bellidir.

İstanbul'daki yarışma bir 'ısmarlama proje' yarışmasıdır.

- Projeleri tartışıyor musunuz?

- Esas derdimiz projeleri tartışmak değildir. Tartışırsanız onu meşrulaştırmış olursunuz.

- İstanbul'un planları..

- İstanbul Metropolitan Merkezi, İstanbul'un çevre düzeni planını yapmakla, master ulaşım ve yerleşim kararlarını vermekle ve bunu kamuoyu ile paylaştıktan sonra mutabakat haline getirmekle görevliydi. İlk işi de 1/100 binlik planları ortaya koyacaktı.

Ama bir sürü yetki karmaşası yaşandı; Belediye, Bayındırlık Bakanlığı Çevre-Orman Bakanlığı arasında.

1/50 binlik plan yok sayıldı; İstanbul plansız kaldı.

Çevre ve Orman Bakanlığı, bir protokelle yetkilerini olmadık şekilde Büyükşehir'e devretti.

İstanbul'u planlama görevi bu kez belediye tarafından kendi şirketi BİMTAŞ'a aktarıldı.

İstanbul'a plan yapmak Türkiye'yi planlamak demektir. Çünkü, Türkiye nüfusunun altıda birini, ekonominin de 40'ını taşıyor.

Maalesef plan çalışmaları bir yılda bitirilemedi, altı aylık bir süre daha verildi.

'PLAN MI PİLAV MI'

İstanbul'da stratejik kararların alınması için daha envanter çalışmaları bitmemişken, bu yarışma açılmıştır.

Kartal 550 hektar; özel bir alan olan Küçükçekmece 180 hektardır.

Tabii buralarda bir şey yapılmasına, yabancı mimarlara karşı değiliz.

Ancak... Ortada biçimsel bir yanlış vardır.

Geçen yıl Dünya Mimarlık Kongresi, İstanbul'da yapıldı.

Çok ciddi bir İstanbul bildirgesine imza attılar: Her ülke kendi kimliğini, tarihini ve doğal yapısını koruyacak... Kentler bir rant aracı olmayacak.

Böyle bir anlayışa hizmet etmeyeceklerini de beyan ettiler.

Bütün hükümetleri bu konuda uyardılar.

Ne yazık ki, bunu imzalayanlar arasında da Kartal projesini kazanan Zaha Habib de vardır.

FLORYA KÖŞKÜNÜN YANINDA 70 METRELİK OTEL

Bizim çağrımız şudur: Mimarlık bir uygarlık mesleğidir. Evrensel eğiği vardır; yani bir ülkenin kıyılarına, şu anda ortada bir İstanbul planı çıkmamışken, Atatürk'ün Florya Köşkü'nün yakınına, 70 katlı bir otel (Küçükçekmece) dikmek uygun değildir.

Hiçbir mimar bunu yapamaz. Siz Türkiyeli bir mimar olarak Venedik kanalı yapalım, şöyle bir betonarme döşeme kuralım diye aklınızdan geçirebilir misiniz?

Su kokuyor, bunu bir kanala alalım, gondolları da olsun der misiniz?

EYFEL KULESİNİN YANINA İŞHANI YAPAMAZSINIZ

Eyfel Kulesi'nin yanına bir iş merkezi diyemezsiniz.

Yani meslek ahlakı bunu dedirtmez size.

Yine söylüyorum; mimarlık evrenseldir, ama yerel değerler çok daha önemlidir.

Bunlar şov projeleridir. Böyle bir yarışma biçimi görülmemiştir.

Kadir Topbaş "Bunlar etap etap yapılacaktır" diyor.

Niyet ortada... Kartal projesinde yüksek bloklar var.

Bilindiği gibi, Yunus çimento fabrikasının yerine Dubaililer talipti.

Göreceksiniz önce oteller yapılacaktır.

DEPREMİ DÜŞÜNEN VAR MI

İstanbul'da deprem olacaksa, bu konuda bir çalışma yapılmadan, bu kadar para harcanması doğru mudur?
Bir de gündeme yedi tünel ile bir karayolu köprüsü gündeme geldi.

Her gün bir şey ortaya atılıyor.

Bunları görünce deprem bahane edilerek İstanbul'da bir başka yapılanmaya gidiliyor diye düşünmemek mümkün değil.

Deprem bekleyen bir kentte siz böyle bir proje geliştiremezsiniz.

HAYDARPAŞA PROJESİ

Biliyorsunuz Haydarpaşa çok önemli... Bir süredir adı geçmiyordu, ama bu vesile ile ortaya çıktı; Haydarpaşaport, uluslararası bir projeye çıkarılacakmış...1 Mayısta proje ihalesi açılacakmış.
Ne yazık ki, bütün bunların yapılabilmesi için imar hukukun değişmesi gerekiyordu ve şimdi de bunu yapıyorlar.

Neden, çünkü mevcut kıyı yasası ile bunların hiçbiri yapılamaz da ondan.

PKK’nın yılda 400 milyon dolar geliri var

YURT Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan, PKK’nın yılda 400 milyon dolar gelire sahip olduğunu söylüyor. Bölücü örgütün başta İstanbul olmak üzere büyükşehirlerdeki hırsızlık ve kapkaç ile gümrük kapılarındaki kaçakçılıktan aldığı payla inanılmaz bir ekonomik güce ulaştığını savunan Tantan, Güneş Gazetesi’ne verdiği demeçte şu çarpıcı değerlendirmeyi yapıyor:

"Yıllık 400 milyon dolar gelirleri var. Diyarbakır ve diğer illerde meydana gelen olaylar için 1 milyon dolar harcadılar. Bu parasal gücü kesmezseniz, PKK’yı durduramazsınız."

"Hükümetin, terörün yeni yüzünü okuyamadığını" söyleyen Tantan, şunları ekliyor:

"Teröristler önümüzdeki günlerde daha da azacak, vatandaş sokağa çıkamaz duruma düşecek. AKP hükümeti hálá, Terörlü Mücadele Yasası’nı çıkaralım mı, diye düşünüyor. Bu yasanın çıkarılmasını cemaatler önledi. Bu cemaatlerin kim olduğunu herkes biliyor. Çok yazık oluyor Türkiye’ye..."

GÜNÜN SÖZÜ

"Başı açık kapalı, herkes bizimle siyaset yapıyor. Atamalarda başörtüsüne bakmayız; ehliyete, liyakate bakarız biz.

(Başbakan Tayyip Erdoğan)

Güneydoğu’da esnafın zararı büyük

TESK Genel Başkanı Derviş Günday, Başbakan’a gönderdiği mektupta, Güneydoğu’da terör olaylarından zarar gören esnafın durumunun düzeltilmesi için yaraların acilen sarılmasını istedi.

Terör eylemlerinde en büyük yarayı esnaf ve sanatkárların aldığını belirten Günday, "Terör örgütünün sürekli baskılarına rağmen, kepenk kapatma tehditlerine boyun eğmeyen esnaf ve sanatkárlarımızın bu direnci, aslında milli birliğimizin ve bölünmez bütünlüğümüzün de teminatıdır" diyerek şöyle diyor:

"Diyarbakır ve Batman yöresindeki esnafın durumu gerçekten vahimdir. TESK olarak sınırlı mali imkánlarımızı zorlayarak zarar gören esnafımıza dağıtılmak üzere yöreye 150 bin YTL yardım gönderdik. Zatıaliniz, olaylar sırasında bir konuşma yaparak ’Zarar gören vatandaşlarımızın tüm kayıpları devlet tarafından karşılanacaktır’ sözünü vermiştiniz. Şimdi tam zamanıdır Sayın Başbakanım. Esnaf ve sanatkárlarımız için yarın, bugünden daha geç olabilir."

Vatan elden gitmez

NETİCEDE topraktır, kurtarılır. Ama devlet elden gitti mi bir daha geri gelmez. Bunu anlayıp birleşecekleri yerde neden hálá kavga ediyorlar? Anlayamadım doğrusu. Vaktiyle Osmanlı döneminde çıkan ufak isyanlar politikasızlık yüzünden ve önemsenmediğinden dolayı, çok şey kaybettirmiştir bize. Hadi azınlıkları kışkırtan devrin Avrupasıydı... Peki Celali İsyanları kimin provokasyonuydu? Papalığın mı, İran’ın mı? Yoksa devrin hükümetinin zafiyeti sonucu mu?

Yassıada’ya AKP neşteri

AKP hükümetinin, Kültür ve Turizm Bakanlığı kanalıyla, Bayar-Menderes-Zorlu ve Polatkan başta olmak üzere DP iktidarı mensuplarının yargılandığı Yassıada’nın ’özelleştirilmesi’ için bir çalışma yürüttüğünü, bu arada ’Yassıada duruşmaları’nın yapıldığı spor salonunun geçmişin bir sembolü olarak korunmasının düşünüldüğünü biliyor musunuz?

Belgrad’a giriş özelleştirildi

İSTANBULLULARIN nefes aldığı birkaç yerden biri olan Belgrad Ormanı’nın kapılarının özelleştirildi.

’Devir’ işleminin yapıldığı gün % 20 zam yapıldı. Spor yapılan, temiz hava alınan böyle bir yere bu zam ne zammı? Birilerine peşkeş çekilerek kira bedeli böyle mi çıkartılıyor?

Orman idaresi, yandaşlara ’kapı ticareti’ sağlayacağına biraz da Kemerburgaz’daki ünlü ’kütük evler’e baksa nasıl olur acaba?

H.G.

Nüfus planlaması

GÜNEYDOĞU’ ya ne yatırım yaparsanız yapın ya da ne tür açılımlarda bulunursanız bulunun, takat yetmez, sonuç değişmez. Bölücü terörün en büyük beslenme sahasını da kanaatimce maalesef bölgedeki ve varoşlardaki bu düşük sosyo-ekonomik profilli yapı teşkil etmektedir. Konuyu, özellikle terör tehdidinin büyüklüğü ve gelecek risk boyutlarıyla, asli önemi haiz konulardan biri olarak görüyorum. Durum, kendi doğası gereği zaten orta-uzun vadeli bir program gerektireceğinden, ’aile planlaması’ konusunda daha fazla gecikilmeksizin devletimizin ciddi gayretleriyle bölge halkımızın bilinçlendirilmesi hususunda çalışma yürütülmesi zorunludur.

Suriye de 50 dolar, ABD de

EKONOMİK durum çok iyi, enflasyon son yılların en iyisi diyorlar. Yurtdışı çıkışlarındaki 50 dolar harcı kaldıracakları yerde, hudut şehirlerindeki günübirlik, 48 saatlik veya 72 saatlik çıkışlarda alınmayan harcı almaya başladılar. Ekonomi iyi mi değil mi? Bunun göstergesi ne? Bir günlüğüne de çıksan, 30 günlüğüne de çıksan 50 dolar. Suriye, Yunanistan, Bulgaristan’a gitsen 50 dolar, Amerika veya Japonya’ya da gitsen 50 dolar. Bu nasıl bir eşitlik ve nasıl bir uygulamadır?

Dr. Mehmet I.TUNAY

Sevk et özel hastanelere!

SAĞLIK Bakanlığı’nın parası yoksa "Basamaksız sevk sistemini" hangi mantıkla hayata geçirdiler? SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı mensuplarını ve 657’li memurları, beş misli pahalı olduğu halde neden özel polikliniklere değil de direkt olarak özel hastanelere gönderiyorlar? Tedavi maliyetleri özel polikliniklerde beşte bir oranında daha ucuz. Nezleli, gripli, ülserli vatandaşımıza ille de hastane yolunu neden gösteriyorlar? Ayakta muayene edilecek hastaya ille de yataklı tedavi kurumu!? Neden?

Dr. Haşmet YENİCELİ

Turist sayısının düşmesi imajdan

TÜRKİYE’ye gelen turist sayısında yüzde 40’lık düşüş olmuş. Bunun sebebi kuş gribi olabilir, terör olabilir, Ortadoğu’nun istikrarsızlığı olabilir. Ama bence en önemli sebeplerden biri de Türkiye’nin son yıllarda dış dünyadaki imajıdır. Batı dünyasının İslam dünyasına çok olumsuz baktığı bir dönemde, sayın devlet adamlarımızın yanlarındaki türbanlı ve antilaik görünümlü eşleri, bütün dünyada Türkiye’yi (bizleri) temsil etmekte ve tüm dünya basını da doğal olarak onları izlemektedir. Böyle bir imajdan sonra Batı dünyasında sokaktaki adama (potansiyel turiste), Türkiye’nin şeriatla yönetilmediğini anlatabilir misiniz?

Osman DALGÜN
Yazının Devamını Oku

Kadir Topbaş övdü mimarlar ’red’ etti

6 Nisan 2006
İSTANBUL’un Kartal ve Küçükçekmece ilçeleri için hazırlanan ’vizyon’ projeleri bir hafta aradan sonra açıklanabildi. Her iki proje için 3’erden uluslararası 6 yabancı mimarın davet usulüyle katıldığı projelerde; sonuçlar şöyle:

Kartal: Zaha Hadid. Bağdat doğumlu, İngiliz vatandaşı. Mimarlık ve kentsel tasarımcı. Pritzker Mimarlık Ödülü’nü kazanan ilk kadın mimar... Küçükçekmece: Ken Yeang. Malezyalı; yüksek binalara, düşük enerjili mimarı çözümler bulma konusunda öncü; gökdelen ve ekolojik tasarımcısı.)Değerlendirme Kurulu, vizyonel kararlardan ve ’çok soylu ve itinali’ çalışmalarından dolayı belediye başkanlarına saygılar sunarken, tartışılan projelerin ’itinalı, iyi ifade edilmiş, duyarlı ve özgür nitelikli’ olarak ifade etti.Açıklanan iki proje dışında diğer projeler için bir ’değerlendirme’ yapılmaması dikkat çekti. Kadir Topbaş’a göre, bu bir yarışma değil, ’İstanbul için vizyon projeler’... Topbaş "Her iki projenin ortak noktasının, etaplar halinde süreç içinde yapılabilecek olmasının" önemine dikkat çekti.Kartal projesinin organize fikirleriyle biçimsel sunumu arasındaki güçlü özgür ilişkisinin, Küçükçekmece’nin de yeşil alan kullamının önceliği ve baskınlığınin dikkate çektiği belirtildi.Topbaş, bundan sonraki yarışmalara (Haydarpaşaport gibi) mimarların katılacaklarını (muhtemelen 5 yabancı, 3 Türk mimar) belirtiyor.Altı yabancı mimara 75’er bin Euro ’katılma bedeli’ ödendiği öne sürülüyor.

50 yıllık mimar Behruz Çinici, Kartal ve Küçükmece projelerini kınıyor

 

İki proje, belediyenin raflarında kalmaya mahkum olacaktır

 

 

İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi Kartal ve Küçükçekmece gibi kentin sosyoekonomik çok boyutlu sorunlarla dolu iki bölgesinin planlanmasını 6 ünlü yabancı mimar arasında amacı, nitelikli pek de anlaşılmayan sözde bir yarışmaya çıkardı.

Yarışma, Türk mimarlarına kapalı olduğu gibi şartnamesi de Türk mimarlığına açıklanmadı.

Yazının Devamını Oku