Fındık hasadına bir ay sonra başlanacak. Türkiye elindeki rekolteyi ne yapacağını bilemez durumda.
Dünyada ‘tekel’ durumunda olmasına karşın ‘milli ürün’ün kabuklu fiyatı 2.4 YTL’ye kadar düştü. Halbuki geçen yıl eylül fiyatı 6-8 YTL idi. Yanlış uygulamalar nedeniyle bu fiyat önce 5 YTL’ye, Erdoğan’ın çıkışından sonra da 2.4 YTL’ye kadar düştü.
Sadece bu yıl yapılan yanlışlardan ötürü Türkiye’nin gelir kaybının 2.5 milyon doları bulduğu söyleniyor.
Ordu’da pazar günü Ziraat Odaları Birliği’nin fındık mitingi var.
Manisa’da geçen yıl yapılan ve Cumhuriyet tarihinin en büyüğü olduğu iddia edilen ‘tarım mitingi’ne 100 bin kişi katılmıştı. Bu kez Karadeniz’de bir tek ürün için yapılacak fındık mitinginde (eğer ‘olağanüstü’ bir gelişme olmazsa) Karadenizlilerin bu sayıyı egale edebileceği öne sürülüyor.
Hafta sonu gözler Ordu’da.
KONDAKÇI NE DİYOR?
Buna karşın pek çok söylenti ortaya atılıyor. İktidar kanadında bu konuda bir görüş sızmıyor. Genelde bu aylarda atamalar hemen hemen belli olur ve gelen-giden komutanlar devir-teslim törenlerine hazırlanır.
30 Ağustos'tan geçerli olmak üzere yapılan atamalarla ilgili devir teslim törenleri; alt birliklerde 15-30 Ağustos, kuvvet komutanları arasında 20-25 Ağustos ve Genelkurmay Başkanlığı içinse 25-30 Ağustos tarihlerinde yapılır.
Emekli bir komutan ile konuşuyoruz; kendisi şöyle diyor:
“Sınır ötesi harekatın gündemde olduğu bir dönemde, komuta kademesinin şimdiden belirlenmesi, ilgili ülkelere güçlü bir mesaj niteliği taşır.”
Ayrıca “30 Ağustos yaklaşırken ve Büyükanıt üzerinde spekülasyon yaratılırken, kamuoyuna Genelkurmay Başkanı'nın ataması ile ilgili prosedürü hatırlatmayı uygun gördüm” diyerek şunları anlatıyor:
- Milli Savunma Bakanı, Başbakan'a bu makama atanması için düşünülen ismi önerir. Bu isim teamüllere göre, en kademeli orgeneral ve kuvvet komutanıdır. Çünkü Kuvvet Komutanlığı yapmayan Genelkurmay Başkanı olamaz. (Bu arada tek aday Büyükanıt)
- Başbakan önerilen adı uygun görürse bunu Bakanlar Kurulu kararına dönüştürerek onay için Köşk'e gönderir.
- Köşk'ün onayını takiben 30 Ağustos'tan geçerli olmak üzere atama ikmal edilmiş olur.
Ancak bu kursa; Diyanet İşleri Başkanlığı Din Eğitimi Daire Başkanı Dr. Ulvi Ata'nın söylediğinin aksine, yaşları 7-10 arasında değişen çocuklar devam ediyor. Bunu bizzat kursa katılan çocuklara yaşlarını sorarak öğrendim. Ayrıca ne kış ne de yaz dönemi kurslarında İstiklal Marşımızın okunduğunu duymadım. Yaklaşık 5 yıldır burada oturmaktayım. Hemen bitişikteki ilköğretim okulunda her pazartesi ve cuma günleri İstiklal Marşı okunmaktadır.
Yan yana olan bu iki yerin farkı da budur!
Cengiz GÖK- (E) Emniyet Müdürü/ÜSKÜDAR
DOĞMA büyüme Beykozluyum. Şimdi de Kanlıca'da oturmaktayım. Riva Deresi'ne
şimdilerde Çay Ağzı diyorlar. Okuduğum bir gazetede yabancı ülkelerde, insanlar bu tip dere, ırmak kenarı gibi yerlerde parti, eğlence düzenliyor, balık tutuyor; sonra da oradaki ırmağı, dereyi, balıkları, çevreyi korumak için bağış topluyorlarmış.
Geçmişte ben
Söze "Sağlık, afiyet diliyorum" diye başladı. ‘Kuran kursları vahim bir hal aldı' eleştirilerinden rahatsızlık duyduklarını ifade etti. "Böyle tepkiler din adamlarımızı fevkalade incitiyor. Emin olun şu anda Diyanet’in kontrolündeki Kuran kurslarında gerçekten iyileşmeye dönük olumlu gelişmeler var; bizler de buna geceli gündüzlü çalışmalarımızla katkı sağlıyoruz. Ancak bazı mesnetsiz suçlamalara üzülüyoruz. Bunu bu kurslara giden pırıl pırıl gençlerimiz adına ifade etmek istiyorum size” dedi.
Dinin asli kaynaklarından doğru yöntemlerle öğretilmesi durumunda hurafenin, batıl inanışların ve inanç sapmalarının azalacağını vurguluyor Ata...
KURSİYERLERİN % 70'İ KADIN
Gelelim Kuran kurslarına... Diyanet teşkilatının bir Açıköğretim Fakültesi gibi çalıştığını, iki tür Kuran kursu olduğunu, bunların da ilgili yasa ve buna bağlı tüzük ve yönetmeliklerle ciddi bir şekilde yürütüldüğünü ve denetlendiğini söyleyen İslam felsefesi uzmanı Dr. Ulvi Ata anlatıyor:
“Birincisi, kış sezonunda 32 hafta süren kurslar... Kursa katılmak için ilköğretimi bitirme şartı vardır. Bunlara ileri yaştakiler de katılabiliyor. Kursiyerlerin % 70’i yetişkin ve hanımlardan oluşuyor. Geri kalanları ise 15 ve 20 yaş grubundaki gençlerdir.
Diğeri de okulların tatil olduğu dönemde iki aylık yaz Kuran kurslarıdır. İlkokul 5. sınıfı bitirmiş olanlar katılabilir. Kursların nasıl yapıldığı yasa ve kurallarla belirlenmiştir. Kursun açılış ve kapanış saatleri, kimlerin öğretmenlik yapacağı ve hangi kitapların okutulacağı vs. gibi bütün bunlar belli standartlarda ve disiplin içinde olur.
Dört yıl önce yanan Gaziosmanpaşa İlköğretim Okulu'nun yerinin bu yerle birlikte geniş Boğaz sahilinin ‘turizm’ amaçlı olarak değerlendirilmesi...
Ki bu alanın, Boğaz Köprüsü'nün altındaki Karayolları Lokali ve Reina’nın bulunduğu yerler de dahil olmak üzere Park Fora’nın bulunduğu balıkçı lokantasına kadar ‘temizlenerek’ satışa çıkartılması ya da tahsis edilmesi gündeme geldi.
Bu geniş alana oteller yapılmasının Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bir düşüncesi olduğu öne sürülüyor.
Kim alır, kim kiralar; olayın arkasında 'Arap sermayesi' olur mu, başka bir şey mi var, bunlar henüz açıklığa kavuşmuş değil.
Bilindiği kadarıyla YİK’nin yeri 3.4 (Boğaz'a cephesi 80 metre); okulun yeri de yaklaşık 7 dönüm (130 metre cepheli) civarında.
SEZON ORTASINDA TAHLİYE OLUR MU?
"YALÇIN Bey, Eminönü ile ilgili yazılarınızı takip ederim. Bu yarımadaya kim belediye başkanı olursa belediyedeki 'çakallar' o başkanı istedikleri yöne, yanlış işlere sevk ettirirler. Dün yazdığınız imar rantı buzdağının sadece görünen kısmıdır...
Acemoğlu Hamamı'nın (Ünlü bestekar İsmail Dede Efendi'nin ailesine aittir) üzerine yapılan Yüksel Otel'in perde arkasında yaşanan olayların boyutları çok büyüktür. Hamamın yarısı otelin içindedir. Alınan yıkım kararı üzere 5 Temmuz gecesi otelin kaçak olan iki katı yıkılacaktı. Büyükşehir ve Eminönü'nün yıkım ekipleri geldi, ancak yoğun bir 'telefon trafiği' yaşandı; kim ne dedi, ne aldı, ne verdi ise yıkım gerçekleşmedi.
Tarihi yarımada da bu çarkın nasıl döndüğünü hep birlikte göreceğiz. Süleymaniye bölgesinde, KİPTAŞ ve bazı AKP'lilerin buradan kaç tarihi binayı 'kapattıkları'nı irdelemeye devam edin. Çarpıcı bir 'rant pazarı' ile
karşılaşacaksınız. Eminönü'nden gözleriniz sakın ayrılmasın."
"İktidar suiistimal edilmediği takdirde neye yarar?"
(Fransız sözü)
Nitekim Hürriyet'in dünkü başlığı çok anlamlıydı:
Asker, hatasını yakaladığı mensubunun cezasını veriyor.
Siyasetçi ise 'örtmek' istiyor.
TSK'da hakkında suç unsuru olabilecek iddia varsa kuvvet komutanından başçavuşuna kadar hepsi yargı önüne çıkarıldı; suçluluğu ortaya çıktıysa da cezasını çekti.Asker, hatasını yakaladığı mensubunun cezasını veriyor.
Siyasetçi ise 'örtmek' istiyor.
200 BİN PROFESYONEL
"Son günlerde TÜDER’e iletilen çok sayıda şikâyetlerden, geçmiş yıllara ait taksitle yapılan satış senetleri -ödendiği halde- tekrar gündeme getirilerek ödenmediği takdirde icra yoluna gidileceği tehdidiyle tüketicilerin karşı karşıya bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği gibi ödenen senetlerin üç yıl saklama yükümlülüğü bulunmaktadır. Ancak ödenen ve geri alınan senetlerin saklanmaması durumunda; kredi kartıyla ödeme yapan tüketiciler, bankalarından çıkartabildikleri hesap özetleriyle ödeme yaptıklarını kanıtlayabilmekte, banka yoluyla ödeme yapmayanlar maddi ve manevi mağduriyete uğramaktadırlar.
Bu durumda olan ve icra takibine uğrayan tüketicilerin Tüketiciler Derneği’ne (0212-543 72 57) başvurmaları beklenmektedir."
AKP kongreleri
Devletin parası mı partinin parası mı
CHP Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek, Başbakan'a soruyor:
"AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKP il kongrelerine Başbakanlığa tahsisli ANA ve ATA uçaklarıyla gitmekte, zaman zaman yine Başbakanlığa tahsisli OBA helikopterini kullanmakta, makam otobüsü de kongre yapılan illere gönderilmektedir... Helikopterler ve otobüs için ne kadar yakıt kullanılmıştır (litre ve tutar olarak)? Bu araçların personeli için il kongreleri nedeniyle ne kadar harcırah, yemek ve otel parası ödenmiştir? Bu harcamalar bütçede hangi ödeneklerden karşılanmıştır? AKP’nin il kongresine katılmak için Başbakanlık makamına tahsisli uçakların, helikopter ve otobüsün kullanılması 5018 sayılı yasaya aykırılık teşkil etmiyor mu?
AKP kongrelerine gitmek için kullanılan uçakların, helikopterin ve otobüsün yakıt ve personel dahil işletme masrafları, personelin yollukları, görevlendirilen Başbakanlık personelinin yollukları ve diğer harcamaların devlet bütçesinden karşılanması 5018 sayılı kanunun 71'inci maddesinin "g" fıkrasına göre bir kamu zararına yol açtığı açık olduğuna göre, bu kamu zararını kim karşılayacaktır?