Paylaş
Ancak bu kursa; Diyanet İşleri Başkanlığı Din Eğitimi Daire Başkanı Dr. Ulvi Ata'nın söylediğinin aksine, yaşları 7-10 arasında değişen çocuklar devam ediyor. Bunu bizzat kursa katılan çocuklara yaşlarını sorarak öğrendim. Ayrıca ne kış ne de yaz dönemi kurslarında İstiklal Marşımızın okunduğunu duymadım. Yaklaşık 5 yıldır burada oturmaktayım. Hemen bitişikteki ilköğretim okulunda her pazartesi ve cuma günleri İstiklal Marşı okunmaktadır.
Yan yana olan bu iki yerin farkı da budur!
Cengiz GÖK- (E) Emniyet Müdürü/ÜSKÜDAR
DOĞMA büyüme Beykozluyum. Şimdi de Kanlıca'da oturmaktayım. Riva Deresi'ne
şimdilerde Çay Ağzı diyorlar. Okuduğum bir gazetede yabancı ülkelerde, insanlar bu tip dere, ırmak kenarı gibi yerlerde parti, eğlence düzenliyor, balık tutuyor; sonra da oradaki ırmağı, dereyi, balıkları, çevreyi korumak için bağış topluyorlarmış.
Geçmişte ben Riva Deresi'nin çevresine avlanmaya giderdim. Rusya'dan gelen yaban kazları, ördekleri, çullukları burada konaklar, bütün bir kışı geçirirlerdi. Şimdi ise sahilde, dere boylarında evler, villalar, iş merkezleri, holding binaları var. Ormanlık alanda lüks villa inşaatları sürüyor.
İnsanımız Avrupa'daki sistemi uygulamaya çalışsa deredeki balıklar çoğalır,
eskiden olduğu gibi atmaca ve şahinler geri döner.
İsmet ÖZAYKUT
35 yıldır çile çekiyoruz
1999 depremini en ağır biçimde yaşayan ve Yalova ekonomisini ciddi ölçüde canlandıran Yalova'daki sitelerde oturan yazlıkçılarız.
Depremin üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen hâlâ civar enkazların içinde yaşamaya devam ediyoruz. 3 yıldır süren duble yol çalışmalarının plansızlığı nedeniyle de çok sayıda can kaybı yaşandı çevremizde...
Topçular-Çiftlikköy arasında hiçbir ikaz tabelası, ışık, yaya geçidi yok. Dolmuştan inen vatandaş evine ulaşabilmek için bariyerde kendi çabası ile oluşturduğu ve üstelik otoyolun sol şeridinden çıkılıp, diğer otoyolun sol şeridine inilen briket veya tahta merdivenden geçip 3 karayolunu aşmaya mecbur bırakılmıştır.
Ancak her zaman şans vatandaştan yana olmuyor. 1 Temmuz günü Aydın 6 Sahil Sitesi önünde 2 hanım komşumuz ezildi. Biri olay yerinde hayatını kaybetti, diğeri ağır yaralandı.
Can güvenliğimiz ciddi tehlike altındayken ilin en büyük idari ve mülki amirinin yapabileceği hiçbir şey yok mudur Allah aşkına?
Duble yol çalışmaları nedeniyle Karayolları hiçbir istimlak kararı olmaksızın sitemizden cebren arazi aldı. Sitemiz ile transit yol arasında güvenlik sağlayan ve ses kirliliğini önleyen çok sayıda ağacımızı kesti. Köyden getirttiğimiz özel dağ suyu hattımızı iptal ettirdi.
35 yıldır bu yol çilesi zaten vardı. Duble yol çalışmaları ile korku doruğa tırmandı. 35 yıldır her 'ezilen' komşumuzun ardından devletten yardım ve önlem alınmasını talep ettiğimiz halde hiçbir netice alamadık. Kayıp verdiğimiz komşularımızın, sürücü ve yolcuların sayısı çok fazla. Olay artık sabrımızı fazlasıyla taşırdı. Vatandaş olarak devlete sesimizi duyuramamanın aczi içindeyiz.
Aydın 6 Salih Sitesi sakinleri-YALOVA
Rize, Rüzgarlı Köyü sakinleri:
"SANTRAL mantral istemeyruk" diye sözlerine başlayan Rize-İkizdere, Rüzgarlı Köyü'nde yaşayan bir amcayla konuşuyoruz:
Gazeteci kardeşim burayı bilir misin? Burası şarkıcı Tarkan'ın köyüdür. Buraya hidroelektrik santralı yapacaklarmış. Buranın rakımını bilir misin? Şelalesini bilir misin? Kayını, gürgeni, ıhlamuru, kızılağacı bilir misin? Rüzgarlı Vadisi'ni bilir misin?
- ...
- Eğer o santralı yaparlarsa benim torunum da bilmeyecek senin torunun da...
- Kim yapmak istiyor bu santralı?
- Devlet yapmayacak onu bilirim. Ama dediklerine göre Pazar'lı gurbetçi bir uşak babası ile firma kurmuş. Onlar yapacakmış. Ama işin içinde ayın oyun var. Benim oğul diyor ki, bunlar suyun debisini yüksek gösterip şu kadar elektrik üreteceğiz, yatırım yapacağız diyorlar. Çok yatırım yapmak istiyorlarsa gitsin kendi köyüne yapsın.
- Siyasiler ne diyor bu işe?
Bu köyün hepsi AKP'li hatta İkizdere'nin hepsi AKP'li... İlden de ses yok ilçeden de... Kimse hop demiyor. Başbakan bile hop demiyor. Ne oluyor demiyor. Anladın mı gazeteci kardeşim 'santral mantral istemeyruk'.
- Anladım amca...
- Hadi sağlıcakla kalasın...
Buyrun bir Fırtına Vadisi vakası daha!
GALATASARAY Lisesi mezunu bir okurumuz anlatıyor:
"Galatasaray Lisesi, üniversiteye giriş sınavında bu yılın şampiyonu olmasına karşın doğru dürüst sevinebilmiş değil. İlk onda yer alan üç öğrencisine duydukları kızgınlık sonucu mezuniyet törenini tümü ile iptal eden okul yönetimine tepkiler giderek artıyor. Biraz yaramaz olsalar da öğrencilerinin başarılarının Mektebi Sultan-i ile ilgisi yokmuş gibi anlamsız bir tavır içine giren okul yönetiminin bu kararı kuşku yaratıyor.
Galatasaray Lisesi'ne şampiyonluk getiren başarının şimdiki yönetimin değil, YÖK Başkanı Erdoğan Teziç'in okul müdürlüğü yaptığı sırada kurduğu altyapının bir ürünü olduğu biliniyor. Nitekim; hafta sonu Hürriyet'e konuşan öğrenciler de kendilerini, Erdoğan Teziç'in kurduğu altyapının başarıya götürdüğünü belirtiyorlar. Şimdi, okul yönetiminin anlamsız inadını bırakıp mezuniyet törenini gecikmeden yapması bekleniyor."
- YILMAZ Erdoğan'ın, dünkü Hürriyet Gazetesi'nde yer alan 'Yalvarıyorum' başlıklı mektubunda ne PKK terörünü kınamış ne de 'Türküm' diyebilmiş. Başbakan Erdoğan'ı ve Yılmaz Erdoğan'ı 'ulusal birlik, beraberlik ve bütünlük' adına 'Ne mutlu Türküm' demeye davet ediyorum.
Nurettin KAPTAN
- SEVGİLİ Yılmaz ERDOĞAN, sen filmlerde oynadın, hayatın aynası olan tiyatrolarda rol aldın, senaryolar yazdın. Ama şunu bilmen lazım ki PKK terörü ile son 23 yılda yaşananlar ne bir tiyatro oyunu ne de bir sinema stüdyosu... Sevgili Erdoğan dağdakilere 'devletine teslim ol' çağrısı yapsan ne olur?
Haşim KARAKAŞ
BEYAZIT'ta çantacı esnafıyım. 1998'de işyerimi açarken İstanbul Umum Saraçlar Odası'na kayıt oldum. Yıllardır odaya üyelik aidatımı ödüyorum. Fakat bugüne kadar üyelere verilen bir hizmet görmedim.
Herhangi bir bekar odası Mercan-Uzunçarşı'daki dernek odasından daha temiz ve düzenlidir. Bu toplanan paralar nereye gidiyor? Hükümet yetkilileri, üyeleri için hiçbir faaliyette bulunmayan bu gibi derneklerin çalışmasına niye izin veriyor? Hiç bir işe yaramayan oda ve derneklere vereceğimiz aidatları Mehmetçik Vakfı, Lösemili Çocuklar Vakfı gibi kuruluşlara versek diye düşünmeden edemiyor!
B.K-İSTANBUL
TEPEBAŞI Belediyesi'ne bağlı Sütlüce Mahallesi'nde şehrin görüntüsünü düzeltmek için 'güzelleştirme' çalışmaları yapılıyor.
Bende güzel ve bakımlı bir şehirde oturmak isterim ancak kamulaştırmak istenen evlere çok düşük bedeller veriliyor. Rakamlar o kadar komik ki, yeni bir ev almak bir yana dağ başında bir arsa bile alınamaz. Ankara'da yapılan bu tip projelerde vatandaş nasıl mağdur edilmiyor ise bizi de mağdur etmesinler.
Taylan KÜÇÜKER
Ahmet Yesevi Üniversitesi’nin başında şimdi de doğru bir insan var
1. Ordu Eski Komutanı Emekli OrgeneralÇetin Doğan, Kazakistan’daki ‘Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığına atandı. Atatürkçü bir komutanın böyle bir göreve getirilmesi bazı çevrelerde nedense rahatsızlık yarattı. Kültür eski Bakanı Namık Kemal Zeybek, 7 yıllık görev süresinin sona ermesiyle Cumhurbaşkanı Sezer tarafından bu göreve getirilen Doğan’a dönük saldırılara Tercüman’daki (23.7.2006) köşesinde karşı çıktı.
Zeybek, yeni atama üzerine Zaman Gazetesi muhabirinin kendisini aradığını, bu görev değişikliği ile ilgili sorduğu sorulara açık yanıtlar verdiğini, “Atamaya sevindiğini” söylediğini, buna rağmen gazetede sözlerinin özet olarak “Benim için sürpriz olmadı. Yeni gelen cumhurbaşkanı isterse yedi yıllık görevi dolmadan paşamızı görevden alabilir” diye yazıldığını belirterek “Haberi böyle okuyan okuyucu ne anlar?” diye sordu?
Zeybek, gazetenin, "Doğan’ın TBMM’de gündeme gelen 2. tezkere tartışmaları sırasında ABD’nin asker gönderin çağrısına olumlu cevap verilmesini savunanlara tepki gösterdiğini” de yazdığını belirterek, “Yazmaktan okumaya fırsat bulamayanlara Doğan’ın o zaman şöyle konuştuğunu hatırlatıyor:
“Uluslararası hukukun meşru saydığı sıcak takip kapsamında birliğinin başında Irak içerisine yüzlerce kilometre girmiş ve çarpışmış bir komutan olarak, ulusal çıkarlarımızın korunmasının, gerektiğinde sınır ötesi güç kullanmaktan geçtiğini en iyi bilenlerdenim. Yeter ki, gideceğimiz yerde bizi yardıma çağıran, bize ihtiyaç duyan halk, meşru bir yönetim olsun. Yeter ki, hayale kapılmadan elle tutulur ulusal yararlarımız bulunsun. Yeter ki, arka bahçemizde bize yönelik kin ve nefret tohumları ekmeyelim. Yeter ki, bölge ve dünya barışına olumlu katkılarda bulunalım.
Bir de görevini Yaşar Büyükanıt’a devrederken mütareke basını deyimini kullanmış. Doğru söylemiş.
Sayın Doğan’ın şu sözlerini de okuyalım:
"Türk halkının AB sevdasını da arkanıza alarak bu yolla gidiyorsunuz. Günü geldiğinde bu yaptıklarınızın ayrımına varacak ve hesabını soracak güç mutlaka çıkacaktır. Ama bu güç sanmayın ki bir askeri müdahale olacaktır. Gerekirse ordu-millet işbirliğiyle sonuç alınacaktır."
Diyorum ki, Ahmet Yesevi’nin yeni başkanı, Atanın çizgisi ile olaylara bakma yeteneğinde bir insan.... Ne güzel.
İçtekiler, yani teslimiyetçiler ne derlerse desinler Ahmet Yesevi Üniversitesi’nin başında şimdi de doğru bir insan var.”
Paylaş