Yalçın Bayer

İnce eleştirdi Edgü savundu

13 Ekim 2006
UZUN yıllar İsveç'te yaşayan yazar ve eleştirmen Ferid Edgü'ye, Orhan Pamuk'u sormamak olmazdı.<br><br>"Sayın Edgü, ödül için ne diyorsunuz?"

"Türk edebiyatı için büyük bir gündür. Bir Türk yazarının Nobel'i almasından ötürü çok mutluyum.

Hiç kuşkusuz Orhan Pamuk'u sevenler ve sevmeyenler vardır.

Bugün Türkiye'de tehlikeli bir şekilde yükselen milliyetçilik, Orhan Pamuk gibi yazarları Türkiye'nin dışına doğru itmeye çalışıyor.

Hepimiz biliyoruz ki, Nobel ödülleri siyasi kriterler pek göz önünde tutulmadan verilir. Bunun sayısız örnekleri vardır.

Orhan Pamuk'a verilen bugünkü ödül, onun birtakım insanları kızdıran, (katıldığımız veya katılmadığımız siyasal görüşleriyle değil, hatta bunlara siyasal görüş denebilir ama ondan da kuşkuluyum) görüşleri nedeniyle değil, kitaplarındaki 'yazın (edebiyat) değerleri' dolayısıyla verilmiştir.

Hepimiz biliyoruz ki, Nobel ödülleri siyasi kriterler pek göz önünde tutulmadan verilir. Bunun sayısız örnekleri vardır.

Yani jüri,

Yazının Devamını Oku

Cüppeli’nin babası ’Bijan’cı çıktı

12 Ekim 2006
1970-80 ve 90’ların ortasına kadar zengin bir işadamı olarak bilinen Yusuf Ünlü ve oğlu ’Cüppeli Ahmet’in (Ahmet Mahmut Ünlü) yakın çevresini bilen bir dostumuz dün telefon ederek, "Bu aileyle ilgili bildiklerimi aktarmak istiyorum, çünkü Cüppeli denilen adam birçok insanı kandırdı, hálá da peşinden sürüklüyor" dedi.

Dinliyoruz:

"Cüppeli Ahmet Hoca, imam hatip mezunudur, çok zekidir, bir gördüğünü unutmaz. Cemaat dışından konuşanlar kendisini 'entelektüel' olarak tanımlarlar. Şeker hastası olduğu için sağlığına çok dikkat eder. Ancak beş altı ay önce Memorial Hastanesi'nde by-pass ameliyatı geçirmiştir.

- Baba-oğulun zenginlikleri

- Gayrimenkul zengini olduklarını yakınları bilir. Cüppeli'nin parasının öyle söylendiği gibi cemaat kaynaklı olduğunu sanmıyorum. Ama Beykoz'da 20 dönümlük Hazine arazisine yapılan külliye gibi Gaziosmanpaşa'nın Taşoluk Beldesi'nde DYP'li başkanın gözardı etmesiyle yapılan dört katlı 2. külliyenin mali kaynaklarının nereden karşılandığını önce Defterdarlık'a sormak gerekiyor. (Bu camiler 50 bin kişinin mamaz kılacağı kapasitedir.) Bunlarda aile parası var mıdır, yok mudur; şeffaf bir şey görülmediği için bilinmiyor. Bu arada internet sitelerini ararsanız bir gazetecinin "Allah rızası için soyuyor" başlıklı yazısını okuyabilirsiniz.

MERCEDES SEVDASI

"Beykoz Çavuşbaşı'nda, daha sonra devletin elkoyduğu külliyenin arkasında bazı villalar vardır, gidip kimin diye sorun size ne diyecekler bakalım. Bunların bazılarında aile fertleri oturmaktadır. Cüppeli Ahmet, bazı vaazlarında mal varlığını anlatırken, 1980'lerde Fatih'te Mercedes 300'le gezdiğini söylemektedir. Evlerinde her zaman hizmetçileri vardır. Nitekim, bundan bir süre önce Acarkent'teki villalarında çalışan yabancı uyrukluların polis araması sırasında Cüppeli'nin de villasında iki Moldovalı çıkmıştır."

OKÇİVİ VE 12 EYLÜL

Muhatabımız, 12 Eylül döneminde yurtdışında kaçak dönemlerine ilişkin de şu ek bilgiyi veriyor:

"1936 Giresun doğumlu baba Yusuf Ünlü, Bayrampaşa'da Okçivi'nin sahibiydi. 12 Eylül'den önce her türlü demir piyasasına hâkimdi. Ayrıca Ünlü Pazarlama, Som Haddecilik, Bereket Su-Soda, Emaş Emlak ve su dağıtımı yapan Yıldız Su adlı şirketleri vardı. Baba Ünlü, Abuzer Uğurlu, Kemal Horzum ve Dündar Kılıç vs. gibi mafya babaları ve kaçakçılarla dosttu. Hatta Emlakbank'ı dolandırıp yurtdışına kaçan Horzum'la Yıldız Su'da ortaklığı da vardı.

LEMAN GÖLÜ1980'de 12 Eylül İhtilali olunca bunların çoğu İsviçre'ye kaçtılar. Yusuf Ünlü, bu gibi arkadaşlarıyla Leman Gölü kıyısında bir otelde kalıyordu. Daha sonra, yazdığınız gibi Özal'ın söz vermesi üzerine bu gibi kaçak isimler, sorgulanmayacakları vaadiyle Türkiye'ye döndüler, havaalanından ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldılar. Hatta Yusuf Bey'in bazı arkadaşlarının vergi borçlarını ödemeyi üstlendiği söylenir. Daha sonra işlerini düzelten Yusuf Ünlü, bu arada by-pass ameliyatı olmuş, ayrıca geçirdiği trafik kazası sonucunda beyin ameliyatı geçirmiş, 8 ay hastanede yatmıştır. Yine ekonomik kriz yaşaması neticesinde bu kez 'Büyükadalı Hacı Kerse' diye bilinen işadamından faizle borç almıştır. Bu arada Fatih'te bacağından vurulmasının, bu borcun ve faizlerinin ödenmemesiyle ilgili olduğu konuşulmuştur.

"

Yazının Devamını Oku

Dedemi kaybettim

11 Ekim 2006
İSTANBUL yolundaki Akköprü mevkii yol genişletme çalışmaları sonucu 2 şerit halinde olan yolu 4 gidiş-4 geliş olmak üzere 8 şeride çıkardılar. Bu çalışmalar sırasında Varlık Mahallesi’ndeki üst geçidi çiti yıktılar. 1.5 ayda bir çok yaralanma ve ölümle sonuçlanan kaza meydana geldi. Son olarak 4 Ekim akşamı ’dedemi’ burada trafik canavarına kurban verdik. Belediyenin kısa bir sürede bu yolu tamamlamasına rağmen bir günde bitirebileceği üst geçidi yapmaması ülkemizde insan hayatına verilen değeri bir kez daha gözler önüne serdi.

Üstgeçidin yapılabilmesi için daha kaç can verilmesi, kaç ailenin yüreklerinin yanması gerekiyor.

Poyraz TAN

Atatürk Bulvarı önerisi

KUZGUN Sokak’ta oturuyorum. Atatürk Bulvarı’ndaki çalışmalar sebebiyle Kızılay’a ulaşabilmek için Hoşdere Caddesi’ne çıkmak ve buradan da Dikmen Caddesi’ne geçmek mecburiyetindeyiz. Kuzgun Sokak’ı Hoşdere Caddesi’ne bağlayan (yanlış anımsamıyorsam) 4 sokak var. Ancak bunlardan yanlız bir tanesi caddenin çıkış yönünde. Diğer sokaklar Güvenlik Caddesi’ne iniş şeklinde. En azından bu çalışma süresince bu sokaklardan ikisini Kuzgun Sokak’tan Hoşdere Caddesi’ne ’tek yön çıkış’ şeklinde düzenlemek mümkün olmaz mı?

Serhan ATTİLA-AYRANCI

Biz yakalıyoruz, savcılık salıyor’

100. Yıl semtinde yaşıyorum. Yaklaşık 10 gün önce evime hırsız girdi. Evimizden çalınan eşyaların bulunup bulunmadığına dair en ufak bir iz yok şu ana kadar... Komşu bloklarda sık sık hırsızlık oluyor. Hırsızın kimlerin evine gireceğine dair tuttuğu ajanda da değişiklik yok.

Semt karakolumuz ne yapıyor? "Biz yakalıyoruz savcılık bırakıyor", "Görev alanına göre yetersiz sayıda personel" gibi bahaneler üretiyorlar.

Namusumuzla çalışıp kazanan insanlarız. Eşyalarımızın arsız namussuz hırsızlarca çalınmasını istemiyoruz.

AytekinAYDEN

Suna Hanım’ın iddiasına katılmıyorum

"KİM denetliyor" başlıklı (9.10.2006) Suna Kayhan imzalı yazıda adı geçen

Narsis Güzellik Salonu’nun sahibiyim. Müşterilerim arasında bu isimde bir şahıs yoktur. 11 yıldır böyle bir semtte güzellik salonu işleten birisi müşterilerini ismiyle tanır. Suna Kayhan, ya salonuma hiç gelmeden böyle bir yazı yazdı ya da gördüklerini idrak edip anlatma yeteneğine sahip değil. Kullandığımız ürünlerin tamamı Matrix, cilt bakım ürünlerinin de tamamı Pourelle markadır. Markası bilinmeyen bir ürünün markalı bir şişeye doldurulması mümkün değildir. Kayhan’ın anlatış biçiminden salonumuzu hiç görmediği anlaşılmaktadır. Anlatılan yer daire biçimi olarak salonumuza benzememektedir.

Müşterilerim herşeyi en ince detayına kadar araştıran, soran ve emin olmadan işlem yaptırmayan bayanlardır. Salonumda çalışan elemanların hepsi tecrübeli ve diplomalıdır.

Kayhan’ın yazısında sorulan bunları ’kim denetliyor’ sorusunun cevabı ortadadır. Biz esnaf olarak Sağlık Bakanlığı tarafından sık sık denetlen bir sektördeyiz.

Hünkar İMİR

750 öğrenciye 840 sıra

MİLLİ Eğitim Müdürlüğü’nden, "600 Öğrenciye 400 sıra" (27.9.2006) yazısına açıklama:

"Etimesgut İlçesi TOKİ Ufuk Aslan Lisesi ile ilgili iddialar hakkında, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün aynı gün makama sunduğu bilgi notunda açıklandığı üzere; 1- Şu anda okulda İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nce görevlendirilen çeşitli branşlarda 26 öğretmen, 1 usta öğretici, 1 kadrolu müdür ve 1 müdür yardımcısı görev yapmaktadır. 2- Öğrenci sayısı 750 olan okulda, 840 öğrenci sırası mevcuttur. 3- Okulda öğretmen, öğrenci, 6 kız öğrenci, 3 erkek öğretmen, 3 bayan öğretmen ve 3 özürlü tuvaleti hizmettedir. 65 kabin hizmet vermektedir."

Harabe yer kiralanır mı

DAHA önce de size yazmıştım, ancak bir cevap alamadım. Bu kez umut etmek istiyorum.

YIBA Çarşısı’nın yanında, Roma harabelerinin altında dükkanım var. Üç yıl önce Belediye kiracıyı çıkardı. Orası harabeye döndüğü için kimse tutmuyor. Daha kaç yıl bekleyeceğiz. Soruşturup bizi aydınlatabilir misiniz? Son çare olarak size baş vuruyorum. Okan KILAN

’Polis Amca’da fark ortada

"BURASINA okul denir mi"
(27.9.2006) başlıklı yazıda Polis Amca İlköğretim Okulu’nun fiziksel durumdan bahsedilmektedir. "Ankara Emniyet Müdürlüğü Sosyal Sorumluluk Çalışmaları" kapsamında Polis Amca İlköğretim Okulu’nun 2005-2006 eğitim-öğretim yılında iç ve dış fiziksel durumuyla ilgili gerekli tadilat yaptırılarak yine, sorumluluk anlayışımız çerçevesinde 2006-2007 eğitim-öğretim yılında da okulun fiziksel durumuyla ilgili meydana gelen aksaklıklar giderildiği gibi desteklerimiz de devam etmektedir. Okulun çalışmalarımızdan önceki ve sonraki durumunu gösteren CD ortamında hazırlanan görüntüler izlendiğinde gerçek anlaşılacaktır. (Evet izledik; farkı gördük.)

Ercüment YILMAZ-Ankara Emniyet Müdürü

KISAKISA

 TÜRK edebiyatının seçkin yazarı Fakir Baykurt, ölümünün 7. yılında Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı, Cumhuriyet Gazetesi, Eğit-Der ve Edebiyatçılar Derneği’nin düzenlediği bir panelle anılıyor.

14 Ekim Cumartesi saat 14.00’te Petrol-İş Konferans Salonu’nda başlayacak panelin konuşmacıları: Prof. Yakup Kepenek (yönetmen), Talip Apaydın, Işık Baykurt ve Erdal Atıcı.
Yazının Devamını Oku

Cüppeli Ahmet AKP'yi bıraktı

11 Ekim 2006
- CÜPPELİ Ahmet (Ahmet Mahmut Ünlü) Hoca ve yandaşları hangi partiyi destekliyor?

- Çok önemli bir soru... 2002 genel ve 2004 yerel seçimlerinde AKP'yi desteklediler. Ancak İsmailağa Camii'ndeki cinayetten sonra bazı şeyler iyice su yüzüne çıktı. Cüppeli Ahmet şimdiye kadar siyasi bir partinin çatısı altında hiç olmamıştır. Ancak ramazanın ikinci günü SP Bursa İl Gençlik Kolları'nın düzenlediği konferansa konuk olması dikkat çekmelidir. Konuşmasında AKP'ye bazı iğneli sözleri olmuştur. Cemaatin yüzünün AKP'den SP'ye dönüşünün işaretidir bu.

- Cübbeli Ahmet'in, İsmailağa cemaatinin lideri Mahmut Ustaosmanoğlu'ndan sonraki en etkin isim olduğunu biliyoruz. Peki bunların etkinliği nedir?3-4 MİLYON SEMPATİZANI VAR

- Türkiye'de ben diyeyim 4 milyon, siz deyin 3 milyon sempatizanı vardır. Özellikle Karadenizliler olmak üzere İzmit'ten Amasya'ya, Sakarya'dan İç Anadolu'ya, Marmara bölgesinden Doğu ve Güneydoğu'ya sempatizanı bulunan bir cemaat grubudur; özellikle esnaf kesiminden yandaşı çoktur. Aralarında tekstil ve boya sanayiinde faaliyet gösteren holding sahipleri de vardır

- Camide öldürülen Bayram Hoca'nın Fatih Camii'ndeki cenaze törenine AKP'lilerden kimsenin katılmadığı yazılmıştı...CEMAAT BAKAN ŞAHİN'E TEPKİLİ

- Şuna dikkat edin. Genelkurmay Başkanı Büyükanıt'ın, ünlü irtica konuşmasını yaptığı gün... Başbakan Erdoğan da Amerika'da, yerine de 'vekil' olarak bıraktığı Mehmet Ali Şahin'e gazeteciler Büyükanıt'ın konuşmasına ne dediği soruyorlar. O da 'Konuşmanın a'dan z'sine kadar katılıyorum. Eğer cübbe ile gezen biri varsa, İçişleri Bakanlığı ne güne duyor, gereğini yapsın' demişti. (Başbakan'ın en kıdemli Başbakan Yardımcısı olarak yerini Abdüllatif Şener'in yerine M.Ali Şahin'e bırakması da ayrıca irdelenmesi gereken bir konudur.) Bu sözler cemaatin tepkisine neden olmuştur.

Bu arada Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet'teki köşesinde (4.10.2006); 2004 yerel seçimleri öncesi İstanbul Milletvekili M. Ali Şahin'in, Mahmut Hoca'nın hocalarından biri olan sarıklı, sakallı Kemal Efendi'yi ziyareti sırasında gösteren fotoğrafı yayınladı.

Yani sen oy avcılığı için bizim aramızda dolaşıyordun, şimdi böyle bizi polise yakalatmak için adres veriyorsun.

Nitekim bu konuda çok ciddi bir tepki, SP Genel Başkan Yardımcısı Doç. Numan Kurtulmuş'tan geldi. SP'nin 5-6 gün önce Bayrampaşa'daki iftar yemeğinde, Şahin'i hedef alarak "Biz sizin başbakanlığınızı gördük, cumhurbaşkanı olsanız ne olur? İşte şu M. Ali Şahin'in açıklamalarına bakın. Halbuki üç yıl önce belediye seçimleri sırasında Fatih'te bu cemaati ziyaret ederek oy avcılığı yapıyordu. Bugün ise nedense böyle konuşuyor. Onun için AKP, bir an önce iktidardan gitmesi lazımdır; Türkiye'ye daha fazla zarar vermeden" demiştir...

- İskenderpaşa Cemaati ne durumda?- Esat Coşan Avustralya'da trafik kazasında öldükten sonra bir etkinliği kalmadı. Bilinen tek isim var; Korkut Özal... Ancak cemaati Prof. Cevat Akşit götürmeye çalışıyor. Bir partileri, 'Akra' diye radyoları ve 'Sağduyu' diye bir gazeteleri vardır.GÜNEŞ TANER GETİRTTİ- Cüppeli Ahmet Hoca'nın zengin olduğu doğru mudur?- Babası Türkiye'nin ilk (Bayrampaşa'da) tel ve çivi fabrikasının sahibiydi. 12 Eylül'den önce bugün ismi bilinen bazı işadamıyla yakın arkadaştı; yatı-katı bilirdi. Arkadaş gruplarıyla Ajda Pekkan'ı çok dinlemiştir. 12 Eylül'de bir grup işadamı ile birlikte İsviçre'ye kaçanlar arasında baba Ünlü de yer almıştır. Turgut Özal'ın bunların geri dönüp borçlarını ödemeleri, kara paranın Türkiye'ye getirilmesi için Güneş Taner'i İsviçre'ye göndertmiştir. Taner, aralarında Yusuf Ünlü'nün de bulunduğu aranan birçok kaçakçı ile görüşmüştür. Sonra da bunlar geri dönmüşlerdir; hatta Ünlü bazı arkadaşlarının borçlarını da ödemeyi üstlenmiştir. Neyse fazla ayrıntıya girmeye yoktur.- Cüppeli, babasına ortak mıydı?- Aile şirketi olarak sanıyorum ortaktı. Yusuf Ünlü daha sonra babasının telkiniyle 1998'lerde işini kapattı ya da iflasını istedi. Ticaretten çekildiler. Bu bakımdan Ünlü Ailesi gayrimenkül zenginidir. Yusuf Bey sanıyorum bugün Florya'da oturuyor. O da sonradan 'derin hoca' oldu.- Cüppeli'nin fotoğraflarındaki saltanatı görenler ne diyecekler?- Onu bana değil, müritlerine sorun, peşinden giden hacılara-hocalara sorun... Bir mühendise, bir de gariban esnafa, tiner çekene de sorun... Cüppeli'nin bu belagatı nasıl kazandığını öğrenin... İnsanların hafızalarının nasıl silinip, bunların peşinde koştuğunu da bütün siyasetçilere sorun. Bakalım cevap alabilecek misiniz?SP'ye doğruCÜPPELİ Ahmet Hoca, Bursa'da SP İl Gençlik Kolları'nın düzenlediği konferansta "Büyük şeytan ABD, dünyanın çok yerinde kan dökmeye devam ediyor. ABD'nin işlediği cinayetlerde halkının parmağı yok diyemezsiniz. Bush'u ben mi seçtim. Ama şimdi görüyoruz içkiyle iftar yapanlar, şarapla iftar yapanlar, ABD sigaralarıyla oruç açanlar var. Bu ay haramlardan tövde ayıdır. (...) Bayram Hoca mihrapta şehit edildi. Allah derken zina yasası çıkaranlar, Allah'ın huzuruna nasıl çıkacaklar? Hiç ölmeyeceklerini mi zannediyorlar?" diye konuştu.Cevap ve düzeltmea) Müvekkilim Dr. Ahmet Özdemir hiçbir zaman herhangi bir tarikata üye olmamıştır. Halen de üye değildir.b) Müvekkilim, 4T Sağlık ve Bilgi İşlem Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nden 18.3.2005 tarihinde hisselerini devrederek ayrılmış ve bu şirketle hiçbir ilgisi kalmamıştır.c) Müvekkilim, 1993 yılında devlet memuriyetten ayrılmış olup bugüne kadar da faaliyetlerini serbest olarak icra etmektedir. Resmi ve gayri resmi olarak da İstanbul Sağlık Müdürlüğü nezdinde etkin olması gibi bir durumu da yoktur. Bu tamamen afaki bir değerlendirmedir.Dr. Ahmet Özdemir Vekili Av. Remzi Aydın(Not: Yukarıdaki metin 27.12.2005 tarihli 'AKP'nin sağlıkta adalet anlayışı' başlıklı yazının içinde yer alan bir konu ile ilgilidir.)Günün Sözü"Ben Başbakan'ın yerinde olsaydım sabahı beklemez, hemen Milli Eğitim Bakanı'nı görevden alırdım."(CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce)FRANSAYA'YA KARŞI TEPKİLER, GÖRÜŞLER-------------------------------------------Yaptırım önerilerimFRANSA'nın sözde Ermeni soykırımı tasarısına karşı, kırmadan, dökmeden vakur bir biçimde canını çok acıtacak önerilerimi aşağıda sıralıyorum.

1- Önümüzdeki eğitim yılından itibaren Fransızca seçmeli dilinin yeni öğrenciler için orta eğitim programından çıkarılması (şu anda Fransızca okuyanlar eğitim süresini tamamlayınca tamamen kalkmış olacak),2- Fransızca eğitim veren Fransız okullarının verdikleri diplomaların bundan sonra yeni kayıt olacak öğrenciler için Türkiye'de geçerli olmaması (şu an devam eden öğrenciler için müktesep haklar geçerli),3- Fransız vatandaşları için Türkiye'ye girişte vize zorunluluğu, 4- Fransa'dan ithal edilen mallar için en uzak liman Trabzon'da özel ihtisas gümrüğü5- Her türlü kültürel ilişkilerin kesilmesi,6- Devlet ihalelerinde Fransız firmalarının dışlanması.Bu tedbirlerin tamamı tasarı meclisten geçer geçmez uygulanmalı, senato süreci beklenmemeli, ayrıca STK'ların öncülüğü ile Fransız tüketim mallarına boykot uygulanmalı, ancak Fransız sermayeli olsa da Türkiye'de, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre kurulmuş şirketlerin Türk şirketleri olduğu unutulmadan aradaki farkın bilincinde olarak bu şirketlerin ürünleri boykot kapsamında olmamalıdır.Şenay SOLAKOĞLUBay Chirac bunları bilmelidirBİRKAÇ oy uğruna, Fransız ve Türk halkına hıyanet etme.Bilmiyor musun ki, 16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman, atalarının yardım isteklerine kayıtsız kalmadı. İlk kapitülasyonlar Fransızlara verildi. Bugünkü hale gelmenizde, bu imtiyazların yeri yok mu sanıyorsun!Türk milleti yücedir. Her yardım isteyene din, dil, ırk farkı gözetmeden elini uzatmaktır. Tarihte böyle olmuştur. Gelecekte de böyle olacaktır. Tıpkı atalarına yapıldığı gibi.Tarih bilginizi artırmanız, hem size, hem Fransız halkına, hem de dünya barısına katkıda bulunmuş olursunuz.Tamer ÇAPIN- (E) Hv. Alb.Aynaya bakalım, öyle kızalımHEPİMİZ Fransa'nın almış olduğu karara kızıyor bazılarımız, Fransız mallarını boykot edelim diye kampanya başlatıyor. Bir Türk olarak şunu ifade edeyim ki bizler gibi düşünen insanlarında hem fikirde olacağına inanıyorum Fransa Meclisi'nden umarım bu karar çıkar. Bir çoğunuz ya nasıl olur sen ne biçim Türksün diye söylenir oluyorlar. Sevgili dostlar bizler Türk kimliğimizi taşıdığımız müddetçe, bizler bu topraklarda yaşadığımız müddetçe daha çok Fransa çıkacaktır. Ben 32 yaşındayım.Üniversite tahsilini yapmış Türkiye'nin eğitimli tabir edilen insanları arasında olduğumuz sayarak bu yaşıma kadar ben Türkiye'nin suya sabuna dokunmamayım politikalarından sıkıldım. Ben dünya milletleri içinde boynu eğik bir millet olmaktan sıkıldım. Ben dünyayı sömüren emperyalist güçlerinkendi halkları için yaptıklarını gördükçe bizlerin neyi eksik dememden usandım. Kendi çıkarları için ülkesini ve milletini satanları görmekten midem bulanmaktan bıktım, yıllardan beri batıya şirin görünme içersinde olmaktan ve bunun için elimizde kalanları çarşı pazara düşürülmesinden de utanır oldum.Sevgili dostlar Fransa'ya kızıyoruz neden kızıyorsun aynaya bir bak ondan sonra kız. Fransa mı bizim kapımızda el pençe gel kardeşim AB'yi alacağım diye zırt pırt Ankara'yı aşındırdı?Dünyada Ermenistan ile birlikte toplam 5 milyon Ermeni var iken dünyada Türkiye ile birlikte 350 milyon Türk var. Sonuç ortada.Adamlar milliyetçilik yapıyor gittiği her ülkede ülkelerinin menfaatleri için çalışıyor ekonomik güç elde ediyorlar ve bunu siyasi güce dönüştürüyorlar. Bizler Ermeni lobisine karşı Yahudi'nin kucağına oturuyoruz. Aynaya bakalım ve Fransa’ya öyle kızalım. Ülkenim ekonomisini yabancılara teslim et, sonra boykot edelim diye çık. Bugün finans sektörünün kaçta kaçı yabancıların? Yarın İngiliz dese başka bir şey HSBC Bank'tan mevduatlarımızı çekeceğiz. Bizler günlük ihtiyaçlarımız için günlük düşünüyoruz.Türkiye eğer ki boykot yapacaksa ilk önce milli ekonomi yaratmalı,

yabancı mal tüketmemeli. Bu ülkeyi yönetenler çok iyi bilmeleri

gerekir ki ülkelerin dostları yoktur (Türklerin Türklerle dostluğu hariç), sadece çıkarları var. Fransa'nın dostluğu Ermenilerin çıkarlarının olduğu yerde bitti. Bizlerin yapması gereken tam bağımsız Türkiye'yi hedeflememiz gerekiyor.

Bunun için ne gerekiyorsa yapmalıyız.

Atalarımızın bir sözü var bir musibet bin nasihatten iyidir, diyerek umarım Fransa Meclisi'nden karar çıkar.

Yüzde yüz Türk olduğun gün cihan senindir.

(Türkgücü Google Groups'dan)Concorde Meydanı'nda eylemİŞÇİ Partisi, Talat Paşa Komitesi ve Türk örgütleri bugün Paris Concorde Meydanı'nda toplanarak, Fransız Milli Meclisi önünde büyük bir uyarı ve protesto gösterisi yapacaklar. TSİ 13.00, FSİ

3-4 MİLYON SEMPATİZANI VAR

- Türkiye'de ben diyeyim 4 milyon, siz deyin 3 milyon sempatizanı vardır. Özellikle Karadenizliler olmak üzere İzmit'ten Amasya'ya, Sakarya'dan İç Anadolu'ya, Marmara bölgesinden Doğu ve Güneydoğu'ya sempatizanı bulunan bir cemaat grubudur; özellikle esnaf kesiminden yandaşı çoktur. Aralarında tekstil ve boya sanayiinde faaliyet gösteren holding sahipleri de vardır

- Camide öldürülen Bayram Hoca'nın Fatih Camii'ndeki cenaze törenine AKP'lilerden kimsenin katılmadığı yazılmıştı...

CEMAAT BAKAN ŞAHİN'E TEPKİLİ

- Şuna dikkat edin. Genelkurmay Başkanı Büyükanıt'ın, ünlü irtica konuşmasını yaptığı gün... Başbakan Erdoğan da Amerika'da, yerine de 'vekil' olarak bıraktığı Mehmet Ali Şahin'e gazeteciler Büyükanıt'ın konuşmasına ne dediği soruyorlar. O da 'Konuşmanın a'dan z'sine kadar katılıyorum. Eğer cübbe ile gezen biri varsa, İçişleri Bakanlığı ne güne duyor, gereğini yapsın' demişti.

Yazının Devamını Oku

Hiç aynaya bakmazlar mı

10 Ekim 2006
YILLARDAN beri Türkiye Cumhuriyeti'ni 'Ermeni soykırımı' iddiasıyla sıkıştırmaya çalışan, ülkelerindeki Ermeni vatandaşların oylarını almak için anıt dikme, soykırımın tanınması için kanun çıkarma yarışına katılan saygın(!) batılı ülkeler, acaba hiç aynaya bakmazlar mı?

Bakmazlar, bakamazlar; çünkü baktıklarında tarihin henüz mürekkebi kurumamış sayfalarında, iğrenç tablolarla karşılaşacaklardır. Avrupa'dan Amerika'ya göç eden 'beyaz adam'ın, Kızılderililere nasıl kan kusturduklarını, koca bir ırkı yok etmek için neler yaptıklarını göreceklerdir. Daha sonraları, iş yaptırmak, kendilerine hizmet ettirmek için Afrika’dan koparılarak getirilen ve hayvan muamelesiyle esir pazarlarında satılan kölelerin utancıyla karşılaşacaklardır.

II. Dünya Savaşı'nda, esir aldıkları Yahudileri, kadın-erkek, yaşlı-çocuk demeden esir kamplarında açlığa mahkûm ederek, asarak, vurarak, fırınlarda imha eden Almanlar acaba Buchenwold ölü yakma fırınının önünde, onlar için bir utanç abidesi diktiler mi?

Yıllarca Fransız sömürgesi olarak ezilmiş Cezayir halkının, özgürlüğe kavuşmak için yaptığı mücadelede öldürülen onbinlerce Cezayirli ne çabuk unutuldu! Daha 44 yıl önce Isly Sokağı'nda sivil halkın sıkıştırılarak kurşunlanması anısına bir saygı anıtı yapılması için, Fransa Parlamentosu bir hazırlık yapıyor mu?

Ülkelerindeki yüz binlerce Yahudi'ye yaşam hakkı vermeyerek, baskı uygulayarak kovan İspanyollar, acaba bunun kefaretini ödediler mi?

Evet! Bu saydıklarım, tarih kitaplarında çok açık ve net olarak yer almış gerçekler... Buna rağmen, henüz kanıtlanmamış bir iddiadan öte gitmeyen Ermeni soykırımını bahane ederek Türkiye’yi sıkıştırmaya çalışan ülkelere karşı, neden bu örnekler gibi pek çoğu ortaya çıkarılmaz ve onların yüzüne vurulmaz.

Devleti yönetenlere açıkça soruyorum: Bu konuda yıllardan beri neden hep savunmada kalıyor ve yumruk yiyoruz. Yeter artık!

Yazının Devamını Oku

Başkana göre; Etimesgut güllük gülistanlık

10 Ekim 2006
ETİMESGUT Belediye Başkanı Serhat Kemal Yılmaz, "Etimesgut asıl şimdi enkaz oldu" (4.10.2006) başlıklı okuyucu mektubuyla ilgili olarak şu açıklamayı yapıyor: "İlçemizin merkezindeki 14, 14 A, 15, 19 ve Tüzün sokaklarda yürüttüğümüz sokak düzenleme çalışmalarımız 17.8.2006’da başlamış olup resmi sözleşme gereği 15.10.2006’da sona erecektir. İş, normal seyrinde devam etmektedir.

Yazıda ’yol çalışması’ olarak anılan yerdeki sokakların tamamı 12 metre ve altındaki sokaklardır. Dolayısıyla tüm Etimesgut’un yükünü kaldıracak bir trafik yoğunluğunu taşıyacak durumda değillerdir. İlçe merkezinin trafik akışı Şehit Hasan Öztürk ve Hikmet Özer caddeleri üzerinden İstasyon Caddesi bağlantılarıyla sağlanmaktadır.

Adı geçen bölgedeki sokakları ise ’kent merkezi düzenlemesi’ kapsamında daha çok yayalarımızın faydalanacakları şekilde düzenliyoruz. Buradaki çalışmalarımız sırasında dört sokağın altyapısını tamamen yeniledik. Elektrik hatlarını tamamen yer altına aldık. Yağmur suyu hatları hiç yoktu, onları yaptık. Kanalizasyon şebekesini onardık. Telekom, EGO gibi kuruluşlar çalışmalarını tamamladılar. Bölgedeki kaldırım ve bordür çalışmalarımız tamamlanmak üzeredir. Şu anda da asfaltlama işlemlerimiz hızla devam etmektedir. Açık ve kapalı kafeteryaların ve ışıklı su oyunlarının da yer aldığı bu bölgemizin ışıklandırmasını özel olarak tasarladık. Çalışmalar tamamlandığında bu bölgemiz Etimesgut’un en gözde mekánlarından biri haline gelecektir."

EGO otobüslerine otopark önerim

BATIKENT’te bulunan metro istasyonunda araçların ve servis yapan EGO otobüslerinin park yaptığı alan Büyükşehir tarafından satılmış (bu arsanın satışıdan dolayı Melih Gökçek’in yargılanması sürüyor), alana bir işmerkezi yapılmıştı.

Burayı kullanan EGO otobüsleri ana caddeleri tıkayarak rastgele park etmekle

bölgede hergün bir kaç kazanın meydana gelmesine sebep oluyorlar.

Sorunumuzla il ve ilçe belediyeleri ilgilenmediler. Halbuki işmerkezine verilen arsanın hemen arkasında 15 dönümlük zemini otaparka hazırlanmış

Büyükşehir’e ait bir alan var. Burası kullanılırsa giriş-çıkışları yapıldığında hem otobüsler, hem de vatandaşlar araçlarını rahatlıkla park edebileceklerdir. İnsanlarda rahatça yürüyecek ve kazaların da önüne geçilmiş olunacaktır. Yok mu bu işle ilgilenen belediye yetkilisi?

Yunus BÜLBÜL

BATIKENT


Döner sermay paralarını bekliyoruz

DIŞKAPI Hastanesi’nde çalışan bir doktor ki: "Son üç dört aydır döner sermaye ödemeleri yapılmıyor.

Aynı zamanda özel hastane ve eczanelerin kurumsal borçları da ödenmiyor. Sağlığa ayrılan ödenekler bittiğine göre, acaba biz bu döner sermaye alacaklarımızın üzerine bir bardak su mu içeceğiz?

Yoksa, geçen yılki gibi Maliye Bakanı Kemal Unakatın, bu alacaklarımızı ’kazara’ silecek mi? Hatırlanırsa, geçen yıl 3.5 katrilyonluk kurum alacakları bütçe görüşmeleri sırasında ’kazaen’ silmişti. Bu nedenle aklımıza kötü şeyler geliyor."

Görüş

Bir daha demokrasiye dönülemez

ORDUMUZUN ve Cumhurbaşkanımızın ülkemizde ’irtica tehdidinin varlığı’ uyarılarına karşın, Başbakan Erdoğan’ın ’irtica tehdidi yok’ cevabını hayret ve şaşkınlıkla karşılıyoruz. Oysa bunda şaşılacak ne var, hiç kimse kendisini tehdit olarak görür mü? Erdoğan’dan kendi kendisini tehdit olarak kabul etmesi beklenebilir mi?

Bence asıl şaşılacak şey, gözümüzün önünde çağdaş rejimin içi boşaltıldığı, finale gelindiğinden söz edildiği halde halen tehditten söz etmektir. Final durumuna karşın niye, sadece tehdit olarak kabul ediyoruz. Demokrasi için. İktidar seçimle geldiği için. Rahmetli İnönü’nün bir sözü var; "Vatan pahasına siyaset olmaz." Bence de ’demokrasi pahasına demokrasi olmaz.’

Daha doğrusu bir kez ve son kez olur. Vatan elden gider, bir daha vatan pahasına siyaset yapamazsın. Demokrasi elden gider, bir daha gerçek anlamda demokrasiye dönemezsin. İran gözümüzün önünde. Humeyni rejiminden dönülemiyor.

Önümüzdeki seçimlerle ülkemizde bunu önlemeliyiz.

Av.Sait KEKEÇ
Yazının Devamını Oku

Kim denetliyor

9 Ekim 2006
ÜMİTKÖY’de bulunan Narsis Güzellik Salonu’nda tanık olduklarımı insan sağlığının nasıl hiçe sayıldığını göstermesi açısından yazma gereği duyuyorum. Bu salonda ’cilt bakımı’ yaptırmak için sıra beklerken, çalışan kızlardan birisinin, karşımdaki odada boş halde önünde duran 4-5 adet markalı ve kaliteli makyaj malzemesi kabına (krem, şampuan) üzerinde nerede üretildiği bile yazmayan bir bidondan sıvı boşalttığını gördüm.

Sıramı salıp biraz daha izledim. Az önce doldurdukları fason üretim kremleri ve şampuanları müşteride kullanmaya başladılar. Kalabalık ortamdan yararlanıp odaya gittim. Bidon üzerinde hiç duyulmamış bir yerli firma ismi vardı. Bitmiş fakat atılmamış, doldurulmayı bekleyen bir düzine daha boş ithal, kaliteli cilt bakımı kabı gördüm.

Kansere yol açabilecek sağlıksız ürünlerle müşteriler kandırılıyor. Buraları hiç denetleyen yok mu? İnsan sağlığı bu kadar ucuz mu? Ayrıca güzellik salonu adı altında kuaför de işleten bu salonda çalışan personelin hiç birisinin bu alanda eğitim almadığını, çıraklık ilişkisi içinde işi öğrendiklerini duydum. Diplomasız, belgesiz işyeri nasıl çalıştırılır?

Suna KAYHAN-suna.kayhan@mynet.com

25 yaşındaki vekillerimiz

İLK bakışta şaka gibi geliyor. 25 yaşındaki bir gencimiz genelde okulunu yeni bitirmiş, henüz askerliğini yapmamış olabilir. Bu durumla ilgili bir düzenlemeye ihtiyaç ayrıca duyulabilir.

Bir partiden aday olmak için yapacağı başvuru parasını babasından alacak veya kendisini destekleyecek bazı cemaat dernek v.s. gibi kurumlara borçlanacaktır. Bu işin altyapısı henüz hazır değil gibi görünüyor ama gene de olumlu icraat.

AB ülkelerinde olan her şeyin bizde de olmasında hiç bir sakınca yok. Yeter ki müzakerelerde doğru hamleleri yapabilelim. 301. maddenin kaldırılması gerekiyorsa kaldıralım ama ondan beklenenlere cevap verecek yeni bir düzenlemeyi devreye sokalım. Çünkü bu tür koruyucu yasaların AB ülkelerinde de var olduğu biliniyor.

Daha öncelerde de ifade etmiştim, kararlı olmak ve dikine gidebilmek gerekir. İç politikada oy kaybettireceği kaygısını taşımamak gerekir. Mademki 301. maddenin varlığından rahatsızlığını (yazar Elif Şafak’ı arayarak) belirten Sayın Başbakan bunun gereğini yapmalıdır. Bunun için muhalefet partilerinin desteğine ihtiyacı yok. Ama buna kendileri inanmıyor da yanlışa ortak arıyorlarsa başka.

Seçilme yaşının 25’e indirilmesini sağlayan Anayasa değişikliği için muhalefetin oylarına ihtiyaç vardı ve bu sağlandı. Meclis’te yapılacak yasa ve Anayasa değişikliklerinde AKP’nin muhalefetle sırf milletvekili sayısını temin için değil de görüşbirliği içinde hareket etmesi en çok milletimizi memnun etmektedir.

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNDE DE

Dileriz Cumhurbaşkanlığı seçiminde de aynı şey yapılır; yapılmalıdır da...

Çünkü AKP oylarında epeyce gerileme olduğu kamuoyu yoklamalarından anlaşılıyor. Milletvekillerimizin parmak sayısına güvenerek (demokratik olmasına rağmen) yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi toplumumuzu gerer ve istenmeyen olaylara sebebiyet verebilir.

Meclisimizde 25 yaşındaki milletvekillerimizi görebilmek için yani bu değişikliğin ilk seçimde yürürlüğe girebilmesi için Cumhurbaşkanlığınca hemen onaylanması gerekecek herhalde. Yeniden görüşülmesi gibi bir nedenle Meclise iadesi durumunda 2007 seçimlerine yetişmeyebilir. Şimdiden hayırlı olsun.

Oğuz K. KANARULAH oguzkkaraduman@hotmail.com

Büyükşehir lütfen

İNCESU Caddesi’nde oturmaktayım. 1.5 ay önce apartmanımızın girişi su sızıntısı nedeniyle Büyükşehir’in ağır iş makinelerince kazıldı. Su sızıntısının nedeninin bir üst sokaktaki su borularından kaynaklandığı saptandı. Ancak kazı sonucu apartman girişi ve otopark kullanılamaz hale geldi. Bu süre zarfında Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılması taahhüt edilen apartman girişi defalarca hatırlatılmasına rağmen yapılmadı. Bu konuyu uyarı anlamında dile getirir misiniz?

Ömer KARADAĞ-ÇANKAYA

Biliyor musunuz

ODTÜ
Mezunları Derneği’nde ’Ortadoğu Projesi ve Ortadoğu’daki Son Gelismeler’ konulu panele Dr. Onur Öymen’le birlikte katılan Prof. Mümtaz Soysal’ın, seçimlerde partilerin biraraya gelmesi için çağrıda bulunduğunu, bu çağrıda görevin Meclis’teki en eski partiye düştüğünü söylediğini... ANAVATAN Ankara il Başkanı Muharrem Soğuksu’nun, AKP’nin Talatpaşa Bulvarı’ndaki iftar çadırının üzerindeki resimlerle ’sirk çadırı’ görüntüsüne dönüştürüldüğünü belirterek, "Bunlar reklam amaçlıdır, vergisi de alınmalıdır" dediğini... ’TURKUAZ Hareket’ lideri Ali Müfit Gürtanı’nın, BM tarafından ABD eski Başkanı Bill Clinton’a yarın verilecek ’2006 Küresel Liderlik’ ödülü törenine katılmacağını...

Kakaconi

ABD’
nin Ankara Büyükelçisi’nin sözlerine bir farkla katılıyoruz. Sözün doğrusu, Türkiye’de zaman zaman olanın ’kakafoni’ değil; had ve hukukunu bilmeyen ’Kakaconi’lerin her zaman var olduğudur.

N.AK
Yazının Devamını Oku

Kazakistan, göç ve yatırım bekliyor

8 Ekim 2006
KAZAKİSTAN'da kötü giden bir şey yok. Her gün her şey daha iyiye gidiyor. Bozkırda iş merkezleri ve rezidanslar yükseliyor.

Ekonomiye 50 milyon dolar yabancı yatırım girmiş. Nazarbayev, ülkesinin tanıtılması amacıyla yaptığı büyük projelerin açılışında davet ettiği dünya liderlerini yeni başkent Astana'da ağırlıyor. Rusya ile ilişkilerini akıllıca yürütüyor; asırlardır korktuğu Çin'e "elini üzerimden çekersen sana petrol veririm" diyor. Bu tavizle tekstil yatırımları da başlamış Kazakistan'da. Çin-Hindistan rekabetinde, ikisine karşı dengeyi koruyor. Petrol yatırımları için üzerine gelen ABD ve AB üyesi ülkeleri gayet güzel 'idare' ediyor. Jeopolitik unsurları dikkate alıp ülkesi için en uygun siyaset-ekonomi ve kültür yapısını oturtmakta hayli mesafe almış.

Komşu Türk cumhuriyetleri ile bir sorunu yok. Kırgızistan ile aralarındaki gümrük giriş-çıkışını serbestleştirmiş; Kazakistan'ın en büyük kenti Almatı'dan Bişkek'e kadar çift yolun açılmasıyla mesafe 1.5 saate inmiş.

Kazakistan'ın toprakları Türkiye'nin dört misli büyük, ancak nüfusu henüz 15 milyon; bunun yüzde 30'ları da Rus ve öteki milletlerden...

Körfez ülkeleri gibi bir petrol devi olacak.

ASTANA COŞUYOR

Başkent Astana'ya vardığınızda bu gelişmişlik gözle görülür şekilde dikkat çekiyor. Kenti bir Japon mimara dizayn ettirmiş Nazarbayev... Lüks konut yapımı teşvik ediliyor. Ancak Atatürk'ün kurduğu Ankara gibi Astana'nın 20-30 yıl sonra cadde ve yol bakımından yetersiz kalacağını gözlemek mümkün.

Kazakistan'da 9 milyon Kazak, 4.5 milyon Rus ve diğer Slav halkı yanında Hıristiyan Almanlar, Budist ve putperest Koreliler, ateistler ve diğer küçük etnik ve dini inanıştan gruplar bulunuyor. Ülke nüfusunun yüzde 55'inin tercih ettiği İslam dinine Kazak asıllıların yüzde 70'i mensup. Büyük çoğunluk Ortodoks Hıristiyan.

Körfez ülkeleri gibi bir petrol devi olacak.

ASTANA COŞUYOR

Başkent

Yazının Devamını Oku