Cüppeli’nin babası ’Bijan’cı çıktı

1970-80 ve 90’ların ortasına kadar zengin bir işadamı olarak bilinen Yusuf Ünlü ve oğlu ’Cüppeli Ahmet’in (Ahmet Mahmut Ünlü) yakın çevresini bilen bir dostumuz dün telefon ederek, "Bu aileyle ilgili bildiklerimi aktarmak istiyorum, çünkü Cüppeli denilen adam birçok insanı kandırdı, hálá da peşinden sürüklüyor" dedi.

Haberin Devamı

Dinliyoruz:

"Cüppeli Ahmet Hoca, imam hatip mezunudur, çok zekidir, bir gördüğünü unutmaz. Cemaat dışından konuşanlar kendisini 'entelektüel' olarak tanımlarlar. Şeker hastası olduğu için sağlığına çok dikkat eder. Ancak beş altı ay önce Memorial Hastanesi'nde by-pass ameliyatı geçirmiştir.

- Baba-oğulun zenginlikleri

- Gayrimenkul zengini olduklarını yakınları bilir. Cüppeli'nin parasının öyle söylendiği gibi cemaat kaynaklı olduğunu sanmıyorum. Ama Beykoz'da 20 dönümlük Hazine arazisine yapılan külliye gibi Gaziosmanpaşa'nın Taşoluk Beldesi'nde DYP'li başkanın gözardı etmesiyle yapılan dört katlı 2. külliyenin mali kaynaklarının nereden karşılandığını önce Defterdarlık'a sormak gerekiyor. (Bu camiler 50 bin kişinin mamaz kılacağı kapasitedir.) Bunlarda aile parası var mıdır, yok mudur; şeffaf bir şey görülmediği için bilinmiyor. Bu arada internet sitelerini ararsanız bir gazetecinin "Allah rızası için soyuyor" başlıklı yazısını okuyabilirsiniz.

Haberin Devamı

MERCEDES SEVDASI

Cüppeli Ahmet ile öyküler bitmiyor:

"Beykoz Çavuşbaşı'nda, daha sonra devletin elkoyduğu külliyenin arkasında bazı villalar vardır, gidip kimin diye sorun size ne diyecekler bakalım. Bunların bazılarında aile fertleri oturmaktadır. Cüppeli Ahmet, bazı vaazlarında mal varlığını anlatırken, 1980'lerde Fatih'te Mercedes 300'le gezdiğini söylemektedir. Evlerinde her zaman hizmetçileri vardır. Nitekim, bundan bir süre önce Acarkent'teki villalarında çalışan yabancı uyrukluların polis araması sırasında Cüppeli'nin de villasında iki Moldovalı çıkmıştır."

OKÇİVİ VE 12 EYLÜL

Muhatabımız, 12 Eylül döneminde yurtdışında kaçak dönemlerine ilişkin de şu ek bilgiyi veriyor:

"1936 Giresun doğumlu baba Yusuf Ünlü, Bayrampaşa'da Okçivi'nin sahibiydi. 12 Eylül'den önce her türlü demir piyasasına hâkimdi. Ayrıca Ünlü Pazarlama, Som Haddecilik, Bereket Su-Soda, Emaş Emlak ve su dağıtımı yapan Yıldız Su adlı şirketleri vardı. Baba Ünlü, Abuzer Uğurlu, Kemal Horzum ve Dündar Kılıç vs. gibi mafya babaları ve kaçakçılarla dosttu. Hatta Emlakbank'ı dolandırıp yurtdışına kaçan Horzum'la Yıldız Su'da ortaklığı da vardı.

LEMAN GÖLÜ

1980'de 12 Eylül İhtilali olunca bunların çoğu İsviçre'ye kaçtılar. Yusuf Ünlü, bu gibi arkadaşlarıyla Leman Gölü kıyısında bir otelde kalıyordu. Daha sonra, yazdığınız gibi Özal'ın söz vermesi üzerine bu gibi kaçak isimler, sorgulanmayacakları vaadiyle Türkiye'ye döndüler, havaalanından ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldılar. Hatta Yusuf Bey'in bazı arkadaşlarının vergi borçlarını ödemeyi üstlendiği söylenir. Daha sonra işlerini düzelten Yusuf Ünlü, bu arada by-pass ameliyatı olmuş, ayrıca geçirdiği trafik kazası sonucunda beyin ameliyatı geçirmiş, 8 ay hastanede yatmıştır. Yine ekonomik kriz yaşaması neticesinde bu kez 'Büyükadalı Hacı Kerse' diye bilinen işadamından faizle borç almıştır. Bu arada Fatih'te bacağından vurulmasının, bu borcun ve faizlerinin ödenmemesiyle ilgili olduğu konuşulmuştur.

Haberin Devamı

Baba Ünlü, 1998'e doğru işleri çıkmaza girince iflas kararı aldırmış ve bundan sonra kendini dine vermiştir. Fatih'te 1993'te kurdukları 'Fatih Hak ve Hizmet Vakfı'nın işleriyle uğraşmaya başlamıştır. Ünlü'nün, ticaret hayatında Akbank, Toprak, Garanti, Bank Ekspres ve Sümerbank'la yaşadığı kredi sorunlarında işlerini, uzaktan akrabası olan MHP'nin savunma avukatlarından Halim Şahinoğlu yürütüyordu.

ÖZAL VE 'BİJAN'

- Yusuf Ünlü için çok yakışıklıydı diyorsunuz...

- 'Asil' bir zengin sayılır... Yusuf Bey'in iç çamaşırından takım elbiselerine kadar her şey, Özal'ın Türk kamuoyuna tanıttığı 'Bijan' markasını taşıyordu. İstanbul'un tanınmış bazı işadamlarıyla yakın dosttu; kendisi de epeyce zengindi. Söylediğim gibi 1980 öncesinde Balkanlar'daki bütün demir ticaretine hâkimdi; Abuzer Uğurlu da, Uğur Mumcu'nun yazdığı gibi silah ticaretine... Unutmadan söyleyeyim, o yıllarda hayali mobilya kaçakçılığından mahkûm olan Yahya Demirel cezaevinden çıktıktan sonra Yusuf Ünlü'nün Kabataş Setüstü'ndeki bürosuna sık sık uğrardı.

Haberin Devamı

TANTAN OLMASAYDI...

- Peki oğul Cüppeli Ahmet...

- Fotoğraflarında görülen deniz merakı daha 20 yıl önceden gelir Cüppeli'nin... Kumburgaz'da, şimdi 'Haşema' denilen uzun donla ilk denize girenlerden biriydi. Teknesi vardı, onunla su kayağı yapardı.

Bir şey daha ekliyor dostumuz:

"Sadettin Tantan İstanbul Mali Şube Müdürü iken (12 Eylül), Tahtakale'deki bir operasyon sonrası baba Ünlü, Tantan İçişleri Bakanı olduktan sonra da (2000) usulsüz eylem ve işlemlerinden ötürü de oğul Ünlü gözaltına alınmış ve bir süre tutuklu kalmıştı. İkinci operasyondan sonra Beykoz'daki külliyesine elkonulabilmişti."

////////////////

 Nobel'i kime vermezler

BİR edebiyatçımız bize bir not göndermiş; yorum katmadan aktarıyoruz:

Haberin Devamı

"Orhan Pamuk, Nobel Edebiyat Ödülü'nün bu yıl da en güçlü adayı gösteriliyor.

Acaba öyle mi?

Orhan Pamuk adının her yıl böylesine ortaya atılması, hele Pamuk'un ödül almak için 'saçma-sapan' işler yapması, tepkilere neden oluyor.

Jürinin kendi ülkelerinin politikalarına çok fazla karışan yazarlardan da hiç hazzetmediği biliniyor.

Öte yandan ödül jürisi, karar sürecinin medya ve kamuoyu baskılarıyla etkilendiği izleniminden kaçınıyor.

Bu açıdan hiç şansı yok gibi.

Ayrıca, jüri ödül kurucusu Alfred Nobel'in vasiyeti doğrultusunda 'değerli olup ünlenmemiş edebiyatçılar' seçilmesine özen gösteriyor.

Pamuk'un bu açıdan da hiç şansı olmadığı görülüyor.

Büyük olasılıkla ödül, bu yıl bir İsveçli şaire verilecek ve Pamuk yine avucunu yalayacak.

Keşke ülkemizden bir yazar kazansa.... Ancak gerçekler ortada iken pek umutlu olamıyoruz."

////////////////

 Korutürk 19. ölüm yıldönümünde anılıyor

6. Cumhurbaşkanı Fahri S. Korutürk, ölümünün 19. yıldönümünde Moda'daki büstü önünde düzenlenecek bir törenle bugün 13.00'de anılacak. Törenin ev sahipliğini Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk yapıyor. Ben de koordinatörlüğünü yürütüyorum. İlk kez geçen yıl başlattığım bu anma törenine Korutürk'ün hayattaki eşi Emel Korutürk, kızı Ayşe Arzık ve birçok akrabası ile Kadıköylüler ve Modalılar, 1. Ordu Komutanlığı temsilcisi katılmış; Belediye Başkanı, Kaymakam ve ben de birer konuşma yapmıştık. Törenin bu yıl da daha organize bir şekilde gerçekleşeceğini sanırım. Gazeteci ağabeyimiz Melih Aşık da anma toplantısında bulunacaktır.

Haberin Devamı

Muzaffer Ayhan KARA

/////////////////////

'TRABZON'DA RAMAZAN'A TEPKİLER

----------------------------

Çok ama çok üzüldüm

SİZE bir mektup yazan Hürriyet okuru Metin Altay'ın ramazanda yemek yiyecek lokanta bulamadım ifadesinde bulunmuş.

Öncelikle şunu belirtmem gerekir ki, böyle bir durum sözkonusu ne bugün oldu ne de geçmişte.

Ancak şöyle bir durum sözkonusudur. Şehrin genel yapısının muhafazakar ağırlıklı olması (dinci değil) nedeniyle genel olarak restoranların müşterisi düşer. Bunu fırsat bilen restoran sahiplerinin çoğunluğu da, bu ayda işyerlerinde bir imaj değişikliği için kapatarak, tadilata girerler.

Bunu ifade etseniz kabul ederim. Ancak genel olarak lokantalar veya restoranlar ramazanda kapalı, yemek yiyecek yer yok. Bununla birlikte Trabzon bağnaz bir yer anlamı çıkarmak, abesle iştigaldir.

Bunu yazan kişinin ya Trabzon'la bir sorunu vardır, ya da üzerine çok eğilmeden yaptığı bir hatadır.

Ancak bundan daha önemli olan sizin böyle bir yazıyı süzmeden veya Trabzon'daki DHA yetkililerine sormadan yayınlamanızdır.

Dolayısıyla aslında ben, size o yazıyı yazandan çok, bunu hiç bir araştırma yapmadan yayınlayan sevdiğim ve yazılarını takip ettiğim gazeteci Yalçın Bayer'i sorumlu tutuyorum.

Eminim ki, bu yazıdan dolayı gerçeği araştırıp öğrenip, bir de üzerine kendi yorumunuzu katarak bir yazı kaleme alacaksınızdır.

DHA Trabzon Temsilcisi yılların abisi ve bizim de ağabeyimiz saygı değer insan Turgay Murtezaoğlu'na da büyük haksızlık edildiği kanaatindeyim.

Osman Cudi YILMAZ

Kuzey Ekspres Gazetesi Ekonomi Editörü

osmancudiyilmaz@hotmail.com

Benim cevabım

SEVGİLİ meslektaşım Osman Cudi Yılmaz'a cevabımdır...

Belirli noktalarda haklısınız. Zaten bu köşe benim değil, okurlarındır. Altay, böyle bir izlenimi hissetmiş ve yazmıştır. Her gelen yazıyı denetlememin olanağı yok; benim için telefon veya e-mail adresi olması yeterlidir güven açısından. Ayrıca ben her okuru polis gibi araştıramam, benim de bir görüşüm ve bildiklerim var. Ancak bu görüşlere gelen yanıtları da hiç çekinmeden yayınlarım. (Dostum, Musa Alioğlu'nun bana gönderdiği ağır eleştiriyi de okumuşsunuzdur.) Bu olayın, Türkiye için çok önemli bir tarafı da şudur; bu ramazanda böyle bir tepki ilk kez Trabzon'dan gelmiştir.

Bazı 'parayonak' kesimlere de bir cevap olmuştur, gösterilen aşırı hassasiyete karşı... Bir papazı öldüren gencin mahkum olduğu gün bu konuya gösterdikleri tepkinin Trabzonlular açısından başka bir anlamı da olsa gerek. Trabzon'un aydın ve çağdaş bir kent olması açısından... Bu konuyu önce Turgay Bey ile daha sonra beni arayan Belediye Başkanı ile de konuştum.

Gözlerinizden öperim.

Yalçın BAYER

/////////////////

Annemin başına gelen

BENİM ailem de iki sene önce bir Ramazan ayında turistik gezi amacıyla Trabzon’a gitmişti. Annem şeker hastası ve 70 yaşında dolayısıyla oruç tutamıyor. Kendisi de yiyecek bir şey bulamamış, bir bakkal acıyıp gelin size ekmek arası bir şeyler yapayım, eğilip şurada yiyin, kimse görmesin, kimseye de söylemeyin, demiş.

Bu yüzden de tatili kesip Trabzon’dan ayrılmışlar. Bu anıları her Trabzon lafı geçtiğinde aklıma gelir, üzülürüm.

Şimdi ben annemin anlattığına mı, duyarlı Trabzonlu vatandaşa mı inanayım?

Av.Esin EKMEKÇİ

////////////////

Okurunuzu Trabzon'a davet ediyoruz

EFENDİM, Trabzon çağdaş bir kenttir. Okurunuz misafirimiz olsun, merkezde en az 30 lokantada yemek yedirelim kendisine. Burası köy değil, kasaba değil. Üniversitesi, Süper Lig de iddialı bir takımı var. Kimsenin baskı görmediği, her yerin serbestçe ticaretini yaptığı Karadeniz'in en önemli kenti.

Trabzon, Fatih ve Çarşamba değil.

Trabzon gibi güzide bir yerde böyle bir şey olmaz.

Ruşen ERTÜRK

/////////////////

Öküzün altında buzağı aramak

METİN Altay isimli okuyucu "Trabzon'da ramazan" başlıklı yazısında, ramazan ayında lokanta bulamadığından cips ile karnını doyurduğunu yazıyor.

Görev yeri değiştirmem nedeniyle 1985 yılında Trabzon'a atanmış ve Ramazan ayında İstanbul'dan gelen bir arkadaşıma içkili yemek ısmarlamıştım. Adres olarak da herkesin çok iyi bildiği Meydan Parkı'ndaki (Şimdi yıkıldığı için ismini söylemekte bir sakınca görmüyorum) Özgür Otel idi. İçkili olmasına rağmen ne garsonlardan, nede diğer müşterilerden en ufak bir tepki gelmemişti ve üstelik akşam yemeği idi. (Yani iftar saatlerine denk gelmişti)

Aradan geçen 20 yılda ülkemizin demokrasi ve irtica yönünde geldiği noktaya bakın. İrticayı tarif edelim diyenlere ithaf olunur.

İhsan DİNÇER

//////////

At gözlüğü ile dolaşmış

OKURUNUZUN arkadaşının ramazanda Trabzon'da yemek yiyecek lokanta bulamadığında şikayetçi olmaktadır. Galiba bu arkadaş Trabzon'da at gözlüğüyle dolaşmış. Arkadaşın niyeti üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir. Trabzon'da Ramazanda birçok açık lokanta vardır. İnanın inanmayım herkes özgürce yaşamaktadır.

İsmail ŞENTÜRK

//////////////////

Trabzonu karıştırmayın

TRABZON'da ramazanda gündüz yemek yiyecek bir yer bulamamış. Buna inanmıyorum. Tamamen saptırma ve yalan. Herkes bilir ki Trabzon'da oruç tutanlar büyük bir çoğunluktadır. Ancak büyük oteller, Rusların yoğun olduğu bölgeler, uzun sokak ve kunduracılar caddesinde bu ihtiyacını giderecek yerler vardır. Bir de dine göre seferi olan insanlar oruç tutmak zorunda da değillerdir. Ayrıca insanların birbirine saygı duyarak, oruçluların yanında yemek yememesinden daha güzel ne olabilir. Bu toplumun birbirine saygısı olarak değerlendiriyorum. Ayrıca bir Trabzon'lu olarak bu kişinin provokatör olduğunu düşünüyorum. Bu kişinin ideolojik ve iyi niyetli olmadığını düşünüyorum. Lütfen Trabzon'u karıştırmaya uğraşmayın. Ayrıca Trabzon'un bu görüntüsünün de irtica ile uzaktan yakından alakası yoktur. Asıl irtica bu kişinin yazdıkları ve yapmaya çalıştıklarıdır. Cumhurbaşkanımız, Genelkurmay Başkanımızın irtica tariflerine bu olayın girdiğini de düşünmüyorum. Kimse öküzün altında buzağı aramasın.

Şamil BOZOĞLU

//////////////////////

FRANSA'YA TEPKİLER

-----------------

BCP: Soykırım savcı batı emperyalizminin bir saldırısıdır

PROF. Mümtaz Soysal'ın genel başkanlığını yürüttüğü Bağımsız Cumhuriyet Partisi'nin (BCP) dün yaptığı açıklamada "Soykırım savı, yalnız Fransa'nın değil, Batı Emperyalizminin bir saldırısıdır" denildi.

Açıklama şöyle:

"Fransa Parlamentosunun 'Ermeni soykırımı yoktur' demeyi yasaklayan, uymayanlara da hapis ve para cezası uygulamayı öngören yasal düzenleme süreci, tüm yurtsever yurttaşlarımızın türlü tepkilerine yol açıyor. Fransa'ya karşı önlemler tartışılıyor.

Tasarının, Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal birlik ve yurt bütünlüğüne yönelik bir saldırı olduğu açıktır. Bu nedenle de her tür tepki haklı görülmelidir.

Ancak, konunun, işbirlikçi çevrelerce "Fransa’daki Ermeni lobisinin seçim sürecinden ve oy potansiyelinden yararlanarak Fransa’nın politikacıları ve partilerini baskı altına almasının bir sonucu"ymuş gibi sunulması, o nedenle de salt Fransız-Türkiye ilişkileri çerçevesinde önlemler düşünülüp önerilmesi ya da tartıştırılması büyük bir kandırmacadır.

Artık, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığına gönülden bağlı olan, kendisini yurtsever, ulussever, solcu, Kemalist...Vb. sayan tüm yurttaşlarımız gerçeği bütünüyle görmelidir. Şu saptamaları da yapmalıdır:

1. Türkiye Cumhuriyeti, yaklaşık 60 yıldır ABD-AB emperyalizminin tasarlanmış açık-kapalı saldırısı ve kuşatması altındadır.

2. Bu saldırı, kendilerinin emperyalist paylaşım planlarını Ulusal kurtuluş Savaşıyla bozan ve başka mazlum uluslara da öncülük ve örneklik eden Lozan Antlaşması ile da varlığını istemeyerek tanıdıkları Türkiye Cumhuriyetini yeniden çökertme ve parçalamayı hedeflemektedir.

3. Hedeflerine ulaşmak için, Cumhuriyeti önce bağımsızlığından, sonra temel dayanağı olan kamu iktisadi kurum ve kuruluşlarından, sosyal devlet niteliklerinden, ulusal eğitim ve sağlık uygulamalarından yoksun bıraktırmakla işe başlatmışlardır.

4. Bu süreç, Marshall Planı, NATO’ya giriş, Gümrük Birliği, AB’ye üyelik, İMF ve Dünya Bankası programlarının uygulanışı...gibi aşamalarla yaşanmaktadır.

5. Sözde komünizm korkutmaca olarak kullanılarak, ABD ile ikili anlaşmalar ve üslerle emperyalizmin ileri karakoluna dönüştürme, şimdi de BOP/GOP projesiyle Ortadoğu tetikçiliğine düşürülme de bu aşamaların öteki yüzüdür.

6. Kıbrıs, Ege, PKK, Soykırım, azınlıklar... vb konuları da şantaj araçları olarak tasarlayıp kullanmışlar, halen de kullanmaktadırlar.

7. Ancak, emperyalistler, tasarımlarını içimizdeki sözde milliyetçi, sözde Müslüman, sözde solcu, sözde özel girişimci, sözde aydın, sözde gazeteci, sözde yazar, sözde sanatçı... denilen ya da sanılan işbirlikçilerden yararlanmışlar, halen de yararlanmaktadırlar.

8. Daha önemlisi, 60 yıla yakın süredir ülkemizde iktidarda bulunan sağ ya da sözde sol iktidarlar, Batı Emperyalizminin baş işbirlikçisi olmuşlar, onların her projesini sözde demokrasi, insan hak ve özgürlükleri... gibi örtülere sararak, halkımıza sunmuş ya da yutturmuşlardır.

9. Bugün iktidardaki AKP ise; bu emperyalist saldırı sürecinin en işbirlikçi, en gerici, en hain ve düşmanca planlarının uygulayıcılığını temsil etmektedir."

////////////////////

BES'ten mektup

BAĞIMSIZ Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı, 9 Ekim'de Ankara'da kendisini ziyarete gelen ve bir süre görüşmelerde bulunan Fransız Ulusal Eğitim Sendikası UNSA Education'un genel sekreteri Patrick Gonthier'a ve sendika yöneticilerine 12 Ekim'de Fransa Parlamentosu'nda görüşülecek "Ermeni soykırımının inkarını suç sayan" ve cezalandırılmasını öngören yasa tasarısıyla ilgili bir mektup gönderdi.

///////////////////

Soykırımı iddiaları belgesine tepki

ABD'nin önemli ve çok izlenen kanallarından biri olan PBS'de Ermeni Soykırımı iddialarını destekleyen bir belgesel yayımlandı ve tabii ki belgesel Ermeni sponsorluğunda hazırlanmıştı.

Aslında belgesel sonrasında yayımlanması beklenen, Türk tarihçilerinin de bulunduğu, program objektif bir tartışma programı da yayımlanacaktı. Fakat Ermeni lobisinin çok güçlü olması ve oylamalarda bizi geçmesi nedeniyle

buradaki Türklerin bütün çabalarına rağmen yayınlanması önlendi.

Sonrasında gönderilen bir çok şikayet mektubu nedeniyle bu tartışma kısmı için tekrar bir oylama yapılıyor.

Arkadaşlardan ricamız sadece birkaç saniyenizi ayırmanız ve aşağıdaki linke gidip oyunuzu 'evet, değişik görüşlerdeki tarihçilerin tartışması, filmin dayanağının anlaşılmasını arttırır" (Yes, allowing historians with differing views to debate a film's premise helps increase understanding ) şıkkını işaretlemeniz ve bunu olabildiğince fazla kişiye en kısa sürede yaymanız. www.msnbc.msn.com

Mithat ABAKAN

/////////////////

Ulusal kampanya açılsın

HÜRRİYET'teki yazılarınızı ilgili ile takip ediyorum.

Günümüzün en önemli konusu olan; Fransa'nın kendi ülkesini hiç

ilgilendirmediği halde sözde Ermeni soykırımı konusunu gündemde diri

tutarak, ne yapmak istediği belli olmayan bir tutum izlemektedir.

Türkiye'de her türlü Fransız markalarına Renault, Carrefour, Pierre Cardin ve aklıma gelmeyen diğer Fransız mallarına Türkiye genelinde boykot edilmesi için ulusal kampanya başlatılmasını rica ediyoruz.

İdris ZORLU

////////////////////

İki sorum olacak

Birincisi, Fransızlar 1. Dünya Savaşında Güneydoğu illerimize çiçek toplamaya mı gelmişlerdi?

İkinci sorum, işgalci ve sömürgecilikle semirmiş bir ulus bize demokrasi ve insanlık dersi verebilir mi?

Doç. Faruk GÜÇLÜ

////////////////

İzmir'den, Fransa Milli Meclisi'ne uyarı

'ERMENİ Belgeleriyle Ermeni Soykırımı Yalanı Büyük Proje 2006' Türkiye Danışma Kurulu üyesi Em. Hv. Pilot Korgeneral Yaşar Müjdeci ile İzmir Yürütme Kurulu Başkanı Av. Erdoğan Özer dün Fransa’nın İzmir Konsolosluğu önünde bir basın açıklaması yaptı.

"Fransa Milli Meclisi'ni uyarıyoruz" denilen açıklamada "Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır. Engizisyon yasasını kabul etme. Büyük Fransız Devriminin değerlerini kirletme. Hapishanelerini hazırla Fransa. Amerikan emperyalizminin Büyük Ortadoğu Projesine alet olma. Amerikan emperyalizminin bozgununu paylaşırsınız. Yasa destekli yalan yine yalandır. Fransa, suçunu büyütüyorsun." denildi.

Açıklama özetle şöyle devam ediyor:

"Ne yazık ki Fransa, Amerikan emperyalizminin planları içinde kendisine verilen rolü sorgulamadan, yer yer ABD’den daha hızlı biçimde davranmaktadır. Bu yasa Fransa’ya onur getirmez.

Türkiye’nin vatanseverleri ve Türk Milletinin öncüleri olarak bugünkü açıklamamızla, Fransız Milli Meclisini, Türkiye’ye karşı hasmane tavır almamaları konusunda uyarıyoruz.

Ermeni soykırımı yalanını koruyacağına inandığınız bu yasa kabul edilirse, Fransız mallarını boykot edeceğiz.

Boykotun sonuçlarına katlanacaksınız.

Türkiye’nin milli hükümetlerinin uygulayacağı bağımsızlıkçı politikalarla yalan koruyucu yasaları tek tek kaldıracaksınız.

Ermeni soykırımı yalanını yasayla yaşatamazsınız!

Engizisyon yasasını kabul etmeyin!

Kahrolsun ABD-AB emperyalizmi!"

////////////////////

Ermenileri de rencide eder

PETROL-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, yayınladığı bildiride Fransa'nın tutumunu kınayarak şöyle diyor:

"Soykırımı inkar edene para ve hapis cezası öngörülmesi ifade özgürlüğü ile bağdaşmaz. Halkların diyalogunu daha da güçleştirir, ilişkilerin gelişmesini önler, düşmanlıkları körükler. Bu tür yasalar Türkiye’nin Ermeni vatandaşlarını rencide eder, komşusu Ermenistan ile ilişkilerinde açık, samimi ve dayanışmacı bir politika izlemesini güçleştirir."

Yazarın Tüm Yazıları