Vedat Okyar

İyi sinyaller gördüm

11 Ağustos 2002
<B>İLK </B>önce hemen şunu söyleyeyim. Çok uzun zamandır topla yatıp kalkıyorum. İlk maçın zorluklarını bilirim. Bu dünyada da böyle. Sezonun başı zordur. Beşiktaş'ta dün bu zorluğu yaşadı. Bir de gözden kaçmasın. Beşiktaş'ın kulübesinde oturan oyuncular bu takıma büyük takım dedirtecek adamlar. Sakatlıklarından dolayı da kenarda başladılar. Oyunun son diliminde 3 tanesi oyuna girdi, oyunun da şekli değişti. Demek ki büyük takım büyük oyuncularla büyük oluyor. Ben skoru sevmedim. Kaybın sevinilecek hiçbir tarafı yok.

Dünkü oyunda bir şeyi içime çok sindirdim. Beşiktaş'ın 6 tane oyuncusu var ki, oyunun ve ligin çevresini değiştirecek. Sergen başlı başına bir alem. Yeni alınan Rumen çok hoşuma gitti. Adam her şeyiyle futbolcu. Bir attı, bir attırdı. Kaçırdığı da cabası. Ama orada olmak da önemli. Adamın önü tıkalı. İlhan, Ahmet, Pascal adamın önünde duruyor. Bu saydığım 3 futbolcunun tribün ile arası iyi. Rumen'in forma bulması için hiçbir maçı kötü oynamaması lazım.

GOLDE HATASI YOK

Yenilerden Tolga'yı beğendim. Hiç sırıtmadığı gibi, tek bir pozisyon hatası da yapmadı. Beşiktaş'ın geçmiş sezondan kalma kemikleşmiş bir defans pozisyon hatası durumu var. Yenilen ilk gol de öyle oldu. Penaltı pozisyonunda araya sokulan top da.

Haa. Orada kaleci topa mı vurdu, adamı mı çekti benim oturduğum yerden görmem mümkün değil. Topa vurduysa penaltı değil. Adamı tuttuysa penaltı.

Beşiktaş'ın ileriye dönük iyi sinyaller verdiğini gördüm. Kaldı ki ben Lucescu'ya, futbol kafasına, insan kalitesine inanan bir adamım. En kısa zamanda Beşiktaş'ın arızalarına çare bulacaktır.

İki gol defans hatasından oldu dedik ama Bursa'nın 90 dakika boyunca pozisyona girdiği başka pozisyon yok.

Futbolda kaleci önemlidir. Cordoba iyi kaleci. Bir libero kadar da ayağına hakim bir adam. Yediği ilk golde, kaleci hatası yok. Vurdurma hatası var. Ali Eren vurdurdu. Hangi kaleci olsa o gol yenir.

Bursa takımı geçmiş sezonlara göre, ligi muhakkak iyi bir yerde bitirecek. Başında Biyediç var. Ona da benim güvenim sonsuz. İki-üç yere takviye yapmış, hepsi isabetli. Golü atan Brezilyalı oyuncu da Bursa takımının saha içinde bir çok işini görecek gibi gözüktü.

Toparlarsak, Beşiktaş da, Bursa da geçen seneden daha iyi şeyler vaad ettiler. Kaldi ki, korkunç sıcağa ve neme rağmen.
Yazının Devamını Oku

Hadi bakalım kolay gelsin

9 Ağustos 2002
<B>HAFTABAŞI</B> Büyük Beşiktaş Platformu'nun, yönetici ve futbolculara yemek verdiği Boğaz'daki yat turuna katıldım. Başta Affan Keçeci, Tuncer Zengin, Ethem Özçelik kardeşlerime bu nazik davetleri için teşekkür ediyorum. Bu yeni grup, çok şık insanlardan kurulmuş. İktidara gelirler mi bilemem. Ama Beşiktaş'ta bu kadar seviyeli insanların bir araya gelmeleri bile dışarıdan Beşiktaş'a katkı olacaktır.

Yeni sezon her zaman için yeni bir nefes, yeni bir hevestir. Ben bunu geçen akşam, Beşiktaşlı oyuncularda yakaladım. Yeni sezonda Beşiktaş'ın arkasına takılmış insanların neler beklediklerini anladıklarını gördüm. Futbolda tahmin olmaz. Hele benim acemi reflekslerim hiç yoktur. Bir oyuncunun da, bir takımın da, bir iki oynadığı hazırlık maçına bakıp, ahkam kesmek gibi yeteneğim de yok. Şimdiye kadar oynananlar yalandı.

Bugün sahicisi başlıyor. Aynı zamanda benim işim de .Bugün lig dükkanının kepenkleri kalkıyor. Bütün takımlara kolay gelsin.

ÇOK RENKLİ 6 OYUNCU

Futbolda tahmin yok diyorum ya, matematiği de yok. Futbolda 2+2 daha 4 etmez. Toplarsın altı gösterir, çıkardığında 3'e bile toslarsın.

Beşiktaş'ta çok geniş kapsamlı transfer yapıldı. Çok renkli 6 tane oyuncu var. Bunlar göz için seyir keyfi. Uyumları nasıl olur meçhul. Sergen 5 sene geçici plakayla başka yerlerde dolandı. Artık Sergen'in kendi de, futbol yaşı da olgunlaştı. Tanrı ona armağan vermiş. Hediyesi yeteneği. Yeteneğinin farkında. Şimdiye kadar iyi kullanmakta acemi davrandı. Kayıktaki Sergen'i farklı dinledim. Farklı da gördüm. Manevi oğlum dediğim bu güzel adamı zaten çok seviyorum. Söyledikleriyle, sahada neler yapacağına beni inandırdı.

Sevgi ile saygı aynı kulvarda koşmaz. Bak Sergen; sana sevgimin azalması mümkün değil. Saygımı çoğaltmanı istiyorum be çocuk.

İLK ŞART ADAM OLMAK

Tamer
ile lafladık. Karşıma hiç beklemediğim bir adam çıktı. İlk önce efendi bir bey. Büyük bir samimiyetle ‘‘Vedat ağabey, benim eksiğim ne’’ diye de sorabildi.

‘‘Güzel kardeşim, seni ezberime almıştım. Aklımda kalanlar olumluydu. Beşiktaş iyi bir kenar adamı buldu diye için için sevinmiştim de. Sen geçen sezonu sokağa attın. Tamer gibi oynamadın. Gençsin, eski Tamer ol. Formalardan biri de senin olsun’’ dedim. Aldığım yanıt beni tatmin etti.

Geçmiş sezonun başında geçirdiği çok ağır sakatlık onu epey etkilemiş. Bunu da çok düzgün bir Türkçe ile anlattı. Yeni sezonda Beşiktaş'ın insanı bambaşka bir Tamer izleyecek iddiasında da bulundu. Böyle düşünen oyunculardan korkulmaz. Hadi göreyim seni evlat. Ağzında hallettiğini, ayağına indir.

TOLGA’YA ÖNERİM

Tolga
'ya da futbolcu eskisi ağabeyi olarak önerilerim olacak. Bu, yerli-yabancı yeni oyuncular için de geçerli. Tolga, ben seni G.Birliği'nde oynarken beğenen insanım. Büyük bir camiaya geldin. Mal sahibi gibi oynaman lazım. Kiracı gibi oynayanlar, hadi bir, bilemedin 2 sezon sonra başka takımlara gidiyor. Senin başına bu gelsin katiyetle istemiyorum. G.Birliği camiasından senin için çok iyi şeyler duydum. Adam gibi adammışsın. Beşiktaş'ta oynamanın ilk şartı da adam olmaktan geçer. Birinci zaten sende mevcut. İkinci oynamaksa, bu daha da kolay.

Uzun lafın kısası. Beşiktaş'ın 100. yılında kolları sıvayın kardeşler.
Yazının Devamını Oku

İlhan çok özel

5 Temmuz 2002
<B>iLK </B>önce hemen şunu söyleyeyim, <B>İlhan</B> futbol kalabalığının içindeki bir çoçuk değil. <B>İlhan</B> özel bir adam. Bana özel değil. Herkese özel.İlhan'a bu mehtiyeyi Dünya Kupası'nda attığı gol ile bizi öbür tarafa taşıdığı için yazmıyorum. İlhan'ın futbolculuğuna yazıyorum.

İlhan çok değişik bir futbolcu. Aklı da kalede, gözü de. Bir kere ilk vuruşları, sezgisi ile çok iyi yapan bir oyuncu. Bu sonradan olma bir olay değil, anadan doğma. Ne çok antrenman yaparak bu işler olur, ne de çok seyrederek. İlhan anasından böyle doğmuş. İlhan için çok agresif oynuyor deniyor. Ben de kulak arkası yapıyorum. Çünkü İlhan oyuna sarılmazsa, agresif olamazsa, bu oynadığının yarısını oynar. İlhan'a ‘‘Dur be kardeşim her şeye maydanoz olma’’ dersen İlhan'ın verimi yarı yarıya düşer. Yaptığı çok mu, değil. Ama İlhan bu.

VİTRİNE ÇIKTI

Büyük bir takıma gelip ilk sene Gol Kralı olmak her babayiğidin harcı değil. İlhan bunu da becerdi. Milli Takım'da daha maçlar başlamadan bu takımda İlhan oynar diye bir tezim vardı. İlhan hangi takımda olursa olsun oynar. Kimle yan yana olduğu da önemli değil. Tek başına da oynar, kimle eşleşirse eşleşsin yine oynar. İlhan kupada oynadığı topla vitrine çıktı. İnanıyorum ki Avrupa'nın önemli takımlarından teklifler alacak. Lafın başında da dedim ya İlhan nereye giderse gitsin oynar. Beşiktaş bırakır mı? Onu bilmem. Ama Beşiktaş'ta kalsın isterim. Bir de gözardı etmeyelim. Tribünler bir adamı kolay kolay sevmez. Beşiktaş'ın tribünde oturan insanı İlhan Mansız'ı gönlünün içine aldı. İlhan da bu insanların istediğini yapıyor. Bu da futbolda, futbolcu için çok önemli bir şey. İlhan için bir tek üzüntüm var. İlhan, İlhan olmayı 18-19 yaşında yakalayacaktı. Önünde daralan seneler var. Ama Türk futboluna da Beşiktaş'a da vereceği çok şeyler var.
Yazının Devamını Oku

Başlıksız

30 Haziran 2002
<B>ŞAKAYLA </B>karışık değil, sahiden dünya üçüncüsü olduk. Kolay bir rakiple oynamadık. Adamlar buraya, İtalya gibi, İspanya gibi dünya devlerini devirerek geldiler. Ve burada gördüğüm takımların arasında 90 dakika tempo kaybetmeden oynayan tek takım. Adamlar felaket koşuyor. Taksi tutsan, sahayı o kadar kolay dolaşamazsın. İşte böyle bir takımı yenip, istediğimizi aldık.

İlk yarı çok iyi top oynadık, ikinci yarı her azalan dakika bizi dünya üçüncüsü yapacaktı. Topa değil de saate karşı oynadık, istediğimiz de oldu. Rüştü, bu turnuvanın en iyi kalecisi. Yine çok güzel toplar çıkardı. Yediği ilk gol var, kalede iki tane kaleci olsa çıkmaz. İkinci yediğini ben sakatlığına bağlıyorum. Çünkü ‘‘değiştir’’ diye çok işaret etti. Şenol da değiştirmedi. İyi ki de değiştirmemiş. En az 5 tane top çıkardı. Alpay'la Bülent 90 dakika ayakta kalabildiler. Ve bana göre de bu ikili çok iyi tuttu. Çünkü birbirlerinin dilinden anlıyorlar.

HAKAN-İLHAN TUTTU

Dünkü maçta Şenol, Okan'ı niye oyuna aldı, onu anlamış değilim. Okan, tabii ki, kötü futbolcu değil. Ama hazır da değil. Gönül almak için Milli Takımda oyuncu oynamaz. Gönül almak için ancak yazlık takımda top oynanır. Hakan-İlhan eşleşmesi, dünkü oyun için tuttu. Goller de bu çocuklardan geldi. Bundan evvel düşünülseydi, nasıl olurdu bilinmez. Kimse de bilemez. Futbol oynamadan, futbol insana bir şey dedirtmez.

Bugün Brezilya ile Almanya final oynuyor. Biz Brezilya'ya kaybettik. Kaybetmek güzel bir duygu değil. Ama bugün için Brezilya kazansın istiyorum. En azından ‘‘bizi geçtiler, şampiyon oldular’’ diyelim. Belki züğürt tesellisi olacak ama, öyle olsun istiyorum.

Bu yazıya başlık koymuyorum. Kimin gönlünden nasıl geçiyorsa kendine göre takılsın.
Yazının Devamını Oku

Canınız sağolsun

27 Haziran 2002
<B>ÇOCUKLAR, </B>hepinizi tebrik ediyorum. Bu ülkenin insanına çok büyük bir keyif yaşattınız. Yarı final oynamak az buz bir şey değil. Hele dünkü oyuna bakıp da, ahkam kesmek benim işim değil. Brezilya ile oynamak kolay bir iş değil. Adamlar çok başka düşünüyor, başka da oynuyorlar. Oyunun ilk 15 dakikasında Brezilya'ya ters gelen bir top oynadık. Ama ondan sonrasına gücümüz yetmedi. Yine de fazla ezilip büzülmedik.

Brezilya'ya karşı ancak bu kadar oynanırdı. Her oyuncumuz da elinde, ayağında, kafasında ne varsa sahaya sürdü. Canı top oynamak istemeyen bir tek oyuncumuz yoktu. Hakan da bugüne kadar oynadıklarının en iyisini oynadı. Rüştü çok top çıkardı, neticede bir tanesini yedi. Kurtardıkları hakikaten ‘‘zor çıkar’’ toplardı. ‘‘Yediği kolay çıkar’’ diyenler olur. Ben öyle demiyorum. Bir kaleci için en pis top, yediği gol topuydu. Belki yavaş vuruştu ama, dediğim gibi pis toptu.

TEŞÜKKÜRLER

Maçın hakemi, dünyanın en iyi hakemlerinden biri. Çok da rahat bir maç yönetti. Brezilya takımının iki kenar adamı muhteşem top oynuyor. Hem Cafu, hem de Roberto Carlos oyuna çok büyük etki ediyorlar. Cezalı olan oyuncuları Ronaldinho'nun olmaması, avantaj gibi gözüküyordu ama, Brezilya'da kim oynarsa oynasın neticede Brezilyalı. Şimdi bir kere hep beraber yeniden sevinelim. Takımımız dünyanın dört tane en iyi takımının arasında. Bütün dünya takımımızı seyretti. Brezilya'ya karşı bizi utandırmayan çocuklara tekrar tekrar teşekkür ediyorum. Sağlık olsun. Dünya üçüncüsü olursak, o da bir apolet. Haa olmadı, yine de bir şey yok. Bir şey bizim buralara taşınmamızdaydı. Onu da becerdik. Fazla vıdı vıdı yapmanın alemi yok.
Yazının Devamını Oku

Ayaklarınıza sağlık

23 Haziran 2002
FUTBOL</B> tarihimizin en önemli gününü geçtik. Hem de kazanarak. Dünyaya kendimizi tanıttık. Futbol prestijimizi çok yukarılara taşıdık. Bu, kendiliğinden olmadı. Bu takım iki maçtır, yani Japon maçıyla Senegal maçını öyle bir oynadı ki, yarı finali kopara kopara aldı. Hak ettikleri yere de geldiler. Maç öncesi Tugay, Emre ve Yıldıray'ın ne kadarlık oynayacakları dün için çok önemliydi. Çünkü top daha çok bizde kalacaktı. Öyle de oldu. Hatta bu üç kardeş, oyuna katkıları ileri giderken olduğu kadar, takım geri dönerken de oldu. Rakipten çok top kaptılar. Bu tip maçlarda bu kadar gol pozisyonu olmaz. Öyle gol pozisyonları bulup da kaçırdık ki, şu maçı kaybetseydik herhalde bütün ülke olarak kahrolurduk.

GARANTİ BELGESİ

Kaleci Rüştü, bu takımın garanti belgesi. Bütün yan topları topladı. Çok serin kanlıydı. Arkadaşlarını da rahatlattı. Alpay'la Bülent birbirini çok iyi tamamlıyor. Hiç pozisyon hatası yapmadan maçı bitiriyorlar. Bu iki maçtır da böyle oluyor. Gözden de kaçmasın adamların üç tane forveti çok süratli. Onlara topu bırakmıyorsan, denilecek tek şey var: ‘‘aferin bu iki çocuğa.’’ Bana göre dün sahada kötü oyuncu yoktu. Ben bunu Hakan Şükür için bile söylüyorum. Çok büyük iş gördüler. Tarifi zor. Şimdi Brezilya ile oynayacağız. Futbolun içinde her zaman ‘‘neden olmasın’’ tarafı vardır. Bu çocuklar bir kere gönülleriyle oynuyorlar. Her şey olur. Çünkü her şeyi yapabilirler.

TÜRKİYE'Yİ AĞLATTIN

İlhan
kardeş, öyle bir gol attın ki, hepimizi ağlattın. Türkiye'yi ağlattın. Ayağına sağlık. Şenol, son iki maçtır direksiyonu çok iyi kullanıyorsun. Bu araba zor kaza yapar. Maçın hakemi için maçtan önce kuşkular vardı. Ama adam çıktı, sıfır hata ile maç yönetti. Her çaldığı düdük doğru, çıkardığı kartlar da. Çok genç bir hakemmiş. Yeni bir Collina geliyor herhalde.
Yazının Devamını Oku

Biz daha yakınız

22 Haziran 2002
<B>TARİHİ </B>bir fırsat yakaladık. Bugün de dananın kuyruğu kopacak. Sakın ola yanlış da anlaşılmasın, son 8 takımın içinde olmak bu takımı dünyaya tanıttı. Ben paradan puldan anlamam, anlayanlar der ki, Türkiye reklam yapmaya kalksa, bilmem ne kadar para harcaması lazım. Bu çocuklar yüz katını kazandırdılar. Yani işin içinde prestij tarafı da çok büyük boyutlarda.

Gelelim bugün oynanacak maça. Ben Senegal'i iki defa seyrettim. Çıkıp da kimse, ‘‘Senegal hafif takım’’ diyemez. Ve burada 32 takımın içinde en uzun boylu takım bunlar. Bir tek oyuncuları var 1.78, öbürlerinin hepsi 1.80'in üstü. Bu da şu demek: Hava toplarında bu adamlar iyi. Bir de çok elle, kolla oynuyorlar. Dirseklerini çok kullanıp, faul yapıyorlar. Maçı, bizim Çin maçımızı yöneten hakem yönetecek. O gün için fevkalade bir maç yönetmişti. Kötü hakem değil, hatta çok iyi bir hakem. Ama hakemler de futbolcular gibidir. O günün şartları, o günün formu, iyi bir hakeme kötü maç da yönettirebilir.

Gelelim, bizim takımın son görüntülerine. K.Hakan'ın oynaması, zor gibi gözüküyor. Gruptan çıkmamız, Japonya maçına pozitif etki yaptı. Bu maçta, kendi istediğimizi rakip takıma kabul ettirdik. Ölü bir top direğe gitti, o kadar. Canlı topla, pozisyon vermedik. Bugün de dikkatimiz, o düzeyde olursa, sahanın bütününü metrekare metrekare daraltabilirsek, yine pozisyon vermeyiz. Maç uzatmaya gidip, penaltılara kalırsa, işte o zaman da Rüştü avantajımız var. Çünkü Senegal'in en zayıf yeri kalesi.


İSTEDİĞİMİZİ KABUL ETTİRİRSEK...

Tugay
, hiçbir maçı kötü oynamadı ve büyük iş gördü. Göbekte takımın balansını sağlıyor. Alpay ile Bülent eşleşmesi, son oyunda üst seviyede uyumlu gözüktü. Emre yoktu, bugün var. Al sana bir fazlalık daha. Okan yedekti, belki oynamayacak, ama tekleyen bir yer olursa, hemen oraya monte edilecek kalitede bir oyuncumuz da var demektir. B.Hakan ile Ümit Davala, Japonya maçında önceden oynadıklarından farklı görüntüler verdiler. İyiye gittiklerini gördüm. İnşallah bugün bundan vazgeçmezler. Hasan başka bir alem. Rakip kim olursa olsun, kafayı takmıyor, adamların iç organlarından geçiyor. Yıldıray iyi futbolcu. Rakip sahaya iyi katediyor. Yan top çok az kullanıp, dikine oynuyor.

Ben futbola hiçbir zaman romantik bakmadım. Bugün için de bakmıyorum. İnşaallahla, maaşallahla futbol oynanmaz. Yine tekrar edeyim. Kendi istediğimizi rakibe kabul ettirirsek, Brezilya ile oynarız. Brezilya maçına da biz daha yakınız.
Yazının Devamını Oku

İşimizi gördük

19 Haziran 2002
<B>İLK </B>önce şunu söylemek istiyorum; Japon takımı bizim takım kadar iyi bir takım değil. Ama öyle kolay rakip de değil. Havada, karada, denizde ben bu takımı ‘‘Kolay yenerim’’ diyen takım zor olur. Seyirci avantajını gözardı etmiyorum. 90 dakika takımlarının yanında oldular. Bu itici güçtür. Birara, Japon takımını tek tek saydım. Acaba, çaktırmadan 15-16 kişi mi oynuyorlar diye. Ben böyle koşan takım görmedim. Onun için de Miyagi'den çıkardığımız tur önemli. Ve pek kolay da olmadı.

Şöyle takıma bir göz gezdirelim. Rüştü bir kere konuşulacak tarafı kalmamış bir kaleci. Santradan bile gol yese, ona kimse kötü kalecisin diyemez. Dün de fevkalade serinkanlı, hiç pozisyon hatası yapmadan bir maç oynadı. Defansta, Alpay ile Bülent iyi eşleştiler. Rakiplerini dar alana girmeye mecbur bıraktılar. Arka tarafımızda oynayan oyuncuların hiçbiri sırıtmadı. Orta sahada oynayan oyuncuların top oynamak için zorluğu vardı, ama ben Tugay'ı beğendim. Oynadığı yerde nasıl oynanacaksa öyle oynadı. Emre'nin olmayışı bizi ortada biraz sıkıntıya soktu. Bilhassa oyunun ikinci yarısında.

COLLİNA RESİTALİ

İlk yarı rakibimize biraz daha fazla istediğimizi kabul ettirdik. Top daha fazla bizim ayağımızda kaldı, Ümit'le de çok güzel bir kafa golü bulduk. Hakan Şükür geçmiş oyunlara göre daha istekli, daha koşarak oynadı. Hava toplarında istediği topu bulabilse, muhakkak gol yapardı. Çünkü Hakan ile eşleşen rakip Hakan'ın yarısı kadar bir adam.

Maç kadar önemli bir hakem seyrettim. Zaten ben bu adama aşığım. Dünkü oyunda da ağzındaki düdükle resital verdi. İnsan, koca 90 dakika tek bir hata yapmaz mı? Yanlış bir kart göstermez mi? İki takımın oyuncularından herhangi birinden bir itirazla karşı karşıya kalmaz mı? Bu nasıl adam hayret.

Neticede biz işimizi gördük. İnanıyorum ki, bu çocuklar dördün içine de sıkışacaklar. Bir inancım daha var. Senegal maçında bu kadar karşımıza koşan insanların çıkacağına inanmıyorum. Kendi istediğimizi oynarsak, Senegal'e de kabul ettirirsek, en kötü 4 oluruz.
Yazının Devamını Oku