İLK önce şunu söylemek istiyorum; Japon takımı bizim takım kadar iyi bir takım değil.
Ama öyle kolay rakip de değil. Havada, karada, denizde ben bu takımı ‘‘Kolay yenerim’’ diyen takım zor olur. Seyirci avantajını gözardı etmiyorum. 90 dakika takımlarının yanında oldular. Bu itici güçtür. Birara, Japon takımını tek tek saydım. Acaba, çaktırmadan 15-16 kişi mi oynuyorlar diye. Ben böyle koşan takım görmedim. Onun için de Miyagi'den çıkardığımız tur önemli. Ve pek kolay da olmadı.
Şöyle takıma bir göz gezdirelim. Rüştü bir kere konuşulacak tarafı kalmamış bir kaleci. Santradan bile gol yese, ona kimse kötü kalecisin diyemez. Dün de fevkalade serinkanlı, hiç pozisyon hatası yapmadan bir maç oynadı. Defansta, Alpay ile Bülent iyi eşleştiler. Rakiplerini dar alana girmeye mecbur bıraktılar. Arka tarafımızda oynayan oyuncuların hiçbiri sırıtmadı. Orta sahada oynayan oyuncuların top oynamak için zorluğu vardı, ama ben Tugay'ı beğendim. Oynadığı yerde nasıl oynanacaksa öyle oynadı. Emre'nin olmayışı bizi ortada biraz sıkıntıya soktu. Bilhassa oyunun ikinci yarısında.
COLLİNA RESİTALİ
İlk yarı rakibimize biraz daha fazla istediğimizi kabul ettirdik. Top daha fazla bizim ayağımızda kaldı, Ümit'le de çok güzel bir kafa golü bulduk. HakanŞükür geçmiş oyunlara göre daha istekli, daha koşarak oynadı. Hava toplarında istediği topu bulabilse, muhakkak gol yapardı. Çünkü Hakan ile eşleşen rakip Hakan'ın yarısı kadar bir adam.
Maç kadar önemli bir hakem seyrettim. Zaten ben bu adama aşığım. Dünkü oyunda da ağzındaki düdükle resital verdi. İnsan, koca 90 dakika tek bir hata yapmaz mı? Yanlış bir kart göstermez mi? İki takımın oyuncularından herhangi birinden bir itirazla karşı karşıya kalmaz mı? Bu nasıl adam hayret.
Neticede biz işimizi gördük. İnanıyorum ki, bu çocuklar dördün içine de sıkışacaklar. Bir inancım daha var. Senegal maçında bu kadar karşımıza koşan insanların çıkacağına inanmıyorum. Kendi istediğimizi oynarsak, Senegal'e de kabul ettirirsek, en kötü 4 oluruz.