18 Haziran 2002
KISA boylu bir turnuva içindeyiz. Şu geldiğimiz yer telafisi olmayan maçların oynanacağı yer. Kaybettiğinde yandı gülüm keten helva. Bugün oynayacağımız Japonya maçı, bizi daha da ileri götürür. Japonya, bizden iyi takım değil. Biz hakikaten iyi bir futbol takımıyız.
Turnuva öncesi, ‘Bu gruptan elimizi kolumuzu sallaya sallaya ikinci tura çıkarız’ diye bir iddia içindeydim. Her futbol insanının kendine göre bir hesabı kitabı vardır. Benim hesap, isim olarak tuttu. Brezilya bir, benim takımım da iki olur diyordum. Öyle de oldu.
Ben altı puanla öbür tarafa geçeriz diyordum. Kosta Rika beraberliği, bizi üç gün bile olsa sıkıntıya soktu. Çünkü yalnız kendi ayağımızla halledemeyeceğimiz bir duruma düştük. Çin ile yalnız tek maçta değil, bütün sene her gün oynasak, Çin bizi yenemez. Çünkü takım değil.
İNŞAALLAH YANILMAM
Gelelim bugüne, Emre'lerin küçüğünün olmaması, bana göre büyük bir zaaf. Büyük Emre'nin yerine oynayacak adam var. Tek korkum küçük Emre'nin yerine oynayacak adamımızın olmaması. Başka bir deyişle de Emre kadar iş görecek adamımız yok.
Japonya'nın futbolda her zaman söylendiği gibi seyirci avantajı var. Bunu gözardı etmemek lazım. Ama maçın hakemi dünyada bir numara. Ben bu adama hayranım. Maçı ayrı seyrederim, Collina'ya da ayrı bakarım. Bizim takımımız için çok büyük bir avantaj da hakemin Collina olması.
Ben Şenol'a ve ekibine fazla güvenenlerden değilim. Milli Takım’ın başına geldiğinde burun da kıvırdım. Ama şimdi bu ülkenin insanı olarak, bu hepimizin takımının başındaki insana, pek sataşacak değilim. Çünkü zamanı değil. Bugünü geçersek yarı final oynarız gibime geliyor. Bunu da iç organlarım söylüyor. İnşallah yanılmam da.
Yazının Devamını Oku 13 Haziran 2002
<B>KISA </B>dönem askerlik yapıyorum, sıkıntıdayım. Kendi ruh halim de, takımım da sıkıntıda. 4'er dakikadan 8 dakikada iki maçı kaybedersen, keyifli bir adam olamazsın.Şenol Güneş'i dinledik, buralara geldik. 40 gün, 40 gece oynasak, Kosta Rika denilen bu takıma kaybetmek mümkün değildi. Cebimizden onu da düşürdük.
İlk oynadığımız Brezilya maçı için söyleyecek fazla bir şey yok. İyiyken de, kötüyken de Brezilya, Brezilya. Belli avantajları var. Buna hakem de dahil. Bu kadar senedir yatırımları var, etkiliyorlar. Demek ki buna hakları da var. Ama son Kosta Rika maçını unutmam mümkün değil. 3 gün önce 4 dakika kala bir gol yemişin, bir sene önce değil. Demek ki unutmak da mümkün değil. Ve o maçı bir daha oynasan kaybetmek de mümkün değil. Ama kaybettik.
ÇİN TAKIM DEĞİL
Bugün sonunu bağlıyoruz. Çin bizim rakibimiz değil. 40 gün, 40 gece oynansa yeneriz. Çin takım değil. Rize takımı küme düştü, o Rize de değil. Ama bu söylediğim kağıt üzerinde, sahanın içini bilmiyorum. Seyrettiğim takım, benim takımım. Hepimizin takımı. Ama standartımızın çok altında oynuyoruz. Ben böyle bir takım beklemiyordum. Hani hep diyoruz ya, son jenerasyon olarak en iyi futbol takımıyız. Ama niye böyle oldu, bunu da çözmüş değilim. Sahanın içine girip de tek tek oyunculara bakıp, birşeyler de söylemek istemiyorum. Bana çok ters geldi. Niye böyle olduk? Onu mesuliyet taşıyan insanlar anlatacak. Herhalde liste başı da Şenol Güneş. Buralara taşınırken ‘‘Ben Brezilya'yı yenerim, öbürleri de umurumda değil’’ dedi. Hiç de öyle olmadı. Benim de umurumda değildi, ama Brezilya dışında.
YANLIŞLAR ZİNCİRİ
Yanlış başlandı, yanlış gidiyor. Bu takımın kaptanı Ogün'dü. Süsüydü, ambalajıydı. Oynatırsın, oynatmazsın, o ayrı bir şey. Ama Ogün olacaktı, en azından bulunacaktı. Tayfun diye bir kardeş var, İspanya'da oynuyor. İspanya'nın da en iyi yabancısı apoletini takmış. Buralara taşıdın geri gönderdin. Serhat diye gencecik bir çocuk var. Her takımı rahatsızlığa sokan bir adam. O da yok. Şenol demek ki, iyi şeyler yapmaya niyetin yok. Niyetin yoksa da böyle olur. Şenol çok konuşuyor ama hiçbir şey demiyor. En azından ben anlamıyorum. Kupada 32 takım var, hiçbir takımın antrenörünün yanında tercümanı yok, bizimkinin dışında. Bizimki ise hiçbir şey bilmiyor.
Çin karşısında iş bizim yenmemizle bitmiyor. Önemli olan öbür taraf ne yapacak. Brezilya, öbür grubun ikincisi ile oynamak için Kosta Rika karşısında 1 puan için oynayacak. Brezilya, Kosta Rika'yı rahat yener de, bu sayfada olur. Sahada ise keyfe keder. Bugün iş yalnız bizim marifetimize kalmadı. 8 dakikada kaybedilmiş maçların acısını yaşıyoruz.
Yazının Devamını Oku 11 Haziran 2002
<B>KALECİLİĞİNE</B> hiçbir şey demiyorum. Hayatım boyunca bir tek penaltı kaçırdım. Onu da <B>Şenol</B> kurtardı. Resmi maçlarda 41 penaltı kullandım, tek kaçırdığım penaltıda karşımda <B>Şenol Güneş</B> vardı. Kaçırdım diye de hırsım yok. Bu da başka bir şey. Şenol'un milli takıma ilk adım attığı anda bir tavır koydum ben. Milli Takım antrenörü kenarda duran, görkemli bir adam olacak dedim. Futbol oynayan sahadaki adam, kenardakinden etkilenecek. Sahanın içindeki adam dışarıda durandan daha ağır olursa, bu işin keyfi kaçar. Ben bunu söylüyordum, yine söylüyorum. Artık oralara geldik. Ben bu ülkenin insanıyım. Haklı çıktım diye keyif alacak değilim.
AKLIN YOLU BİR
Yine geliyorum Şenol'a ve Şenol kardeşin teknik ekibine... Allahaşkına bu ekibin kariyerine bir bakın. Bir kaleci antrenörü var, ismi Mehmet Necip Kulaksızoğlu... Ben kendisini tanımam, tanımak da istemem. Mehmet kardeşin kariyerine bir baktım... 13 yıllık hoca... Bugüne kadar sadece iki kez, 1. Lig takımı çalıştırmış...
Gelelim, Şenol'un yardımcısı Ünal Karaman'a... Adamlığına, insanlığına ve futbolculuğuna hep alkış tuttum. Ama, Dünya Kupası gibi bir turnuvaya, hiç bir takımda sorumluluk almamış bir antrenörün ikinci adam olarak götürülmesine şimdi de karşı çıkıyorum, en başından da karşıydım...
Dedim ya... ‘‘Sahanın içinde oynayan adam, dışarıda durandan daha ağır olursa bu işin keyfi kaçar’’ diye... Şimdi siz futbolcu olsanız, bu teknik ekipten ne kadar etkilenirseniz?
Dönün bir de Brezilya ile Kosta Rica'nın hocalarına bakın... Scolari son 10 yılın kulüp seviyesinde en başarılı teknik adamı olmuş... Kosta Rica'nın hocası ise, takımına 2002'de ‘‘Altın Kupa finali’’ oynatmış.
Ben Bakırköylüyüm. Deli gömleği de pek ütü tutmaz. Bir kayık kiraladım aynı yerde ikinciyi kiraladığımda batırdım. Bana üçüncü kez kayık vermediler. Yahu Şenol, Brezilya maçında 4 dakikada kala kaybettin. Kosta Rica maçı 4 dakika var, yine kaybettin. Sana bir daha kayık mı verelim be kardeş. Ben olsam ikinci tura çıksan bile sana kayık vermem.
Mehmet KULAKSIZOĞLU
19 yıl 2 ve 3. lig takımlarında futbol oynadı. Sadece Kırıkkalespor ve Trabzonspor'da 1. Lig tecrübesi yaşadı. 1989'da antrenörlüğe başladı ve 1'inci Lig’de sadece kaleci Şekerspor ve Sakarya'da antrenörlük yaptı.
Ünal KARAMAN
Antrenörlük yaşamına Milli Takım'da başladı. Gaziantep, Malatya, Trabzon ve A.Gücü'nde 16 yıl profesyonel futbol oynadı. Karaman, Erzurum'daki (A) antrenör kursunu bitirdikten sonra hiç takım çalıştırmadan Milli Takım’a geldi.
Yazının Devamını Oku 10 Haziran 2002
<B>BEN </B>buraya gelirken, <B>‘‘Şu gruptan elimizi kolumuzu sallaya sallaya çıkacağız’’</B> inancı ile geldim. Çünkü gruptan öyle iki takımla eşleştik ki, bu iki takım aralarında karma yapsalar bile bizi geçemezler diye düşünüyordum. Ama dünkü oyunu seyrettikten sonra söylenecek fazla birşeyim yok. Bizim ligimizde düşen Rize ayarında bir takım, isimlerini bilmiyorum. 9 ile 11 numaraları biraz oyuncu, gerisi normal vatandaş. Aklımda kalan başka tek bir oyuncu yok ve biz bu takımı yenemiyoruz. Peki kimi yeneceğiz be arkadaş! Şimdi kağıt üzerinde averaj hesapları yapıyoruz. Brezilya'nın, Kosta Rika'yı yenmesi normal, biz de, Çin'i yeneriz. Averajla çıkarmıyız? Kestirmek zor. Şu gruptan çıkamazsak yazık kere yazık.
ISRAR FAYDALI DEĞİL
Biraz sahanın içine girip bir tur atalım. Top, bizde daha çok kaldı da, ne yaptık? İlk yarı tek bir pozisyon bile yok. Bir futbol takımı maçtan önce maçı düşüncede kazanır. Ben dün bizim takımımızda bunu da göremedim. Yorgun, argın top oynanmaz. Bizim çocukların futbol oynamaya taakatleri yok. Onun içinde yavaş oynuyorlar. Hakan'da ısrar pek faydalı olacak gibi görünmüyor. Oynuyor mu? Oynamıyor mu? kendi de farkında değil ve Şenol'da onda ısrar ediyor. Hiçbir futbol takımı 10 kişi oynamaz. Hakan'la 10 kişi oynuyoruz.
Yıldıray dün için oyundan alınacak kadarlık oynadı. Şenol'da oyundan aldı. İyi de yaptı. 1-0 öne geçtikten sonra bu maç berabere bağlanmazdı. İkinci golü aramak şarttı bunu beceremedik.
Bu takım tek santrfor ile oynamaz. Hele hele Hakan tek başına oynayamaz. O gücü kalmamış. Beraberlik golünü yedik. Şenol oyuna Arif'i aldı. Be mübarek adam oyunun başında çift santrofor ile oynasana.
Maçın bir hakemi vardı. Ben, son senelerde bu kadar hata yapmadan maç yöneten hakem görmedim. Maçın üstüyle, başıyla hiç oynamadı. Ne gördüyse çaldı. Topunda hep yanında oldu. Neticede hiç hoş olmayan bir futbol akşamı yaşadık. Buranın devamı olmayacaksa hep kahrolacağız.
Yazının Devamını Oku 5 Haziran 2002
<B>BURALARA </B>taşınırken gruptan çıkmanın sıkıntılarını yaşadık. Herhangi bir Türk insanına <B>‘Bir grup yap, kura çekilmesin, rakiplerini seç’</B> desen, eşleşme aynen olurdu. Biz elimizle çektiğimizi, ayağımızla pek iyi oynayamadık. Ben de diyordum ki, bu takımın oyuncuları gelmiş geçmiş milli takım jenerasyonunun en iyisi. Böyle yetenekli oyuncuları Türkiye biraraya aynı dönemde getirememişti. Tek tek çok büyük oyuncularımız vardı. Tamamlayıcı futbolcularımız yoktu.
Şimdi bakıyorum, en az 25 tane üst düzey oyuncu var. Bu bir ülke için büyük bir futbol oynama şansı. Biz bunu yakaladık, başına da hafif siklet bir adam getirdik diye söylenip durdum. Sakın ola, insanlığında, adamlığında Şenol'a hafif diyorum zannedilmesin. Ben antrenörlük karizması için hafif bulduğumu söylüyorum. Yoksa, adamlığına saygı duyarım, hürmet bile ederim. İyi adam olmak başka birşey, iyi bir futbol adamı olmak çok başka birşey.
BU İŞİ BECERECEĞİZ
Brezilya'ya dünyada her takım yenilebilir. Ona lafım yok. Lafım yanlış tercihlerine. Tercihi doğru kullan, ama Brezilya'ya yenil. Çünkü bu grupta oynayacağımız iki rakibi de birbirleriyle oynarken seyrettim. Bizim takımımızın inanın dörtte biri değiller. Biz 6 puan çıkarırız. Ama Şenol müsade edecek. Kaybettiğimiz iki oyuncu var. Alpay'ın mazereti olabilir. Ama Hakan'ın yok. Milli takım seviyesine gelmiş, İngiltere de top oynayan bir futbolcu, bu kadar mesuliyetsiz olamaz.
Bu takım hepimizin takımı. Ülkenin insanı bu takımdan çok şey bekliyor. Ben de inancımı söylüyorum. Bu işi becereceğiz. Çünkü futbolculara çok inanıyorum.
Yazının Devamını Oku 4 Haziran 2002
<B>ŞENOL Güneş, </B>Milli Takım'ın başına geldiğinde bir yazı yazmıştım. Hiç de aklımdan çıkmadı. Sakın ola da ‘‘dünkü maç kayboldu, Vedat da bunu bekledi, şimdi de yazıyor’’ denmesin. O gün için ‘‘Şenol'un karizması yok, Milli Takım için de hafif sıklet’’ dedim. Çünkü hakikaten kenarda hafif sıklet bir adam duruyordu. Yine duruyor. Hele dün akşam benim şapkam uçtu. Oyunun 60. dakikaları oynanıyor, ben de içimden ‘‘Aferin be Şenol, Hakan Şükür'e 60 dakika nasıl dayandın? Onu çıkaracaksın, İlhan'ı alacaksın’’ diye düşünüyordum. Bir de ne göreyim? Kenardan kalkan numara 10. Çıkan talihli (!) Yıldıray'dan başkası değil. Bizim takımın değil, sahadaki 22 oyuncunun en iyisi. Pes be birader. Bir ara da başka korkular içine girdim. İçin için de ‘‘İster misin Rüştü iyi oynuyor, onu da çıkarsın, Ömer'i koysun’’ diye düşündüm.
DEMEK Kİ AĞIRLIĞIN YOK
Şenol, sen müsaade edersen bu takım bu gruptan 6 puanla çıkar. Ben müsaadeni rica ediyorum. İkinci oyuncu değişikliğin Bülent'le olmalıydı. Ben Bülent'i bu kadar zaaf içinde top oynarken ilk defa seyrettim. Hiç bir yan topta yoktu. Senin takımının top oynamasından çok disipline ihtiyacı var. Ama sende o ağırlık yok. Şu güne kadar oynanan maçlarda iki kırmızı kartlı oyuncu yok. Demek ki, senin bu çocukların üstünde ağırlığın da yok.
Biraz da oyuncular arasında dolaşayım istiyorum. Tugay oynadığı yerde nasıl oynaması gerekiyorsa öyle oynadı. Yok denecek kadar az top kaybetti. Ama Şenol da onu kaybetti, onu da oyundan aldı. Adı Ümit olanlardan Özat olanını beğendim. Tek bir pozisyon hatası dışında bana göre kusursuz oynadı. Davala olanının varamadım tadına. Çok şey kaybetmiş. Hasan, attığı golün dışında da iyi işler yaptı. Emre, kötü oynamadı ama Emre kadarlık da oynayamadı.
HAFİF KALDIK
Dünkü oyuna bakıyorum, çok üzülüyorum. Yazık oldu. Şenol'un yaptıklarına bakıyorum, gülüyorum. Hani kısadan bağlayayım, üzülmekle gülme arasında kaldım. Bir de maçın hakemine bir paragraf açmak lazım. Brezilya'nın şöhretli oyuncularının etkisi altında kaldı. Kullandığımız onsekiz üstü 5-6 tane frikik var. Hepsinde de baraj ihlali. Hem de en az 2-3 metre. Tek sarı kart yok. Bizim futbolculara gösterdiği kartların hepsi doğru. Ama, onsekizin içine penaltıyı soktu. Hareket tamamiyle, hatta kesinlikle çizgi dışında.
Neticede hakikaten yazık oldu. Haa, Yıldıray Baştürk oynasaydı da, bu futbolla, belki üç tane de yerdik. Ama iş orada değil, hafif kalmakta. Böyle bir kadro dostlar başına. Ve hakikaten yazık.
Yazının Devamını Oku 24 Mayıs 2002
<B>SERDAR Bilgili </B>kardeşim, Beşiktaş'a ikinci kez başkan oldu. Yeni yönetimini de basına tanıştırdı. O tanışma gecesinde ben, hepsinin gözünde yeni bir heves, yeni bir nefes yakaladım. İyi yakalamışım. Şu gün gelinen yer, transfer olarak fevkalade. Beşiktaş'ın 100. senesi önemli. ‘‘Şampiyon olacak bir kadro kuracağız’’ diyorlardı. Ben o yolda olduklarını görüyorum. ‘‘Hatta UEFA Kupası'nı da kazanacağız’’ diyorlardı. İki-üç tane daha transfer yapılırsa, olmayacak bir şey değil.
SIKINTI OLMAZ
Sıddık Turgut kardeşim, önüme iki tane ayrı Beşiktaş kadrosu koydu. Geçmiş sezon, en büyük sıkıntı kulübede yeterli adam olmaması idi. Beşiktaş'ın şu güne kadar yaptığı kadrodan bile iki ayrı takım çıkıyorsa, geçen sezonun sıkıntısı yaşanmayacak demektir.
Ben prensip olarak imzaların tamamı bitmeden pek transferi dile getirmem. Onun için kısa kesiyorum. Her şey bitsin, el kitabı bile çıkarırım.
Yazının Devamını Oku 28 Nisan 2002
Herkesin bildiğini ben de biliyorum. Hesabı, kitabı kalmamış takımların top oynama zorluğu vardır. Buraya kadar tamam. Ben tamam olmayanı anlatmak istiyorum. Beşiktaş'ın seyircisi stada formanı assan seyretmeye gelir. Siz neyi seyrettiriyorsunuz? Böyle şey hakikaten olmaz. Ben bu sezon için bu işi bitirdim. Haftaya gidilecek Antep'e de gitmiyorum. Gazetemin bana harcayacağı paraya yazık.
Ben hafta arası bir yazı yazdım. Kendime göre de gideceklerin listesini yaptım. Dün seyrettiğim listedeki çocuklara haksızlık yapmadığımı gördüm. Birini atladım değil, Beşiktaş'ın futbolcusu bile olmadığını düşündüğüm için listeye almamıştım. Necat, diye bir çocuk var, Beşiktaş'ın antrenmanda kullandığı malzemeye bile yazık.
AĞIR YÜK
Beşiktaş yönetimi ağır bir yükün altına girdi. Kongre kazanmak güzel. Ama bu takımı süsleyemezlerse iki seneyi dolduramazlar. Artık bıçak kemiğe dayandı. Ve bu iş de, bu kadroyla kesinlikle olmaz. Dün için şöyle oynandı, böyle oynandı demek mümkün değil. En azından ben demem.
Hakem mi? Yahu ne hakemi. Maç maç değil ki, hakem lafı olsun. Hatta ben ne yaptıysa yaptı, bakmadım bile.
Göztepe takımı kaç puandaydı onu da bilmiyorum. Göztepe takımının ligde pek rahatsız olduğunu pek tahmin etmiyorum. Ama kazanmak keyifli bir şey. Akıllı oynadılar, kazandılar. Ama antrenörleri için iki laf edeyim. Ümit Kayıhan, çok mütevazı bir kadrosu olmasına rağmen Göztepe'yi geleceği en iyi yere taşıdı. Bu kardeş becerikli. Aferin ona. Bu yazıyı uzatmanın da alemi yok. Dedik ya, sezon bitti.
Yazının Devamını Oku