Avusturyalı protokol şefi, dönemin Türk Büyükelçisi İzzet Yemişçibaşı’yla samimiyetine dayanarak Uşak halısını anlaşma için ödünç istemiş. Anlaşma, Uşak halısının serildiği salonda imzalanmış.
TÜRKİYE Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Yardımcısı Halim Mete ile birlikte Türkiye’nin Viyana Büyükelçiliği’ne girişimizde bizi merdivenlerin başında karşılayan Büyükelçi Hasan Göğüş’e sordu:
- O ünlü halı duruyor mu Sayın Büyükelçim?Göğüş, soruya yolu göstererek yanıt verdi. Büyükelçi önde, biz arkasında birkaç oda ve salon geçip, balo salonuna ulaştık. Bilgiyi anımsattı:
- Bu Uşak halısı 150 yıllık. Halının tarihi özelliği, bugünkü Avusturya’nın kuruluş anlaşmasına tanıklık etmesi.Tarihi olayın detayına girdi:
- 15 Mayıs 1955’te bugünkü Avusturya’nın kuruluş anlaşması imzalanırken Belveder Sarayı’nın büyük salonunu kaplayacak halı bulamamışlar. Avusturyalı protokol şefi, dönemin Türk Büyükelçisi İzzet Yemişçibaşı’yla samimiyetine dayanarak ricada bulunmuş. Bu Uşak halısını anlaşma için ödünç istemiş. Anlaşma, bizim Uşak halısının serildiği salonda imzalanmış.Hisarcıklıoğlu, karşı duvardaki tabloyu gösterdi:
Amacı Leitl’e “Hayırlı olsun” demek, Eurochambers’ın Başkanlık Divanı toplantısını İstanbul’da yapması için davet etmekti. Görüşme sırasında konu Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) yolculuğuna, Avusturya’nın soğuk tavrına geldi. Hisarcıklıoğlu’nun sıcak karşılayan Leitl’in yüzü değişti. Leitl’in Türkiye’nin AB üyeliğine yaklaşımı 5 yıl öncesine göre yumuşasa da yine de konunun açılması pek hoşuna gitmemişti.
Hisacıklıoğlu, Başkanlığını Leitl’in yürüttüğü Avusturya Ekonomi Odası’nın “altın madalyası”nı almak üzere Viyana’ya indiğinde o günleri düşündü. Dün Avusturya Ekonomi Odası’nda kürsüye çıktığında 2009’u bir başka açıdan anımsattı:
- 2009’da Avusturya’nın Büyük Altın Liyakat Nişanı tarafıma verilmişti. Odanız teklif etmiş, hükümetiniz beni madalyaya layık görmüştü. Bugün de Odanızın madalyası için buradayım.Avusturya ile ticari ilişkilerimizin 17. yüzyıla uzandığına işaret etti:
- Türkiye’ye en çok yatırım yapan ülkelerin başında Avusturya geliyor. Son 5 yılda Avusturya’dan ülkemize 7.2 milyar dolarlık yatırım geldi. Sonra TOBB’un demiryolu taşımacılığı için oluşturduğu iştiraki BALO’ya vurgu yaptı:
- BALO, Avusturya Demiryolları’nın markası RCA ile işbirliği yaptı. Türkiye-Avrupa hattında ayrı çalışan blok trenler birleştirildi. Haftada karşılıklı 3 sefer yapılacak.Bu noktada kotaları gündeme getirdi:
Yılda 250 bin kişinin ziyaret ettiği Rahmi M. Koç Müzesi, 20’nci yılını kutluyor. Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, müzenin belgeselinde “Babam yurtdışına gittiğinde hediyeler getirirdi. Alman dadımız o günlerde beni koleksiyon oluşturmaya yöneltti” yorumunu yaptı.
RAHMİ M. Koç Müzesi’nin 20’inci kuruluş yılı için Hasköy’deki müzede Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi M. Koç’un konuğuyuz. Koç, ekranlara yansıtılan belgeselde söze Alman dadı gözetiminde büyüdüğünden girdi:
- Babam Vehbi Koç, yurtdışına gittiğinde hediyeler getirirdi. Dadımız o günlerde beni koleksiyon oluşturmaya yöneltti. İlk parçalar da Marklin trenler oldu. Sonra buharlı makinelere merak sardım.Koleje başladığı yıl koleksiyonun başına geleni aktardı:
- Ben koleje başlayınca annem oyuncaklarımı kapıcının oğluna verdi.1956’da ABD’nin Detroit kentine Ford için gidip bir ay kaldığını belirtti:
- O günlerde Henry Ford Müzesi’ni gezdim ve hayran kaldım. Ford’un her yeni modelinin ilk ürünü banttan çıkınca müzeye koyuyorlardı.Sanayi müzesinin kurmaya karar verdiğinde fabrikalarının bantlarından çıkan ilk ürünleri koymayı düşündüğünü vurguladı:
Son birkaç yılda Türkiye’ye soruların değiştiğine dikkat çeken AB Bakanı Volkan Bozkır, “Sadece bölgemizi konuşmak istemiyoruz. Artık çeşitlenme olacak. Küresel ısınma, kadın-erkek eşitliği, çevre sorunlarını konuşmak istiyoruz” dedi.
AVRUPA Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Stockholm’de İsveç Parlamento Başkanı Urban Ahlin, Dışişleri Bakanı Margot Wallström ve AB işlerinden sorumlu Başbakanlık Devlet Sekreteri Hans Dahlgren’le görüşmesi sonrasında son birkaç yılda Türkiye’ye yönelik soruların değiştiğini belirtti:
- Sadece Suriye’yi, Irak’ı, bölgemizi konuşmak istemiyoruz. Küresel ısınmayı, iklim değişikliğini, çevre sorunlarını, kadın-erkek eşitliğini de konuşmaktan yanayız. Artık görüşmelerde bu çeşitlenme olacak. Tabii ki Suriye ve Irak’ı konuşacağız ama görüşmelerde bunlar konuşmamızın yüzde
10-15’ini aşmamalı. Diğer konulara zaman kalmalı.
Bozkır, “kadın-erkek eşitliği” deyimini kullanınca Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın KADEM toplantısındaki sözleriyle başlayan tartışmayı anımsattım:
- Cumhurbaşkanı, “Kadın ve erkeğin eşitliği fıtrata terstir” diyerek “eşitlik” yerine “eşdeğer”liğin söz konusu olması gerektiğini savundu. İsveçli muhataplarınızdan bu konuyu açan oldu mu?
- Konu hiç gündeme gelmedi. Sayın Cumhurbaşkanı’nın sözleri yanlış algılanıyor. Durumun kamuoyunda algılandığı gibi olmadığını AK Parti’de gayet iyi görüyoruz.
Vesileyle İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Cemil Çelik, Karaciğer Enstitüsü Başkanı Prof. Sezai Yılmaz, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Ünsal Özgen ve Turgut Özal Tıp Merkezi Başhekimi Mehmet Aslan’la buluştuk.
Prof. Çelik, karaciğer nakli faturasını ABD’yle karşılaştırdı:
- ABD’de 700 bin dolara yapılan karaciğer nakli, bizde 50 bin dolara gerçekleşiyor.
Prof. Yılmaz anımsattı:
- 50 bin dolar yabancılardan alınan bedeldir. Türk vatandaşlarının organ nakli faturasını devlet karşılıyor.
Ardından şu ayrıntının altını çizdi:
- Bazı özel hastaneler, her karaciğer nakli vakasını kabul etmezler. Hasta kaybı riski yüksekse, kendilerine olumsuz puan yazılmasın diye kapılarını pek açmazlar. Bizim kapımız her vakaya açıktır.
- Sayın Başbakan’ın genelgesi devrim niteliğindedir. Genelge, bütün kurumların yasa tasarısı, mevzuat hazırlıkları sırasında AB Bakanlığı’na danışması talimatını içeriyor. Tüm kurumlar şu anda bu genelgeye uygun davranıyor, Bakanlığımızdan görüş alıyor.Gündeme gelen tasarıların Bakanlar Kurulu’nda da uzun süre görüşüldüğünü anımsattı:
- Tasarılarla ilgili AB’ye uygunluk konusuna Bakanlar Kurulu’nda da bakıyorum.- Genelge sonrasında gündeme gelen tasarı ve mevzuat düzenlemelerinde Bakanlığınızın, “Şu bölüm AB’ye uygun değil” görüşüyle düzeltmeler gerçekleşti mi?
- Elbette oldu.
- Şimdi yeni bir yargı paketi gündemde. Bu paketle ilgili olarak da görüşünüz alındı mı? Paketteki maddeler AB müktesebatına uygun mu?
- Bakanlığımız paketi inceledi. Ayrıca Bakanlar Kurulu’nda 8 saat boyunca konuşuldu. AB müktesabatına da, üyle ülkelerdeki uygulamalara da uygundur.- Tasarı TBMM’deki AB Uyum Komisyonu’na da gidecek mi?
- Elbette gidecek. Orada TBMM’de grubu bulunan partilerin temsilcileri var. Görüşülüp tartışılmasının yararlı olacağını düşünüyorum.Yargı paketinin “tıkanan sistemi açmaya, çalıştırmaya yönelik” olduğunu savundu:
- Yangından mal kaçırır gibi bir yasa yapma durumu yok. Yargıdaki tıkanıklık bir gerçek. Yeni paket sistemi hızlandıracak, hakim-savcı sayısını artıracak düzenlemeler de içeriyor. Yargıtay Başkanı Ali Alkan’ın pakete itirazını anımsattık:- Yargıtay Başkanı yanlış yaptı. O kendi işini yapmalı. Kuvvetler ayrılığına dikkat etmeli. Paket hazırlanırken, “Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay ne diyor” diye sorulmaya kalkılırsa işin içinden çıkılmaz. Yargıtay Başkanı’nın sözlerinin kişisel görüşü olduğunu düşünüyorum.- Paket sizin içinize siniyor mu?
- Köfteci olan eniştemle ortaklaşa Uşak’ta kuyum mağazası açmıştık. Bugünkü servetimin temelinde Uşak’ta kazandığım paranın büyük payı var. Uşak’a bu paranın hakkını ödeyecek birşeyler yapmalıyım.Bir süre önce Uşak’tan geçerken kentin üniversitesinin Rektörü Prof. Sait Çelik’i aradı:
- Üniversitenize birşeyler yapmak isterim.Prof. Çelik, hemen Kamer’i davet etti:
- İnanır mısınız, bu konuyu rüyamda gördüm. Anlaşılan rüyam gerçek olacak. YÖK’ten İlahiyat Fakültesi için izin çıktı. Binasını yapmayı düşünür müsünüz?Kamer, şart koştu:
- Fakülteyi, “İslami İlimler”e dönüştürün, ben de binanın yapımını üstleneyim.Üniversite YÖK’e yeniden başvurdu. İsim değişikliği için izin alındı. Kamer, kolları sıvadı:
- Uşak Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi binasını 3.5 milyon liraya tamamladık.Bina bitince Rektör planını Atasay Kamer’e bildirdi:
- Fakültemize sizin adınızı vereceğiz.
Kamer itiraz etti:
Evindeki çalışanların elini sıkıp, birer hediye verdi:
- Mutlu et, mutlu ol...
Grubun Çamlıca’daki merkezine girdiğinde elinde Google Glass (gözlük) vardı. Karşısına dijital pazarlama sorumlusu çıktı:
- Bugün, “Mutlu et, mutlu ol” günümüz. Bu Google Glass artık senin.
Öğlenden sonra merkez binada 70’inci yıl pastasını kesip, ekibine seslendi:
- United Biscuits’i de bünyemize katınca dünyada ürünlerimizle ulaştığımız nüfus 4 milyara ulaştı. İlk hedef 4 milyar insanı mutlu etmek. Ardından geriye kalan 3 milyara ulaşmak.
Pasta kesimi sonrasında sohbete oturduğumuzda telefonu çaldı. Arayan Fahri Öksüz’dü: