DEDE mesleğini sürdürüp Sarıtaş Kasap’ı İstanbul’un Anadolu yakasında 9 şubeye ulaştıran Emrah Sarıtaş, 2010’da arkadaşı Abdullah Süngü’nün önerisiyle kolları sıvadı:
- Gel döner işine girelim.
2010 sonunda kuzeni Eser Sarıtaş’ı da yanlarına alarak Global Restoran Yatırımları A.Ş.’yi kurup “Kasap Döner” markasıyla yola çıktılar. 4 yılda KKTC ve Bakü dahil 31 şubeye ulaştılar.
Emrah Sarıtaş, konsepti oluştururken stratejiyi çizdi:
- Sadece döner satacağız. Döneri de tümüyle bifteklik etten yapacağız.
Kasap Döner 20 milyon dolarlık ciroyu yakalayıp, Lefkoşa ve Bakü şubeleri başarılı olunca dışa yolculuk hızlandı:
- Riyad, Moskova ve New York’ta şube açmak üzere hazırlıklara başladık. New York’ta dükkan yerini de kiraladık.
AZERBAYCAN doğumlu Rauf Rustamov, 17 yaşında Türkiye’ye geldi. İstanbul Üniversitesi Almanca İktisat ve Mütercim Tercümanlık bölümlerini bitirdi, Almanya ve İtalya’da master yaptı. Çalışma hayatına da İstanbul’da başladı. Dizayn Grup ve Mikrosan gibi şirketlerde çalıştı. Mikrosan’da Genel Müdür Yardımcılığı görevinde bulundu.
7 dil bilen ve Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler Üniversitesi’nde doktora yapmaya hazırlanan Rustamov, 2015’in ilk aylarında Det-Al Holding’ten sektöründe Azerbaycan’ın lideri olan, Gence’de üretim yapan Det-Al Alümiyum’un CEO vekilliği teklifi aldı. Nisan 2015’te göreve başladığında ilk işi şirketin Türkiye ile ilişkilerini, ticaretini, işbirliğini artırma arayışı oldu.
Bu sırada Türkiye’nin alüminyum ithalatını araştırdı:
- Türkiye’deki sanayiciler yılda 1 milyon 250 bin ton alüminyum külçe ve levha ithal ediyor. Bizim şirket de külçe ve levha alüminyum üretiyor.
Türkiye’nin yoğun ihtiyacına rağmen, Azerbaycan’dan alüminyum ithalatının düşük olduğunu gördü:
- Araştırınca bunun nedeninin Azerbaycan’dan Türkiye’ye alüminyum ithalatına yüzde 7.5 vergi uygulaması olduğunu gördüm ve çok şaşırdım.
Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinde kullanılan slogan ve bakış açısını anımsattı:
ŞEKER Tanıtım Grubu (ŞTG) Başkanı Hidayet Kadiroğlu, New York’taki “Summer Fancy Food Show”daki stantlarında söze Mart 2015’te Japonya’da gerçekleşen fuardan girdi:
- Ekonomi Bakanlığı’nın Tokyo’daki Ticaret Müşaviri, bizim için görüşmelere başladı. 1100 şubesi olan Doutor adlı cafe zincirinde Türk kahvesi ile Türk lokumunu birlikte sunma hedefiyle görüşmeleri sürdürüyor.
Stantdaki Okka’yı işaret etti:
- Makineyi üreten Arzum, fuarlarda sponsor olarak ŞTG’nin standında yer alıyor. Tokyo’daki fuarda “Büyük İkili” vurgusuylaTürk kahvesi ve lokum ikram ettik. Doutor’la görüşmeyi tetikleyen o tanıtım oldu. Ertuğrul Fırkateyni’nin yıldönümü etkinliklerinde de aynı tanıtımı yürüttük.
Öncelikle Doutor’un bir şubesine pilot nokta olarak gireceklerini kaydetti:
- Sonrasında Türk kahvesi ve lokum diğer şubelere de yayılır.
Ekonomi Bakanı’yla Serbest Ticaret Anlaşması (STA) çerçevesinde Güney Kore’ye gittiklerinde de “Büyük İkili”nin gündeme geldiğini belirtti:
ÖNCE ANAP hükümetlerinin ekonomiden sorumlu devlet bakanlarından Işın Çelebi aradı:
- Ali Eren’in sözcülüğünü yaptığı Yassı Çelik Kullanıcıları Platformu, size yanıltıcı bilgiler vermiş.
Ardından Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) mektup gönderdi:
- Yassı çelik ithalatında bazı ülkelere damging vergisi konulmasının cari açığa 9 milyar dolarlık olumsuz katkı yapacağı iddiası gerçeği yansıtmıyor.Derken sektörün en büyüğü, Erdemir Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Ali Pandır’la buluştuk:
- Dünyanın yassı çeliği Türkiye’ye dampingli şekilde giriyor. Türkiye’de yeterli kapasite var ve koruma da söz konusu değil.Dönelim TÇÜD mektubuna:
- Yassı çelik üreticisi 6 kuruluş (Erdemir’e bağlı İsdemir’i ayrı sayıyor) son yıllarda 8 milyar dolarlık yatırım yaptı. 6 kuruluşun toplam kapasitesi 19 milyon tona yakın. Toplam 22 bin kişiyi (Erdemir 35 bin kişi olduğunu belirtiyor) istihdam ediyorlar. Şirketlerin değeri de 20 milyar doları buluyor. Bunlar arasındaki MMK Metalurji, ithalatın yarattığı baskıdan da olumsuz etkilendiği için yassı çelik üretimini durdurdu. 2 yıldır 2.5 milyon ton kapasiteli çelikhaneyi kullanamıyor.
TÇÜD, 2014’te yassı çelikte kapasite kullanımının yüzde 55’te kaldığını kaydetti:
KOÇ Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç’un Cunda’da (Ayvalık) restore ettirip “Sevim-Necdet Kent Kitaplığı”na dönüştürdüğü manastırdayız... The Coca-Cola Company Başkan ve CEO’su Muhtar Kent, yanına eşi Defne Kent’i alıp söze girdi:
OKAN Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Bekir Okan, Rektör Prof. Şule Kut, Rektör Yardımcısı Prof. Mithat Kıyak ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Semih Baskan’la birlikte Tuzla’da kaba inşaatı bitmek üzere olan bir binaya gittik.
Okan, binayı mevcut haliyle aldıklarını belirtti:
- Burayı Özhan Olcay’dan (Pekintaş Grubu) satın aldık. Okan Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ni burada açacağız.- Pekintaş Grubu, inşaata başlarken planı neymiş?
- Alışveriş merkezi planıyla yola çıkmışlar. Üniversitemize çok uzak olmayan, şehir merkezi sayılacak bir noktada hastane yapmak üzere yer ararken burayı bulduk.Prof. Kut araya girdi:
- Özhan Bey inşaatı zaten beklemeye almıştı. Alışveriş merkezi yapmaktan da vazgeçmişti.Okan sürdürdü:
- Tıp ve Diş Hekimliği fakültelerimizi geçen yıl açtık. Üniversite hastanemizi sıfırdan kurmayı planlıyorduk. Sonunda bu binayı uygun gördük.Hastaneye toplam 150 milyon liralık yatırım yapacaklarını kaydetti:
- Hedefimiz 2016 Ekim ayında hastaneyi hizmete açmak. Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanemiz 260 yataklı olacak.Prof. Kut, üniversite hastaneleriyle ilgili son gelişmeyi anımsattı:
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) çatısı altındaki bir birlik başkanının açıklaması ise ilginç: “TİM yönetiminden Zarrab’ı arayıp, ‘Törene siz gelmeyin’ diyenler olmuş. Ancak anlaşılan o ki Zarrab, öyle bir fotoğrafta yer almayı planlamış, özellikle törene kendisi katılmış.”
Reza Zarrab, 847 milyon dolarlık ihracatla mücevherat sektöründe birincilik ödülünü almıştı.
ÖNCEKİ akşam bir iftar sofrası... Masada çeşitli sektörlerden işadamları var... Koalisyon seçenekleriyle başlayan sohbet, kısa sürede Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) Reza Zarrab’a Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin elinden “ihracat şampiyonu” ödülü vermesine kaydı:
- O fotoğraf en çok Numan Kurtulmuş’u rahatsız etmiş olmalı. Halkın Sesi Partisi Genel Başkanlığı döneminde AK Parti’ye az mı, “Harun, Karun” benzetmesi yaptı.- Zaten, “Zarrab’a ödül vereceğimden haberim yoktu” açıklaması yapmış.TİM’in çatısı altındaki ihracatçı birliklerinden birinin başkanı olan işadamı araya girdi:
- Kurtulmuş, tören sonrası başlayan tartışma üzerine birkaç kez TİM yönetimini arayıp, “O fotoğrafta yer almama yol açarak beni çok zor durumda bıraktınız” demiş.Bir başka ihracatçı prosedüre işaret etti:
ARZUM Elektrikli Ev Aletleri’nin Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı, 12 yıl kadar önce bir grup arkadaşıyla İstanbul’un ünlü mekanlarından birine akşam yemeğine gitti. Yemeğin sonunda masadakilerden bir-ikisi Türk kahvesi istedi. Garson olumsuz yanıt verdi:
- Türk kahvesi yok efendim.
Arkadaşları garsonla tartışmaya başladı. Tartışma uzayınca araya girdi:
- Garsonla tartışmayalım. Restoranın sahibi arkadaşımızla görüşelim.Restoranın sahibine durum iletildi. Birlikte mutfağa girdiler. Restoran sahibi savunmaya geçti:
- Mutfak çok yoğun. Masaların çoğuna yemek servisi sürüyor. Ocaklarımız dolu. Başka masaların yemek servisini geciktirme pahasına size Türk kahvesi yapamayız. Şekerli, orta ve az şekerli, sade Türk kahvesi aynı anda istendiğinde, bir ocağın 4 gözünü cezveler işgal eder. Bu da yemek servisimizi aksatır.Kolbaşı, ertesi gün Ar-Ge ekibinden Türk kahvesi için çözüm üretmelerini istedi. Ekibin ilk bulduğu çözüm elektrikli cezve oldu. Derken Arçelik Telve’yi geliştirdi:
- Elektrikli cezveyi ilk yıl 100 bin adet sattık. Bir yıl sonra Arçelik’in Telve’si çıktı ve çok başarılı oldu. Biz de işin peşini bırakmadık. Restorandaki o tartışmadan 12 yıl kadar sonra Okka’yı geliştirdik.Okka’nın Ar-Ge’sinin 4 yıl sürdüğünü belirtti:
- Ar-Ge’ye 2 milyon dolar harcadık.Masadaki Okka’ya dikkat çekti: