Şarm El-Şeyh ya da Hurgada gibi yerlerde talihsizlik oranı oldukça düşük. Deniz, sualtı, kum, güneş, otel ve yemekler paranın tam karşılığı... Ucuzdur. Çarşılarda pazarlıkta kazıklanmazsınız. Bölge sakinleri zarif, ağır insanlardır. Sinirlenmeleri, sabrı çok zorladığınızda ortaya çıkar. Ama zarar vermez.
Şarm El-Şeyh’e İstanbul’dan uçuş bazı iç hat uçuşlarındaki gidiş-dönüş fiyatlarıyla kıyasladığınızda ucuzdur. Direkt uçuşla 2 saat 20 dakika civarında Şarm El-Şeyh’e inersiniz. Gidiş-dönüş şu aralar 900 TL civarında. Oteller sudan ucuz. Hizmet dorukta. Gözünüzün içine bakıyorlar. Lezzetlerle aklınızı başınızdan alıyorlar. İngilizler, Almanlar ve tabii Arap dünyasının ülkelerinden akın akın geliyorlar. Soho çarşısı bir harika. Alışveriş için geniş bir yelpaze var.
Yine uçuyorum
İkinci kez Şarm El-Şeyh’e uçuyorum. Uçak Boeing 737-800. Haftada dört sefer var. Aslında günlük olmalı. Transit yolcu için THY daha çok tanıtım yapmalı. Dönüşü Airbus A319 ile yaptım. Uçaklar tek koltuk boş uçmadı. Sabaha karşı 02.00’de bindim. Saat 04.25’te indim. Bu geç uçuşlar sayesinde hava sıcaklığının düştüğü saatlerde Şarm El-Şeyh’e inmek iyi oluyor. Daha serinde transfer oluyorsunuz. Oteller bu saatlere alışık olduklarından odalarını hazırlıyor. Uçaktan indiğimde THY’nin gülen yüzü, çok başarılı bir yönetici Tamer Ersoy’la karşılaştım. Daha önceki gidişimde onu tanımıştım. İnsanın aklının almayacağı kadar şirket âşığı bir adam. Hayatı THY ile geçiyor. Geçen gidişimde Four Seasons’ta kalmıştım. Bu kez Rixos’u tercih ettim. İyi ki böyle yapmışım. Birçok Rixos’ta kaldım. Ama burası başka.
Harika bir ekip
Hazır alınmış bir tesis zincir yapısına getirilmiş ve ama en önemlisi mükemmel insanlarla yönetilir olmuş. Tatil köyünün yönetiminin başında Genel Müdür Sami Kaplancı var. Almanya’da doğmuş büyümüş. Magic Life’larda çalışmış. Full pansiyon yönetiminin dorukta ismi. Yanında Hakan Kuzdağı yiyecek içecek müdürü, restoranlar büyük şefi Bayram Okay, odaların yönetiminde Şevket Koçak hepsi bir orkestranın mükemmel sanatçıları. Birlikte bir deniz kenarında harikalar yaratmışlar. Otelin içinde Hint’ten Çin’e, İtalyan’dan Japon’a bir sürü restoran var. Yiyorsunuz, içiyorsunuz, harika odalarda kalıyorsunuz. Hepsi fiyata dahil. Havuzlar, deniz şahane. Deniz sabahları gidiyor, sonra geri geliyor. Medcezir Süveyş’in bu kenarında bir başka güzel. Denizin altı dalanlar için muhteşem. O resimler kaçırılmaz.
Fiyatlar uygun
Uçakta kavgaların neredeyse yarısı, öndeki yolcunun ani olarak koltuğu yatırması ve arkasındakini rahatsız etmesiyle başlıyor. Koltuğunu arkaya yatırıp biraz konforu artırmak herkesin hakkı. Ama koltuk aralıkları çok darsa? Ya yemek yerken bir anda öndeki yolcu koltuğunu ani bir hareketle yatırdıysa? Tepsideki ikram üzerinize saçıldıysa?
Bu tür durumlarda arkada oturan yolcu, dizlerini dayayarak tepkisini ortaya koyuyor. Sonrasında ise çoğu kez iki yolcu atışmaya başlıyor. Hiçbir tartışmaya girmemek, 22 dolara satılan ‘Knee Defender-Diz Koruyucu’ aleti ile mümkün.
Fiyatı 22 dolar
Giderek sıkışan koltuklarda önde oturan yolcuyla sorun yaşamak istemiyorsanız, kalkıştan sonra iki parçadan oluşan aleti, yemek masasının iki tarafına takıyorsunuz. Bu plastik parçalar koltuğun yatmasını engelliyor. Önde oturan yolcu da koltuğunun arızalı olduğunu zannediyor. Siz de rahat ediyorsunuz. Bu alet satılmaya başlandıktan sonra Amerikan Havacılık Otoritesi FAA konuyla ilgili bir araştırma başlattı. Uçuş emniyeti açısından uçak yerdeyken veya kalkış-iniş sırasında yemek tepsisi açılamayacağı için diz koruyucuya herhangi bir yasak getirilmedi. Havayolları bu kararı onaylamasa da FAA’e karşı gelmemek için herhangi bir yasaklamaya gitmedi.
Kavga çıktı
Geçen hafta ilginç bir olay yaşandı. United’ın Newark-Denver seferini yapan uçakta önde oturan kadın yolcu koltuğunu yatıramayınca arkasına döndü. Tam bu sırada da arkadaki erkek yolcunun koltuğa diz koruyucu takmış olduğunu gördü. Bu aleti çıkartmasını istemesiyle başlayan ağız dalaşı sonrasında kabin memuru geldi ve diz koruyucuyu çıkarttı. Ancak bu sırada öndeki yolcunun arkadakine su şişesini fırlatmasıyla ortalık karıştı. Kavga nedeniyle pilotlar uçağı Chicago’ya indirdi. İki yolcu da polis eşliğinde uçaktan indirildi. Son birkaç yıldır satılan bu alet konusunda havayolları önce çekimser kalıyorlardı. Ancak kavganın ardından ilk yasak United Havayolları’ndan geldi. Şirket, koltuk yatırma hakkının yolcuya verildiği ve bir başkası tarafından bu durumun engellenemeyeceği kararı aldı. Uçuş sırasında United kabin memurları bu aletin kullanılıp kullanılmadığına dikkat ediyor. Eğer görürse, bu alete el koyuyor. Yasağın önümüzdeki günlerde başka havayolu şirketleri tarafından da uygulanması bekleniyor.
Düşük maliyetli havayolları uçakta ikramı satıyor. Büyük havayolları da 2-3 saatlik uçuşlarda eskisi gibi zengin mönüler sunmuyor. Hatta birçoğu da hiç servis yapmıyor.
Yeni trend, ‘upgrade’. Yani ekonomi sınıfında uçarken business, hatta first class ikram alabilmek. Veya istediğiniz yemekleri, içecekleri seçebilmek.
Artık düşük maliyetli havayollarının ciddi gelir elde ederken kaliteli yiyecek ve içeceklerle yolcu memnuniyetini yakaladığı konsepte büyük şirketler de geçiyor.
İLK UYGULAMA CATHAY PACIFIC'TEN
Hong Kong merkezli havayolu şirketi Cathay Pacific, önümüzdeki yıl ekonomi sınıfındaki ikramda çok önemli bir değişikliğe gidiyor. Ekonomide uçan tüm yolcular isterlerse ek ücret ödeyerek alacakları ikramlarını zenginleştirebilecek. İster tek bir ana yemek veya salatasından tatlısına hatta içeceklerine kadar zengin bir tepsiyi adeta ‘donatabilecek’...
Skytrax tarafından geçen yılın en iyi havayolu şirketi seçilen Cathay Pacific, bu uygulama ile ikramda yolcu memnuniyetini yukarı çekmeyi hedefliyor.
Uçuşa 12 saat kalıncaya kadar alınacak siparişle yolcu internet ve mobil uygulamalarla istediği yemekleri ve hatta sunulacak içecekleri tercih edecek. Cathay Pacific resmi bir açıklama yapmasa da bu uygulama için yolculardan 25 ila 100 TL arasında değişen ek ücret alınması planlanıyor.
İKRAM BU KADAR ÖNEMLİ Mİ?
Uçakta farklı bir yemek için ne kadar ödemeye hazırsınız?
Düşük maliyetli havayolları uçakta ikramı satıyor. Büyük havayolları da 2-3 saatlik uçuşlarda eskisi gibi zengin mönüler sunmuyor. Hatta birçoğu da hiç servis yapmıyor.
Yeni trend, ‘upgrade’. Yani ekonomi sınıfında uçarken business, hatta first class ikram alabilmek. Veya istediğiniz yemekleri, içecekleri seçebilmek.
Artık düşük maliyetli havayollarının ciddi gelir elde ederken kaliteli yiyecek ve içeceklerle yolcu memnuniyetini yakaladığı konsepte büyük şirketler de geçiyor.
İlk uygulama Cathay Pacific’ten
Çanakkale Savaşı denildiğinde akla dünya tarihinin en kanlı, Türkiye açısından da milli mücadele bilincinin oluşmaya başladığı savaş gelir. Ağırlığı kara ve denizde geçen bu savaşın bir de hava tarafı vardır. Keşif, bombardıman, it dalaşı derken o günlerin teknik açıdan zayıf uçakları, bir avuç havacının gayretiyle görevlerini başarıyla yerine getirir.
O kahraman havacılar, Çanakkale Savaşı’nın 100’üncü yıldönümünde Türk Sinema sektörünün en iddialı yapımlarından biri olan ‘Son Mektup’ filmiyle beyazperdeye taşınıyor.
Özel bir meydan yapıldı
Havacılık çekimleri, savaşların en kanlı günlerinin yaşandığı Çanakkale’de Alçıtepe köyü yakınlarında yapıldı. Burada hazırlanan pistte o dönemin uçuş kulesinden bakım çadırlarına, hatta gece uçakları tespit edecek ışıldaklara kadar tüm detaylar düşünülmüştü.
Filmin yönetmeni Özhan Eren, kullanılan tekniklerden dekora ‘Son Mektup’un sektöre yeni bir boyut getireceğine inanıyor. Eren, “Filmde kullanılan gemileri 2010’da yüzdürdük. Son bir buçuk yıldır da animasyon üzerinde çalışıyoruz. Çekimlerimiz bitmek üzere. Ardından 6 ay sürecek montaj işleminden sonra vizyona gelecek yıl 27 Şubat’ta girecek” diyor.
Uçağa bindiğinizde normalde yerde tercih etmeyeceğiniz yemekleri, içecekleri kabin memurlarından isterseniz hiç şaşırmayın. Belki yemeğin tuzu, baharatının eksik veya fazla olduğunu düşünebilirsiniz. Veya bir anda kendinizi marketten hiç almadığınız domates suyunu içerken de bulabilirsiniz.
Bu tat değişimi uzun yıllar kabin basıncına veya kuru havaya bağlandı. 1980’lerde İngiliz Havayolları British Airways’in efsane CEO’su Colin Marshall, şampanya karışımlarını 10 bin metrede hazırlamış ve çeşitli testler yapmıştı. Bazıları ise uçakta sunulan farklı yiyeceklerin albenisi olduğunu iddia etti. Ama bu yaklaşımı bilim insanları tarafından çürütüldü. Gürültünün tat duygusunu inanılmaz değiştirdiği ortaya çıktı.
Tat algısı değişiyor
Bu tür araştırmalarda yolcuların önce 45-55 desibellik sessiz ortamdaki tat duygusu izlendi. Daha sonra da 75-85 desibel gibi günümüz uçaklarında standart kabin gürültüsünde ne tür tercihlerde bulundukları, yemekten aldıkları tat üzerine çalışma yapıldı. Gürültü arttıkça tat alma duyularında şekere veya tuza verilen tepkinin düştüğü belirlendi. Uçakta yolcuların daha tuzlu yemeleri veya normalde fazla şeker ihtiyacı duymayan yolcuların tatlı tercih etmeleri gürültünün tada etkisi olarak belirlendi. Araştırmada motorun yanında oturan yani daha fazla gürültüye maruz kalan veya daha sessiz uçaklarda uçan yolcuların durumu da simüle edildi.
Umami etkisi
Araştırmada, ilginç bir konu ise ‘umami’ etkisi oldu. Japon mutfak kültüründen gastronomiye giren umami, aslında tatlı, ekşi, buruk ve tuzlu ile birlikte beş temel tattan biri olarak adlandırılıyor.
Umami tadı en çok domateste alınıyor. Bu nedenle içecekte domates suyu veya içinde bolca domates olan yemekler tercih edilmeye başlanabiliyor. Gürültü yükseldikçe, vücuttaki umami etkisi de artıyor. Son yıllarda bazı havayolu şirketleri, mönülerini buna göre hazırlıyor. Domatesin yoğun olduğu yemekler ön plana çıkıyor.
Prime Class Avrupa’da
Hangi şirketler Türkiye’ye neyi teklif ediyor?
Türkiye’nin 2023 havacılık hedeflerinden biri yerli yolcu uçağı. Ancak böyle bir tasarımı sıfırdan, Türkiye’nin tek başına yapması, ilk maddesi ‘kârlılık’ olan sivil sektörde pek de mümkün değil. Ayrıca bu pazarda değişim çok hızlı. Uzayan bir proje, koltuk kapasitesinden kullandığı teknolojiye kadar kısa sürede demode olabiliyor.
Törende 4 ödül birden alan Türk Hava Yolları, aynı zamanda 4'üncü kez Avrupa’nın en iyi havayolu seçildi. Genel Müdür Temel Kotil, "2007’de girdiğimiz Skytrax değerlendirmelerinde adım adım 5 yıldıza yaklaşıyoruz. Yolcumuzla, çalışanımızla, bir yıl sonraki hedefimiz daha fazla ödül ve 5 yıldız" dedi.
HANGİ ÖDÜLLERİ ALDI?
THY GENEL MÜDÜRÜ TEMEL KOTİL
Değerlendirmede THY, 'En İyi Business Class İkram Servisi', 'En İyi Business Class Özel Yolcu Salonu İkramı', 'Güney Avrupa’nın En İyi Havayolu Şirketi' ve 'Avrupa’nın En İyi Havayolu' ödüllerini aldı. Bu yıl Farnborough Havacılık Fuarı’nda gerçekleştirilen tören, tarihi rüzgâr tünelinde yapıldı. Dünyanın en büyük havayollarının CEO’larını buluşturan organizasyonun ikramlarında ise Do&Co’nun imzası vardı.
FARNBOROUGH'DA BİR İLK
Askeri havacılığın en büyük buluşması, aynı zamanda dünyanın ikinci büyük havacılık fuarı Farnborough’da Türkiye bir ilke imza attı. Yerli tasarım İnsansız Hava Aracı ANKA ile ayrı bir platform haline getirilen T129 ATAK helikopteri dünyaya tanıtıldı. T129’un gösteri uçuşu ise büyük ilgi çekti. Kuşkusuz bu hayalin gerçekleşmesinde TAI, TEI, Alp Havacılık gibi şirketlerin yanında Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın (SSM) da önemli bir payı vardı. Geçtiğimiz günlerde 12 yıldır bu zorlu görevi yapan Murad Bayar’dan müsteşarlığa THY Teknik’in başarılı genel müdürü Prof. Dr. İsmail Demir atanmıştı. Kariyerine önce akademik ardından sivil havacılıkla devam eden Demir, endüstriyi yakından takip ediyor. Hızlı karar alıp pratik çözümlerle ilerlerken İsmail Demir, bir yandan da Türkiye’nin havacılık sanayii geleceğini stratejik bakış açısıyla daha da ileri taşımanın planlarını yapıyor. TAI Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Kaya, genel müdür Yardımcıları Bekir Ata Yılmaz, Özcan Ertem ilgiden memnundu. T129 ve ANKA ile ilgili talepler alındı. 2016 için Hürkuş da Farnborough’a gelecek ve gösteri yapacak. Savunma ve Havacılık Sanayii İhracatçıları Birliği Başkanı Latif Aral Aliş başkanlığındaki ekip, Farnborough’da yeni pazarlar aradı. Savunma sanayiinde sıfırdan başlayıp nasıl bir model olunacağının en iyi örneklerinden Alp Havacılık, çalışanları ve aileleri ile İngiltere’deydi. Ekibin başında ise CEO’ları Tuncer Alpata ile Yılmaz Güldoğan vardı.