Uzun yıllar yapılan araştırmalar, uçak bilet fiyatlarının çarşamba günleri düştüğüne işaret ediyordu. Ancak son 18 aylık dönemde bu tamamen tersine döndü. Artık en ucuz gün pazar! Günler arasındaki bilet fiyat farkları bazen yüzde 16’ya kadar çıkabiliyor.
Havayolu şirketleri uçuşlarda en fazla geliri elde etmek için koltuk satışlarını adeta borsa gibi fiyatlıyor. Talep geldikçe, uçuş tarih yakınlaştıkça fiyatlar tırmanışa geçiyor. Şirketlerin gelir yönetim birimleri bu hareketleri detaylı olarak analiz ediyor. Satışlar düştüğündeyse fiyatlar tepe taklak oluyor. Havayolları hemen promosyona başlıyor.
Şirketlerin en büyük derdi, koltuğu bir an önce satıp yolcudan parayı tahsil etmek. Çünkü havayolu sektörü inanılmaz büyüklükte finansmana ihtiyaç duyuyor.
İlginç sonuçlar
Fiyatlar konusunda tüm dünyada araştırmalar yapan Airlines Reporting Corp, ilginç bir sonuca ulaştı. Tam 94 milyar dolar değerinde 130 milyon adet bilet satışı analiz edildi. Satışlar günlere bölündüğünde, en ucuz gün pazar çıktı. İkinci sırada cumartesi var. Fiyatlar, pazara göre yüzde 1.6 artıyor. Üçüncü sırada da çarşamba geliyor. Yani çarşamba günleri ‘ucuz bilet bulunur’ efsanesi yıkılmış durumda.
Bir çok yolcu, haftanın ilk günü uçuşlarına planlıyor ve rezervasyondan çok direkt satın alıyor. Bu nedenle pazartesi bilet fiyatları bir önceki en ucuz gün pazara göre yüzde 16 daha pahalı. Pahalılıkta pazartesiyi salı izliyor. Çarşamba ve perşembe fiyatlar ortalama yüzde 12 düşüyor. Cuma günleriyse ilginç bir artış yaşanıyor. Bunu uzmanlar ‘hafta bitmeden biletimi alayım’ psikolojisine veya hafta sonu uçmak isteyen son dakikacılara bağlıyor. Bu nedenle cuma, pazartesiden sonraki en pahalı gün.
Ne kadar önce almalı?
Havalimanına gidiyorsunuz. Ne kimliğe gerek var ne de kredi kartına. Parmağınızı kontuardaki noktaya dokundurduğunuz an uçağa biniş kartınız sanal olarak sistemde üretiliyor. Fazla bagajınızın ücreti de parmak izine yönlendirilmiş kredi kartı bilgilerinizden tahsil ediliyor. Sonrasında pasaport kontrol noktasından yine parmak iziyle geçiyorsunuz ve uçağa biniyorsunuz.
“Bunlar hayal” diyorsanız yanılıyorsunuz. Parmak izli uçağa biniş kartı, Amerikan havayolu şirketi Alaska tarafından hayata geçirildi. İlk denemeler şirketin ana merkezlerinden biri olan Seattle’da başlatıldı. Çok uçan yolcu programına üye olanlar arasında test edilen uygulama, büyük ilgi gördü.
Henüz sistem uçağa biniş kartı amaçlı. Ama yakın bir gelecekte kimlikten kredi kartına kadar uygulanmaya başlayacak. Böylelikle yolcular tek bir parmak iziyle tüm işlemleri gerçekleştirmiş olacak.
Amerikan Ulaştırma Güvenlik Dairesi (TSA) bu gibi yeni nesil uygulamalara sıcak bakıyor. Alaska Havayolları’nın parmak izi programını yaklaşık bir yıl boyunca inceleyen TSA, güvenliği yükselttiği ve verimlilik sağladığı için programın hayata geçmesine yeşil ışık yaktı. Her gün ABD’de havalimanlarında ülkeye giren 300 bin kişinin parmak izi bilgileri alınıyor.
Şirket parmak izlerini güvenlik gereği arşivlemiyor. Yolcular başta çekimser davransa da işlemler hızlandığı için artık parmak izini tercih ediyor. Çalışmalar diğer havayolu şirketleri tarafından da yakından takip ediliyor.
Paraşütsüz atlayan doktor
Dağın zirvesinden kollarınızı kanat gibi açıp kendinizi yerçekiminin gücüne teslim ediyorsunuz. Birkaç saniye içinde hızınız saatte 400 kilometreye ulaşıyor. Yamaçlara sürünürcesine uçuyorsunuz. Yere 150-200 metre kala da paraşütünüzü açıp iniyorsunuz.
KLM, sosyal medyayı en iyi kullanan şirketler arasında. Havayolu Twitter üzerinden haftada 40 bin soru alıyor. En çok da uçakta unutulanlarla ilgili sorular geliyor. Diz üstü bilgisayarlardan cep telefonlarına, pasaporttan okuma gözlüklerine kadar her gün binlerce eşya uçaklarda unutuluyor. Ama bunların çok azı sahibine dönebiliyor.
Her uçuş sonrasında kabin ekipleri uçağı kontrol eder. Bulduklarını yer hizmetlerindeki görevlilere teslim eder. Bu malzemeler toplanır, raporların ve kayıp eşya bürosuna gönderilir. Daha sonra yolcudan geri dönüş beklenir. Uçuş bilgileri, sıra numarası tutan kayıp eşya yolcuya teslim edilir. Ama yolcuların önemli bölümü de bir daha uğraşmamak için geri dönüş yapmaz. Kurallar gereği havayolu şirketleri bu eşyaları bir yıl boyunca tutar. Daha sonra da açık artırma ile satar.
Yolcu şikâyetlerinde üst sırada olan kayıpların önüne geçmek için KLM yeni bir uygulamaya imza attı. Kayıp eşyayı uçakta bulan kabin ekibi Schiphol Havalimanı’ndaki özel birime haber veriyor. Onlar da Sherlock’la birlikte uçağa geliyor.
Örneğin kayıp bir cep telefonu. Sherlock telefonu kokluyor ve sahibinin kokusunu hemen algılıyor. Hemen koşmaya başlayan köpek, muhtemel bagaj konveyöründe bavulunu bekleyen veya transit salona geçen yolcuyu buluyor. Giydiği yeleğin cebindeki telefonu ise köpeğin arkasından gelen görevli alarak teslim ediyor.
YÜZDE 80 BAŞARI
Sherlock, ilk haftada kayıp eşyaların yüzde 80’ini sahibine ulaştırmayı başardı. Bu kampanya her ne kadar KLM’in uçakta unutulanlara dikkat çekme amaçlı olsa da hazırlanan video, kısa sürede 10 milyonun üzerinde seyredildi.
Sessiz, konforlu ve insanı yormayan bu uçak, yıl sonunda ilk kullanıcısı Qatar Havayolları’yla buluşacak.
A350 ile yedi yıl önce simülatörde tanıştım. Sonrasında da imalat hattının temel atmasıyla başlayan macera, ilk uçuşla farklı bir boyuta çıktı. Kompozit ve metalin panel panel gövdeyi ördüğü uçak hem ilk defa Atatürk Havalimanı’na indi hem de İstanbul AirShow’da Türkiye’yi selamladı.
Airbus, İstanbul AirShow’a beş test uçağından biri olan F-wwYB tescilli A350’yi getirmişti. Uçağın kabinin iki bölümlü business class koltukları, hemen arkasında da koltuk aralıkları daha geniş olan premium ekonomi yer alıyordu. Son bölümde ise test mühendisleri için bir bölüm oluşturulmuştu.
Görüntü standart bir kabine benzese de etraftaki kablolar, test mühendislerinin konsolu uçağın yolculu uçuşlarda testlerin sürdüğünün bir kanıtıydı.
Kabin çok sessizAtatürk Havalimanı Genel Havacılık Apronu’ndan hareket eden uçak, motor çalıştırdı ama sesi duyabilmek güçtü. Yumuşak bir taksi ile pist başına geldik. Airbus test pilotları gaz kollarını ileri attı. Kuyruk, burun ve alta konulan yüksek çözünürlüklü kameralar ile etrafı takip etmeye başladım. Pistin ortasına gelmeden A350 burun kaldırdı ve dik bir açıyla tırmanmaya başladı. Kuzeye açılan A350, Boğaz’a döndü ve kapalı havaya rağmen bize keyifli bir İstanbul turu attırdı. Bir saatlik bir uçuşta uzun menzilli bir uçağı anlamak zor. Ama oksijene doyan sessiz bir kabin var. İçerideki ışıklandırma çok başarılı. Yüksek tavan ferahlık hissini arttırıyor. Kuşkusuz havayolları, yolcuları cezbedecek tasarımlara imza atacaklar. Koltuklar, eğlence sistemleri derken A350 uzun menzilde farklı bir uçak haline gelecek.
Çift motorlu uçağın 3 farklı modeli var. Koltuk kapasiteleri üç sınıflı 270’ten başlayıp en büyük modeli 1000 serisinde tek sınıfta 475’e kadar yükselecek. Menzili ise 14 bin 800 ile 15 bin 300 kilometre arasında değişiyor.
Havacılık sektörünün dev buluşmasına günler kaldı. Onuncu kez kapılarını açacak sivil havacılık fuarı İstanbul AirShow, ilk gününde biri yolcu diğeri kargo iki Boeing 747-8 uçağını ağırlayacak. İkinci günde ise sahneye Airbus’ın yeni kuşu A350XWB çıkacak. TAI’nin tasarladığı yerli eğitim uçağı Hürkuş ise ilk defa uluslararası bir fuarda ziyaretçilerle buluşacak ve İstanbul üzerinde uçacak.
Mint Fuarcılık tarafından 1996’dan itibaren, her iki yılda bir Atatürk Havalimanı’nda düzenlenen Airex fuarları, bu yılla birlikte, İstanbul’un havacılık merkezi olarak öneminin daha kuvvetli bir şekilde vurgulanması amacıyla İstanbul AirShow adı altında düzenleniyor.
16 YAŞINDAN KÜÇÜKLER DİKKAT
Fuarın ilk 3 günü profesyonellere ait. Sadece davetiye sahipleri içeri kabul edilecek. 16 yaşından küçük olanlarsa alınmayacak. Halk günü olan 28 Eylül Pazar ise büyükleriyle birlikte gelmeleri koşuluyla 12 yaşın üzerindeki meraklılar fuarı gezebilecek.
Açılış günü ziyaretçiler İstanbul Airshow’a saat 13.00’ten itibaren alınacak. Diğer günler ise açılış saat 10.00’da. Son gün saat 15.00’te fuar kapanacak.
Uçakta kavgaların neredeyse yarısı, öndeki yolcunun ani olarak koltuğu yatırması ve arkasındakini rahatsız etmesiyle başlıyor. Koltuğunu arkaya yatırıp biraz konforu artırmak herkesin hakkı. Ama koltuk aralıkları çok darsa? Ya yemek yerken bir anda öndeki yolcu koltuğunu ani bir hareketle yatırdıysa? Tepsideki ikram üzerinize saçıldıysa?
Bu tür durumlarda arkada oturan yolcu, dizlerini dayayarak tepkisini ortaya koyuyor. Sonrasında ise çoğu kez iki yolcu atışmaya başlıyor. Hiçbir tartışmaya girmemek, 22 dolara satılan ‘Knee Defender-Diz Koruyucu’ aleti ile mümkün.
Fiyatı 22 dolar
Giderek sıkışan koltuklarda önde oturan yolcuyla sorun yaşamak istemiyorsanız, kalkıştan sonra iki parçadan oluşan aleti, yemek masasının iki tarafına takıyorsunuz. Bu plastik parçalar koltuğun yatmasını engelliyor. Önde oturan yolcu da koltuğunun arızalı olduğunu zannediyor. Siz de rahat ediyorsunuz. Bu alet satılmaya başlandıktan sonra Amerikan Havacılık Otoritesi FAA konuyla ilgili bir araştırma başlattı. Uçuş emniyeti açısından uçak yerdeyken veya kalkış-iniş sırasında yemek tepsisi açılamayacağı için diz koruyucuya herhangi bir yasak getirilmedi. Havayolları bu kararı onaylamasa da FAA’e karşı gelmemek için herhangi bir yasaklamaya gitmedi.
TAV artık Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı'nın yeni ortağı.
Yani uzmanlığı havalimanı işletmeciliği olan bir kuruluş. Ama ağırlıklı olarak terminal işletiyor.
İstanbul Atatürk, Ankara Esenboğa, İzmir Adnan Menderes ve Afrika, Ortadoğu ve Kafkaslarda yaptığı, işlettiği havalimanlarında büyük tecrübe sahibi oldu. Kendi datalarını yarattı.
Sabiha Gökçen son yıllarda çok hızlı büyüdü. Patron Nihat Özdemir ve havalimanı yatırımıyla daha çok ilgilenen iş kadını kızı Ebru Özdemir gerçekten çok uğraştılar. Ama çoğu zaman büyüme mal sahibi Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın şirketi HEAŞ’ın katı kurallarına takıldı. HEA Ne yazık ki istediklerinin çok azını gerçekleştirebildiler.
DHMİ’nin yaptığı gibi ellerine bir proje verildi ve terminal yapıldı. Sonra terminalin dışı devletin katı bürokrasisi ile çevrildi. 'Onu yapamasın, bunu yapamasın, bir soralım müsteşarlık izin verir mi' gibi uzatmalarla zorlandılar.
İkinci pist yapılamadı, atıl yapılar ortada kaldı. Eğer THY HABOM ve diğer özel kuruluşlar yatırım yapmasa, Sabiha Gökçen sıkışmış slotlar arasında bir havalimanı olarak kalacaktı. Çevresindeki yapılaşma hızla arttı. Yapılaşma havalimanını sıkıştırdı, kıskaca aldı.
Havalimanı pazarlanacak bir şey olmasına karşın sıkışma ile büyüme vaadi de sınırlı kaldığı için yeterince cazip olamadı.
İSTENİRSE UÇAR GİDER
Airex adıyla 1996’dan bu yana düzenlenen sivil havacılık fuarının bu yıl içeriği genişledi. Organizasyonun adı ‘İstanbul Air Show’ oldu. Sivil pazarda dev yolcu uçaklarından microlight’lara kadar geniş bir yelpaze ile ziyaretçilerin karşısına çıkacak fuar, başta havacılık sanayi olmak üzere çok sayıda panele de ev sahipliği yapacak. Atatürk Havalimanı’nda Florya tarafında bulunan Genel Havacılık Apronu’nda 25 Eylül’de başlayacak organizasyon bu yıl ilklere imza atacak. Boeing’in yeni nesil jumbosu 747-8 ile Airbus’ın uzun menzilli uçağı A350XWB ilk defa İstanbul’a geliyor. Pazara Borajet’le giren bölgesel yolcu uçağı Embraer 190’da İstanbul Air Show’da olacak. TAI’nin geçen yıl ilk uçuşunu yaptığı Hürkuş eğitim uçağı da İstanbullularla buluşacak. Dört gün boyunca fuarda kalacak Hürkuş’la birlikte takip uçağı S-2E/T de fuarda yerini alacak. Türk Hava Kurumu da montajını tamamladığı Türkkuşu adını verdiği iki kişilik uçağını kapalı alanda sergileyecek.
Hürkuş podyumda
Sergilenecek uçaklar arasında Gulfstream G650, G550, Global Express ve Falcon 7X gibi uzun menzilli ve Lineage 1000 gibi geniş gövdeli uçaklar dikkat çekiyor. Falcon 2000LX, Challenger 605, Legacy 650’nin yanı sıra Cessna Soverign+, Phenom 300, Mustang M2, pervaneli Kingair 350, 250, Caravan EX, Pilatus PC12 yeni müşteriler arayacak. Helikopter pazarında AgustaWestland AW139, A109, AW119, Sikorsky S-76, Bell 429’u işadamlarına tanıtacak. Sportif havacılıkta ise yeni nesil ultralight, microlight’lar, gyrokopter’ler amatör havacılarla buluşacak.
Kokpit’in 1996’dan bu yana basın sponsorluğunu yaptığı organizasyonun kapalı alanında ise motordan havalimanları ekipmanlarına, bakımdan uçuş eğitimine kadar 42 ülkeden 127 şirket yer alacak. 25-28 Eylül’deki fuara giriş için http://www.istanbulairshow.com/tr/ziyaret/on-kayit adresinden ön kayıt
yapılması gerekiyor.
Hangi uçaklar geliyor?
Boeing: 747-8