Çanakkale’den ‘Son Mektup’

Çanakkale’de Alçıtepe köyünün girişinde küçük bir havaalanı ve pistte duran Birinci Dünya Savaşı uçaklarından Albatros’la karşılaşırsanız sakın şaşırmayın.

Haberin Devamı

Çanakkale Savaşı denildiğinde akla dünya tarihinin en kanlı, Türkiye açısından da milli mücadele bilincinin oluşmaya başladığı savaş gelir. Ağırlığı kara ve denizde geçen bu savaşın bir de hava tarafı vardır. Keşif, bombardıman, it dalaşı derken o günlerin teknik açıdan zayıf uçakları, bir avuç havacının gayretiyle görevlerini başarıyla yerine getirir.
O kahraman havacılar, Çanakkale Savaşı’nın 100’üncü yıldönümünde Türk Sinema sektörünün en iddialı yapımlarından biri olan ‘Son Mektup’ filmiyle beyazperdeye taşınıyor.


Özel bir meydan yapıldı


Havacılık çekimleri, savaşların en kanlı günlerinin yaşandığı Çanakkale’de Alçıtepe köyü yakınlarında yapıldı. Burada hazırlanan pistte o dönemin uçuş kulesinden bakım çadırlarına, hatta gece uçakları tespit edecek ışıldaklara kadar tüm detaylar düşünülmüştü.
Filmin yönetmeni Özhan Eren, kullanılan tekniklerden dekora ‘Son Mektup’un sektöre yeni bir boyut getireceğine inanıyor. Eren, “Filmde kullanılan gemileri 2010’da yüzdürdük. Son bir buçuk yıldır da animasyon üzerinde çalışıyoruz. Çekimlerimiz bitmek üzere. Ardından 6 ay sürecek montaj işleminden sonra vizyona gelecek yıl 27 Şubat’ta girecek” diyor.

Haberin Devamı


Gerçekçi uçaklar


Ne yazık ki havacılık müzesinde o günlerden kalan bir uçak bile yok. Çekimlerde kullanılması için dört uçak, gerçek planlara sadık kalınarak hazırlandı. Albatros tipi uçakların görünümlerinden boyutlarına kadar gerçek planlar kullanılarak bir yılda imal edildi. Uçaklar hem özel stüdyolarda hem de Alçıtepe’deki çekimlerde kullanıldı.
‘Son Mektup’un görüntü yönetmenliği koltuğundaysa aynı zamanda amatör pilot Uğur İçbak var. Kuşkusuz filmin görselliği kadar, havacılık açısından da doğruluğun yakalanması için çaba sarfediyor. Filmde hava pilot Yüzbaşı Salih Ekrem’i oynayan Tansel Öngel’i sahibi olduğu Piper Cub ile uçurdu.
Ağustos sıcağında o yıllarda pilotların giydiği kalpaklarla, yün şallarla rolünü oynayan Tansel Öngel’se “Ter iyidir. Terlemeden başarıya ulaşmak zor” diyor.


Meydan müze yapılmalı


Çekimlerden sonra hazırlanan meydan, inşa edilen hastane ve dekor uçaklar Çanakkale Valiliği’ne bırakılacak. Meydanın korunması, savaşın havacılık boyutunun da anlatıldığı küçük bir müze inşa edilmesi o zorlu günlerin gökyüzü boyutuyla da anlatılmasına katkıda bulunabilir. Bu meydan aynı zamanda sportif havacılara da hizmet verebilir.

Haberin Devamı

Kanlı günlerde aşk


Yönetmenliğini Özhan Eren’in yaptığı filmde Tansel Öngel, Nesrin Cavadzade, Nermin Hüseynova, Barbara Sotelsek ve kalabalık bir oyuncu kadrosu yer alıyor. Öngel’in canlandırdığı Pilot Yüzbaşı Salih Ekrem ile Cavadzade’nin oynadığı Nihal Hemşire’nin hikâyesinin anlatıldığı filmde çekimlerin büyük bölümü tamamlandı.
Filmde gönüllü olarak Çanakkale’ye giden ve orada tanışan pilot Yüzbaşı Salih Ekrem’le Nihal Hemşire, bir yandan savaşın zorlu şartlarında koştururken diğer yandan da Fuat isminde kimsesiz bir çocuğu korumak için birlikte mücadele eder. İngilizlerin bir hava baskınında Salih Yüzbaşı’nın ona yardımı sayesinde kurtulan kimsesiz çocuk Fuat, Nihal Hemşire’nin kanatları altına sığınarak Salih Yüzbaşı’yla Nihal Hemşire’nin daha da yakınlaşmasını sağlar.

Haberin Devamı

Havacıların ilkleri

Birinci Dünya Savaşı’nın en büyük donanma ve çıkartma operasyonu Çanakkale Boğazı’nda yaşandı. Bu savaş aynı zamanda 4 yıl önce kurulan Türk Hava Kuvvetleri için de önemli bir tecrübeydi. Osmanlı ve Alman pilotları birlikte görev yaptı.
Türk uçakları Limmi’de konuşlanmış Müttefik Hava Kuvvetleri’nin hareketlerini keşif uçuşlarıyla sürekli takip etti. Gemilerin hareketleri, dökülen mayınların takibi yapıldı. 18 Mart 1915 öncesindeki keşif sayesinde saldırının bilgisi önceden alındı. Aynı zamanda çekilen fotoğraflar savaşın akışını değiştirdi.
Dünya savaş tarihindeki ilk elektronik karıştırma da Çanakkale’de uygulandı. Kilitbahir girişindeki Yıldıztepe’de gizlenerek konuşlanmış Yıldız Telsiz Telgraf İstasyonu, havadan gemilere atış yönlendirmesi yapan uçaklarla aralarındaki telsizi karıştırıyordu. İsabet yüzdelerini alamayan gemiler, Türk tabyalarını susturmakta zorlanıyordu.

Yazarın Tüm Yazıları